- 7 / 7 / 63 entry
- 2 başlık
- 1 trend
- 1,078.72 incipuan
yetimler in hikayesi önüncü nesil silik
-
+40
yetimlerin hayat hikayesi
Bugün akşam dediğim gibi, yetimler hikayesinin sonuna geldik. Hikayeyi ben anlattım Tarık yazdı belirttiğim üzere. 1-2 gün önce öğrendiğimiz üzere Gaye'nin hamileliğinde düşük riski var bu sebeple Tarık eşinin yanında olmalı bizler de elimizden geldiğince onlara yardımcı olacağız. Bu sebepledir erken veda hikayeye. Benden bukadar, bundan sonra gelir miyim bilmiyorum bu başlığa, ama ara ara uğramaya çalışacağım.
Allah'a emanet olun kardeşlerim. Kalın sağlıcakla. Yetimhaneleri de unutmayın unutturmayın. -
+40
yetimlerin hayat hikayesi
FiNAL
Aradan 4 sene geçti…
09/09/2009 Tarık ile Gaye nişanlandı.
10/10/2010 tarihinde ise evlendiler.
04/10/2015
Şuan 2 yaşında tosun gibi bir erkek çocukları var.
Tarık büyük bir firmanın satış müdürü.
Gaye çocuğu ile ilgileniyor. 2. çocuk da yolda.
Maddi manevi olarak durumları çok iyi.
Alpay hala bir ayakkabıcının yanında çalışıyor. Bekar, evlenmedi dediğine göre ruh ikizini arıyormuş.
Allah akıl fikirsin demekten başka bir şey diyemiyorum. Gidip önce kıllarından arınmasını söylüyorum ama beni seven böyle sevsin diyor.
05/08/2012 Ömür birisi ile ortak pavyon açtı, Alpay'ın hala bir ayakkabıcıda çalışmasının nedeni,
kazandığı parayı Ömür'e pavyon açması için vermesindendi.
Şuan Ömür de bekar, biraz mafyacılık oynayıp daha sonra evleneceğini söylüyor.
zütündeki kıllar ağardı bu yaştan sonra evde kalırsın dememe rağmen ben bulurum diyor.
Sülo, bir kız sevdi vermediler o da çareyi kaçırmakta buldu. Şuan memleketinde evli ve dünyalar tatlısı esmer 1 kızları var. Çiftçilik işiyle uğraşıyor.
Tuğra bini yetimhanenin gördüğü en züt müdür.
2008 tarihinde kalp krizinden öldü. Cenazesine gittim üzerine tüm açık olan defterleri kapatmak için 1 kürek kum attım.
Esra kanser olduğu için pek fazla hayata tutunamadı 2010 da öldü.
Eren'in bıçak olayından sonra hayata küstü uzun bir müddet pgibolojik tedavi gördü.
Soner abi en son duyduğuma göre emekli olmuştu daha sonra haber almadık.
Murat abi, güzel insan trafik kazası; 2006 da öldü.
Ben mi ?
Akın abi ayrıldı işten, Ati abi ile ortak oldum şuan iyi bir işim var.
Evlenmedim, bir kere sevdim birisini o da başkası ile evlendi.
Başka da kimseyi sevmemeye yemin ettim.
Eren mi ?
12/09/2016 tarihinde düzgün durursa cezası bitecek yanımıza gelecek,
Yetimlerin hikayesi böyleydi kardeşlerim, hayat bizim yüzümüze gülmeyi sonunda becerebildi şuan herkes gayet iyi mesut bahtiyar yaşıyor.
Geçenlerde birisi, okumamış bir insan, noktalama işaretlerini nasıl bu kadar iyi bir şekilde kullanıyor demişti.
Hikayeyi yazan ben değilim sadece anlatan benim.
Şuan bu satırları yazan Tarık kardeşimdir.
Zaman harcayıp okuyan kardeşlerim, hepinize eyv. Sizin değiminizle adamsınız panpalar. -
+37
yetimlerin hayat hikayesi
Ayağa kalktım.
Ayağa kalktı
Kulağına doğru yanaştım.
- inadını gibiyim kardeşim, dedim.
- Abim, dedi sarıldı.
Doya doya sarıldık.
Gardiyan geldi, ”temas yasak” dedi.
Biraz daha oturduk onun yokluğunda olan olayları anlattım, çoğundan haberi varmış.
Gitme zamanı gelmişti.
Bir miktar para bıraktım.
“ Ne için gelmiştim ne yapıp gidiyorum” diye söylendim.
Bizimkilerin yanına geldim olan biteni anlattım.
Herkes hak verdi Eren'e.
Bir kişi hariç
Tarık ile Gaye'nin olayı değişik hal aldığı için Tarık kendini pek olaylara bağlayamıyordu.
Kimse de üstüne gitmiyordu.
Tarık Gaye ile birkaç kez daha olayları aydınlatmak için konuşmuş.
Ben Erenle ilgilendiğim için pek Tarık ile konuşma fırsatım olmadı.
O gün akşam Tarık yatağında yatıyordu yanına gittim.
- Konuşmak ister misin kardeşim, dedim.
- Hangi konuda abi, dedi.
- Şuan beynini darmaduman eden konuda, dedim.
- Ne konuşacağız ki abi, dedi.
- Ne yaşadıysan anlat oğlum, dedim.
- Ben 3 yaşındayken babam ile kaza yapmışız, dedi.
- Ensesine bir tokat attım taşak geçmeden anlat, dedim.
- Abi Gaye ile konuştum, biraz daha yumuşadı bana karşı.
Benim suçumun olmadığını takdiri ilahi dedim. Benim yapacak bir şeyim olmadığını benim de annemin babamın o kazada öldüğünü anlattım uzun uzun konuştuk.
Şuan bir sıkıntı yok ama eski yakınlığımız da yok birbirimizle rahatça konuşamıyoruz, dedi.
- Oğlum o zaman kendinin haklı olduğunu anlattıysan konuşma kendi bilir, dedim.
- Abi nasıl konuşmayım ya ben onu, dedi sustu.
- Sen onu ney lan, dedim.
- Yok abi bir şey, dedi.
- Tarık sır mı saklamaya başladık artık birbirimizden, dedim.
- Abi ben onu seviyorum, aşık oldum, dedi.
Yüzünde bıyık altından attığı gülümsemesi vardı. Yan gözle bir şeyler söylememi istercesine bana baktı.
Ondaki o mutluluğu görünce ben de güldüm.
- Seviyorsan git konuş bence, dedim.
- Abi o işler öyle olmuyor işte, dedi.
Biraz taşak geçtim, o günü kazasız belasız atlattık.
Ya sonra mı artık kader bizim yüzümüze gülmeye başladı.
Neler mi oldu ? -
+36
yetimlerin hayat hikayesi
- Sen, beni bizi o gün akşam 3-5 çakala değiştin.
Geldi mi Çağlar ziyaretine ya da diğerleri?
Gelmediler değil mi?
Ben neden geldim biliyor musun?
Yüzündeki pişmanlığı görmek için, diğer kardeşlerini üzdüğüne seninle gülen seninle ağlayan kardeşlerini sattığına değdi mi diye görmeye geldim.
Hatırlıyorsun demi o 3 günlük depo işkencesini hani Esra'yı bıçaklarken söylediğin şeyi.
Kim vardı senin yanında Eren ben mi Çağlar mı?
Bana cevap ver Eren değdi mi değmedi mi?
Bizim yanımızda olsaydın şuan burada olmazdın.
Esrar bağımlısı, alkol bağımlısı olmazdın.
Hayatını yakmazdın tak olan hayatını daha da tak çukuruna sokmazdın Eren, dedim.
- Abi yeter sus, dedi Eren.
- Bana abi deme lan ben senin abin değilim, dedim.
- Abi sus madem abim değilsin çık git artık, dedi Eren.
Ayağa kalktım arkamı döndüm 2 adım attım;
- Abi dur, gitme gel bir beni dinle, dedi.
- Bu 2 oldu Eren 3 olmasın, dedim.
- Abi ben bilerek, Çağlar'ların yanına gittim. Benden adam olmayacağını bildiğim için gittim.
Ben sizin başınıza bela olmayım diye gittim.
Ben Esra'yı öldüreceğimi ya da zarar vereceğimi bildiğim için gittim.
Ben sizi korumak için gittim.
Ama bunları size söyleyemedim, biliyorum desem bunların hiçbirisine müsaade etmeyecektiniz.
Ben sizi satmadım, ben sizi korumak için, kaçtım sizden anlıyor musun?
Hala sen benim abimsin hala diğerleri benim kardeşim.
Çağlar, ibo, Haydar bunlar benim gibimde değil abi.
Ben onlarla ticaret yaptım ve kazandım. Bizimki çıkar ilişkisiydi ve öyle de bitti taki ben buradan çıkana kadar.
Beni anlayacağınızı sanmıyorum ama durum bundan ibaret abi.
Ben ne seni nede diğerlerini unutmadım unutamam da.
Ama bana yapılan kötülükleri de unutmadım.
Ben o Esra'ya sadece benim için değil hepimiz için zarar verdim.
Hatırlasana abi, koridoru dönerken yanlışlıkla çarpmıştın ona.
Seni, ne kadar dövdüğünü, hatırlasana.
Ya da Ömür ile Alpay kartopu oynarken üstlerini ıslatmışlardı.
Onları dövdüğünü ya da Sülo ile Tarık şakadan dövüşürken "napıyosunuz diye" dövdüğünü hatırla abi.
Ben açık olan defteri kapadım abi.
Biz onun yüzünden çok acı çektik biraz da o, bıçağın acısını çeksin.
O nasıl benim yüzümde bir iz bıraktıysa her aynaya baktığımda hatırlıyorsam.
O da beni, bizi her aynaya baktığında hatırlasın.
Benim gönlüm rahat abi, değil 10 sene 20 sene yatmaya da razıyım.
Sadece sizden af diliyorum. Beni affedin, dedi. Durdu. Bana baktı tekrar.
-Affediyor musun abi? dedi. -
+36
yetimlerin hayat hikayesi
- Eren geçenlerde sizin şu yetimhanedeki Esra denen kadını görmüş.
Onu takip etmiş. Evini yurdunu öğrenmiş, bugün de kadın markete gitmek için evinden çıkarken karşısına çıkmış kadın bunu tanımamış ama Eren onu çok iyi tanımış.
"Merhaba Esra anne tanıdın mı beni" demiş
"Çıkartamadım, yetimhaneden misin sen" demiş.
Eren biraz daha yaklaşmış,
"Evet yetimhaneden ben Eren, hani şu durduk yere dövdüğün Eren.
Hani şu 3 gün depoda işkence yaptığın Eren" demiş
" Bu yurttan kaçan değil mi ne var ne istiyorsun" demiş.
"Canını istiyorum, açık olan defteri kapatmaya, yılların intikdıbını almaya geldim" demiş.
Sağ böbreklerinin oraya bıçağı sokmuş çıkarmış.
Kadın ilk önce bir şey anlayamamış, daha sonra ikinci kez bıçağı yediğinde anlamış.
Yere düşmüş.
Yüzüne bir çizik atmış, o çiziğin benzeri Erende de var.
Kollarına vücudunun bazı yerlerine jilet ile kegibler atmış.
Daha sonra kadına “ Açılan her defter elbet bir gün kapanır ” demiş.
Kadın feryat figan bağırmaya başlamış.
Arabaya atladığı gibi kaçmış oradan.
Daha sonra polisi falan aramışlar ambulans falan gelmiş kadın şuan hastanede.
Eren'i, polisler plakayı anons edince yakalamışlar. Daha sonra karakola getirmişler.
Yarın sorgu için mahkemeye çıkar.
Kadının durumu netleşmezse yarına kadar ilk mahkemesine kadar tutuklu kalır, dedi.
Herkes pürdikkat avukatın sözlerinin son bulmasını umutlu bir şeyler söylemesini bekledi.
Lakin avukat hiçbir şekilde umut verecek bir söz bir kelime söylemedi.
- Kaç sene yatar abi, dedi Alpay.
- Ortalama 10 sene falan yatar ama hesaplamak değişik biraz bu ceza konusunda.
Hakim son sözünü söyleyene kadar net bir şey diyemem.
Bu 5 sene de 15 sene de olur, dedi. Birkaç saat daha soru cevap şeklinde avukat ile görüştük.
Daha sonra bize müsaade diyerek boynumuzu bükerek çıktık ofisinden.
Ortalama 20 dakika yürüdük kimse sesini çıkarmadan.
Eve varmıştık, yarın sabah erkenden mahkeme salonuna gidecektik.
Herkes yattı ama kimse uyuyamadı.
- Gelsin de kurtarsın hadi Çağlar kardeşi Eren'i dedi Ömür.
- Haberleri var mı ki, dedi Alpay.
- Haydar geldi Çağlar'ın kuzeni o söyledi bana zaten dedi, Ömür.
- Gram beyin yok bi gibtiğimin Eren'inde, dedi Sülo.
- Abi unuttunuz mu zaten küçüklükten beri bahsediyordu bu olaylardan, olacağı belliydi, dedi Tarık.
Haklıydı Tarık açılan defterlerin kapanacağını söylemişti.
O gün tutkladılar Eren'i. Aradan 2 ay geçti.
10 sene 5 ay hapis cezası almıştı. 3 ay sonra Eren'in görüş gününe gittim.
- Hoş geldin abi, dedi Eren.
- Ben senin abin değilim Eren, dedim. Ve sözlerime şöyle devam ettim. -
+38
yetimlerin hayat hikayesi
- Abi gitmemiz gerekiyor kalkın, dedi Ömür.
- Nereye oğlum, dedim. "Abi yolda anlatırım hadi hızlı olun" diyerek koşuşturuyordu bizi.
Tarık da geldi kargaşaya, hep birlikte çıktık evden.
Nereye gittiğimizi bilmeden.
- Ömür gibtirme belanı da söyle nereye gidiyoruz, dedi Sülo.
- Abi, Eren karakoldaymış, şu bakıcı kadın vardı ya hatırlarsanız, sürekli Eren'i döven yüzündeki ize sebep olan kız.
- Tamam hatırladım, dedi Alpay.
- ismi Esra o kızın, dedi Tarık.
Hepimiz hatırlamıştık onu.
Ama yıllar sonra bu intikam hırsı da nereden geliyordu ki ?
Karakola gittik ama bizi konuşturmadılar.
Polislerden bir şeyler öğrenmeye çalıştık. Anlatmadılar.
Aralarından bir tanesi "bir kadına işkence yapmış bıçaklamış" dedi.
- Abi biz yetimhanede büyüdük beraber olayları nolur anlatın falan, dedim.
Biraz damardan giriş yaptık.
Ama polis memurunun aldığı yüz ifadesi gibsen yine vermem gibiydi.
Fazla uzatırsan da giberim vermiyorum gibiydi.
O ara içeriye birisi girdi.
- Merhaba ben avukatım barodan gönderildim. Eren B... için geldim, dedi.
Avukat, Eren'in olduğu yere girdi konuştular konuştular 1- 1 buçuk saat sonra falan çıktı avukat.
Polis memuru bir şeyler falan imzalattı.
Daha sonra “ yakınları var mı bunun ” dedi avukat polis memuruna.
Bizi göstererek "işte bunlar" dedi. Yanımıza geldi.
- Merhaba arkadaşlar, ben Eren'in avukatıyım, dedi.
- Ne olmuş abi, dedi Sülo.
- Yaralama ve ufak bir işkence yapmış arkadaşınız Esra diye birisine.
Benim ofise gidelim sizde yetimhanede kalmışsınız anlaşılan.
Birbirimize yardımcı olalım, dedi. Yetimhaneyi öğrenince yardım edesi gelmişti bize.
Avukatın bürosuna gidene kadar, pek fazla bir şey konuşmadık.
Avukatın bürosuna girdik.
- Bir şeyler içer miyiz, gece uzun olacak, dedi avukat.
- Fark etmez abi nasıl istersen, dedik.
- Eeee şimdi anlatın bakalım, en başından beri, siz kimsiniz ne yaparsınız?
Bıçaklama olayından haberiniz var mı? dedi.
- Nereden başlayalım abi, dedi Alpay.
- Yetimhaneye ilk giren kimse aranızda o anlatsın her şeyi, dedi avukat.
Herkes biran da bana baktı.
Olan olayları anlattım kardeşlerim size anlattığım gibi.
-Şimdi sen anlat avukat abi ne olmuş, dedim.
"Şimdi gençler" dedi avukat ve devam etti. -
+36
yetimlerin hayat hikayesi
- Abi Gaye'yi biliyorsun, dedi Tarık.
- Şu takıldığın kız değil mi? dedim.
- Evet abi o, bugün buluştuk onunla ve bizim sınıftaki arkadaşı da vardı.
Tarık'ın anlattıklarını Gaye ile tanışmalarını size şu şekilde özet geçerek anlatayım kardeşlerim.
Tarık'ın bir alt sınıfında olan Gaye ile tanışmaları:
Üniversite ortdıbını ben pek bilmem, ama Tarık'ın bahsettiğine göre çılgın bir ortammış.
Bu iki çılgın birbirinden habersiz yarım dönemi neredeyse beraber geçirmişler.
Tanışmalarına vesile olan ise Tarık'ın sınıfında olan Gaye'nin arkadaşıymış.
Anneler gününe az bir zaman kalmıştı o zamanlar.
Bizimkiler cafede bir şeyler içerken Gaye anneler gününden bahsetmiş.
“Teyzeme ne alsam ki ” diye Tarıkla tanıştıran ortak arkadaşına sormuş.
O Sıra topu direk Tarık'a atmış.
- Sen ne alacaksın Tarık annene? demiş.
- Benim annem babam trafik kazasında öldü. Ben yetimhanede büyüdüm Gaye, demiş.
Ortamı bir anda değişik bir hava sava sarmış.
Bir hüzün sarmış boyunlar bükülmüş.
- Tesadüfe bak ki aynı kaderi paylaşıyoruz, demiş Gaye.
" Nerede, ne zaman olmuş sizinkilerin kazası" diye sormaya devam etmiş Gaye.
işte kazanın nerde olduğunu, yılını falan söylemiş. Sonra devam etmiş Tarık sözlerine:
- Ben 3 yaşındayken babamın kullandığı aracın önüne bir şey çıkmış.
Ona çarpmayım diye ani bir refleks ile karşı şeritten gelen araca çarpmış.
Daha sonra ben yetimhaneye verilmişim.
Karşı araçtan da küçük bir kız hariç sağ çıkan olmamış. Bizim arabadan çıkan olmadığı gibi, demiş.
Gaye ağlamaya başlamış.
- O kız benim Tarık, demiş Gaye.
Gözyaşlarını silerek.
Ortam biran da buz kesilmiş. Gaye ayağa kalmış Tarık'ın yanına doğru gelmiş.
- Ben, benim ailemi öldüren kişilerin çocuğu ile arkadaş olamam kusura bakma, demiş.
Arkasına bakmadan bulundukları mekanı terk etmiş.
Arkasından arkadaşı da gitmiş.
Bizim Tarık yine boynu bükük kalakalmış.
Geçmişinin hala peşini bırakmayacağını o gün bir kez daha anlamış.
Eve gelmiş kendini odaya kilitlemiş.
Tarıkla konuştuktan sonra girdiğim şoktan kurtulmam pek kolay olmadı.
Şaşkınlıkla dinledim anlattıklarını.
Diyecek ne bir kelime bulabildim ne de onu teselli edecek bir söz. Yalnız kalmak istemekte haklıydı.
- Hala yalnız kalmak mı istiyorsun kardeşim? dedim.
- Kızmazsan ve yanlış anlamazsan evet abi, dedi.
- Peki fazla yıpratma kendini. Bizi de Tarık'sız koyma biran önce gel yanımıza, dedim.
- Eyv. abi, dedi. Ben çıktım odadan, bizimkilerin yanına gittim.
Buz gibi olan yemeğimi yerken, kapıyı alacaklı gibi birisi yumrukluyordu.
Kapıyı açmaya Ömür gitti. Kapıyı açtı, bir şeyler konuştular yanımıza geldi.
- Samed abi Eren, dedi Ömür.
- Ne olmuş Eren'e, dedi Alpay… -
+36
yetimlerin hayat hikayesi
Tekrar eve geldim.
Bizimkilere olanları anlattım.
Hepsi ağzı açık dinleseler de, sabah ki olan olaydan dolayı pek de şaşırmadılar.
Yıllar sonra öğrendim bu yaptıklarının bir amacı olduğunu ama iş işten geçmişti artık.
Bazı şeyler, değişmişti.
Artık zamanı geriye almak istesek bile alamıyorduk.
Aradan 5 yada 6 sene geçmişti.
O arada geçen zamanı es geçiyorum, askerlik falan. Pek değişen bir şey olmadı.
Bu sene içinde Eren'den haber geliyordu ama eskisi kadar takmıyordum.
Ben askerden sonra halen Ati abinin yanında devam ediyordum.
Sülo işsiz kalmıştı askerden sonra bir müddet, sonra o da işe başladı tekrardan.
Alpay, Eren, Ömür de askere gitmişlerdi.
Aradan 2 sene daha geçmişti.
Sene 2005 bizimkiler askerden gelmişlerdi.
Ömür pavyon tarzı bir yerde işe başladı.
Hayaline doğru gidiyordu engelleri tek tek aşarak. Tek sıkıntısı paraydı mekan açmak için.
Alpay başka birisinin yanında işe başladı.
Eren yeni ailesinin yanına yani Çağlar'ın yanına gitmiş.
Yeni mesleği olan torbacılığa devam ediyordu.
Artık Tarık da bizimle beraberdi.
Erciyes Üniversitesi'ne gidip geliyordu.
Kim bilebilirdi ki, Tarık'ın hayatını değiştirecek bir gelişme olacağını o üniversitede.
Günlerden yanlış hatırlamıyorsam salı ya da çarşambaydı.
Dükkanı kapadım, önce markete uğradım alışveriş yaptım sonra eve gittim.
Kapıyı Alpay açtı.
- Hoş geldin abi, dedi.
- Hoşbulduk kardeşim ne yaptınız? dedim.
- Biz bir şey yapmadık ama Tarık pek iyi değil abi, dedi.
- Hayırdır noldu, neyi varmış? dedim.
- Bilmiyorum abi odada eve geldiğinden belli çıkmadı oradan, dedi.
- Tamam, ben hallederim kardeşim, dedim.
Kapıyı açmaya çalıştım ama kapı arkadan kilitlenmiş.
- Tarık kapıyı aç, dedim.
Ses gelmedi.
- Tarık kapıyı açar mısın, kırayım mı? dedim.
- Abi yalnız kalmak istiyorum, dedi ağlamaklı.
- Aç lan kapıyı, yine yalnız kalırsın koynuma alıp yatacak değilim seni, dedim.
Kapıyı açtı.
Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerini saklamaya çalışsa da ortada kötü bir şeylerin döndüğü belliydi.
- Hayırdır kardeşim noldu? dedim.
- Abi anlatacaklarıma belki inanmayacaksın, dedi.
- Ben hangi gün inanmadım sana kardeşim,
Şimdi kendini bir topla ve bana anlat bakalım neler oldu, dedim.
Elini yüzünü yıkayıp geldi ve anlatmaya başladı. -
+36
yetimlerin hayat hikayesi
Çağlar'ın evine gittim. Kapıyı çaldım.
Biraz bekledikten sonra, Haydar açtı kapıyı Çağlar'ın kuzeni.
- Buyur gardaş noldu? dedi.
- Çağlarla konuşmam lazım, dedim.
- Çağlar yok ben yardımcı olayım hayırdır mevzu ney? dedi.
- Önemli bir şey değil, ben daha sonra konuşurum, dedim.
Çağlar'a ulaşıp Eren'i onun elinden kurtarmam lazımdı.
Akşam saat 10 buçuk olmuştu. Bunların takıldığı bir ev vardı. Alkol, hap, esrar falan kullandıkları.
Oraya gittim.
Kapıyı çaldım. Açmadılar. Tekrar çaldım.
gibtiğimin Haydar'ı açtı kapıyı.
Kafa biraz dumanlı...
- Hayırdır bilader, sen beni mi takip ediyorsun ne ayaksın? dedi.
- Çekil lan dedim içeri iterek.
Eren, Çağlar ve 3-5 çakal oturmuş kimi alkol, kimisi esrar içiyor.
Beni görünce Eren ayaklandı.
- Hayırdır niye geldin lan? dedi esrarın da vermiş olduğu cesaretle.
- Kes sesini otur oturduğun yerde, dedim.
- Çağlar gel seninle konuşmam lazım, dedim.
- Gel otur gardaş, bir iki bir şey iç konuşuruz, dedi.
Gönlüm olmasa da oturdum masaya.
- Madem oturdun al çek bi fırt gardaş, dedi Haydar.
Çok uzun zaman sonra ilk defa içecektim, iyi kötü bir fırt aldım öksürük tıksırık sonrası tabi.
Bira verdi ardından Çağlar. "Büyük ihtimal züt olurum fazla oturursam" diye düşündüm.
Biran önce Çağlarla konuşup, Eren'i de alıp gitmem gerekirdi bu ortamdan.
- Hayırdır Samed ne konuşacaksın benimle? dedi.
- Sen Eren ile ne konuştuysan ben de o konu hakkında konuşacam, dedim.
- Haaa, dedi ağzını yüzünü yamultarak; ağzını gibtiğim Çağlar.
- Güzel teklif gardaş,
Siz mal satacaksınız para kazanacaksınız, dedi.
- Eyv ama gerek yok, dedim.
Eren'in de benim de o paraya da mala da ihtiyacımız yok, dedim.
- Ama Eren öyle düşünmüyor, dedi.
Eren'e baktım gözleri kızarmış, zayıflamış.
- Çağlar haklı ben öyle düşünmüyorum ben bu işe girdim geri dönüşüm yok, dedi.
işi inada bindirmek istemiyordum tatlı dille Eren'i ikna etmek istiyordum.
Ama Eren'in gelmeye hiç niyeti yoktu.
- Eren bunca zamanki kardeşlerini mi bırakıyorsun?
Seninle gülüp seninle ağlayan kardeşlerini mi bırakıyorsun, dedim.
-Benim ne senin ne de diğerleri gibi, kardeşim de tanıdığım da yok, dedi.
Bu yaptığından sonra Eren artık benim gözümde bir hiçti.
- Seni de gibeyim bize değiştiklerini de gibeyim Eren, dedim. Arkama bir daha bakmadan çıktım o evden. -
+37
yetimlerin hayat hikayesi
ikimizin de gözü kararmıştı o an.
ikimiz den birisi oradan ya ölü çıkacaktı yada yaralı.
-Gel lan buraya, gel de nasıl yakacam canını göstereyim, dedi Eren.
-Çektiğin bıçaktan kahbe insanlarla takıldığın belli oluyor lan, dedim.
Bana doğru bıçağı salladı ama değmedi.
ikinci hamle yapmasına müsaade etmeden, yumruk salladım.
Durmadım devam ettim elindeki bıçağa sarıldım.
itiş kalkış o ara burnuma bir dirsek yedim.
Beynimden vurulmuşa döndüm dıbına koyum. Neye uğradığımı şaşırmıştım.
O ara bana bi tekme attı yere yıkıldım.
Tekrardan ayağa kalkmak istedim ki bir tekme daha attı.
O ara bıçağı tam sallayacakken arkadan birisi Eren'in elini tuttu.
- Noluyor lan burada, dedi.
Eren'in bir hamlede kolunu bükerek bıçağı aldı.
Ben yerde Eren ayakta ikimiz de Sülo'ya bakıyorduk.
Elimden tuttu beni ayağa kaldırdı.
- Derdiniz ne sizin artık birbirinizi mi yemeye başladınız?
Birbirimizi yemek için mi çıktık biz bu yola ?
Bu mu sizin ağabeyliğiniz kardeşliğiniz?
Bu mu sizin aileniz bu mu verdiğiniz değer?
-Benim ailem artık yok, benimle olmak isteyen olursa adresi biliyorsunuz, dedi Eren.
Çıktı gitti...
ikimizde seslenmedik, Eren'in nereye gittiğini biliyorduk.
Gelir diye de bakmıyorduk, inadını gibtiğim gelmezdi.
Ama onu o pislik ortamda bırakmaya da hiç gönlümüz yoktu.
Çağlar denen binin yanına gidiyordu.
Çağlar torbacıydı ve başı beladan kurtulmayan yavşağın önde gideniydi.
Aradan 1 hafta kadar geçti Eren gelmedi ama ben gittim.
Ortamlarına gitmedim ama uzaktan takip ettim.
Birkaç kişiye sordum, bizi özlese de halinden memnundu.
Bir gün işten çıktım, eve doğru giderken ibo ile karşılaştık.
- Samed ne yaptın gardaşım? dedi.
- iyi ibo, iş güç uğraşıyorum sen ne yaptın? dedim.
- iyidir gardaşım biliyorsun bizim işleri, dedi.
"Evet biliyorum" demekle yetindim.
- Eren'in söylediği işi ne yaptın? dedi ibo.
- Hangi iş? dedim.
- Bilmiyor musun söylemedi mi geçen hafta falan söylemesi lazımdı, sana danışacağını söylemişti, dedi.
- Hayır söylemedi, dedim.
Bir yandan da düşünüyordum. Büyük ihtimal Çağlar ile beraber çalışıyorlardı. Eren de bana ondan o gün Çağlar'ın geldiğini söyledi. Şimdi anlamıştım Eren'in neye güvendiğini. -
+36
yetimlerin hayat hikayesi
Günler geçiyordu. Her geçen gün Ati abinin, Akın abinin yardımıyla bizim çalışmamızla daha iyi günler görmeye başladık.
Mutlu günlerimiz, umut veren yarınlarımız vardı artık.
Artık yaşım 18'i geçmiş yetimhane korkum kalmamıştı.
Tarık ile de görüştüğümüz zamanlar da alıyorduk haberleri. Artık bizden ümitlerini kesip, ölüm haberimizi beklemeye başlamışlardı.
Tuğra denen züt "zaten gelirlerse onları ben öldürürüm" demiş.
Bir insan bu kadar vicdansız olurdu. Vicdanını gibtiğim, aklıma her geldiğinde bildiğim tüm küfürleri ederek bir ziyaret yaparım.
""Eren'in kavgası gürültüsü çoktu.
Tanıştığı kişiler hep hap, esrar içen kişilerdi. Erken yaşta girdi o pis ortamlara, biz onun kadar kaynaşamadık o ortamlara, uzak durmak istesek de ister istemez esrar çekmekle başlamıştık sonunun bizi nereye zütüreceğini bilmediğimiz yola."" ”Spoiler vermiş oldum ama neyse” demiştim yukarılarda size : )
Akşam üzeri işten çıktım eve geldim.
Arkamdan Eren geldi.
- Abi sana bir şey söylemek istiyorum, dedi.
- Söyle kardeşim noldu? dedim
- Abi Çağlar geldi bugün dükkana, dedi
- Kafanı gibiyim Eren nerde çalıştığını mı söyledin ona, dedim.
- Abi sordu söyledim, dedi.
- iyi tak yedin Eren, ben kötü ortamlardan uzak duralım dedikçe sen bataklığa gidiyorsun, dedim.
Ortam kızışmıştı ve biraz önceki bağırarak ve sinirli söylediğim söz karşısında Eren de sinirlenmişti.
- Ben buyum abi anlıyor musun? Ben buyum.
Ben ailem bu.
Bu benim damarlarımdaki kanda var.
Beni çekiyor bu ortam, ben de girmek istiyorum.
Beni değiştirmeye çalışma abi.
Canını yakarım anlıyor musun? dedi.
Söylediği son söz karşısında dona kalsam da, o an Eren'e sağlam bir kafa attım.
- Hadi lan kalk yak lan canımı yaksana, hayırdır Eren noluyor, hangi ara unuttun sen abini? dedim.
Eren yerde yatıyordu ama benim onu bırakmak gibi bir niyetim yoktu.
Boğazına yapıştım galiba boğacaktım gözlerim kararmıştı ve arada salladığım yumruklardan Eren'in burnundan akan kanı yüzünde gördüğümde biran durakladım.
- Seni de tanıştığın insanları da o kanı bozuk ailenin de dıbına koyum Eren, dedim.
- Senin tek ailen var o da bu evdeki kişiler anla lan bunu artık gibtiğimin beyinsizi, dedim
-Yok Çağlar'ıymış yok otçu ibo'suymuş bırak oğlum o gibtiğimin adamlarını bırak.
O adamların hayatı tak seni de o takun içine çekerler, dedim.
Birden Eren ayağa kalktı.
"Keeess laannn, keeess sesini" diye bağırdı.
- Ben buyum Samed anlıyor musun ben buyum, dedi.
Neye uğradığımı şaşırmıştım yıllarca ağabeylik yaptığım kardeşlik yaptığım kişi artık baş kaldırıyordu bana.
Üzerime doğru belinden çıkardığı bıçak ile bana doğru yürümeye başladı. -
+36
yetimlerin hayat hikayesi
Saat 9 gibi Ati abi geldi.
Beni görünce yüzünü astı, hangi yüzle geliyorsun gibi bir hal aldı yüz ifadesi.
Yanına gittim.
- Ati abi konuşmamız lazım, dedim.
- Söyle bakalım kaçak ne diyeceksen, dedi.
- Abi ben kaçmadım zütürdüler, dedim.
- Kim nereye zütürdü oğlum adam akıllı anlat sabah sabah bulmaca mı çözeceğiz, dedi.
- Abi ben yetimhanede büyüdüm, benim annem babam kimsem yok oradan kaçtım çünkü artık dayanamayacak hal aldı orası, dayak küfür havada uçuşmaya başladı.
Artık hayatta kendi ayaklarımın üzerinde durmam lazımdı ondan buraya geldim senden iş istedim. Daha sonra sen işe aldın.
Burada çalışmaya başladım. Geçen günlerde hala orada olan arkadaşım ile gezerken eski müdürümüz yakaladı geri zütürdü, dedim.
Olan olayları yaşadıklarımı anlattım.
Ve ilave ettim "Yetimhaneden ben de tekrar kaçtım dün.
Bugün bunun için geri gelmek zorunda kaldım.
Tekrar senden iş istemek için" dedim.
Ati abi ve Akın abi şok olmuş bir şekilde beni dinlediler.
Galiba ne diyeceklerini bilemediler. Bir şey diyecek gibi oldu Ati abi.
- Abi bir şey demene ya da yorum yapmana gerek yok.
Ben senden tekrar iş istemeye geldim. Verirsen yine başlarım yoksa bana müsaade iş aramam lazım, dedim.
- Bi sus dıbına koyim sabah sabah şok geçiriyorum, dedi.
- Ne kadarı gerçek lan bunların, dedi Akın abi.
- Hepsi gerçek abi, inanmak istiyorsanız gidin yetimhaneye sorun, dedim.
Ati abi lafa atladı.
- Samed her şeyi baştan bilmek istiyorum, dedi.
Bende anlatmaya başladım, özet geçerek size anlattığım gibi kardeşlerim.
Zaman zaman yorum yaptı, zaman zaman inanmak istemedi. Aldım tuttuğumuz eve zütürdüm Ati abiyi.
-Oğlum bu evde hiç eşya yok nasıl yaşıyorsunuz lan, dedi.
- idare ediyoruz abi, dedim. işin ciddiyetinin farkındaydı, geri dönmemiz için birkaç şey söyledi.
- Abi ister işe alma istersen bizi ihbar et ne yaparsan yap biz geri dönmeyeceğiz, dedim.
Biraz durdu bir sessizlik oluştu düşünüyordu.
- Bundan sonra bir abiniz var oğlum, bizim kullanmadığımız eşyalar da var onları da getiririz, dedi.
- Teşekkür ederim abi, dedim. Tam hatırlayamadım ama o zaman çıkardı biraz para verdi.
- Al bunu yiyecek falan alın ha bu arada evinizin kirasını da ben öderim sen bana haber et, dedi.
Abi gerek yok desem de kızdı zorla kabul ettirdi.
Geri döndük dükkana, işe tekrar başladım.
Akın abi de bundan sonra bir abim olmuştu benim.
Elinden gelen yardımı yapacağını söylemişti.
- Hani o yaşlarda abiler vardır ya dövüşürsen "bekle abimi çağıracam" dersin, ya da kız mevzusunda bir şey olursa yine her şekil yardım ederim, demişti Akın abi de. Zaten elinden gelen de buydu.
O zamanlar kız falan olmadığından hayatımda hiç de olmayacak gözü ile bakıyordum.
O şekil bakan gözümü gibiyim.
Herkesin olduğu gibi benimde hayatımı giben birisi oldu tabi.
Onu da anlatırım belki ama zamanı var. -
+36
yetimlerin hayat hikayesi
Aklımız bizimkiler deydi. Her gün sorguya alınır gibi, Murat abi, Tuğra denen züt müdür ve Soner abi soruyordu diğerlerinin yerlerini.
Bizim verdiğimiz cevap "bilmiyorum"dan öteye gitmedi hiçbir zaman.
Tarık bazen gidiyordu yanlarına.
Onların da ister istemez akılları bizdeydi.
Öğle yemeğini yemiştik, Tuğra müdür bizi çağırıyormuş gelen bakıcı önde biz arkada gidiyorduk müdüriyete.
Yine aynı şeyler olacaktı diğerlerinin yerlerini soracaklardı biz de "bilmiyoruz" diyecektik diye düşünüyordum.
Müdüriyete girdik Tuğra denen zütlek ayaktaydı.
Yanımıza doğru yaklaştı.
- Samed son kez soracam nerdeler? dedi Tuğra müdür.
- Bilmiyorum, dedim. Demem ile bana bir aduket çekti neye uğradığımı şaşırdım.
Durmadı yumruk sallıyordu. En son yakamdan tuttu.
- Nerdeler lan o gavatlar nerde? diye beni silkeleyerek, bağırarak sordu.
Yüzüme gelen tükürükleri sildim.
- Bilmiyorum, dedim.
- Sizin ben dıbınıza koyum gibtiğimin veledleri, dedi. Hala yakamda olan elleri ile beni geriye doğru itti. Yanimdaki dolaptan tutunmaya çalışsam da yere düşmemi engelleyemedim.
Eren'e döndü.
- Varmı lan senin söyleyeceklerin, dedi.
- Yok, dedi Eren. Ona da bir iki tokat attı.
- gibtirin gidin lan gözüme gözükmeyin, gibtigimin pekekentleri, dedi.
Kanayan burnumu, durdurmak için lavobaya gittim.
Günler geçiyordu kardeşlerim bu şekilde, zor günlerdi ama geride kaldı o günler.
Erenle tekrar buradan gitmeye karar verdik, lakin artık gözler bizim üzerimizde olduğundan o kadar kolay olmayacaktı bu gidişimiz.
Belki bir daha hiç geriye dönmeyeceğimiz o binadan gidecektik.
Atladık. Eren'in yardımıyla yüksek olan duvarın üstüne çıktım.
Eren'e elimi uzatarak, onun da çıkmasını sağladım.
Artık kurtulmuştuk ve biran önce bizimkilerin yanına gitmek istiyorduk.
Ortalama bir 30 dakika kadar yürüdükten sonra, varmıştık bizimkilerin yanına.
Kapıya vurduk açan olmadı.
Ortalama bir 5 dakika kadar tekrar tekrar denedik.
Sonunda Sülo açtı kapıyı.
- Abi nerden çıktınız siz, dedi.
-Babamın taşaklarında başlayan serüvenimi anlattırma bana şimdi Sülo abi yoruldum amk, dedi Eren.
Eren'in bu sözüne mi yoksa tekrar birbirimize kavuştuk ona mı bilmiyorum ama birden hepimiz gülmeye başladık.
Bizim gülüşümüze Ömür'le Alpay banyodan çıkıp gelmişti.
Sarıldık birbirimize doya doya, korkmuşlar gelenlerin polis olduğunu sanmışlar.
- Abi kapı sesine Alpay uyanmış bize "Kalkın kalkın sıçtık geldiler, geldiler" diye bizi de uyandırdı dedi, Ömür. Saklanmışlar akıllarınca.
- Lan o değilde yengeniz ile aşna fişne işlerine başlıyordum amk, dedi Sülo.
- Hangi ara yaptın abi, dedi Eren.
Ben konuyu bildiğim için bin bir gülüş attım.
- Ya bırakın dıbına koduğumun şizofrenini, kendi kendine hayal kuruyor, dedim.
-Sana bir şey anlatanda suç bin, dedi Sülo.
Zoruna gitmişti anlaşılan, ama içimde kötülük olmadığını bildiği için fazla uzatmadı.
Bir müddet daha konuştuktan sonra herkes uyudu ben hariç.
Benim beynimi kemiren sorular vardı kafamda.
Ne kadar doğru bir şey yapıyorduk?
Ya da geleceğimiz nereye gidecekti?
Yarın birimize bir şey olursa kime ne hesap verecektik?
Aç mı kalacaktık açıkta mı kalacaktık?
Ya para bulamazsak derken, aklıma patronum Ati abi geldi.
"Şimdi sıçtın Samed işte" dedim kendi kendime.
iş yerindekilere ne diyecektim yarın?
iş olmazsa ekmek de olmazdı. Ekmek olmazsa aç kalırdık. Bu bir döngüydü.
iş konusunda patrona her şeyi anlatmak geldi ama anlatıp da farklı bir şekilde davranıp bizi geri göndermeye çalışırsa diye de düşünmedim değil.
Nasıl olsa evimizi bilmiyor sadece beni gönderir diye bir risk almam lazımdı.
Yarın oldu Akın abi bir şeyler sordu neredeydin kaç gündür gibisinden
- Abi anlatacam Ati abi geldi mi? dedim.
Üstelemedi yada giblemedi "Ne takun varsa ye" dedi bilemiyorum. -
+21
yetimlerin hayat hikayesi
Merhaba kardeşlerim,
Bilmiyorum bu sizin için ne kadar önemli ama kötü bir sebepten dolayı inşallah sonu kötü olmayacak bir sebepten dolayı yetimlerin hikayesine bu gece final yapmak zorunda kalıyorum.
Sebebini final bölümünde anlayacaksınız şuan sorsanız da sebebini söyleyemem ağır spoiler içeriyor çünkü.
Saat olayına gelince birkaç entry gördüm öyle çünkü, 23.00 de olacağım deme sebebim geç kalırsam herhangi bir aksaklık olmasın diyeydi ama saat yüzünden geç kalan kardeşlerim varmış bugün 11 de başlayacağım ilk partı göndermeye.
Okuduğunuz için, verdiğiniz değer için eyv. burdan ya da dışarıdan okuyan herkese selam olsun. Umarım bu gece bizi yalnız bırakmazlar.
Ayrıca yetimhaneler şuan daha iyi durumdalar ama hala bu anlattıklarım yaşanıyor. Müsait bir zamanınızda oraları ziyaret ederek küçük kardeşlerinizi sevindirmeyi onlara çok görmeyin. Onlara sıcak sevgilerinizi zütürün emin olun sizden başka bir şey istemezler.
Burada da daha önceden yazdığım gibi oluşmuş bir kardeşlik, aile bağı var bizi tekrar topladın diye teşekkür eden kardeşlerim vardı. Yetimlerin hikayesi bitse de sizler istediğiniz zaman burayı kullanabilirsiniz. Önemli olan aile olabilmek.
Hakkınızı helal edin kardeşlerim. -
+19
yetimlerin hayat hikayesi
Kardeşlerim, fazla zaman olmamasına rağmen sizlere gerçekten kanım ısındı, baya ilgilendiniz teşekkürlerimi iletiyorum. Yarın hep istediğiniz gibi çok ama çok uzun partlar sizinle olacak. Şarkılarınızı, çayınızı çorbanızı hazır edin.
iyi geceler Allah'a emanet olun aslan parçaları. -
+27
yetimlerin hayat hikayesi
Sabah uyandığımda gözlerimi açtım direkt Murat abi karşımda duruyordu.
Yanında Soner abi ve bilmediğim 3 polis daha vardı.
Eren ile beni yanlarına çağırdılar.
Müdüriyete gittik hep beraber, Tuğra müdür gelmemişti.
- Anlatın bakalım şimdi çocuklar, dedi Soner abi.
Erenle birbirimize baktık, ne diyecektik ki yerlerini söyleyemezdik.
Bir müddet sustuk Eren de ben de kafamızı yere eğdik.
Yüksek sesle Murat abi bağırdı.
- Samed o kafanı kaldır bana anlat nerde diğerleri, dedi.
Korktum amk Murat abiyi iyi tanıyordum biraz daha sussam beni oracıkta giberdi biliyorum.
- Bilmiyorum abi, dedim.
- Sen söyle Eren, nerdeler? dedi Soner abi.
- Ben de bilmiyorum abi, dedi.
Masaya sert bir şekilde vurdu Murat abi.
- Lan beni sinir etmeyin nerde o çocuklar? dedi.
-Abi biz kavga ettik onlarla. En son Hürriyet Mahallesi'nde gördük onları daha da görmedik yemin ederim, dedim.
- iyi tak yediniz, dedi Murat abi.
- Umarım o çocukların başına bir şey gelmez Samed, dedi Murat abi.
Ses çıkarmadım.
- Gidin bakalım şimdi kahvaltınızı yapın, dedi.
Tuğra müdür ile karşılaştık, yanına çağırdı. Laf yemek hesap vermek bitmiyordu amk.
- Nereye gidiyorsunuz lan? dedi.
- Yemekhaneye, dedik.
- Söylediniz mi yerlerini? dedi.
- Yok bilmiyoruz yerlerini, dedim.
Oradan bir bakıcı çağırdı:
- Bunları depoya kilitleyin ben söyleyene kadar yemek, su hiçbir şey vermeyeceksiniz, dedi.
Bu sisteme karşı çıktık ve bedelini ödemeye başlamıştık.
Bizi karanlık depoya kilitlediler, ilk girdiğimizde hiçbir şey gözükmüyordu.
Ama bir müddet sonra, biraz görmeye başladık gözlerimiz karanlığa alışmıştı.
- Vay amk keşke sigara olsaydı lan, dedim.
- Bende var abi, dedi gülerek Eren.
Kemer arasına sıkıştırdığı yarım paket sigaradan bir dal verdi.
- Abi inşallah bulamazlar bizimkileri, dedi.
- Bulurlarsa yarağı yeriz oğlum zaten, dedim.
Akşama kadar ne yemek ne su hiçbir şey getirmediler.
Tuğra müdüre kaldıysak yarra yemiştik zaten.
O taktan yerde kaldık, fareler ile böcekler ile kaldık, koskoca 3 gün kaldık... -
+31
yetimlerin hayat hikayesi
Yemeğimizi yedikten sonra, yatakhaneye çıktık.
Ardından Tuğra müdür geldi direkt yanımıza. Hiç konuşmadan bana okkalı bir tokat attı.
- Nerdesiniz lan siz şerefsizler, terbiyemi edeceksiniz lan bu yaştan sonra beni, dedi.
Eren'e yaklaştı bi tokatta ona patlattı.
- Bir daha giderseniz giberim sizi lan, başıma bela olmayın bak.
Yere bakan yüzümü elleri ile kaldırdı.
Şurada kaldı 1 senen sonra gibtir git nereye gitmek istiyorsan, dedi.
Bir şey demedim. Sustum gözlerimin içine baktı gözlerinin içine baktım. O iri gözleri daha da devleşmişti.
Korkmuyordum artık kardeşlerim, nedendir bilmiyorum ama hayata açtığımız savaş bu kadar erken bitmemeliydi.
Bu defter bu kadar erken kapanmayacaktı. Yanındaki erkek bakıcıya baktı.
- Bu dıbına koduklarıma iyi bakın, işinizi adam akıllı yapın yoksa bozuşuruz, dedi ve gitti.
Erkek bakıcı bizim yüzümüzden laf yedi ya, intikam alacaktı bin.
- gibtirin gidin lan yatağınıza, dedi.
- Sizin takunuza laf yiyoruz ne eksiğiniz var da kaçıyorsunuz yaraklar,
Diğerlerini de arıyorlar yakındır bulmaları, dedi.
Kendi derdimize düştüğümüz için onları unutmuştuk.
Tarık'ın yanına gittim hemen, evin adresini verdim yarın okul çıkışı oraya gitmesini, bizimkilerin dikkatli olmasını söylemesini istedim.
O gün bitti o şekilde, yarın başımıza neler geleceğini bilmeden uyumak için yattık. -
+32
yetimlerin hayat hikayesi
Gördüğümüz kişiye sevinsem mi üzülsem mi bilemedim o an.
ilk önce sevindim sarıldım boynuna. Benden sonra Eren sarıldı ama kızgınlığını hissetmemek elde değildi, çünkü o bize sarılmadı.
Biz onu o da bizi gayet iyi tanıyordu çünkü.
- Hadi bakalım gidiyoruz, dedi Murat abi.
- Abi biz yurttan kaçtık geri dönmeyeceğiz, dedim.
"Bana mı söylüyorsun lan bunu" diyerek kulağımı kıvırdı.
-Ben 1 aydır hemen hemen her gün gelip gittim geldiniz mi diye.
Başınıza bir iş mi geldi diye, siz gibinizi taşağınızı gezdirirken, endişe duyan bendim ben.
Şimdi diğerleri nerdeyse söyleyin gidip onları da alalım gelin hepiniz, dedi Murat abi sinirli bir şekilde.
- Bilmiyorum abi nerde onlar kavga ettik onlar kendi yoluna biz kendi yolumuza çıktık Eren ile, dedim. Bana sağlam bir tokat attı.
- Yürüyün yurtta konuşacağız bunları, dedi.
"Abi bizim için hiç iyi bir şey yapmıyorsun, sen gittikten sonra değişti orası" desem de anlamadı.
Soner abi ordaydı havluda.
- Ooo! Kaçaklar geldiniz mi sağ salim ya diğerleri nerde? dedi.
Kimse ses çıkarmadı daha sonra Murat abi:
- Anlatacaklar Soner ben sana söylerim sende alır gelirsin, dedi.
- Tamam Murat abi, dedi Soner abi.
Direkt müdüriyete gittik, bizi gören Tuğra müdür pek sevinmedi.
- Yakalandınız mı sonunda ha milletin işi gücü yok da sizle mi uğraşacak lan yavşaklar, dedi.
Murat abinin gözünün içine baktım, anladın mi şimdi diye.
Murat abi için kendi doğrusu buydu onu da yaptı ve bizi buraya getirdi.
iki bakıcı geldi. Bizi aldılar odaya zütürdüler, ilk önce banyo yapmamızı daha sonra odaya geri gitmemizi söylediler.
Odaya girdiğimde yatağımda birisi yatıyordu.
Bizim oda dolmuş bile herbirimizin yatağına yeni sahipleri gelmişti.
Bir şey demedim diyemedim.
Akşam olmuştu, yemek saati geldi yemekhaneye indik.
Daha sonra bir uğultu oldu o an "kaçanlar bunlar mıymış" diye.
giblemedim. Sessizce yemeğimi yedim. -
+33
yetimlerin hayat hikayesi
Günlerimiz hayatımızı yola sokmak ile iş ev arası gidip gelmekle geçiyordu.
Bu kadar zorluğun üstüne, Eren'in kavgaları bizi iyice zora sokuyordu.
Zaten kaçak olarak yaşadığımız yerde bir gün yakalanmaktan korkmuyor değildim.
Ne benim ne de diğerlerinin oraya geri gitmeye hiç niyeti yoktu.
Tuğra bininin, Esra denen zillinin ve diğerlerinin kısacası o binanın çatısı altında bulunan hiç kimsenin yanına, o yere geri dönmeye niyetimiz yoktu.
Ati abiden izin aldım. Eren ise izinliydi o gün. 2 miz birlikte Tarık'ı görmeye gidecektik.
Kaleönü'nde buluştuk. O evden geldi ben dükkandan.
Beraber Kayseri Lisesi'ne doğru gitmeye başladık.
Bankacılar Caddesi'nden direk, Kayseri Lisesi'nin önüne çıkan yoldan varmıştık lisenin karşısına.
Direkt kapısının önüne gidemedik. Polisler vardı kapının önünde, biz de lisenin karşısında beklemeye başladık. Tarık çıktığında yanına gidecektik.
Bir müddet bekledikten sonra Tarık yanında bir kız ile çıktı.
Yanına gidemedik tabi ki.
Bunlar önden, biz arkadan yürümeye başladık. Tarık bizi görmemiş olacak ki kızın elinden tutmuş, kahkahalar atarak yürüyorlardı.
Onun mutluluğunu görünce biz de mutlu olduk kardeşlerim ne yalan söyleyeyim.
Kardeşim dediğim adam manita yapmış evine bırakmaya gidiyordu belki de.
Nereye gittiğimizi bilmeden Esenyurt Mahallesi'ne doğru yürümeye başladık.
Sokak başına geldiğimizde kız, Tarık'ın yanağına bir öpücük kondurdu oradan ayrıldı.
Tarık sırıtarak bize doğru geliyordu. Gözlerinin içi gülerek geliyordu.
Sanki kız bizi öptü sanki bizim kız arkadaşımızmış gibi mutlu olduk inanır mısınız?
Ne kadar mutlu olduysa bizi hala görmedi amk buna biraz bozulduk ama, Eren dayanamadı.
- Tarıkkk! aşkımm beni de öp beni de, dedi.
Yanımızdan geçen teyze tüh kalıbına yazık dese de giblemedi Eren : )
Bizi gören Tarık durdu biraz daha dikkatli baktı
" Abi, Eren siz laan " diye koşmaya başladı. ilk Eren'e sarıldı. Eren ise
- Poliiissss, adam gibiyolar imdaaat, diye bağırdı hafiften...
Daha sonra bana sarıldı.
- Özledim be abi nerdesiniz nerelerdesiniz? dedi.
- Hadi yürüyerek konuşuruz geç kalma sen de yurda, dedim.
Başımızdan geçenleri Tarık'a anlatarak yürüyorduk. Tarık, kimi zaman güldü bıçaklama olayına hasgibtir çekti garip garip tepkiler veriyordu.
Talas Yolu üzerindeki meslek lisesinin karşısına gelince biri arkamızdan Eren ile benim kolumdan yakaladı.
Bir korku ile arkamızı döndük. Bu kişi tanıdık bir yüzdü.
Ama bizim için her zaman iyi olan, iyilik yapan insan. bize bu sefer hiç iyi bir şey yapmayacaktı. -
+32
yetimlerin hayat hikayesi
Artık evimiz de vardı günler geçmişti, eskiciye gidip bir iki yatak falan da almıştık.
Bir anda her şey olmuyordu, zordu ama yavaş yavaş oluyordu.
Sabah Ömür uyanıyor bizi uyandırıyordu.
En sona kalan Alpay binini ise yüzüne su dökerek ben uyandırıyordum. Alışkındı nasıl olsa.
Bir akşam yatacağımız sırada ağlayan bir ses duydum.
Herkes yanımızdaydı ama Ömür ortalarda yoktu. Yan odaya baktım oradaydı. Yanına gittim.
- Hayırdır kardeşim noldu? dedim.
Gözlerindeki yaşı sildi, kıpkırmızı olmuş gözleri ile bana baktı.
- Abi olmuyor be dıbına koyim, anlıyor musun olmuyor, dedi
- Hayırdır oğlum ne olmuyor lan, bir şey mi oldu işyerinde falan çalışmak mı zor geliyor? dedim
- Yok be abi ne işi, daha pavyon açacam ben çalışmaktan korkan insan değilim ki, dedi.
- Ne oldu lan o zaman züt, adamı çıldırtma dıbına koyim ne olduysa anlatsana, dedim.
- Abi olmuyor dıbına koyim annesiz babasız, abi bir bakıyorum etrafıma millet annesinin babasının elinden tutmuş geziyor yiyor içiyor...
Ya biz be abi ya biz dıbına koyim biz ise hayatta kalmaya çalışıyoruz.
Revamı bu abi, bana biraz açıklasana? Adalet mi abi bu?
Kime ne günah işledik de biz bu hayatı yaşıyoruz ha?
Kimin günahıyız abi, kimin günahını çekiyoruz?
Ya da biz neden çekiyoruz? Bana açıklasana, dedi.
Sustum konuşamadım çünkü diyecek bir sözüm, bir kelimem tek bir harfim bile yoktu.
Adam her bir sözünde her bir kelimesinde haklıydı.
Oturdum yanına, yaktım bi sigara, sigaradan derin bir fırt aldım o dumanda boğulmak ister gibi. Ömür'ü kolumun altına aldım.
- Geçecek be Ömür'üm, dedim. Geçecek...
-Abi hep öyle diyorsun ama bir takun geçtiği bir takun değiştiği yok.
Yurtta dayak yiyorduk korkuyorduk ama burda hayatta kalmaya çalışıyoruz yeri geliyor polis gördüğümüz zaman bile saklanıyor kafamızı çeviriyoruz.
Eren adam bile bıçakladı be abi.
Belki o bıçağı yiyen bizden birisi olabilirdi. Ya birimizden birisine bir şey olsaydı ne yapardık?
Kime ne hesap verebilirdik, dedi
Ömür gerçekleri yüzüme yüzüme vuruyordu. Suskunluğuma suskunluk katıyordu.
Beni de çıkmazlarda olan durumumuzu da iyice çıkmazlara sokuyordu.
- Yapacak bir şey yok Ömür ya tamam ya devam ama geri dönüş olmayacak o gibtiğimin yurduna, dedim. Sustu. Sustum.
Gözyaşlarını sildim, ayağa kalktık beraber bitmek üzere olan sigaradan son bir fırt aldım.
- Hadi kalk kaderine razı ol, ama yenilme savaş. Pavyonu açacağın günü, intikdıbını alacağın günü düşün, dedim.
intikam insanı ayakta tutan bir şeydir yada hedef. Bu hayatta ya bir hedefin yada intikam alacağın bir şey olması lazım ki düştüğünde seni kaldıracak bir bahanen olsun. -
+3
yetimlerin hayat hikayesi
Nerede açayım hemen. Gördüm tamam eyv karşim : ) Seviyorum şarkılarınızı yazarken açıp dinliyorum paylaştığınız zaman zaten. -
+39
yetimlerin hayat hikayesi
Pürdikkat adamın ağzından çıkacak bir söze bakıyordu her şey.
Cebinden sigarasını çıkardı, yaktı derin bir nefes çekti.
Havaya doğru üfledi.
- Tamam, dedi. Tutabilirsiniz evi, her ayın başında kiramı alırım ama, dedi.
Eve zarar verirseniz anında kapı dışarı atarım bak, dedi.
Kiramı geciktirirseniz de yine aynı şekilde, diye ekledi.
Birkaç şey daha söyledi.
Hepsine "tamam" dedik.
- Madem tuttunuz evi alayım kiramı, dedi.
Diğerlerinden aldığımız para ile kiranın ilk taksitini vermiştik.
Adamdan aldık evin anahtarını, evin içine girdik.
Evin içinde sadece 1 tane koltuk 1 tane sedir vardı.
Adam gitmiş bizimkiler de gelmişti yanımıza.
Ömür kendini kaldırıp attı kanepenin üzerine.
- Oh be hedeflerimize sonunda yavaş yavaş ilerliyoruz, dedi.
- Hangi hedeften bahsediyorsun la bin, dedi Alpay.
- Abi pavyon açacam ona doğru ilerliyorum, ilk önce ev lazımdı tuttuk baksana, dedi.
- O senin hedefin bin dedi, Eren.
- Benim hedefim farklı ben o Esra'yı öldürecem, dedi...
Herkes gülmüştü ama Eren ciddi şekilde tek tek bize baktı.
- Ne gülüyorsunuz dıbına koyim görürsünüz,
Ben o defteri daha kapamadım, dedi.
Herkesin yüzündeki gülücük bir anda işin ciddiyetini anladığımız için değişti.
Kimse bir şey demedi Eren'e.
Yanında Sülo vardı sağ elini Eren'in omzuna attı “Abi takma her şey zamanla olur” dedi.
Eren kafasını iki kere aşağı yukarı salladı. Bitmeye yakın olan sigarasından derin bir fırt çekti ve
- O defterin kapanacağı zamanı sabırla bekleyeceğim, dedi... -
+37
yetimlerin hayat hikayesi
Son bölümü atıyorum kardeşlerim,
Bugün uzun yaz uzun yaz diyen arkadaşları memnun ettiğimi umuyorum. Cuma gününün nimeti diyelim.
Allah'a emanet olun. iyi geceler. iyi haftasonları. -
+37
yetimlerin hayat hikayesi
Ertesi gün dudağım patlak, gözümün altında biraz morluk ve şişlik ile dükkana gittim.
Beni gören Akın abi.
- Hayırdır Samed noldu? dedi.
- Abi önemsiz bir şey, arkadaşım ile biraz kavga ettik, dedim.
- Yok demi sorun, dedi.
"Yok abi" diyerek söylediğim yalanı daha fazla uzatmadım oda uzatmadı.
Bizimkiler de buna benzer yalanlar söylemişler soranlara.
Bir daha gitmedik o eve, gidemedik.
Eren çok zorladı abi gidelim ne olacaksa olsun diye ama müsaade etmedim.
Eren zor birisiydi ama dinlerdi beni.
Havaların sıcak olmasından dolayı pek kapalı bir yerin önemi yoktu.
Ama kışın neler yapabilirdik hiç bilmiyordum o zamanlar.
Zaman zaman aklıma geliyordu kara kışın gelecek olması.
O günlerde ev kiralamak aklıma gelmişti.
Onun için birkaç emlakçı gezdik kiralar yüksek gelmişti onun haricinde ise kimse bize ev vermedi.
Ya da vermemek için yüksek söylediler fiyatları.
Sahabiye Mahallesi'nde ucuz ve eski evlerin olduğunu duymuştum.
Bir gün iş çıkışı bizimkilerle birlikte, 2 grup olduk kiralık ev aramaya başladık.
Bir parti teşkilat binasının oralarda eski 2 katlı binanın 1. katındaki evde kiralık yazıyordu. "Galiba evi bulduk" dedim kendi kendime.
- Abi ne diyorsun olur mu bu ev, dedi Ömür.
- Yarın bir görüşelim inşallah olur, dedim.
Oradan ayrıldık, yarın olsa da ev sahibini arasak diye beklemeye başladık.
Saatin verdiği rahatlıktan dolayı yavaş yavaş, aheste aheste yürümeye başladık.
Evin kirasını biran önce toparlamayı kararlaştırdık.
Yarın olduğunda iş çıkışı direkt evin olduğu yere gittik.
Bizim aklımızda olan, adamın telefonu yada iletişime geçebileceğimiz bir şeyler bulmaktı.
Şansımız yaver gitti ki adam birilerine evi gösteriyordu.
Sülo ve ben adamın yanına gittik. Diğer eve bakanlar gittikten sonra.
- Merhaba abi bu evin sahibi sizsiniz galiba? dedik
- Evet benim delikanlı, dedi ev sahibi.
- Benim ismim Samed, buda arkadaşım Sülo
Sizin de razınız olursa, biz bu evi tutmak istiyoruz, dedim.
Adam önce beni sonra Sülo'yu baştan aşağıya bir süzdü.
- Sizin aileniz falan yok mu, kendi başınıza mı tutacaksınız evi? dedi.
Sülo yetimhane diyecek oldu. Söze hemen ben atladım.
- Abi biz Kayseri'nin kasabasında oturuyoruz, ailemiz orada şuan ben Kapalı Çarşı'da çalışıyorum arkadaşım da lokantada, okullar açılına kadar devam edeceğiz çalışmaya sonra ailem de gelecek dedim.
Adam düşünerek bize bakıyordu.
- Kirası ne kadar abi, dedi Sülo
- Aylığı 150 TL, dedi ev sahibi.
Bu bizim için büyük bir paraydı. "Nasıl ödeyeceğimizi bilmeden tuttuk evi" dedim.
-Daha size veriyorum demedim, dedi ev sahibi.
Biraz bozulmuştum ama gurur yapacak sıra değildi şimdi.
Adam bir bana bir Sülo'ya baktı tekrar
- Gençler, dedi. Sustu… - daha çok