• 5 / 5 / 121 entry
  • 1 başlık
  • 655.98 incipuan

yarim ali önüncü nesil normal

  • +2 -1
    yarim ali nin hikayesi
    #
    mahallede ufak bir gezintiden sonra az ilerde buldum arabayı.
    gidecek tek bir yerim vardı, o da yusuf'un çalıştığı kafeydi.
    ama kafe bile olsa gitmek için çok erken bir vakitti.
    arabaya bindim.
    kafama göre bi yerlere gidiyordum.
    biraz sonra telefonum çaldı.
    arayan babamdı.
    -oğlum. dedi özlem dolu bir sesle
    -efendim baba. dedim aynı hislerle
    -naptın, aramadın hiç. dedi
    -fırsatım olmadı baba. dedim
    -iyi misin. diye sordu
    -çok iyiyim baba. dedim
    -paran var mı oğlum. dedi
    -dün güzel kazandık baba. dedim
    -iyi, sevindim, çok yorma kendini, bi şeye ihtiyacın olursa ara tamam mı? dedi
    -tamam baba, merak etme. dedim
    -allaha emanet. diyerek kapattık telefonları
    hiç bilmediğim yerlere doğru gidiyordum.
    biraz sonra FSM tabelası çıktı karşıma.
    hiç düşünmeden daldım o yöne doğru.
    saçma sapan bir trafiğin içine girmiştim.
    "hay aklımı gibem" dedim kendi kendime.
    dur kalklar ve kopan sol bacağım eşliğinde yarım saat kadar sonra görünmüştü köprü.
    öncesini bilmiyorum ama kendimi bildim bileli ilk defa geçiyordum bu köprüden.
    gerçekten güzel bir duyguydu.
    denize baka baka geçtim karşıya.
    köprüyü geçer geçmez açılmıştı trafik.
    deniz kenarında bir yere inip bi çay içmekti niyetim.
    navigasyonun da yardımıyla ortaköy'e gelmiştim.
    günün öğlen vaktinde bile çok kalabalıktı.
    araba koymak neredeyse imkansızdı.
    duramadım.
    devam ettim.
    ilerden beşiktaş tabelasından dönüp yukarı çıkıyordum.
    ara sokaklardan birine girdim.
    daracık sokakta daracık bir park yeri buldum.
    4-5 hamle sonra aracı nihayet parkedebilmiştim.
    rampadan aşağıya beşiktaş iskeleye doğru yürüyordum.
    deniz havası iyi gelmişti.
    kendime gelmiştim, açılmıştım.
    ağzımdaki sigarayla esen rüzgara karşı aheste aheste yürüyordum.
    iskeleye doğru gelmiştim.
    şöyle bi karşıya baktım.
    çanakkale'de de deniz vardı,
    çanakkale'de de boğaz vardı ama istanbul gerçekten çok farklıydı.
    değişik bi büyüsü vardı insanı içine çeken.
    insanı çabuk kandırıyordu istanbul.
    birden ezgi'nin daha bu sabah telefonda söyledikleri geldi aklıma.
    "alışmaya çalış" diyordu ezgi telefonda.
    ama alışmam gereken istanbul muydu, yoksa ezgi'nin, murat'ın ve babamın yoklukları mıydı bilmiyordum.
    sadece kendimi uzun süre sonra ilk defa bu kadar bir yere ait hissediyordum.
    çanakkale'de hiç hissedemediğim kadar.
    biraz sonra elinde çay tepsisyle gençten bir çocuk geldi yanıma.
    ···
  • +1
    yarim ali nin hikayesi
    #
    sevmeyen bir adamın yapacağı iş değildi.
    -haklısın. dedim
    -haklıysan kızma o zaman. dedi
    -denerim. dedim
    -deneme yap ali, aramızda artık mesafe de olsa bir telefonda murat da ben de ordayız biliyorsun. dedi
    -sadece geçici bir süre. dedim
    -hayır ali. dedi
    -nasıl bu kadar emin olabiliyorsun ezgi. dedim
    -seni tanıyorum. dedi
    -tanıdığın ali neden geri dönmüyor, tanıdığın ali'ninin size ne kadar kızsa da sizi çok sevdiğini bilmiyor musun yoksa? dedim
    -biliyorum ali, ama daha iyi bildiğim bi şey var. dedi
    -neymiş o. dedim.
    -aslı. dedi
    -ne olmuş aslıya. diye sordum.
    -sen uğruna hayatını heba ettiğin kadını bulmuşken bırakabileceğini mi sanıyorun ali? hadi sen onu bıraktın, onun seni bırakabileceğini mi sanıyorsun. dedi
    -adana'da nasıl bıraktıysa burda yine öyle bırakır. dedim
    -belki o zaman mecbur kalmıştır. dedi
    -o zaman şimdi sen de beni dönmeye mecbur bırak. dedim
    -yapamam ali. dedi
    sesi ağlamaklı geliyordu.
    onu anlamaya çalışıyordum.
    beni sevdiğini biliyordum.
    üzülmüştüm içten içe ama güçlü durmak zorundaydım.
    -anladım. diyebildim sadece.
    derken ayşe nine girdi odaya.
    sesimden rahatsız olduğu yüz halinden rahatlıkla anlaşılıyordu.
    suratı kırk karıştı ve o an orda kendimi fazlalık hissetmem için sadece surat ifadesi bile yeterliydi.
    -neyse kapatmam lazım. diyerek ezgi'den cevap bile beklemeden kapattım telefonu.
    -günaydın. dedim ayşe nineye.
    cevap vermeden mutfağa geçti.
    dolabı açtı.
    kahvaltı hazırlıyordu.
    ben elimi yüzümü yıkamak için lavaboya geçtim.
    sonra üzerimdeki tshirtü değiştirip ceketimi yanıma almış ve kapıya yönelmiştim ki
    -hayırdır, nereye? dedi ayşe nine
    -işlerim var, çıkmam lazım. dedim yalandan.
    -kahvaltını yap da öyle çık madem. dedi
    -yok çok sağolun. dedim
    -kafan çalışmaz bak sonra. dedi
    -zaten çalışmıyor. dedim onun beni gömeceğini öncede sezerek.
    ilk defa gülerek karşılık verdi ayşe nine.
    -gel otur hadi, çayını koydum. dedi
    bu seferki davet çok daha sıcak olduğu için geri çevirememiştim.
    mutfağa geçerek ayşe ninenin karşısına oturdum.
    peynir, ekmek, zeytinle kahvaltımızı yaptıktan sonra ayşe nineden önce davranıp masayı topladım.
    ayşe nine oturma odasına geçerek televizyonu açtı.
    saçma sapan sabah programlarından biri vardı.
    -ben çıkıyorum. dedim
    -geç kalmayın akşama. dedi
    bilmiyorum istemli mi söyledi ama bu aksi kadından böyle bir cümle duymak ister istemez hoşuma gitmişti.
    -olur. diyerek çıktım evden yüzümdeki tebessümle.
    ···
  • +1
    yarim ali nin hikayesi
    #
    1 dakika kadar sonra ben de içeri geçtiğimde yatağım çoktan hazırdı.
    -eyvallah. diyerek girdim yatağa
    yusuf da diğer çekyata uzandı.
    yaşadıklarım ve duyduklarımın ağırlığıyla uykuya dalmam uzun sürmemişti.
    telefonun sesine uyandığımda sabah saat 8'di.
    ezgi arıyordu.
    hala uykum olduğu için başta telefonu sessize alsam da kısa süre sonra bilincim yerine gelmişti.
    onları merak içinde bırakmaya gönlüm razı gelmedi ve uykulu ses tonumla açtım telefonu.
    -canım. dedi 2 günde özlediğim ses.
    -efendim. dedim içten içe mutlu olarak.
    -napıyorsun. dedi
    -yatıyordum yeni kalktım. dedim
    -nerde kalıyorsun. dedi
    -otel ayarladım. dedim fazla detaya girmemek için.
    -iyisin di mi? diye sordu
    -iyiyim merak etme, siz nasılsınız, murat napıyor. dedim
    -yokluğuna alışmaya çalışıyor. dedi
    -o ne demek şimdi? dedim şaşırarak.
    -öyle işte. dedi ezgi
    sesi düşmüştü.
    telefonu ilk açtığındaki kadar neşeli gelmiyordu sesi.
    -dönücem ben geri ezgi, burda yaşamaya gelmedim biliyorsun. dedim
    güldü ezgi.
    -istanbul güzel şehir, bence sen de oralara alışmaya çalışsan iyi olur. dedi
    -ezgi ne demek istiyorsun sen. diyerek hışımla doğruldum yataktan.
    ezgi'nin durduk yere laf sokmaları canımı fazlasıyla sıkmıştı.
    -seni özlüyorum ali, sadece seni özlüyorum. dedi
    çok samimi gelmişti söyledikleri.
    çok içten söylemişti.
    altında bir mana aramadım.
    hayatımı yalanlar üzerine kuran insana inandım hiç düşünmeden.
    kısa bir sessizliğin ardından
    -kızgın bize di mi ali. dedi
    -anlam veremiyorum sadece. dedim
    -aradığın cevapları buldun mu peki. dedi
    -buldum. dedim
    -peki mutlu musun şimdi. dedi.
    -ağır geldi ama kaldırdım ezgi, yıkılmadım ve biliyor musun üzerime garip bir huzur çöktü. dedim
    -sandığımdan güçlüymüşsün o zaman. dedi
    -sandığın ali yalanlarınızla hayatını kurduğunuz ali ise evet. dedim
    güldü ezgi.
    -peki biz yalancıyız, biz sana bir hayat kurduk peki hiç düşündün mü ali, baban, öz baban, o neden alet oldu bu yalana. dedi
    ezgi ve murat babamdan çok gördüğüm iki insandı ve yalan yok gerçekten bu olanlarda babamı hiç suçlamamıştım.
    hiç aklıma gelmemişti bile.
    ezgi ve murat gibi yalanlar söylememişti bana babam, ben ne zaman geçmişi sorsam hep kaçmıştı, hep susmuştu ama doğruları da anlatmamıştı neticede.
    hafifletici sebebi de olsa ezgi ve murat'ı koşulsuz suçlarken babam da elbet melek değildi.
    -hiç düşünmedim. dedim açık ve net.
    -düşün o zaman ali, hadi biz senin kötülüğünü istedik, yalan söyledik sana ya baban, baban yapar mı bunu sana? seni ne kadar sevdiğini bilmiyor musun? dedi
    haklıydı ezgi.
    babam kazadan önce nasıldı bilmem ama kazadan sonra üzerime titredi hep.
    izin versem bağı bahçeyi bırakıp sürekli başımda beklerdi.
    ···
  • +1
    yarim ali nin hikayesi
    #
    -bir ceylan ancak ne zaman bir aslana saldırır biliyor musun abi. dedi
    -bilmiyorum. dedim
    -ağır bir yara aldığı zaman, öleceğini anladığı zaman. dedi
    -can havliyle. dedim
    -aynen öyle abi. dedi
    ikimiz de sustuk bir süre.
    bu hikayede aslan caner, bense ceylandım.
    ve daha önce olduğu gibi canımı yine yakarsa hiç düşünmeden ona saldıracaktım.
    belki de öleceğimi bile bile...
    aslı'nın anlattıkları o an hissettiklerimle fazlasıyla örtüşüyordu.
    resmen benliğimi buluyordum.
    bir insanı öldürme fikri ilk defa bu kadar yakındı bana
    -sence ben adam öldürebilir miyim yusuf? dedim
    güldü yusuf önce.
    benim de eşlik etmemi bekleyerek güldü.
    ama yalnız kalmıştı.
    ben aynı ciddiyetle cevap bekliyordum.
    -korkutma beni. dedi yusuf da ciddileşerek.
    -merak ettim sadece. dedim
    -sanmam. dedi
    -nerden anladın. dedim
    -senle barda karşılaştığımız günü hatırlıyorsun di mi. dedi
    -geçmişi o kadar da silmedik be olum, daha kaç gün oldu. dedim
    -ne bileyim abi kafana çok darbe aldın ya. dedi yusuf yine gülerek
    -amk senle de ciddi bi şey konuşulmuyor. diyerek sinirle kalktım ayağa
    yusuf'un her şeyi dalgaya alabilen yapısı normalde benim de hoşuma gitse de o an için kestirememişti içinde bulunduğum durumu.
    ama o da haklıydı.
    ona hiç bir şey anlatmamıştım.
    ve emindim ki hala aslı'yla ne konuştuğumuzu çok merak ediyordu.
    giriş cümlesini seçmekle uğraşmadan girdim direk lafa.
    yusuf tüm ciddiyetiyle beni dinliyordu.
    yüz yılın pasını atsam yine de gole çevirmezdi.
    öylece kilitlenmişti anlattıklarıma.
    her şeyi anlattım beyler.
    hiç çekinmeden anlattım.
    murat ve ezgi'nin anlatamadığı gibi anlattım.
    gençliğimi anlattım.
    yaptıklarımı anlattım.
    aslı'yı anlattım.
    caner'i anlattım.
    çetin'i anlattım.
    o dinledi ben anlattım, o dinledi ben rahatladım.
    anlatırken aslında sindiriyordum da aynı zamanda yaşananları.
    belki yarım saat boyunca aralıksız anlattım aslı'nın anlattıklarını, üzerine hissettiklerimi de katarak.
    yusuf bir kez olsun bölmedi beni.
    anlattıklarım bitince önce derin bir nefes aldı yusuf.
    sonra bana kitlenmiş olan gözlerini yere eğdi.
    derin bir nefes daha aldı ve
    -vay amk. diyebildi sadece.
    işte yarım ali'nin yarısının özeti buydu beyler.
    kocaman ağız dolusu bir "vay amk"
    yusuf'tan o an için yorum dinlemek istemediğim için başka bir şey demedim ben de.
    biraz sonra balkona çıkıp iyi geceler sigaralarımızı yaktık.
    yusuf sigarasını hızlıca içip benden önce girdi içeri.
    ···
  • 0
    yarim ali nin hikayesi
    #
    kafam hala aslı'nın bana anlattıklarında kaldığı için mantıklı düşünemiyordum.
    yusuf'a numaramı vermemiş olmama rağmen onun beni cep telefonumdan aramış olmasının bana göre hiç bir açıklaması yoktu.
    ama o an için bu şüpheli hareketi görmezden gelecektim.
    artık güzel şeyler düşünmek, güzel şeyler yaşamak istiyordum.
    geçmişim iyi ya da kötü geçmişti.
    aslı'nın anlattıklarına göre benim için o karanlık rüya bitmişi.
    eski defterle kapanmıştı.
    üstelik aslı'nın bana anlattıklarından daha mantıklı bir geçmişim yoktu bana anlatılan.
    ezgi ve murat'ın bana anlattığı ot gibi büyümüş bir ali vardı aynada gördüğüm.
    ama aslı'nın bana anlattığı, sevdiği kadın için hayatından vazgeçebilecek bir adam vardı içimde hissettiğim.
    o an için adını koyamadığım bir rahatlık çöktü üzerime.
    kendimi tanıyordum artık.
    yapabileceklerimi ve yaptıklarımı biliyordum.
    az önce cebimden çıkartmış olduğum telefonla yusuf'u aradım.
    2. kez çalmamıştı ki telefon açıldı.
    numaramı zaten bildiğini düşünerek kendimi tanıtma gereği duymadan,
    -kardeşim dış kapıyı açar mısın. dedim
    -tamamdır. dedi yusuf ve kısa süre sonra kapı açıldı.
    içeri girdim.
    evin kapısında bekliyordu yusuf.
    sabırsız olduğu ve beni merak ettiği her halinden belliydi.
    daha evin kapısına yaklaşmamı bile beklemeden.
    -iyi misin? diye sordu.
    -bomba gibiyim. dedim yalandan bir tebessümle.
    inanmış olsa gerek ki derin bir ohh çekti yusuf.
    yusuf'un bana olan bu yakınlığı aslında 2. bir şüpheli hareketti ama sonuçta eleman beni hiç tanımadan evini açmıştı bana.
    iyi biriydi yusuf.
    ondan şüphe etmek istemiyordum.
    zira o an yanımda olan ve bana yardım elini uzatan tek kişi oydu.
    içeri geçtik.
    ayşe nine uyuyordu.
    oturma odasında yatak olarak kullandığımız çekyatlara oturduk yusuf'la karşılıklı.
    -ee anlat bakalım. dedi yusuf
    -neyi? dedim dertleşme modunda olmadığım için
    -bombayı, esmer miydi sarışın mıydı? dedi
    -bırak makarayı. dedim ufaktan sinirlenerek
    -o zaman uzun etme de anlat be kardeşim, ne oldu, ne konuştunuz aslı'yla dedi.
    -ben nasıl biriyim sence yusuf. dedim
    -tipim değilsin be abi. dedi yusuf gülerek
    ben de gülmüştüm bu zamansız şakaya kendimi tutamayıp.
    "tipini gibem" dediysem de içimden birden ciddileşerek
    -ciddi soruyorum, sence ben nasıl biriyim yusuf. dedim
    -yaralı birisin. dedi yusuf makarayı daha fazla uzatmayıp.
    -peki yaralı bir insan kötü olabilir mi. dedim
    -en kötüsü bile olur abi. dedi
    -neden. dedim
    -can havli. dedi
    -nasıl yani. dedim
    -belgesel izler misin hiç. dedi
    -denk gelirse. dedim
    -demek ki hiç denk gelmemiş. dedi
    -doğrudur. dedim cahillimi örtbas edemeyim.
    ···
  • 0
    yarim ali nin hikayesi
    hepsi bu akşam geri dönüyor..
    ···
  • 0
    yarim ali nin hikayesi
    bu akşam devam edicem
    ···
  • 0
    yarim ali nin hikayesi
    bu akşam devam edicem...
    ···
  • +1 -3
    yarim ali nin hikayesi
    http://www.incisozluk.com...1m-ali-ve-di%C4%9Ferleri/
    ···
  • +3 -5
    yarim ali nin hikayesi
    bitmedi, bitirdiniz..
    ···
  • +1 -1
    boncuk ömer yarım ali
    bu akşam yarim ali için part falan yazmıcam, hikayeyi de bıraktım, mutlu olun amk.
    yeni bi konu açıcam, boncuk ömer neden yazıldı, yarım ali' neden yazılıyordu, bir özür de olacak elbet.

    kimseye sataşmayın binler.
    saygılar amk.
    ···
  • +1 -2
    boncuk ömer yarım ali
    niyetim kitap yazmak olsa bunu çoktan yapardım be kardeşim, sen rahat ol. okuduğun için pişmansan harbiden özür dilerim ama yok o duyguları yaşamak da güzeldi diyorsan eyvallah derim...
    ···
  • +2
    çeyrek abdullah ın hikayesi
    anlatırsan dinlerim aldım rezimi
    ···
  • +9 -6
    boncuk ömer yarım ali
    "- hikaye mi? bana göre gerçek sana göre kurgu olsun. bunları düşünmeden sadece hissetmeyi dene ve bu hikayeden bi kaç parça bi şey kat kendine." yazıyor ilk entry'de.
    artık bırakın bu işleri amk ya. ben bunları yazarken nasıl bir karşılık bekledim sizden? ne talep ettim, ne aldım sizden? okuyosanız okuyun geçin işte.
    ···
  • +1
    yarim ali nin hikayesi
    eyvallah panpa, öperim.
    ···
  • +6
    yarim ali nin hikayesi
    farkettiyseniz başlık hareketlenmeye başladı beyler. sağolun var olun. resim 66 gösterim almış bu da demek oluyor ki f5'i giben bi bin yoksa bu hikayeye ortak olan 66 kişi var demektir. mutlu oldum amk.
    neyse yarın görüşürüz.
    saygılar.
    iyi geceler.
    ···
  • +5 -1
    yarim ali nin hikayesi
    kain misin bin
    ···
  • +1
    yarim ali nin hikayesi
    4 uzun part yazdım amk. ayrıca ben çok düzensiz çok karışık adamın, bu bile mucize benim için kanka amk.
    ···
  • 0
    yarim ali nin hikayesi
    amıma koydun bu şarkıyla bin.
    ···
  • +4
    yarim ali nin hikayesi
    #
    -kimse yoktu yolda ve bir kaç dakika sonra etrafa saçılmış küçük paketleri gördüm. bunlar benim bir zaman önce caner'den aldığım uyuşturuculardı. o an ne yapacağımı bilmiyordum. panik halinde aradım caner'i, paketleri de alıp ortadan kaybolmam gerektiğini söyledi. aklım yerimde değildi. dediğini yaptım. etrafa saçılan poşetleri toplayıp yolun kenarına indim. polisi ve ambulansı arayıp gelmelerini bekledim. ama gelemedim görünmemek için yanına. birden dolup taşmıştı kaza yeri. yoldan geçenler kazayı gördükçe durmaya başlamışlardı. ambulans aldı zütürdü alim seni. dedi
    aslı anlatıyor bense gözyaşlarıyla geçmişimi dinliyordum.
    -kazadan sonra beni görenlerin olduğunu, arandığımı duyduk, gizlendim bir süre, o çok sevdiğim adamı, seni görmeye bile gelemedim. kayboldum ortalıktan. sadece kendimi düşündüğüm için değil ali. gerekirse yakardım kendimi ama seni hiç suçun yokken "ben kullanıcıyım" diye yalanlayamayacağın kadar çok miktarda uyuşturucu taşımaktan içeri attıramazdım. bunu sana yapamazdım ali. kazadan bir zaman sonra bu uyuşturucuyu caner'den temin ettiğini, gitiğimiz yerde resmen ben kriz geçirmeyeyim diye bunları aldığını, ama paran pulun kalmadığı için bunu caner'i bıçaklayarak yaptığını öğrendim. o hastaneden sağ çıksan bile caner'in seni sağ bırakmayacağını bildiğim için bi anlaşma yaptım caner'le, ben bir daha dönmemek üzere onla gidecektim o da seni kaderinle baş başa bırakacaktı. ve o gün gittik biz ali. sen kaldın, ben öldüm ali. ben sevdamı, çocukluğumu, hasretimi, öfkelerimi, sevinçlerimi, gözyaşlarımı sende bırakarak gittim o gün. çok acılar çektim, ama büyüdüm bir süre sonra. 1 yıl boyunca her gün haber bekledim senden. sana dönmeyeceğimi bilmememe rağmen bekledim hep, ama gelmedi o haber. 2 yıl oldu sonra ali. benim hastanede yatan bir ölüden haber almam seyrekleşti, senden gelecek iyi haber imkansızlaşırken. ve sonra bir gün sen geldin adana'ya. kader seni yeniden çıkarttı karşıma. ama hissiz hissiz baktın bana. sonra öğrendim gerçeği, o kazadan sonra silmiştin her şeyi. senin yerinde olabilmek için neler vermezdim bilemezsin ali. ben bu kör kuyuda kayboldum, ama senin ışıl ışıl bi geleceğin var artık. dedi
    duyduklarım birden çok ağır gelmişti.
    bunlara anlam verebilmeyi bırak sindirebilmem için bile bi kaç gün geçmesi lazımdı.
    kendimi çok kötü hissediyordum. kafam kesinlikle yerinde değildi.
    aslı bundan sonra bi şey anlatsa bile almazdı kafam.
    -kalkalım mı lütfen. dedim
    -iyi misin. dedi gözyaşlarını silerken.
    -sen iyi misin. dedim
    -değilim ali. dedi kalktığımız yerde bana sarılarak.
    yüzüne dokunarak kafasını geri çektim aslı'nın.
    önce bir süre gözlerinde kayboldum.
    sonra nefeslerimiz değdi birbirine.
    sonra vücutlarımız.
    en son kıvılcım çaktı ve kavuştu dudaklarımız.
    birbirine hasret kalmış 2 sevgili yıllar sonra deli gibi öpüşüyorduk.
    az önce aslı'nın ağladığını söylemiştim ya, yanılmışım, onlar provaymış.
    aslı dudaklarımdayken resmen sel olmuştu gözyaşları.
    acı cekiyordu beni öperken. ama bırakmıyordu da.
    biraz sonra zor da olsa ayrıldı dudaklarımız.
    arabaya doğru yürümeye başlamıştık ki benim telefon çaldı. tanımadığım bir numara arıyordu.
    "hayırdır" diyerek açtım telefonu.
    -kardeşim naptın. dedi yusuf.
    -iyidir yusuf, geliyorum birazdan eve, sen naptın. dedim
    -iyi evdeyim ben, araban da iyi. dedi gülerek.
    -eyvallah, evde görüşürüz. diyerek kapattım telefonu.
    arabaya bindik ve yol boyunca hiç konuşmadık aslı'yla. zor da olsa bulduk evi.
    aslı'yla bi daha görüşüp görüşmeyeceğimi bilmeden vedalaştım. binanın kapısı kapalıydı.
    giremedim binaya. yusuf'u aramak içim telefonu cebimden çıkarttım. son aranan numaraya baktım.
    numarayı ilk defa gördüğüme emindim.
    ve o an az önce beni arayan yusuf'a daha önce telefon numaramı vermediğimi farkettim...
    ···
  • +2
    yarim ali nin hikayesi
    son partı atıyorum.
    ···
  • +4
    yarim ali nin hikayesi
    ···
  • +6 -1
    yarim ali nin hikayesi
    #
    -denedik mi..? dedim
    aslı cevap bile veremeden hiç bir şey olmadığını bilmeme rağmen kendi kollarıma baktım birden.
    aslı güldü.
    acı acı güldü beyler.
    -biz birdik ali, ben 2 yıl amatem'de yattım, bir gün bile yalnız bırakmadın beni, nerdeyse orda benle beraber yattın, o yüzden beraber denedik. dedi
    -sonra. dedim
    -sonra sen hayatının belki de en aptalca kararını verdin. dedi
    -ne yaptım. dedim
    -okulu bıraktın ali. dedi
    -ne için. dedim
    -yanımda olabilmek için, beni bu illetten kuratabilmek için, ama bak hala delik deşik kollarım, ne için uğraştın, ne için bıraktın okulunu, bir hiç için. dedi
    bana lise mezunu olduğum söylenmişken şimdi de üniversite terk olduğumu öğreniyordum.
    ama artık şaşırmıyordum.
    hayatımın kocaman yalanlar üzerine kurulu olduğunu bi kaç hafta önce zaten öğrenmiştim ve bundan sonrası ne kadar sert olursa olsun daha hafif geliyordu.
    -peki sonra, sonra ne oldu aslı. dedim
    -caner... o bana uyuşturucu temin ediyordu. dedi
    -evet? dedim
    -insanın parası kalmayınca o illeti alabilmek için... dedi aslı ama devam edemedi
    hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.
    deli gibi sarılıyordu bana.
    neredeyse canımı yakacak kadar sıkı sarılıyordu.
    aslı'nın devam edemediği cümlenin devamı beni kahretmişti.
    beynimin acıdan uyuştuğunu hissettim.
    hiç bir şey düşünemiyordum o an.
    -devam et. dedim
    aslı devam edemedi.
    -devam ett. diye yükselttim sesimi.
    -işte o zaman, ,işte o zaman insan her şeyi yapıyor ali. dedi
    -ben nerdeydim, ben nerdeydim o zaman, yok muydu param. dedim gözyaşları içinde
    -vardı ali, şimdikinden çok daha fazla vardı hem de, hepsini benim uğruma harcadın, elin titreye titreye verdin bana o uyuşturucunun parasını. dedi
    -ee peki o zaman neden? dedim
    -seni de tükettim be ali, hiç bi takun kalmadı, günde nerdeyse 3 iş yapar oldun. dedi
    -sonra? dedim
    -sonra gittim işte ali, hayatını daha fazla gibmemek için canerle birlikte gittim işte. dedi
    içimdeki boşluğun yerini artık kocaman bir ateş kaplamıştı.
    artık murat'ın da ezgi'nin de "gerçekler ya seni sandığın kadar mutlu etmezse" derken ne demek istediği artık daha iyi anlayabiliyordum.
    gerçekler içimi yangın yerine çevirmişti,
    gerçekler ebemi gibmişti,
    gerçekler bana çok ağır gelmişti.
    ikimiz de ağlıyorduk deli gibi.
    mahvettiğimiz gençliğimize,
    harap olan geçmişimize ağlıyorduk.
    -peki o kaza... o kaza nasıl oldu aslı. dedim
    -ben caner'in yanına gittikten sonra buldun geldin beni ali, ama ben duramadım, yapamadım o illeti almadan, geri gittim ona, mecburdum çünkü, sonra sen tekrar aldın beni, ama ben sonra tekrar gittim ona, vazgeçmedin benden, bu döngü bi süre böyle gitti ali, sonra sen çareyi beni kaçırmakta buldun, uzaklara gidiyorduk, çok uzaklara.. ama kader işte kopartmadı beni bu illetten. geçmişimizden kaçarken kaza yaptık, karşıdan gelen kamyonun altına girdik. sen arabada sıkışmıştın. çıkartamadım seni. bense bi kaç sıyrıkla yürüyerek kendim çıktım arabadan. kamyon şoförü de bayılmıştı.
    ···
  • +6
    yarim ali nin hikayesi
    #
    -ama benim var, çünkü ben çok sevdim zamanında seni. dedi
    -peki noldu aslı bize. dedim
    -ayrıldık. dedi
    -neden ayrıldık peki. dedim
    -ben iyi şeyler yapmadım ali. dedi
    -ne yaptın peki aslı. dedim
    -seni çok sevdim. dedi
    -ne yapmadın peki aslı. dedim
    -yanında kalamadım. dedi
    aslı'nın omzumdaki kafasını kaldırıp gözlerine baktım.
    bu kadın,
    bu kadın benim geçmişimdi lan beyler,
    bu kadın bir zaman önce en sevdiğimdi.
    bu kadın bir zaman önce uğruna canımı verebileceğimdi,,
    bu kadın şimdi gözlerinde kaybolduğum tek gerçeğimdi.
    -eskiden de bakar mıydım böyle gözlerine. dedim
    -hiç bıkmadan, bazen saatlerce. dedi
    -dokundum mu sana aslı. dedim yüzüne dokunarak.
    -hem de hiç zarar vermeden. dedi
    -ağlattım mı seni daha önce. dedim
    -sen hep mutluluk sebebimdin, ikimizi de ağlatan hep bendim. dedi
    -ben de sevdim mi seni aslı. dedim
    -çok sevdin hem de ali, canından bile çok sevdin. dedi
    -ben niye izin verdim o zaman gitmene. dedim
    -izin vermek zorundaydın be ali. dedi
    -neden. dedim
    -çünkü ben o illete saplanmıştım ali. dedi
    "anlamadım" demeye kalmadan zaten bu havada neden uzun kollu giydiğini anlamadığım aslı hırkasının kollarını sıyırdı.
    iki kolu da mosmordu.
    iğne izleri vardı.
    bunlar...
    bunlar uyuşturucu izleriydi.
    tam olarak tarif edemem ama
    acının saf halini içimde hissettim o an lan beyler.
    o bana sevdamızı anlatırken hissedemediğim kadar gerçekti bu seferki acı.
    ağlamadım ama,
    gözlerim doldu beyler.
    -işte bunlar da benim gerçeklerim be alim. dedi aslı
    bu acı cümle içinde bile olsa onun ağzından duyduğum "alim" kelimesi milyon kez yankılanmıştı beynimde.
    bana döndü aslı.
    sarıldı.
    güç almaya çalışıyordu resmen.
    bir kaç dakika sonra ağlamaya başladığını farkettim aslı'nın.
    ben de zaten meyilli olduğum için daha fazla tutmadım kendimi ve koyverdim gitti.
    kız gibi ağlıyorduk ikimiz de.
    o bana sarılırken güç alıyor,
    bense ona sarılırken geçmişimle yüzleşiyordum.
    -peki ne zamandır. dedim
    -uzun zamandır ali. dedi
    -caner, o yavşak mı alıştırdı seni yoksa. dedim
    -canerden çok önceydi ali. dedi
    -bırakmayı denemedin mi. dedim
    -denedik ali... dedi
    ···
  • +6
    yarim ali nin hikayesi
    #
    ben caner'i beklerken o kapkara gözlerde kayboldum bir an.
    aslı beni gördüğüne çok şaşırmıştı.
    -hiç vazgeçmicek misin sen. dedi yüzündeki belli belirsiz gülümsemeyle.
    -vazgeçmicem aslı. dedim
    -umarım üzülmezsin. dedi
    o an beni yarın akşam sahile çağıranın aslı olmadığını anlamıştım.
    yusuf haklı çıkmıştı,
    beni sahile çağıran muhtemelen caner züt oğlanıydı.
    ama belli etmedim o an aslı'ya bi şey.
    derken ışık yandı.
    aslı gaza bastı.
    bizim araba içinde yusufla beraber yolda kalmıştı.
    "hay amk" dedim içimden ama artık çok geçti.
    "inşallah şöförlüğü vardır yusuf'un" demekten başka bi şey gelmedi elimden.
    aslı erkek gibi kullanıyordu arabayı.
    maganda gibi makas atıyor,
    öndeki arabanın zütüne zütüne giriyordu.
    nereye gittiğimizi henüz bilmiyordum.
    sahil yoluna inmiştik.
    baya bi gittikten sonra sahildeki ispark'a girdik.
    arabayı park ettik ve indik arabadan.
    -hatırladın mı burayı. dedi aslı.
    -hayır. dedim
    -maltepe sahil, burası en çok sevdiğimiz yerdi. dedi
    -sevdiğimiz? dedim
    -evet, ikimizin dedi. utangaç bir tebessümle.
    aslı garip bir şekilde mutlu görünüyordu.
    -takip et. dedi
    peşinden gittim koşar adımlarla.
    az ilerdeki banka oturdu.
    ayaklarını sallıyordu çocuklar gibi.
    -ya burayı? dedi
    -hayır. dedim
    -burası bizim bankımızdı. dedi
    -neden bir sürü bank varken özellikle bu. dedim harbiden merak ederek.
    -buralarda takılan evsiz küçük bi çocuk vardı, adı "çetin"di, bu bankta yatardı, sürekli görürdük onu, bi kaç sefer para vermiştin ama kabul etmemişti, "o zaman bana bi şey" sat demiştin ona para verebilmek için, "satacak bi şeyim yok ki.." demişti, sen de ona "o zaman bu bankı sat bana" demiştin, "olmaz, ben nerde yatıcam o zaman" demişti, sen de ona "o zaman gündüzleri bize kirala" demiştin, çocuk sevinerek kabul etmişti ve sıkı bir pazarlıkla aylık 100 liraya anlaşmıştınız. işte o yüzden biz hep bu bankta oturduk çetin bizi başka bankta görür de gurur yapar diye. dedi
    "vay amk ben neymişim" dedim içimden.
    sonra birden çocuğu merak etim.
    -çetin, belli ki sevmişim ben bu çocuğu, o nerde şimdi. dedim
    -bakım evlerinden birinde kalıyor diye duymuştum, umarım iyidir. dedi
    -umarım. dedim
    aslı başını omzuma koydu.
    resmen bi yıldırım çaktı o anda beynimde.
    ama asıl deprem henüz yaşanmamıştı.
    bunlar artçı şoklardı.
    -aslı. dedim
    -efendim. dedi
    -peki neden, neden saklanıyor bu gerçekler benden. dedim
    -çünkü o geçmişe herkes bi şeyler gömdü ali. dedi
    -ama bu benim geçmişim, buna kimsenin hakkı yok aslı. dedim
    ···
  • daha çok