• 1 / 1 / 414 entry
  • 10 başlık
  • 6.14 incipuan

wuncshpuncsh bebişinci nesil normal

  • 0
    seksi hastasını muaynehanesinde kütürdeten doktor
    amk bu kizsa bizim sokakta gorduklerimiz nedir? oyhsss

    https://www.youtube.com/watch?v=mewbFU4vpmA
    ···
  • 0
    vücut kitle endeksi gelin piçler
    Vücut Yüzey Alanınız: 1.89 metrekare
    Yağsız Vücut Ağırlığınız: 58 kg
    ideal Kilonuz: 72 kg
    Vücut Kitle Endeksiniz (BMI): 23 kg / metrekare
    Sonuç: Kilonuz tamamen normal
    Boyunuza göre uygun ağırlıkta olduğunuzu gösterir. Yeterli ve dengeli beslenerek ve düzenli fiziksel aktivite yaparak bu ağırlığınızı korumaya özen gösteriniz.
    ···
  • 0
    srebrenitsa 1995
    Soykırımdan sonra çocuk ferresi
    Eski Yugoslavya'nın dağılmasıyla birlikte Bosna halkı soykırımı yaşadı. Bosnalı kadınların ve çocukların dramı ise hala devam ediyor. Sırp erkeklerin tecavüzüne uğrayan Bosnalı kadınların terk ettiği çocuklar şimdi Avrupa'daki çocuk ferresinda en acımasız şekilde kullanılıyor.

    Bosna Savaşı 16 yıl önce bitti. Savaşlar bitse bile izleri bir anda silinir mi? Bu düşünceyle gittim Bosna Hersek’e. Birçok öyküyle karşılaştım, ülkenin politik sisteminin açmazları karşısında şaşırdım ama beni en çok etkileyen Bosna’nın “nefret çocukları” oldu.

    Savaş sırasında büyüyen, yıkımı gören çocuklardan öte bir “savaş suçu” neticesinde doğan ve her an her saniye bir savaş yaşayan çocuklarla konuşma fırsatım oldu Bosna’da.

    1992-1995 yılları arasındaki Bosna Savaşı'nda yaklaşık 110 bin kişi hayatını kaybetti. 2 milyon kişi ise evlerini terk etmek zorunda kaldı. Yaşları 11-60 arasında değişen 20 ile 50 bin kadın ise, birçoğu toplama kamplarında olmak üzere düzenli bir şekilde tecavüze uğradı.

    Özellikle bazı radikal Sırpların Boşnak kadınlarına tecavüz etmesinin nedeni onları hamile bırakarak Boşnak neslini yok etmek. Bu mahkeme kararlarına bile yansımış bir gerçek. Ne acı ki, sadece “12” kişi tecavüz suçundan yargılandı verilen en büyük ceza ise 34 yıl ile sınırlı kaldı. Tecavüze uğrayan kadınların bazıları öldürüldü, birçoğu intihar etti, bir o kadarı hala pgibolojik destek almaya devam ediyor.

    Yaşanan travmaların da neticesinde, tecavüz sonucu doğan “savaş çocukları”nın çoğu da daha bebekken öldü ya da öldürüldü. Hayatta kalanların büyük bir bölümü ise anneleri tarafından kaderlerine terk edildi.

    “NEFRET ÇOCUKLARI”: ALEN VE MAJA
    Serbest gazetecilik yapan Boşnak arkadaşım Azra’ya Bosna Hersek’e gitmeden önce hayatta kalan bu çocuklarla konuşmak istediğimi söylemiştim. Azra, bu çocukların çoğunun ya yetimhanelere gönderildiğini ya da evlatlık verildiğini söyledi. Özellikle Saraybosna’nın arka sokaklarında bu çocuklar üzerinden ciddi bir “ciks ticareti” yürütüldüğünü de sözlerine ekledi.

    Yağmurlu ve çok soğuk bir Saraybosna günü, bir isimden diğerine sorarak ve şehir merkezinden uzaklaştım. Saatler sonra kenar mahalle olarak tabir edilen bölgede bir DVD dükkânında buldum kendimi. Dükkânı işleten Amor’u uzun süren ikna çabalarının ardından ve konuştuğum kişilerin isimlerini açıklamayacağıma dair yeminler ettikten sonra tanıştım iki savaş çocuğu, 18 yaşındaki Alen ve 16 yaşındaki Maja ile. (Burada verilen isimler gençlerin gerçek isimleri değil, görünmesini istedikleri isimler)

    Tuzla’da bir yetimhaneye bırakıldığını anlattı Aden. 14 yaşına geldiğinde ise aşırı kalabalık yetimhaneden kaçarak Saraybosna’ya daha önce yerleşen “yetim ve öksüz” ağabeylerinin yanına gelmiş. Kaçak DVD ve kitap üreterek satan bir ekiple birlikte çalışıyor.

    Aden hissettiklerini, "Ne annemi ne babamı tanıdım, elbette adı baba olarak geçen kişiye daha çok, ama her ikisine de çok öfkeliyim. Daha 15 günlükken yetimhaneye getirilmişim. Anneme de kızgınım, belki onun hayatı mahvoldu ama o da beni bırakarak bir hayatım olmasını engelledi bir anda" cümleleriyle anlatıyor.

    Geleceğe dair çok fazla bir umudu yok, kendini ne Boşnak ne de Sırp olarak tanımlıyor, en büyük hayali ise biraz para biriktirerek Avustralya’ya gidip yerleşmek. Avustralya diyince kocaman gülümsüyor. "Bir filmde izledim orayı, havası daha sıcakmış hayat da çok daha kolaymış" diyor.

    'ANNEM TECAVÜZ YÜZÜNDEN TERK ETTi AMA... '
    ciks işçiliği yapan Maja’nın öyküsü ise daha trajik. Maja, benimle yalnız görüşmek istiyor ancak onun ingilizcesi benim de Boşnakçam olmadığı için yarım saatlik bir uğraşın ardından ingilizce bilen bir arkadaşını bularak konuşmayı başarıyoruz. Daha 16 yaşında ama sanki 40 -50 yılın ağırlığını taşıyor. Ne iş yaptığını soruyorum. "Benim annem tecavüze uğradığı için beni terk etmiş, ben her gün tecavüze uğruyorum” diye cevaplıyor.

    Öyküsünü anlatmasını istiyorum. “Tahmin edebileceğin gibi bir öykü” diyor Maja: "Geçen yıl yaşım büyüdüğü yetimhane de çok kalabalık olduğu için artık gitmemiz gerektiğini söylediler. Bana başka para kazandıracak bir şey bulamadım. Burada 6 arkadaşımla bir evde kalıyoruz. Onlar da benim gibi kimliksiz kızlar. Fırsat buldukça da sizin Türk dizilerini en çok da Binbir Gece’yi izleyip hayal kuruyoruz. Olmayacak hayaller."

    Maja’ya arkadaşlarının yaşadıklarını da soruyorum. Cevabı insanın kanını dondurur cinsten: “Ben istemedim ama birçok arkadaşım ferre filmlerde oynadı, onun getirisi daha iyi. Bosna’da ciddi bir ferre pazarı var, Almanya’dan ispanya’ya birçok ülkeye buradan filmler servis ediliyor. Kameramanından montajcısına ferre kendi pazarını yarattı burada. Bizlerin çok fazla bir seçeneği yok hayat karşısında. Boşnaklar da Sırplar da kendi cemaatlerini düşünüyor, savaş suçluları yargılanıyor da kimse bizi düşünmüyor. Herkesin unutmak istediği ama var olan bir azınlığız biz.”

    'EVDEN KAÇMAK ZORUNDAYDIM'
    Maja ile konuşurken çeviri yapan Şehrazat ise (kendisinden Binbir Gece dizisine olan hayranlığından ötürü böyle bahsetmemi istedi): “Beni ailem yetimhaneye terk etmedi ama 'Sırp tohumu' olduğum o kadar yüzüme vuruldu ve annem diğer çocuklarını benden o kadar fazla sevdi ki, evden kaçmaktan başka çarem yoktu.” diyor. Ondan da kendi öyküsünü anlatmasını istiyorum ama kendini bunu dile getirebilecek kadar güçlü hissetmediğini söylüyor.

    Maja, yanlarından giderken bana bakıyor. “Sen gerçekten şanslısın, kıymetini bil” diyor. Cevap veremiyorum. Gülümseyerek beni teselli ediyor: “Hadi ama üzülme, yaşadığım hayattan nefret ediyorum ama ölmek de istemiyorum o zaman bir şekilde yaşayacağım. Hayat bu. Hem belki beyaz atlı bir Onur buluverir beni.” (Onur, Bin bir Gece dizisindeki başkarakterin adıymış)

    Bosna’nın yeraltı dünyasında belki de binlerce “nefret çocuğu” ya yasadışı işler ya da ciks işçiliği yapmak zorunda kalıyor. Beni Aden ve Maja ile tanıştıran Amor, “Bu dünyanın gerçeği bu, savaş sadece Baş Çarşı’da bitti” diyor. Amor, Bosna Hersek’de çocuk ferresinun ve ciks ticaretinin de çok yaygın olduğunu söylüyor. “Biz de satıyoruz, hayatımızı kazanmak zorundayız” diyor.

    ÇOCUK ferreSUNUN ÜRETiM(!) VE GEÇiŞ NOKTASI
    Bosna’da daha Mart ayında gerçekleştirilen bir operasyonda 2 milyondan fazla çocuk ferresi fotoğrafı ve 7 bin video ele geçirildi, onlarca kişi gözaltına alındı. Öte yandan Mostar’da şehir merkezinde bir büfenin bir camı boyunca bile boydan boya satılan ferre CD’leri görünce, 'Operasyon çok da başarılı olmamış' diye içinizden geçiriyorsunuz.

    Hemen hemen her işinizi rüşvet ile halledebildiğiniz bölge kendi üretimini(!) yapmanın yanı sıra ülkeler arası çocuk ferresi trafiğinde de bir geçiş noktası oluşturuyor.

    Şu an yaşları 15-19 arasında olan “nefret çocukları” artık giderek yetişkin bireyler olurken hala etnik gerginlikler yaşayan ülkede bu soruna eğilen proje sayısı ise yok denecek kadar az. Gazeteci arkadaşım Azra, bu konuyla ilgili bir ingiliz ve Norveç derneğinin çalıştığını ama onların yaptıklarının da genellikle raporlama olduğunu anlatıyor.

    “Ben bir annenin utancının ürünüyüm” diye kendini anlatan çocuklarla konuştukça ise “Savaş gerçekten bitti mi? Ya da hangi yargılama savaşın izlerini silebilir” diye öfkeyle kendinize soruyorsunuz.
    ···
  • 0
    serkan hangi üniversitede okuyordu lan
    Sütçü imam
    ···
  • 0
    serkan inci suikaste uğradıı
    inanmayan beyler asparagas
    ···
  • 0
    sağlam ateistler bir gelin birşey soracam
    Bir insan bilinçaltı korkularından, bilinçli, mantıklı düşünce ile hemen kurtulamaz. Çünkü beyindeki patikalar hemen silinmez zamanla oluşmuşlardır, zamanla silinirler. ateist olmak için daha çok yolun var delikanlı haydi bakalım..
    ···
  • 0
    küçükken komşuda yemek yedikten sonra
    5-6 yaşlarındayken komuşumuzun 12-13 yaşlarındaki kızları her gün dakikalarca tecavüz ederdi bana , üstüme çıkar kerttirirlerdi .. hiç kimseye söyleyemedim ilk defa burda açıklıyorum:( memlekete gittiğimde gördüm 2 side evlenmiş ikiside taş gibi milf olmuş ..gene kerttirseler negzel olurdu...
    ···
  • 0
    merhaba ben aylin 18 yaşındayım amsızım
    @1 o nasıl nick lan 2000 li yılların başında mirc da görüyodum bu tür nickleri
    ···
  • 0
    2012 eurovisionu yunanistan kazanmazsa götüme
    reserved
    ···
  • 0
    kendimi ifşa ediyorum capslıı liseliler gelmesn
    tavşan dudağını gibeyim
    ···
  • 0
    1988 den sonra doğanların anasını avradını
    85 giber
    ···
  • 0
    bu göte varya bu göte oyhhhşşşş
    http://imageshack.us/phot...images/822/img0145fj.jpg/
    ···
  • 0
    swf arşivim panpalar buyrun
    reserved
    ···
  • 0
    böyle adalet anlayışının amına koyayım
    @54 ben bu ülkedeki erkek ve yaşlı egemen feodal kültürün düzenin ta dıbına koyayım

    kendinden konum ve maddi olarak küçük olana elini eteğini öptürmek , kendinden büyük olanında elini eteğini öpmek üzerine kurulu gibik bir sosyal düzendir..

    bir nevi şark yavşaklığı işte tüm ortadoğu ülkelerinde görebilirsiniz
    ···
  • +1
    böyle adalet anlayışının amına koyayım
    @44 Geçende Enver Aysever anlatmıştı bunlar işviçre mi ne onun perlementosunu ziyarete gitmişler aynı zamanda orayı gezeceklermiş parlemento kapalı imiş meclis başkanı gelecek demişler birazdan öyle kot pantolonlu montlu bir adam gelmiş merhaba demiş meclis başkanıymış. Sonra cebinden anaktarları çıkarıp meclisi açmış adam meclisin anahtarlarını cebinde taşıyor sonra gitmiş ışıkları açmış meclisin binanın özelliklerini falan anlatmış adamların meclis başkanı bu.

    Bizde ise bırak meclis başkanı bakan vs en dandik bir devlet kurumunda çalışan herhangi bir müdürün bile yardımsısı odacısı şöförü bilmemnesi var neden hep bu kafa saltanat osmanlı kafası osmanlıdada böyle idi devlete saraya yakın olanlar nemalanır diğerleri aç kalırdır sarayın devlet ahalisinin giderlerini karşılamak için halkın sırtına sürekli vergi bindirilirdi veya savaşlarda ganimet ele geçirmek için asker olarak kullanılırdı.
    ···
  • 0
    böyle adalet anlayışının amına koyayım
    Turkiyede issizlik sorunun yaninda birde calisan sorunu var 700-800 tl maas , uzun calisma saatlari , kötü sartlar .. Artik herkes asgari ucretle insanlari calistirma cabasında.. Eğer türkiyedeki ürün ve hizmetleri maaslara endekslersen cok pahali .. Düuzgun beslenemiyorlar giyinemiyorlar sosyallesemiyorlar birde yunanistan ,ispanya diyor RTE kendine bakmadan yani yunanistana ispanyaya bakip sÜkÜr etsin değilmi insanlar, mantik cok belli, ben iyi biliyorum asgari ucretli bir ispanyol asgari ucretli bir turkten 10 kat kaliteli yaşıyor en batiyi bosver Macaristan , çek cumhuriyeti, slovakya gibi ülkelerde asgari ucret asagi yukari turkiyede ki ile ayni seviyede fakat onlarin yaşam kalitesi turklerden cok cok daha iyi . turkiye calisan yoksulların ulkesi maalesef

    edit : yunanistan'la taşak geçenler için söylüyorum olum adamlar genel gelir seviyeleri türkler gibi olmasın diye bu kadar yırtınıyorlar

    edit2 : ne sosyalistim ne komunist nede milliyetçi hiç bir ideoloji benimsemiş değilim hükümete muhalefette değilim fakat ortada görünen gerçekler öyle somut ki insanların görememesi için ya kör yada gerizeklı olması gerekiyor ...
    ···
  • +1
    böyle adalet anlayışının amına koyayım
    Onlarca nedeni var. En başta bilinçsizce, önlem alınmadan katlanan büyük bir nüfus. Türkiye'nin nüfus artış hızı oldukça yüksek. 30 sene içinde 2 - 3 katına çıktı nüfus. Tarım ve fabrika yani üretim yerine avmlere, inşaat sektörüne, saçma sapan alanlara yatırımlar yapılması. Şu an tv'lerde oynayan 10 reklamın en az yarısı inşaat firmalarının reklamları. Bu balon inşaat sektörünün kısa sürede patlayacağı ortada zaten.

    2 kuruş arap, yahudi , ingiliz parası gören halkın zütünün kalkması. 2 alman, fransız arabası görünce gözünün kör olması.

    Türkiye'nin gelişmesi oldukça abartıldı. Zira bütün dünyada gelişmekte olan ülkeler denilen gerçek anlamı az gelişmiş ülkeler olan ülkelerin tamamı aynı sürede büyüme sağladı. Bunu öyle bir abarttılar ki büyüme lafını ağzına dolayan şakirt, liberal, görgüsüz tayfası başımızın etini yedi büyüme büyüme diye. Üstelik bu büyüme önceki dönemlere göre kat ve kat fazla olan cumhuriyet döneminin en büyük cari açığı ile sağlandı.. Dış açık veren bir ülkenin büyümesi temeli çürük olan bir binanın yükselmesine benzer. Faizleri yükseltip sıcak parayı ülkeye çek sonra büyüdük de. Yabancı sermaye sadece paradan para kazanmak için geliyor ülkeye.

    Üreterek değil, tüketerek bir büyüme sağlandı. Tatlı tatlı yemenin acı acı sıçması olur. Olacakta
    ···
  • 0
    yünan kızlarına zaafım var
    vre malaka ! den ü , u GAMO TIN MAmA Sou

    edit : be züt ! ü değil u anasını gibtiğim
    ···
  • 0
    litvanyalı kızlar
    çok güzellerdir .. gittim , gördüm
    ···
  • 0
    islam ve kuran yalandır işte kanıtı
    bunu okuyana kadar dine dönerim daha iyi amk
    ···
  • 0
    24 saat içinde bir dünya lideri ölecek
    ahtapot paul bin
    ···
  • 0
    attmik
    bana 2 defa tebessüm ettiren bin
    ···
  • 0
    buraya cüzdanlarımızın markasını yazıyoruz
    quiksilver
    ···
  • 0
    gecelerinyargici
    kölemsin kayıp bin
    ···
  • 0
    burdan amerikaya koşarak gitsem kaç dakika tutar
    bering daha donmadı oç kışı bekle
    ···
  • daha çok