- 9 / 9 / 30 entry
- 4 başlık
- 100.24 incipuan
veryansinalayi dötüncü nesil normal
-
0
felsefi hikaye
Ne yapacaklarını bilmeyen insanlar hızlı bir şekilde kümelenmeye başladılar. Durum değerlendirmesi yapıldı, şokun etkisi giderek azalıyordu. Yalnızca çadırın büyüsü çoğunu derinden etkilemişti. Ama o da görünen ve arkasındakiyle ilintiliydi. Parıldamaya hazırdı şehir yıldızların altında. Tıpkı gökyüzündeki takım yıldızlar gibi gruplandı insancıklar. O çıkarcı insanlar artık değişmişti. Hepsi birlikte yaşamı olumluyordu. Ortak değerlere sahip olduğunu anladılar.
iş bölümü çoktan yapılmıştı. Herkes kendi yeteneğini ve bu yetenekle toplum neler kazandırabileceğini biliyordu. Lider bile seçtiler kendilerine. Çadıra ilk giren merak eden adamdı liderleri...
Akşam oldu ve büyük bir ateş yakıldı. Etrafında toplanan insanlar eğlenmeye başladılar ve hep birlikte yemeklerini yediler. Kimi dua etmeyi ihmal etmedi, kimisi dua etmedi. Uyumaya çekildiklerinde bulutlar gökyüzünü kapladığı için bir hayli karanlıktı. Derin bir sessizlik oldu... -
0
felsefi hikaye
Şimdiye dek kasaba insan eliyle yapılmış sokak lambalarıyla ışıyordu. Bu yapay ışık insanın kendisinin üretip inandığı değerler gibi sahte bir ışıldamaydı. Ama bu sıradışı olaylar silsilesi adeta rönesans etkisi yarattı ve hızla bir aydınlanma gerçekleşmeye başladı. Gerçekten geceye aydınlık verenin ne olduğunu anladılar belki de... -
0
felsefi hikaye
şimdilik okuyan olmadığı için ara veriyorum. kısa bir hikaye. yarın bitireceğim bir ihtimal bir kaç kişiye daha ulaşırım. -
0
felsefi hikaye
Heyecan ve korku içindeki bekleyiş devam ediyordu. Kabalık yığınının ön tarafından başlayan bir fısıltı ile herkes bir an sustu. Az önce insanlara çadırı gösteren adam içeriye girdi. Ve aniden dışarı çıktı. Bütün kalabalık adamın dudaklarına bakıyordu. Söyleyeceği şeyi merakla bekliyordu. Yalnız adamın tavrı tamamen değişmişti. Ve "içeri gelin!" diyerek tekrar çadıra girdi. Bir anlık bekleme de olsa kimi insanlar çadıra girmeye başladılar. Giren çadırdan çıkıp olanlara anlam vermeye çalışıyordu. Çadıra girmeyen insanlar da meraklanmaya başlamışlardı. insanlar ikinci kez şaşırmıştı. Bütün gerçeklik algıları giderek kırılmaya başlamıştı. Çadırın içindeki büyüklüğü ve dışındaki büyüklüğü arasında fark vardı... -
0
felsefi hikaye
insanlar ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorlardı. Derin bir sessizlik vardı. Etrafı inceleyen kitle derin bir sessizlik içindeydi. Korku içinde yavaşça fısıldaşmaya başladılar ve zamanla bu fısıltı uğultuya dönüştü. Bütün kasabaya ne olmuştu gerçekten! Çok sürmedi bu tartışmalar. Biri öne çıktı ve "ileride bir çadır var!" diye bağırdı. Önce bağıran adama sonra çadıra baktılar. Ve bu adamın peşinden çadıra doğru yürümeye başladılar. Kaygı, korku ancak bu kadar olabilirdi. Çadırın önüne kadar geldiler. Bütün insanları alacak kadar büyük olmasa da normal bir çadıra göre gayet büyüktü. -
0
felsefi hikaye
Doğa harikası bir göl kıyısında eşsiz manzaraya sahip bir göl vardı. Bir kasaba yerleşkesi... Gölü karşınıza aldığınızda saatlerce izlenebilir mükemmel bir tablo. Sevimli mavi çarşaf, etrafında yeşil bekçiler, arkasında ışıldayan kasaba, yukarıda bir dolunay ve onu süsleyen yıldızlar...
Ortalama bir kasabanın üzerindeydi. insanlar bütün ihtiyaçlarını karşılayabiliyordu. Hatta fabrikaları bile vardı, bu manzaraya ne kadar yakışıyordu tartışılır ama vardı.
insan yaşadığı yerin değerini bilemez ya da güzelliklerine alışır da sıradanlaşır ya kasaba insanları da böyleydi, monoton bir hayatları vardı. Sakin, olaysız günler akardı. Ne mutlu ne mutsuz bir yaşam. Yaşıyor olmak belki de yetiyordu onlar için. Yardımsever olsalar da burada işler çıkara dayanırdı.
Ve bir gün bu kasabada anlaşılması güç bir olay oldu... Bütün kasaba halkı aynı anda bir sesle uyandı. Etrafta evler, arabalar, fabrikalar hatta çok iyi olmayan yolları bile kayboldu... Sanki bütün kasaba geçmişte yolculuk yaptı ama durum bu değildi... -
0
nostradamusun türkiye hakkındaki önemli kehaneti
Aytunç Altındal " https://www.youtube.com/watch?v=bfopoDdNCG0" ; bu videoda anlatıyordu. Arkadaşlar doğru hatırlamış. Kitap da " http://aytuncaltindal.com...hanetler_kitabi.html" ; budur. Nostradamus değil "Chalcondyles".
Sen kahin misin!!! -
0
müslüman kardeşlerim hele bi geçin içeri
Resim hakkında da şuraya bakabilirsiniz http://johnkenn.blogspot.com.tr/
John Kenn Mortensen bu adam sanırım sanatçısı. -
0
müslüman kardeşlerim hele bi geçin içeri
Zamanın hep var olduğu ön kabulüyle işe başlarsan dediğin doğru olabilir. Yalnız zamanın yaratıldığını düşünürsen işler karışır. Çünkü seni ve zamanı ortadan kaldırırsan herhangi bir andan söz edemeyiz. Dolayısıyla da ortada ne yenilen yemek ne sen ne de an parçası kalır. -
0
şu inanç meselelerini n apcaz
Okuyan okur posta posta yazmak istemedim. Sonra trend e oynuyor derler. Hem unutuyorum ne yazacağımı. Sorusu olan varsa yazar sıkıntı yok -
-1
şu inanç meselelerini n apcaz
Her gün dinle-inançla alakalı ebesinin şeyi kadar yazı görüyoruz, tv'den, radyodan vs. yerlerden maruz kaldıklarımız da ayrı bir dert. Şahsi kanaatim bu tartışmaların bitmesi, ama her sene aynı Ramazan soruları soruldukça, bilmem ne gazetesinde aynı konular işlendikçe, saygı değer hocalar aynı lafları ettikçe bitecek gibi durmuyor. Madem öyle;
1. Bu tartışmayı neden kesmediğimizi sorgulamak lazım.
2. Tartışmayı başka bir zemine almak lazım. Biraz daha felsefi gibi duruyor.
Üç dört... Maddeler gider. Çok uzatmaya gerek yok meselenin özüne değinmeye çalışalım. Birinci yoldaki sorunun cevabı şu: Kesmeyin tartışmayı: Yiyin birbirinizi ete para vermeyin, gibin birbirinizi züte para vermeyin! Bırakın işinizi gücünüzü sevgili koyunlar! Siz iyi bir insan olmaya çalışmayın, kendinizi alanınızda geliştirmeyin, parayla işiniz olmasın vs... inanıyorum ki bazı temiz kalpli ateist veya müslüman ya da herhangi inançtan biri içtenlikle yazıyor. Ama bu durumda çobanlarını eleştirmiyorlar. Üç beş ateist forum okuyan genç de, mezhepçisi de, kitapçısı da... Eleştiri olmadan bilgi olmaz, duyulan şey malumattır. Bize malumat değil, süzgeçten geçmiş bilgi lazım. Şu duyduğunuz şeyleri bırakın bir kenara. Bir düşünün o duyduğunuz şeylerin ne kadarına içten inanıyorsunuz? Dincisi için de , dinsizi için de Rönesans, Reform güzel örnek. Bütün Ortaçağ boyunca Tanrı tartışması, dil problemi (tümeller tartışması) adam gibi bir düşünce ortamı yok. Aristoteles Platon yok! Ne zamanki eserler çevrilmeye başlıyor isevi olan Pagan ile barışıyor. Adamlar aşmış bu olayla birlikte. Luther olayı da devamı niteliğinde ama yerinde bir örnek olur mu bilemem. Her neyse meselenin özü bunlardan sonra asıl gelişmelerin yaşanması, ne zaman ki insan daha dünyevi şeylerle ilgileniyor o zaman gelişiyor. insanlığın değil derdimiz toplumun değişmesi. O zaman önce bireyin kafasından gözlükleri çıkartmak lazım. Benim söylediklerimin de bir gözlük sunduğunu unutmamak koşuluyla, malumat düzeyinde kalmaması koşuluyla...
Birincisinin farklı uzantılarından biri de kavga. Babacım siz kavga edin, biz size atomu nasıl parçaladık anlatırız diyor adamlar resmen. Neden onlar tartışmıyor da biz atomu parçalamıyoruz? Teknoloji yok! Niye yok? Tartışıyoruz * Güzel, olduuuu o zamaaaan, görüşürüzzz...
ikinci yola bir pencere sunayım da gelin o pencerenin önüne geçelim. Hacı abiler, şimdi bu söyleyeceklerimi desteklemek için insanlığın nasıl oluştuğu gibi büyük şeylere gitmeye gerek yok. Bir kelimenin anlamı yüzyıllar içinde değişebiliyorsa ki bu kavramlar hayati değer taşıyorsa (Nietzsche Ahlakın Soykütüğü'ne bakın amk uzun uzun anlattırmayın, Soykütükçülük neymiş Foucault okuyun) hakikat denilen şeyleri en temelde biz belirliyoruz demektir. iktidar meselesine de gitmeyelim. iyi nedir diye tartışsak, sevap nedir desek, günah nedir desek birbirimizi giberiz sabaha kadar. Bu hem beni destekler hem de birinci yoldaki hataya düşeriz. Saygıdeğer okuyucu bir sürü din varsa, (ortak yönleri var demeyin çok temel yerde zıçar hepsi) bu da bunun göstergesidir. He kitap vardır, peygamber vardır, ancak yine olay sizde bitecektir. Anlatılan hikaye kafanıza yatmadıkça hakikate ulaşmamışsınızdır. Bu durumda herkes kendi hakikatini oluşturur demektir, birileri de birilerinin hakikatlerine inanıyor demektir. O zaman yine malumat-bilgi meselesi.
Gelelim bana ben ne ateist, ne birçok müslüman gibi müslüman, ne de birçok evrimci gibi evrimciyim. Yalnızca kendimi kandırmamaya çalışan biriyim. Hatta koyun olduğum zamanlar da olur. Hayatımda kendime yüklediğim misyon; üzerine karakterimi, fiziksel özelliklerimi (!), dinleyeceğim müziği, okuyacağım kitabı, ne olmak istediğimi vs. kısacası kendimi inşa edecek malzemeyi sağlam temeller üzerine kurmak. Bu da zütümden uydurduğum bir şey...
Böyle düşünürseniz;
Sevgili ateizzler kimse sizden daha ateist olamaz.
Sevgili müslümanlar kimse sizden daha iyi müslüman olduğunu iddia edemez. Etse de saçma olur. Siz de falanca hocanın dediği gibi demezsiniz ya da şurada şöyle yazıyormuş demezsiniz. Benim bildiğim bu sen de bu dediklerimi araştır bak diyebilirsin. Olum havanız olur lan! Entel olursunuz.
Neyse başa dönerseniz bu da o kafa ziken yazılardan biri oldu en nihayetinle... -
0
ferre endüstrisi deşifre oldu
Bu beklenti biraz zihinsel gözüküyor. isa'nın sandal içerisinde girdiği yer kesin olarak ağız ve beyne doğru ilerliyor. Sanki bir çeşit aydınlanma. -
+1
kendini beğenmiş gereksiz yaşam formu
Bir de üstüne tarihin her çağında kendimizi diğerlerinden ayırmak için neticemizi yırtmışız. Yok akıllıymışız, siyasal varlıkmışız... Bilinen evreni simgeleyen bir görüntüye bakınca ne kadar kibirli varlık olduğumuzu görüyorum. -
0
anarşizmi savunuyorum beyler gelin konuşak
Peki anarşimizm gerçekleşmesi bir ütopya değil midir? insan doğasında ipne olduğunu düşünen filozoflara göre bu görüşe ipnelik yapacak çok adam olacak. Ya Yahudilerin nüfus azaltma düşüncesi gibi bir şey olmalı -ki bu anarşimizi vurdulu kırdılı bir şey yapıyor- ya da büyük bir aydınlanmayla artık devlet dediğimiz otoriye ihtiyaç duymadığımızı anlamalıyız gibi. Teoride mantıklı, pratikte iş görmüyor sanki. Ahlak teorileri gibi... -
+1
izmlere karşı çıkan bir görüş
Neden aradan bir süre geçtikten sonra başka bir -izm ile adlandırılır? -
+3
ferre endüstrisi deşifre oldu
ilk olarak etimoloji takığı olarak masturbasyon’un eylemin kendisi kadar eski olmadığını gördüm. Onun yerine farklı kelimeler kullanılmış. Wiki :” Mastürbasyon kelimesinin Yunanca: mezea (μεζεα, "penisler") ve Latince: turbare ("karıştırmak") kelimelerinin birleşiminden ortaya çıktığına inanılır. Bir diğer etimoloji, Latince Latince: manu stuprare ("elle kirletmek") Oxford ingilizce Sözlük tarafından "eski bir varsayım" olarak nitelendirilmiştir. Yaş farketmeksizin çocuklar ve hayvanlarda da mastürbasyon görülebilmektedir.” Kirletmek olarak düşünülürse kötü, diğer türlü zevk için yapılan bir şey. Diğer taraftan mitlerde bereketi sembolize eden bir şey. Tek tanrılı dinlerle gelen bir kısıtlama var gibi. Öte yandan düşünürler de bir şeyler söylemiş araştırınca dikkatimi çekti. Mesela Kinizm dediğimiz (kyon:köpek) köpeksilerden iskender’e laf sokmasıyla bilinen meşhur amca Diyojen (M.Ö. 5.yy civarı sanırım) eylemi “çekin, çektirin” diye yorumlamış https://en.wikipedia.org/wiki/Diogenes_of_Sinope .
Kant (18.yy) doğal olmayan hayvani bir eylem olarak kabul etmiş. Daha da ötesi ahlaki bir ihlal onun için. http://schwitzsplinters.b...-killing-bastards-on.html . Yine netten bakılabilir.
Aslında hayvansal değil de biraz daha akılsal düşünen filozoflar da bu eylemin ahlaksal açıdan kötü olduğunu düşünüyorlar. Masturbasyon faydalıdır ya da zararlıdır diyecek de değilim ama yazılarının arasındaki yorumlar ve senin söylediklerin bir sonuca zütürüyor. Masturbasyon geçmişten biraz daha farklı olarak ihtiyaç gibi gösteriliyor. Ya da eylemin ihtiyaç ve doğal bir şey olduğu söyleniyor. Eskiden adam 31 (El1+Lam30) çekmiyordu demiyorum. Ama o başka bir amaçla biz başka bir amaçla yapıyoruz. Hiç de ihtiyaç için olmayan bir şey için: Aşırı Zevk. Ve bu işin sonu kendini boğarak masturbasyon yaparken hayal görmek isteyen adamlarla sonuçlanıyor ve iğrenç ölümler meydana geliyor. ihtiyaç olarak göstermek ferre sektörüne düşüyor. ihtiyacı yaratan da karşılayan da onlar! Kapitalist bir düzen var sanki. Sizin daha güzel ayakkabıya ihtiyacınız var veeeee o ayakkabı bende!!!
Ben hiçbir zamanda bugünkü ergen kadar sık asılan bir genç nüfus düşünemiyorum. Çünkü antik gencin aklına osbiri getirecek onu yönlendirecek, hipnotize ya da subliminal olarak etkileyecek vs. nedenler yoktu. Şimdi her an ona cinsel uyarı veren bir etken var. Evet bu etkenin altında yatan neden, bilinçli oluşturulmuş diyen sensin. Tabi ki haklısın. Diğer türlüsü düşünülemez. Sebebi açık; bir kere hiçbir insan buna bu yüzden vakit ayırmaz. Bir amaç olmalı! Nüfusu etkilemekten de büyüktür belki bu amaç. Bilemem tabi komplo yapmayalım ama rasyonel düşünmeye çalışıyoruz.
Hazır konu buraya kadar gelmişken izlememiş olacağınızı düşünerek bunu da bakılabilir diyorum. https://www.youtube.com/watch?v=6n_xCI-peq0
Kısa film… Çok şey anlatılıyor. Ama benim cinsel aydınlanma olarak yorumladığım bir yer var. iğrenç bir teyzenin bir kale içinde son çırpınışlarının olduğu sahne. Video bundan daha büyük bir şey anlatıyor elbette (Ben tek dine gidiş olarak yorumladım).
Bunların hepsini düşünmüş olabilirsin ya da düşünmemişsen faydalı olabilecek şeyler olabilir.
Tekrar eline sağlık… Devdıbını bekliyoruz. - daha çok