0
13 eylül 1985 tarihini hiç unutmam. 7 yaşındaydım. bordeux o zamanlar avrupa'nın en iyi takımlarından biriydi. jean tigana, alain giresse, batiston gibi müthiş futbolcuları vardı. fransa'ya 1984'te avrupa şampiyonasını kazandıran futbolcuların beşi bordeux'da oynuyordu.
maçı televizyon vermediği için radyodan dinlemiştim. anlatan da dönemin ünlü spikerlerinden ve genelde i̇zmir alsancak stadında oynanan maçları sunan murat ünlü'ydü. fenerbahçe maçı selçuk, şenol ve rahmetli hüseyin'in golleriyle 3-2 kazanmıştı. rövanş maçı 0-0 bitmiş ve fenerbahçe tur atlamıştı.
fenerbahçe'yle ilk tanışmam bu maçtı. belki o tarihlerde fenerli olanların çoğunu bu maç etkilemişti. rıdvanlar, kayhanlar, aykutlar, pesicler, repçiçler, müjdatlar hepimizin gönül verdiği isimlerdi.
elbette herkesin fenerbahçeli olma hikâyesi farklıdır. ama fenerbahçelilik bir ruh meselesidir. dışarıdan bakınca anlaşılması imkânsızdır. başka takım taraftarlarının bu duyguyu bilmesi çok zordur. o yüzden fenerbahçe taraftarı diğer takımlara nazaran kulüplerine çok daha bağlıdır. öylesine bağlıdırlar ki, fenerbahçe onlar için su gibidir. hiç bitmeyecek bir sevdadır.
gazeteci yazar cengiz çandar, "fenerbahçe tutku, diğer takımlar gelip geçici hevestir" demişti. i̇şte bu tutkudur, o taraftarları kulüplerine ölesiye bağlayan, sarsılmaz bir inançla âşık eden.
3 temmuz 2011 tarihinde fenerbahçe belki de tarihi boyunca hiç karşılaşmayacağı kötü bir duruma maruz kaldı. şike iddialarıyla ilgili olarak başkan aziz yıldırım, yöneticiler i̇lhan ekşioğlu, şekip mosturoğlu tutuklandılar. efsane futbolcu cemil turan cezaevindeydi. taraftar şaşkındı. ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu.
fenerbahçe, içindeki fb kinini bir türlü yenememiş medyanın bir bölümünün lincine uğradı. üstelik hiç hak etmeği halde. ve bu linci uygulayanların çok küçük bir kesimi hariç tamdıbına yakını galatasaraylı’ydı. i̇ki yöneticisi ve teknik direktörü içeride olan bjk’ı görmezden geldiler.
fenerbahçe 3 temmuz ila 3 ağustos arasında her gün horlandı. medya aziz yıldırım'a olan hıncını fenerbahçe'den almaya çalıştı. çoğu fenerbahçe'yle bir derdi olmadığını, aziz yıldırım'ı eleştirdiklerini söylediler. aslında bu açık bir yalandı. hedefleri fenerdi. niye mi?
hemen anlatalım. fenerbahçe 1990'lı yılları çok başarılı geçirmedi. 1960'lı, 70'li, 80'li ve 2000'li yıllarda ortalamanın üzerinde başarılı olan fenerbahçe 90'lı yıllarda başarılı değildi. sadece 1996 yılında aldığı bir şampiyonluk var. fenerbahçe'nin baş belası olan gruplar yüzünden sürekli yönetimler değişir, kulüp bir türlü istikrar sağlayamazdı. bir türlü iki ya da üç yıl üst üste şampiyonluk yaşanmamıştı. avrupa'da bir başarı yoktu.
sonra 1998 yılının mart ayında aziz yıldırım başkan seçildi. ve sadece fenerbahçe'nin değil türk futbolunun seyri değişti. hatırlayanlar iyi bilir, aziz yıldırım ilk seçildiği günlerden 2001 yılına kadar genelde her takım tarafının beğendiği bir başkandı. i̇lk şampiyonluğu 2001'de tadan aziz yıldırım hedeflerini büyütmüştü. önce stat işini devletten tek kuruş borç almadan yaptı. dereağzı tesisleri, samandıra tesisleri kısa sürede bitirildi. başka takımların övündükleri küçük işleri buraya yazmıyorum bile.
en önemlisi fenerium'u ciddi bir marka haline getirdi. 2011 yılının ilk 10 aylık cirosu 70 milyon tl'nin üzerinde. yıl sonu bu rakam 80-85 milyon bandına gelebilir. buna televizyon, naklen yayın gelirleri, stat gelirleri, reklam gelirleri ve sponsorları eklediğinizde ortaya muazzam bir tablo çıkıyor. yani borçlarını rahatça çevirip futbolcularına tek bir gün ödeme sektirmedi aziz yıldırım yönetimi. boşu boşuna "biz bize yeteriz" sloganını kullanmadı fenerbahçe. bugün mali yapısı en güçlü kulüp oldu.
bjk 400 milyon dolar borçla aslında iflas etmiş bir kulüp. galatasaray'ın borcu 378 milyon dolar. ha, bir de wikileaks belgelerine göre örtülü ödenekten sürekli beslenmiş bir trabzon var.
stadını kendi yapan, mağazaları para basan, kendi taraftarı dışında kimseden yardım almayan bir kulüp sportif anlamda da çok önemli işler yaptı.
fenerbahçe son 10 yılda 5 lig şampiyonluğu kazandı. 2 lig şampiyonluğunu son maçta, son dakikada verdi. 5 türkiye kupası finali, 2 yarı finali oynadı. avrupa'da i̇nter, sevilla, chelsea gibi ciddi takımlara karşı önemli başarılar kazandı. özellikle zico'lu 2008 yılında şampiyonlar ligi'nde yarı finalin eşiğinden dönüldü.
ayrıca diğer branşlarda -basketbol, voleybol, taks, atletizm vb –son 10 yılda en başarılı kulüp oldu. 2011'de beşte beş yapıldı. yani fenerbahçe arayı her takımla açmış gidiyordu.
2009-2011 yıllar arasında fenerbahçe galatasaray'la çeşitli branşlarda -futbol, basketbol erkek, basketbol kız vb - 21 kere maç yapmış, bunun 19'unu fenerbahçe kazanmıştır.
i̇şte bunları sağlayan adam, başaran adam, gerçekleştiren adam aziz yıldırım'dı. hani başka takım taraftarları soruyor ya, "sizin için her şey aziz yıldırım mı?" diye. herhalde bu sorunun cevabını almışlardır.
onların bir aziz yıldırım'ı olmadığı için fenerlilerin niçin aziz yıldırım'a bu kadar değer verdiğini anlayamıyorlar. şimdi bir aziz başkan'a bakın, bir de demirören'e ya da ünal aysal'a? aradaki fark ortadadır.
ak partil'i, chp'li, mhp'li, kemalist, dindar, solcu, cemaatçi kim olursa olsun, her fenerli aziz yıldırım'a sahip çıktı. "bizim başkanımızdır," dedi. aziz başkan'ın kellesini vermedi. 25 milyon fenerli dimdik durdu.
malum çevreler fenerbahçe-aziz yıldırım bağını kopartamadıkları için çıldırmış durumdalar. fenerbahçe taraftarının kulübe bu denli sakip çıkmasını anlamıyorlar. aslında biraz oturup düşünseler ve "nasıl oluyor da bu kadar insan fenerium'lara akın edip takımlarına destek çıkıyorlar" diye kendilerine sorsalar, neyin ne olduğunu anlarlar.
aziz yıldırım hâkim karşısına çıkıp yargılanacaktır. suçlu ya da masumdur. ancak sonuç ne olursa olsun taraftarın gönlünde yeri bellidir.
salih tuna'nın dediği gibi, fenerbahçe'nin 3 temmuz sonrası yaşadıklarını herhangi bir türk takımı yaşasaydı, çoktan iflas bayrağını çekmişti. büyüklük böyle bir şey işte.
i̇slam çupi ne güzel demiş: "fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz."
i̇şte o yüzden türk sporu iki bölümdür: fenerbahçe ve diğ