+2
-2
29 kasım 2015 idi. Twitine yanıt yazdım. Ama biraz ağır bi dille yazdım yarı osmanlıca. Anlamamış. Bi arkadaına mesaj atmış twitinden bişey anlamadım ben siliyom o da silsin diye. Ben de yok kalsın onunki ben silerim dedim. Neyse aynı gün akşam mesaj attım buna, twiti sileyim mi diye. Ordan sohbete daldık. O gün saatlerce konustuk sabaha kadar. Ondan sonraki bi 3-4 gün daha böyle geçti saatlerce konustuk. Tabi ben hoşlanmaya başladım. Sonra bu klagib rutin arkadaslıga cevirmeye başladı işi. Ama ben istemiyodum öyle olmasını. Ne zaman istediyse her kötü anında yanında oldum. Onun hayatında farklı bi yerim olsjn istedim. Neyse böyle konusa konusa 4-5 ay geçti. Sonra bi canım sıkkındı. Bunu çok seviyodum ve söyleyemiyodum çünkü. Sordu neyin var diye. içimde ne varsa anlattım. Nasıl sevdiğimi filan ne varsa. Bir şey hariç.. Sevdiğğim kişinin kendisi oldugunu söylemedim. Az buçuk anlamış ama. Sonra bikaç hafta geçti. Nerden geldi bilmiyorum bi cesaret bi özgüvenle ben buna yavastan belli etmeye başladım. Baktım terslemıyo. Biraz daha gittim. Çok kısa sürede, 1-2 gün içinde her şey o kadar ilerledi ki.. 3-4 gün geçmeden evliliği konusmaya başladık. Ve ben gayet ciddi düşünüypdum. Çok seviyodum be. Neyse. Ama bu durum da 1 haftada bozuldu. Şöyle bozuldu: Bana geldi, haram sevgiden uzagım dedi. Şaşırdım. Ama saygı duymak zorundaydım. Dini bi mesele sonuçta. Tamam dedim konu din olunca. Acı çekecegimi bile bile çektim kendimi. Ama hala seviyordum. Hem de çokk. Yine de konusuyorduk arkadas gibi. Daha ilerisine gidemiyodum tersliyodu. Ama umutluydum. Şu okul bitsin sınavlar bitsin belki bişeyler olur diyodum. Umutluydum. Ve bu umudu kendisi vermişti bana. Neyse bikç hafta daha geçti. Bana konusmayalım dedi. Sebep sordum söylemedi. iyi dedim. Konusmadık bikaç hafta. Artık dayanamadım. Mesaj attım. Artık senle konusamam konusmak da istemiyorum dedi. Biri mi var dedim. Sustu. Anladım. Tamam dedim çıktım. Bi daha da konusmadım. Ama kimdi bu çocuk. Bikaç gün içinde nasıl ölecek gibi sevmişti bunu. Arastırdım buldum. izmirli bi çocukmuş. Okuldan başka bi arkadası bulmuş. Nerden bulduysa izmirlinin tekini. Neyse. Bu kadar şey oldu. Ben aylarca ne ders çalışabildim ne bişey. Gelip bi helallik bile istemedi. Ben de şunları yazarak veda ettim:
Hatırlıyor musun sana birinin sözünü söylemiştim? "Ben aşkı hayattan çok ölüme benzetirim. Ve insan bir kere ölür." diye. Sonra bu sözün üstüne konuşmuştuk. Ben demiştim "acaba neden hayata değil de ölüme benzetmiş ki ne de olsa hayat da bir kere yaşanır" diye. Sen de "ölümün geri dönüşü olmadığı için" demiştin. Bunu bana diyen sendin ... Yazdığım şiirleri sahiplenen sendin "o benim şiirim" diye. Şiirimi okuduğunda "sen aşıksın" diyen sendin. Doğru, sevmiştim. Hala seviyorum. Bir sözü var ya çok sevdiğin bir şairin: "Bir insan birini yalnızken hatırlıyorsa sevmemiştir. Ansızın aklına gelip yalnızlaşıyorsa, işte o zaman sevmiştir." Ve sen hep benim aklımdasın. Sen benim için farklısın ... , herkesten farklısın. Biliyor musun bilmem ama insan hiçbir zaman 17 yaşındaki gibi sevmezmiş. Kalp hiçbir zaman 17 yaşındaki gibi çarpmazmış. Sen sevmemiştin belki ama böyle değildin. Anlaşmıştık ya biz; birbirimizi üzmek yoktu hani, "olur da seni üzersem bana söyle hatta üzmeme fırsat verme" dememiş miydik birbirimize? Nasıl bu kadar değiştin bir anda? Her şey nasıl neden bitti bir anda? Hiçbir zaman doğru düzgün cevap vermedin bana. Ne zaman bir şeyler sorduysam hep kaçmaya çalıştın ya da konuyu değiştirdin. O yüzden demiştim seni anlamak zor diye. Zor olan anlamaktan çok senin anlatmandı. Anlatmıyordun.
Sonradan aramıza neden mesafe girmişti hatırlarsın. Bana haram sevgiden uzak olduğunu söylemiştin. Hak verdim, saygı duydum, acı çekeceğimi çok üzüleceğimi bile bile çekilmeye çalıştım. Hatta o zaman yerimi fazlasıyla dolduran bir şey vardı. Biliyorum bir maneviyattı o. Ama şu an o sözlerini unutmuş gibisin. Sanki başkasına karşı o sözlerin geçersizmiş gibi. Artık o uzağım dediğin şeyden uzak değil gibi, onu umursamıyor gibisin, benim yerimi dolduran ve saygı duyduğum o maneviyatın yerini de başkası almış gibi. Aklıma dahi getirmek istemiyorum ama, bana haram sevgiden uzağım diyip de başkasıyla bazı şeyler yaşıyorsan ki öyle görünüyor, ya sözünün arkasında durmuyorsun ya da dini gerekçe gösterdiğin bir konuda işine geldiği gibi davranıyorsun. Evet ağır konuştum ama eğer başkası varsa, haklıyım. Kusura bakma ... Bana yaptığın haksızlık ve bunun karşısında daha fazla susamam. Haksızlıktan kastım beni sevmemen değil. Bana bazı -haklı olduğun- gerekçeler göstererek onca acı çekmeme sebep olup da bunu başkalarıyla çiğnemen. Evet haklı olduğun dedim, haklıydın çünkü. Ama sen başkasına karşı o söylediklerini göz ardı ediyorsan ben artık sana hak vermem, o gerekçeleri bahane ettiğini düşünürüm. Gel gör ki bunca şeye rağmen hala seviyorum. Ama buna yürek dayanmaz ... insanın kendisine bunca şey yapılmış bir vaziyette sevdiğinin başkası için yazdıklarını ve kendisinin hiç umursanmadığını görmesi fazlasıyla acı veren, insanın içini parçalayan bir durum. Ben de bu durumdayım ve artık dayanacak halim kalmadı. Bunları söyleyen ben olduğum halde hala yakıştıramıyorum sana. Bu kadar ağır sözleri sana söylemek istemezdim ama buna yaptıklarınla sen sebep oldun. Ben o kadar acı çekmişken gece gündüz üzülmüşken ağlamışken sen benim o halimi hiçe sayarak ve kendi haksızlığını göz ardı ederek hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorsun. Ben de bir yere kadar dayanırım buna. Ben de bir yere kadar sabredebilirim.
Bilmiyorum belki hiç umursamadın beni, belki sana verdiğim değeri hiç anlamadın ya da o değerin kıymetini hiç bilmedin. Belki bir gün anlarsın ... , ben daha ölmedim. Ve şunu bil ki, ben seni çok sevdim...
(Not: Sövmek serbest)