- 2 / 4 / 87 entry
- 35 başlık
- 2 trend
- 561.77 incipuan
tugceisil "birinci nesil inci sözlük yazarı"
-
+6 -11
bir k rdün arama geçmişi
10.55 Gogıla nasıl girilir
10.57 Gogıl nedir
10.59 En gözel öşex resimleri
11.02 Dövlet nasıl bölünür
11.02 Dövleti bölmenin yollari
11.02 Dövleti elle bölebiler miyim
11.02 Apo eyçdi falpapırs
11.03 Kördistan ne zoman kurulacaq
11.03 Kördistan kurulacaq mi
11.03 Kördistan
11.04 Boraj nasıl geçilir
11.04 Selahattine nasıl oy verilir -
+4 -1
dünyanın en önemli matematikçisi
Dünyanın En Önemli Matematikçisi ve Tanrıça Namagiri ;
Srinivasa Aiyangar Ramanujan, çağın ötesinde diyebileceğimiz hindu bir matematikçidir ve 600'ün üzerinde teorem üretmiştir. Bu teoremleri üretirken Tanrıça Namagri'den yardım aldığını, onunla rüyasında iletişime geçtiğini söylemektedir. Devi (Tanrıça) Namagiri, aktif olarak Ramanujan'ın rüyasına girmekte, ilham ve onun matematiksel sorularına cevap vermektedir. Ayrıca yeni fikirler aşıladığını da söylemektedir. Matematikçiler, Ramanujan'ın çağın ötesinde bir bilgiye ve bakış açısına sahip olduğunu kabul etmekte ve hatta "Ramanujan söylediyse doğrudur" inancını taşımaktadırlar. Ünlü Matematikçi Srinivisa Ramanujan Alyangar
1877 yılının başlarında, Madras eyaletinde bir rahman, Tanrıça Namagri’nin tapınağına gidip günlerce dua ediyordu. Çünkü aylar evvel evlendirdiği kızının çocuğu olmamıştı. Tanrıça Namagri ona bir torun vermesi için yalvardı. 2 Aralık’ta, doğan erkek çocuğa Srinivisa Ramanjan Alyangar adı verildi. Doğumda önce Tanrıça, anneye görülmüş, çocuğun olağanüstü bir insan olacağını haber vermişti.
Beş yaşındayken okula başlamıştşır. Zekası hemen herkesi şaşırtmaktadır. Kendisine öğretilenleri önceden biliyormuş gibidir. Kumbakonan Lisesinin verdiği bursla öğrenimine devam ediyorken, sık sık uğradığı şehir kütüphanesinden “A synopsis of Elementary Results in Pure and applied Mathematics” (Katıksız uygulamalı matematikte temel sonuçlara toplu bir bakış) adında bir kitap ödünç alıyor. Bu kitap genç Hindu üzerinde büyük bir etki yaratıyor. Bu iki ciltlik kitapta Cambridge Üniversitesi profesörü George Shrobridge’nin altı bin teoreminin özeti vardır. Ramunujan’ın beyni ansızın matematiğin gizemli dünyasında hızla çalışmaya başlıyor. Bu kitap ona uyarıcı etkisi yaparak uyku hayatından onu kurtarıyor. Harekete geçen Ramanujan tüm sonuçlara bakarak formülleri ortaya koyuyor. Geometriyi bitirdikten sonra cebire başlıyor. Daha sonraki yıllarda tanrıçanın kendisine görünüp bazı sırlar verdiğini söyleyecektir. Onaltı yaşındayken sınavlarda başarısızlığa uğruyor. Çünkü hala ingilizceyi konuşmak ve yazmakta yetersizdir. Bu başarısızlık onun bursu kaybetmesine neden oluyor. Matematik araştırmalarını yalnız başına ve belgelerden yoksun sürdürmek zorunda kalıyor. ilk önce bu alanda 1880’e kadar birikmiş tüm bilgleri ediniyor. Profesör Shrobridge’nin eserini de bir kenara fırlatıyor. Bu ekgib özet kitabından hareketle uygarlığın bütün matematik çabasını yeni baştan meydana getirir, kısa bir süre sonra bilinen matematiği aşar. Düşünce tarihinde Ramanujan gibi insanlar hemen hemen yok gibidir. Matematik dehası Galois bile yalnız başına çalışmamıştır. Yaşadığı dönemde dünyanın en iyi matematik merkezi olan Ecole de Polytechnique’de öğrenimini sürdürmüş, binlerce kaynak ve ustadan yararlanmıştır. Oysa Ramanujan’ın elinde ekgib bir metamtik kitabıyla tüm matematik boyutları aşmıştır.
Ramanujan 1909 yılında evleniyor. Artık yalnız değildir. Bu nedenle kendine bir iş arıyor. Ona bir matematik heveslisi olan vergi toplayıcısı Romaşandra Rao tavsiye ediliyor. Rao, onu ilk görünüşünü şöyle anlatıyor:
“Ufak tefek, sakalı uzamış, üstü başı kirli bir adam. Ama hiç görmediğim gözlere sahipti. Koltuğundaki eski püskü dosyayla odama süzüldü. Son derece orijinal buluşlardan bahsetti bana. Kendisine nasıl yardım edeceğimi sorduğumda araştmrlarına devam edebilmek için karnını doyuracak kadar benden yardım istedi.”
Romaşandra Rao ona küçük bir aylık bağladı. Ama Ramanujan fazlasıyla onurlu bir insandı. Madras limanında küçük bir muhasebecilik bulmayı en sonunda başardı. 1913 yılında çevresinde ki insanlar onu Cambridge’de profesör olan büyük ingiliz matematikçisi G.H. Hardy ile mektuplaşmaya razı edebildiler. Bir mektup yazan Ramanujan kendi kurduğu 120 geometri teoremini göndermeyi de ihmal etmedi. Hardy sonradan şunları söylüyordu:
“Bu notları ancak pek büyük çapta matematikçi yazabilirdi. Ne kadar dahi olursa olsun hiçbir düşünce hırsızı, bu kadar yüksek soyutlamaları kavrayamazdı.”
Mektup çok olumlu bir etki yapmıştı. Ramanujan’ın hemen Cambridge’e çağırdı. Annesi dini nedenlerden dolayı ingiltere’ye gitmesini istemiyordu. Bu güçlüğü de Tanrıça Namagiri yine yendi. Annesine görünerek oğlunun ingiltere’ye gitmesinde bir mahsur olmayacağını söyledi. 1913 yıllarının sonlarında Ramanujen gemiye bindi. Beş yıl süreyle çalışacağı ingiltere’ye doğru uzun bir yolculuğa koyuldu. ingiltere’de Krallık Bilim Verem teşhisi kondu. Hastalığı nedeniyle Hindistan’a dönüyor ve otuziki yaşındayken hayata gözlerini yumdu.
Kendisiyle ilişikisi olan herkesin üzerinde olağanüstü bir izlenim bırakmıştı. O sadece sayıların arasında yaşıyordu. Hardy ramanujan’ı hastanede ziyaret ettiğinde, Ramanujen Hardy’den arabasının plaka numarasını sormuştu: 1729 “NE güzel sayı!” diye bağırdı. “iki küpün toplamı olan en küçük sayı”. Gerçekten de 1729, 10’un küpü olan 1000 ile 1’in küpünün toplamıdır. Bunu kanıtlamak için tam altı ay uğraştı ve aynı sorun henüz sayının dördüncü kuvveti yönünde çözülmüş değildir.
Görüldüğü gibi Ramanujan’ın hikayesi, kimsenin inanamayacağı bir hikayedir. Ama tüm gerçekliğiyle ortadadır. Bugün modern matematik Ramanujan’ın buluşlarını basit terimlerle ifade edememektedir. Bunlar “Tam Sayılar” kavrdıbının en soyut sınırlarıdır. Matematik dışında Ramanujan’ın nelere ilgi duyduğu pek bilinmiyor. Ama sanata ve edebiyata hiç ilgi duymadığı buna karşın olağan dışı olayların fenomenlerini sınıflandırdığı küçük bir fiş dolabı ile bu konulara ait kitaplığı bulunduğu biliniyor.
ZigZag Zaman Gezmenleri
Benim fikrimi sormak isterseniz bende inanıyorum. Tanrı ve Tanrıçalar, Yaratıcı isteyen herkese her şekilde yardım eder. Herkesin içinde bir Ramanujan olma potansiyeli vardır. Yeter ki o potansiyeli keşfetsin yaratıcı ile bağını korusun ve güçlendirsin.
Cambridge Üniversitesi, ingiltere, Şubat 1913,
Matematik Profesörü Godfrey H. Hardy, karmaşık matematik teoremleri veformülleriyle dolu bir mektup alır; Hindistan’dan, 26 yaşındaki Srinivasa Ramanujan’dan.
Saygın akademisyen okuduğu karşısında dona kalır. Hardy bu teoremlere bakar ve der ki: “Aman Tanrım, buna benzeyen bir şeyi asla görmedik. Bu en üst seviyede bir matematik. O kadar karmaşık ve bükümlü ki hiç kimse böyle bir şeyi kendi hayal gücü ile oluşturamaz; bunun içinde başka bir şey olmalı.”
Çocukluğundan beri zeki bir matematik dehası olarak tanınan Ramanujan içtenlikle dindar biriydi ve genelde çıkışlarının kendisine rüyasında Hint Tanrıçası Namagiri tarafından iletildiği zamanlarda olduğunu iddia ediyordu. Bu yana geçen onlarca yıl içinde teorilerinin, sınırları zorlayan bilim alanlarında örneğin sicim teorisinde ne kadar değerli oldukları görülürdü.
History Channel, Ancient Aliens belgeseli. -
0
utanmadan müslümanım diyen şerefsizler gelsin
gene bu sevgi kodumu salak cenabet bakiremi bıktım bu huur çocuğundan -
+4 -1
kuzey kore lideri orospu çocuğudur
http://www.hurriyet.com.t...tadogu_avrupa_dishaberler
adam uyuya kaldı diye idam ettirmiş hsadgasufhjwqkle -
0
kafiye ustasıyım okuyun
"sen kime vuruyon lan emuğa godum sarusu"
Kardeş bizde bi yannan vardır, çıkartırız ve deriz ki SALDIR
He bir de taşşaklarımız vardır, taşşak bizler için tek yardır
Mahalle yapmış anana hep yardım, kapıya gelenlere dersin father
Küçük Emrah gibi kapandı namın, seni görünce bir avokado sandım
Ermenbaycana gitmeyi bilsen, içerdin orada Rubenle bi Pilsen
Lan tüm parçalarımı bir silsem, dinleyicilerim hep komaya girecek
Flow flex bu Gugılın tarzı, Ermenilere nah veririz Karsı
Annene yetmiyor Kapalıçarşı, alem hep olmuş Haydoya karşı
Sadece bak bana tat bunu yak rapi saltolu tekmeye var bi knock-out
Ona bastı bu punch adam etmedi lan beni sardı bu yav deli olduk inan
inşaat içinde kola ve çekirdek gibi bu Gugıl-Rap hadi bana şunu ver
Kurufasülyeciye bir osuruk atalım, sonra mekandan dışarıya atalım
Mix ustasıyım, belki de belde silah sustasıyım
Pas isteyen bebelere sus pasıyım, kanayan o yaralara ben tuz basayım LAN SUS BAKAYIM
Deli gibi yazdım olum ben sözümü, laf atma giberim kafanı ve gözünü
Çekirdeğiyle yutmam hiç üzümü, Verseüm bitti çalın lan düdüğü.
ALLAHU AKBAR x4 -
0
gırnatacılar iyi üflüyor
özelliklede bulgarlar örnek olarak 2 şarkı veriyim;
https://www.youtube.com/watch?v=fnEXXwRLPek
https://www.youtube.com/watch?v=__2bHcqk-2o -
+2 -2
kaderimizde varmış
Bende isterdim sabahları bana "günaydın tuğçe hanım" denilmesini ama her sabah kaportacı murat abiye hayırlı işler murat amca demek kaderimizde varmış. -
+1 -11
efkar bastı panpişler
-
+1
kabul edelim atatürk dünya lideri falan değildir
oturduğun yerin bile adı Gazi sen gelmiş Başbuğ ATATÜRK'ü Kötülüyon Garip.. -
0
kabul edelim atatürk dünya lideri falan değildir
bulunduğun yerdeki ülkü ocaklarına git ve bunları söyle koca yürekli çocuk... -
0
efsanevi punt ülkesi gizemi
üzümü tanyerine çevirerek sana bir harika yarattım. Bütün kokulu çiçekleriyle Punt topraklarını senden huzur istemek ve senin verdiğin havayı solumaları için sana getirdim. III. AMENHOTEP'IN MEZAR TAPINAĞINDAKi KiTABEDEN.
Kral Sahure'nin hükümdarlığından (iÖ yaklaşık 2450) III. Ramses zamanına kadar (iÖ yaklaşık 1170), en az bin üç yüz yıl eski Mısırlılar düzenli olarak Punt diye bildikleri bir bölgeye ticari seferler yapmışlardır. Punt'un Mısır'ın güneyinde bir yerde olduğu bilinmekteyse de, çağdaş bilimadamları bunun tam yerini ve Mısır ticari heyetlerinin hangi kara ve deniz yolundan gittikleri konusunu uzun zamandır tartışmaktadırlar.
Punt ülkesi ve halkı hakkındaki bilgimiz metinlerden ve resimlerden gelmektedir. Resimlerde çizilmiş sahneler ve kazınmış yazılar, tüccarların oraya altın, aromatik reçineler, ince tahtalar, fildişi ve vahşi hayvanlar (zürafa, maymun ve babunlar) gibi egzotik şeyler almak üzere gönderildiğini göstermektedir. Bazı Yeni Krallık tapınak ve mezarlarındaki resimlerde Puntlar, koyu kızıl tenli ve ince yüz hatlı insanlar olarak gösterilmiştir. Bunlar daha eski dönemlerden kalma resimlerde uzun saçlıyken, 18. Hanedan sonrasından başlayarak daha kısa saçlı olarak resmedilmişlerdir.
Punt, bir zamanlar günümüz Somali'si olarak düşünülmüşse de, artık Punt Ülkesi'nin, resimlerdeki ve röliyeflerdeki bitki ve hayvanların daha çok bulunduğu Güney Sudan'da ya da Etiyopya'nın Eritre bölgesinde olduğu iddia edilmektedir.
Deyr el-Bahri'de Hatşepsut Tapmağı'ndaki röliyeflerde Punt hükümdarı Parahu ile karısı Ati (solda) ve kadını taşıyan semerli eşek (sağda) görülüyor. Bu dönemde Mısırlılar ataya da eşeğe fazla binmiyorlardı.
KRALiÇE HATŞEPSUT'UN PUNT RESiMLERi
Kraliçe Hatşepsut'un Deyr el-Bahri'deki tapmağındaki çok iyi işlenmiş bir dizi sahne, belki de uzun bir hareketsizlik döneminden sonra Puntlar'la ticaret anlaşmasının yeniden başlamasını kutlamak için yapılmıştır. Resimlerde gayet belirgin olarak, Puntlar'ın direkler üzerinde duran konik biçimli ve merdivenle girilen saz kulübeleri görülmektedir. Deyr el-Bahri'de tasvir edilen bitkiler arasında palmiyeler ve mür ağaçları da vardır ve bu sonuncular mürrüsafi çıkarılması için parçalanmaya başlamışlardır.
Punt hükümdarı (Mısırlılar'dan uzun sakalı ve garip giysileriyle ayrılmaktadır) Mısırlı ticaret heyetini karşılamaya çıkmıştır. Hükümdarın adı Parahu olarak verilmekte ve Puntlular'ın tek lideri olduğu ima edilmektedir. Ancak pek çok başka yazıtta da, Mısırlıların Punt'ta her biri kendi liderlerine sahip farklı gruplarla karşılaştıkları belirtilmektedir.
Aşağı ve yukarı Nübye halkları da aynı şekilde, farklı adlar taşıyan kabileler arasında bölünmüştür. Parahu'nun bir reislikler konfederasyonun başı ya da Mısırlılar ile Punt'un daha iç bölgeleri arasında aracılık yapan bir kıyı kabilesinin temsilcisi olması mümkündür.
Sudan'da günümüzde bir Dinka köyü. Direkler üstündeki evler Kraliçe Hatşepsut'un Deyr el-Bahri'deki tapınağındaki röliyeflerdeki Punt evlerinin tıpkısıdır.
PUNT ÜLKESiNE DENiZDEN Mi GiDiLDi, KARADAN MI?
Ticaret kafilelerinin Thebes'ten Punt'a iki aşamada gittikleri kabul edilmiştir: Önce Doğu Çölü'nden vay a geçilip sonra teknelerle Kızıldeniz kıyısından aşağı (teknelere Kuseyr'den ya da Mersa Gawasis; den binilmiş olacaktı).
Deyr el-Bahri resimleri en azından büyük bir Punt seferinin tekneyle gidiş gelişlerini doğruluyorsa da (Hatşepsut'un filosunun çevresindeki balıklar nehirden çok deniz türleridir), bazı seferlerin 4. Şelale'ye kadar Nil'den gidip, sonra Kurgus kalesi yakınlarında Puntlular;la ticaret yapışması ya da oradan kara yoluyla Punt;a (ya da Punt ile Nübye arasındaki bir bölgeye) gidilmiş olması da mümkündür.
Kızıldeniz yolculuğu varsayımına karşı Nil Nehri ile kara yolculuğu varsayımını ortaya atan, Amerikalı Mısırbilimci Louise Bradbury'dir. Bradbury, III. Thutmosis ve II. Amenhotep dönemlerinin Başhazinedarı Min'in 18. Hanedan mezarındaki resimlerde, Min'in Kızıldeniz'den çok nehir ulaşımına uygun düz sallarla gelmekte olan Puntlular;la yapılan bir ticaret seferinin başında olmasına işaret etmiştir.
Hammamat Vadisinin doğusundaki Yeni Krallık yazıtlarının yokluğunun, bu kara ve/veya Kızıldeniz yolunun sık kullanılmadığının kanıtı olacağım belirtmektedir. Oysa Kurgus'ta 18. Hanedan'dan kalma duvar resimlerinde, burasının Puntlar ve Mısırlılar için işlek bir ticaret yeri olduğu görülmektedir.
Punt bir ticari ortak olarak sağlam bir biçimde yerleştikten sonra bile bir tür uzak Shangri-La olarak görülmeye devam etmiştir. Orta Krallık döneminin "Gemisi Batan Denizci" hikâyesinde kahraman, kendisini Punt kralı olarak tanıtan ve mürrüsafi veren tılsımlı bir yılanla karşılaşır.
Ancak Yeni Krallık'ın (iÖ 1070 yılları) son bulmasından sonra Mısır kayıtlarında Punt;tan çok az söz edilir. Bölgeye ilişkin en son gönderme, bir 26. Hanedan (iÖ 600) kitabesinde bulunmaktadır. Burada bile ticaretten çok iklim ön planda tutulmakta ve Punt Ülkesi, aşırı yağışın Mısır'da Nil'in taşkınlarına neden olacağı dağlık bir bölge olarak tanımlanmaktadır.
Punt'un tahmin edilen üç yerini gösteren harita. Güneydeki Somali artık pek muhtemel görünmemektedir. Ülkenin Eritre ile Sudan arasında bir yerde olduğu sanılmaktadır.
Hatşepsut'un tapınağındaki röliyeflerden bir sahnede direkler üzerindeki evler görülüyor. Balıklar, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu'nda bulunan balıklardır. Kraliçe Hatşepsut'un askerleri Punt'tan mür ağaçları getirmişlerdir ve bunlar, bulunan ağaç çukurlarına bakılırsa Deyr el-Bahri'de ekilmiştir. -
+2 -3
diss to cenabet bakire
- daha çok