- 1 / 90 / 708 entry
- 56 başlık
- 14 trend
- 3,151.69 incipuan
trollkrali3 "Live fast&Die Young."
-
+8
trollkrali3 aslında kızdır kanıtlı
Senin kim olduğunu çok iyi biliyorum. Emin ol bütün yasal yollar dahil kullanıcam. Fotoğraflarımı alenen paylaşmak neymiş göreceksin. Hayır birşey yapmıyorum. Prim peşinde değilim. Araştırma yazıları yazıyorum. Başlık açıp entry giriyorum. Neyin peşindesiniz anlamadım ki ? Derdiniz nedir ? Paylaş herşeyi paylaş. Herşeyi anlat. Bütün rezilliklerini dök ortalığa. Böyle gizli kimlikler ardına saklan bundan sonra. Ama emin ol bir gün bulacağım seni. Bir gün ortaya çıkacaksın. Ama mahkeme salonunda, ama ahirette. iki elim yakanda olacak. Allah'ından bul diyorum. Siz tatmin meraklısı gerzekler. Sizde Allah'ınızdan bulun. Mesaj atıpta durmayın yeter. Evet kızım öğrendiniz hadi başınız göğe erdi.
Rezalet ya. Vallahi rezalet. Kimseye hakkımı helal etmiyorum tamam mı. -
0
uçak tuvaletindekiler nereye gidiyor
O enpatalajionu tek seferde okuyabilmenin gururunu yaşattın bana. Teşekkürler adam. Teşekkürler. -
0
grip nedir neden grip oluruz
güzel tüyolar kardeşim. Bu arada o kadar çok meyve yemene gerek yok bilgin olsun.C vitamini almakta fayda var evet. Fakat ihtiyacın olan C vitaminini portakaldan çok kuşburnundan alabilirsin. Kuşburnunu aktarda çok ucuza kapatırsın. Al koy kaynasın devamlı iç. Hem boğazlara iyi gelir hem C vitamini deposudur. Fayda gösterir. Ben sadece hastalık açısından bahsetmiş olmalıyım. Eline sağlık verdiğin bilgiler için. -
0
grip nedir neden grip oluruz
gripken yapabileceklerine bak diye bu. Yada neden grip olduğunu bil ona göre tedavi ara. grip oldum diye antibiyotik içme. bu -
0
karlı havada uzun yol tavsiyeleri
yok hacı. yollarda felaket kar var şuan. özellikle konya, sakarya , kayseri falan o taraflarda bu güzergahtan geçenler varsa inanılmaz kar var yollarda. -
+1
karlı havada uzun yol tavsiyeleri
Evet beyler. Sizlere bugün bir araştırma ve geliştirme sonucu ile gelemedim. Çünkü kaza yaptım. Bir anlık gafletle kendimi kaybedip hayatta yapmayacağım hatalar yaparak arabamı şarampolden aşağı uçurdum. Şükür ki bişey yok. Ön tampon kırıldı, far çıktı yerinden, lastik patlamış anlamadım onu. Ufakk tefek şeyler. Takla atsaydım eğer daha büyük olacaktı sonuç ama sizler için şunları söyleyeyim.
Geçtiğimiz hafta da bir başka arkadaşım aynen benim yaptığım kazanın aynısını yapmış o takla atmış canını zor kurtarmış arabası perte çıkmıştı. Bütün uyarılarına rağmen gene de kendimi tutamadım bende aynı taku yedim. Ucuz atlattık.
1- Karlı havada lastikleriniz, arabanız, zincirleriniz ne kadar iyi olursa olsun hem sizin hemde arabanızın bütün performansları yarıya iner. Üste yağan kar ile altta oluşan tabakayı göremezsiniz. Sulu karın üzerine kar yağdıysa eğer en hafif frende metrelerce kayabilir hatta direksiyon hakimiyetinizi kaybedebilirsiniz.
YAVAŞ GiDiN
2- Genellikle uzun yolda şehrin içinden çıkıpta otobana düştüğünüz zaman dikkatiniz bir nebze daha düşer. Çünkü şehrin içinde tabelalar binalar ışıklar falan derken dikkatiniz devamlı yolda devamlı insanlarda olur ve dağıtmamaya gayret edersiniz. Fakat uzun yolda şeritler alttan uzadıkça uzar. Yolda biraz uzayıp soğuk hava diye klimayı da köklediyseniz sıcaktan iyice mayışırsınız. Klimayı açın ama dikkatinize göre kendinizi ölçüp en fazla 30 dakika da bir olmak üzere camı aşağıya kadar indirip elinize yüzünüze soğuk hava vurun. Kendinize gelin biraz açılın temiz hava alın. Dikkatinizi tamamen arabaya ve yola verin.
YAVAŞ GiDiN
3-Bahsettiğim gibi karlı havada bütün yetenekleriniz neredeyse yarı yarıya düşer. Tabii ki aracın yetenekleri de. Hiçbir zaman "ben usta şöförüm amk ben ne yollar ne virajlar ne karlar gördüm bunlar ne ki ya solla şu öndekini ya bas amk biraz" diye gazlamayın kendinizi. Önemli olan sizin ne kadar usta şöför olduğunuz değil yolun ne kadar müsait olup olmadığı. Eğer doğa size müsaade etmez ise dünyadaki bütün sürüş bilgilerini ve tecrübelerini biliyo olsanız dahi kayar benim gibi uçarsınız şarampole. Araç sollamakta iki kere düşünün. 80 karlı havada ideal falan değildir. 40-50 arası gidin.
YAVAŞ GiDiN
4- Kar yağdığı zaman otoyollara karayollarından hizmetli araçlar gider bilenler bilir. Kar küreme aracı, yol tuzlama aracı gibi. Eğer önünüzde böyle bir araç varsa ASLA ama ASLA sollamayın. Önüne geçmeyin. Arkasına takılın. Ağır ağır güvenli güvenli gidin.
YAVAŞ GiDiN
5- Beyler herhangi bir yere yetişmemiz lazım değil. istisnai durumları katmıyorum tabi. Aciliyeti olan şeylerde de gereksiz kahramanlıklar yapmayın. Ama gözünüzü seviyim yavaş gidin. Yani düşünürsün "ulan çokta kasmamak lazım nedir ki bi araba sollayıp hemen geri şeridime dönücem amk o kadar da korkak sürmenin ne manası var " diyip zorlamayın kendinizi. Bırak korkak sürün. Genelde aracı kaydıranlar zaten 3 metrelik bi alanda kaydırıyor veya kazalar hep bir anlık hadiselerden oluyor. O yüzden hemen şurdan basıp geri giricem falan şeylerine girmeyin.
YAVAŞ GiDiN
Beyler can tatlı. Şimdi anlattıklarım size saçma gelebilir. gibtir lan dümbük sende gelmiş burda yusuf yusuf ediyosun falan diyebilirsiniz. Bir çoğunuz düdük makarnası diyerek benimle dalga bile geçebilir. Fakat kaza yapanlar bilir, yapmayanlarda kaza yaparlarsa ancak anlarlar. Benimki ucuz kurtulduğum bi kazaydı. Arabanın tamponu hariç hiçbir zararım yok ama, olabilirdi. O araba daireler çizerek bi sağa bi sola çarparken inanın 10la bile giderim boşa alır ite ite bile giderim diyosunuz. Yapmayın yavaş gidin dikkatli olun.
Sağlıcakla kalın. -
+3 -1
kar yağınca neden hava ısınır
Evet beyler. Sizler için gene harikulade bir araştırma ve geliştirme sonucu ile buradayım. Biraz önce balkonda sigaramı tüttürürken sokak lambasından yağan karı seyrediyordum. Banyodan da yeni çıkmam sebebiyle üşüyeceğimi düşünüp montu falan giyip öyle çıkmıştım. Ama gördüm ki hava çok güzel. Gayet sıcak. O anda aklıma takıldı. Tamam kar yağınca hava ısınıyor. Ama neden ?
Sigaram biter bitmez hemen konuyu araştırmaya başladım. Bildiğiniz üzere sis, kar taneleri, yağmur gibi hava olaylarının hepsi su buharından kaynaklanmaktadır. Kar taneciği dediğimizde havadan aşağıya düşerken aşırı derecede soğumuş su buharıdır.
Su buharı yukarıdan aşağıya doğru inerken soğuk havanın etkisi ile tüm sıcaklığını dışarıya vererek soğur ve kar tanesine dönüşür. Bundan dolayı hem yavaşlar, hem kristalleşir, hemde hava ısınır.
Gene aynı şekilde kar taneleri yerde dururken veya buz kristalleri haline gelmiş buz kütleleri erirken dışarıdaki sıcaklığı emerek erirler. Bu yüzden kar yada buz erirken yukarıya buhar çıktığını görürsünüz fakat hava soğumaktadır.
Şu unutulmamalıdır. Doğada bir şey soğurken dışarıya ısı vererek soğur. Doğadaki bir şeyde ısınırken dışarıdaki ısıyı emerek yani soğukluğunu dışarıya vererek ısınır.
Eveeeet bir araştırma geliştirme sonucunun daha sonuna geldik. Gayet basit ve gayet sade tuttum bu seferlik araştırmamı. Hastayım olum. Bir de bir kaç gündür baya yoğun ve ağır konuları işlediğimi farkettim. Beyinleriniz yanmaya başladı. Bi kaç arkadaş yoğun bi şekilde sövmüş. Neyse hepinizi beyin kristallerinizden soğuyarak öpüyorum. Araştırılmasını istediğiniz bir konu varsa bana devlet planlama teşkilatının çay ocağı bölümünden ulaşabilirsiniz. Şimdilik görüşürüz. -
0
3 yıldır almanyada yaşıyorum soruları alayım
tam olarak ne yapmam lazım onu bilmiyorum. almanyaya yerleşmek istiyorum. aslında kafamda net bir almanya profili yok. yada herhangi bir ülkeye veya şehire bi sempatim de yok. fakat laf açılmışken türkiyeden çıkmak istiyorum. burayı ve insanlarını sevmiyorum. sevmek istemiyorum. hoşuma gitmiyo burada yaşamak. -
+1 -1
3 yıldır almanyada yaşıyorum soruları alayım
almanyada yaşamak için ne yapmam lazım ? burdan gitmek istiyorum artık. yeter. -
0
çağın hastalığı öğrenilmiş çaresizlik
hayırlısı olsun ne diyelim. araştırmak, bilmek ve öğrenmek güzeldi. -
0
çağın hastalığı öğrenilmiş çaresizlik
önce uzun bi yazı yazıp sonra hepsini silerek eleştirileri kaldırmaya karar verdim. yazdığıın entry'nin amacı yok güzel kardeşim. -
+5
çağın hastalığı öğrenilmiş çaresizlik
Evet beyler. Bugün sizler için yepisyeni ve taze taze bir araştırma ve geliştirme sonucu ile geldim. Hepimizin bir parça da olsa içinde bulunduğu ve bazı arkadaşların yoğun bir şekilde bu hastalığın pençesinde kıvrandığı, eğitimden sosyal hayata bir çok şeyi etkileyen bu hastalığı sizler için araştırdım ve geliştirdim.
Öncelikle öğrenilmiş çaresizlik kavrdıbını bi tanımlayalım.
Öğrenilmiş Çaresizlik
Öğrenilmiş çaresizlik bir iş veya olay üzerinde bir kaç kez deneme yapıp denemelerde başarısız olduktan sonra kişinin ne yaparsa yapsın sonucu değiştiremeyeceğine inanması durumudur. Gerçek bir çaresizlik değildir aslında. Sonucu değiştirememesinin nedenini kendine bağlamaz. Başka farktörleri suçlayarak suçu veya ekgibliği kendinde aramaz ve ne kadar zeki veya yetenekli olursa olsun sonucu değiştiremeyeceği kanısına kapılır.
Şimdi bunu anlatmak için şöyle bir deneyden bahsetmek istiyorum size. Zamanında bu pgibo bilimler ile uğraşan kafayı yemiş herifler demiş ki "hacılar bizim böyle bi teorimiz var gelin şunu deneyek." nası yaparız nası yaparız derken büyük bi akvaryum içerisine japon balıklarını doldurmuşlar. bunlar orada bir kaç gün özgür bir şekilde yüzmüş. daha sonra akvaryumun içinden balıkları alarak tam ortasına bir cam levha yerleştirmişler. Balıkları da tekrar akvaryuma koymuşlar. Akvaryum cam levha ile ikiye bölünmüş olmuş. Tabiki şeffaf olduğu için hiçbişey farkedilmiyor içerden. Balıklar bir tarafta diğer taraf boş şekilde bekliyor.
Balıklar başlarda bir kaç kez o cama gidip diğer tarafa yüzmeye çalışıp kafalarını cama vurmuşlar. fakat geçememişler. bunu 1-2 gün boynca sürdürmüşler. daha sonra ordaki cam levhayı kaldırmışlar. Fakat balıklar uzun bir müddet daha diğer tarafa geçmeyi denememişler.
Anlayacağınız üzere zaman veya şartlar sürekli olarak değişebilir. Fakat öğrenilmiş çaresizlikte kişi öyle bir bunalım durumuna düşer ki tamamen kendisini çaresiz hisseder. Sonuca ulaşacağı hiçbir materyalin olmadığı, hiçbir çözüm yolunun kendisine fayda etmeyeceğini, tamamen çaresiz kaldığı fikrine kapılır. Halbuki şartlar ve mekanlar değişebilir. Aradaki camlar kalkabilir. Fakat öğrenilmiş çaresizlik içerisinde olan bir kişi diğer tarafa tekrar bir deneme yapma konusunda her zaman çekingen kalıp "ya yok olum biz beceremeyiz ya" diyecektir.
Aslında yukarda bahsettiğim örnek veya fotoğrafta gördüğünüz örnekte gayet açıklayıcı bir şeydir. Atıyorum 200 tonluk bir boğa küçücük bir köpek boynundaki ipi çekiyor diye boynunu büküp arkasından giderek kendini bağlattırıyor. Bunun nedeni sadece öğrenilmiş çaresizlik. O ipten bir kurtuluşu olmadığını veya oradan asla çıkamayacağını, başka bir yerin veya yaşantının olmadığını düşünerek yaşatılanı veya öğretileni yaşıyor. Bunu insanlar için düşündüğünüzde ne demek istediğimi anladınız mı ? Çok vahim sonuçlar var.
Bu durumu göz önüne alarak "çağımız hastalığı" derken neyi kastettim onu örneklerle maddeleyelim ki gözleriniz kanamasın.
1- Atıyorum her ilkokul öğrencisi 1.sınıftan 5. sınıfa kadar matematikten korkmaz. ilk 4 veya 5 sınıfta matematik hep 5 gelir. düşse düşse 4 e düşer. 6. sınıfta matematikte müfredat ve şekiller değişir. Matematik değişir. Artık bilinen formüller ve uygulamalar öğrenciyi sonuca zütürmez. Bizim saf bilal gardeşimiz dener dener ama bi türlü dersten geçemez. bi türlü kafası almaz matematiği. 7.sınıfta işleyiş gene tamamen değişmiştir. Fakat bilal için artık bir öğrenilmiş çaresizlik durumu söz konusudur. Konular ile hiçbir alakası yoktur. Belki tek bilinmeyenli denklemi çözemedi bir formül hatası yaptığının farkına varmadığı için. Ama sonraki konuda aynı şeyin başına geleceğini düşünerek bütün bir okul hayatını matematikten korkarak geçirir. Ve gelecekteki bütün planlarını " ulan türkçe coğrafyadan full çeksem tarihten 3-4 gelse matematikten 1-2 soru yapsam" diye hesaplayarak yapmak zorunda kalır.
2- Kişiler öğrenilmiş çaresizlik içerisinde asla gerçek potansiyellerinin farkına varamazlar. O yüzden her zaman bir işi değerlendirirken bir başkasının yapıp yapmadığına bakar, kullanılmış ve başarıya ulaşmış teknikler varsa o teknikleri taklit etme yoluna gider. Bir işi veya olayı yerine getirirken "ulan bunun oluru olsa olsa bu, o olmazsa ikinci yol bu, oda olmazsa 3. bi yol düşünürüz" demek yerine "vay amk bunu daha önce yapan olmamış ki , dur bakıyım yapan var mı" diyerek youtube aramalarına bakar. Eğer bunu daha önce yapan yoksa yapmamakta karar kılma olasılığı yüksektir.
3- Kaçırabileceği fırsat riski her zaman hat safhadadır. Atıyorum spor salonuna yazıldınız ve başladınız kas yapmaya. bir hafta iki hafta üç hafta gittiniz. bir türlü kaslarda değişim göremediniz. Ne şişme ne sertleşme hiçbir şey yok. 3. haftanın sonunda spor salonunu bıraktınız. Halbuki dişinizi sıkıp 2 hafta daha devam etseniz kaslardaki değişimi gözle görecek seviyede farkedecektiniz. Veyahut sürekli kaslar ile aşina olduğunuz için kaslarınızın aslında gelişip büyüdüğünü farketmediniz. Gibi.
Burada örneklendirmeyi bir çok farklı şekilde yapabiliriz. Fakat konu tam anlamıyla anlattığım ilk deneydeki japon balıklarıdır beyler. Kendinizi birer japon balığı olarak düşünün. Ve hayatımız o salak akvaryumun içi. Akvaryumun diğer tarafında ise gerçekleştirmek istediğimiz olay var ve bize o olaya ulaşmamamız için tek engel aradaki cam. O camı kaldırmanın elbet bir yolu vardır. Denemekten bıkmayın kesinlikle. Her zaman bir alternatif yol bulunur. Her insan istediği herşey olabilir veya istediği her şeyi yapabilir. Başarabilir. Çok para da kazanabilir. Çok fakir de olabilir.
Bunun için bazı formülleri doğru uygulamak yeterli.
Evet beyler. Konuyu çok fazla uzattığımın farkındayım. Konuşacak çok fazla kimsem olmadığı için burdaki gardeşlerime yazmak istiyorum napıyım. Hepinizi çaresiz bakışlarınızdan öpüyorum. Kendinize çok iyi bakın. Görüşmek üzere. - daha çok