0
alacağım bir demet orkide, bir kutu çikilata, selin kolonya, gideceğim bir huzurevine. lokalde oturan dedelerle ninelerle dertleşeceğim. kimi gençliğinde kırdığı cevizlerden, kimi çocuklarının kendisine yaptığı vefasızlıklardan dem vuruyor. üzülmüş, içerlemiş gibi vah çekiyorum teselli ediyorum, titrek ihtiyarları. o sırada gözüm huzurevi üyelerinin fotoğraflarının bulunduğu bi listeye ilişiyor. saçlarını kızıla boyatmış, sarkık duduşlu bir ihiyar nene dikkatimi çekiyor. etrafıma bakınıyor göremiyorum kendisini, yanımdaki dedeye soruyorum bu teyze nerede diye. hasta diyor bugün odasından çıkamadı. ben onu bi ziyaret edeyim deyip kalkıyorum yanlarından. görevli bana hastanın odasını gösteriyor ve içeri giriyorum.
yerinden doğrulur gibi oluyor. "şşş otur teyze hiç kalkma" diyorum. yanaklarımı seviyor. ben seni ziyarete geldim diyorum. gözleri doluyor. boynuna doladığı yaşmağıyla siliyor yaşlarını. ben kalkıp kapısını kilitliyorum. yanına gidip seyrek kızıl saçlarında parmaklarımla geziniyorum, o da elleriyle ellerimin üzerine kapaklanmış. yanına uzanıyorum usulca. gözlerini seyrediyorum, dudaklarına dokunuyorum, battaniyeyi de atıyorum üstüme, bacaklarının arasına bacaklarımı sokuyor, adeta kıskaca alıyorum halsiz bedenini. gerdanını kokluyorum birazcık, mis gibi elidor kokuyor. yeni bıcı bıcı yapmış. çiçekli pazen fistanının üzerinden sarkık memintolarını okşuyorum, karşı koymuyor, baldırlarına sürte sürte yün iç donuna ulaşıyorum. lastikli kısmından parmaklarımı sokup birazcık anüsünü, birazcık da am dudaklarını mıncıklıyorum, dudaklarımı öpmeye kalkıyor. dilimi ağzından içeri sokuyorum. volkan gibi, alev alev. nemli ve benekli. dakikalarca emiyorum gevşek dudaklarını, içime içime çekiyorum, dudaklarından çenesine akan yavşak salyalarını dilimle sıyırıyor ve afiyetle yutuyorum.
iyice kudurdum, dizimin üstüne oturur vaziyette pozisyon alıp fistanını sıyırıyorum. kavisli baldırları ve engebeli am kenarları iyice çıldırtıyor beni. yavaş yavaş iç donunu da sıyırıyorum. kasıklarına komşuluk yapan esnek bızırını emiyorum ağır ağır, burnumu sokuyorum fosil amcığından içeri. buram buram tarih, efil efil ecdat kokuyor. kim bilir ne göçebe yannanlar gelip geçti bu muazzam amcığın üzerinden. son misafiri de benim belki de. işte zihnimde oluşan bu milli şuurla daha bir mutlak kararlılıkla emiyorum misapirperver amcığını. bulamaç yapıyorum adeta. vıcık vıcık olmuş, salyalarım, nefes alışverişlerimin oluşturduğu sıcak buhar kaplıyor o mükemmel amcığın etrafını. usulca yannanımın başını saplıyorum kızıl saçlı sevgilimin amcığına. "oyy" bile demiyor. "gel gel" diyor aksine. "topla kafayı gel". gelmem mi be? gövdeye kadar saplıyorum bana mısın demiyor. köklüyorum dibine kadar, saçlarımı çekiyor, çıldırmış yatalak sevgilim. yaklaşık 10 dakika volta atıyorum 80 yıllık ömrünün en az 60 yılını faal gibiş hayatına vakfettiği her halinden belli olan bu dillere destan amcığın üzerinde.