• 1 / 1 / 12 entry
  • 6 başlık
  • 94.24 incipuan

tinyolcusu "..."

  • +1
    on iki yıl oldu
    Bugün, bugün tam on iki yıl oldu seni göreli. Öyle bir şey ki bu, anlatımıma sığmıyor. Her şey kötü, her şey karanlık. Hiçbir şekilde ulaşamıyorum sana. Mesajlarıma cevap vermiyor, aramalarıma dönmüyorsun. Olsun, olsun.

    Ben tüm masumiyetimle sevdim seni. Zira daima derdim sana hatırlıyor musun? "Bir erkek, onurlu bir erkek, bir defa sever." diye. Ben hala ömrümde yalnız seni sevdiğim o kadar mutluyum ki...

    Sen karaktersizlik edip sürekli farklı kişilerle takılırken ben yıllarca seni bekledim durdum. En iyi arkadaştık. Ben yıllarca sessiz sedasız sevdim seni. Çalıştım durdum. Hitap ettim, çalıştım, yabancı diller öğrendim, piyano resitalleri verdim. Bir gün olur da benden etkilenirsen diye. Sana kendimi açtıktan sonra olanları hatırlıyorum da, şöyle demiştin bana:
    "Başkasını sev."

    Onca yılı çöpe atarken neden hiç düşünmedin ki? Senin için çabalayıp yalın ayak gece sırf sen evden kaçtın diye koşa koşa yanına geldiğim günü hatırlıyorum çocuk. Şimdi bana o yılları geri verseler, tekrar seçim yapmamı isteseler, hala seni seçerdim.

    Sana gelemiyorum, seninle konuşamıyorum. Ancak buraya aptal bir başlık açıyorum. Görmeyecek, bilmeyeceksin. Ama sözüm olsun, ben ömür boyu seveceğim seni.

    Ulan aslında çirkin bir adam da değildim ben. Onlarca kızla ilişkim olabilirdi. Sana tertemiz gelebilmek için hepsini reddettim. Hala bekliyorum, hala. Bir gün dönersen, bana kendini affettireceksen, söyle olur mu? Seni seviyorum çocuk, seviyorum.

    Bu mesele ile ilgili epey uzun bir kitap da yazmıştım. isterseniz bölüm bölüm atmaya başlayabilirim. Madem kavuşamayacağız, siz de bir erkeğin günden güne nasıl sararıp solduğunu okumuş olur, bu belaya asla bulaşmazsınız. Sağlıcakla kalın dostlar...
    ···
  • 0
    öyle çok rol ki artık yoksun
    Gün boyu, aylar boyu, belki bir ömür rol yapıyorsun, artık yoksun. Öyle çok karaktere büründün ki karşılaştığın her kişiyle, belki üst üste koysan yirmi ton gelir karakterlerin. Peki sen neredesin?

    Hangisisin, kalçaları büyük olan beyaz tenli kızla konuşan asil ingiliz mi, yoksa hayattan umudunu kesmiş biçare olana adım adım ilerleyen mağrur kişi mi, kimsin, kimsin ve nereye aitsin?

    Kendini o kadar çok kalıba soktun ki, gayrı doğal olan sen yok. Unuttun belki, belki gerçekten kayboldu. Çünkü gördüğün herkese hayallerindeki beyaz atlı prens olurken, bizatihi sana ait olan miğferini masanın altına bıraktın, kılıcını fırlattın ve yenisini yarattın. Kısa metraj bir film için.

    Şimdi, tam da şimdi çık dışarı, bir kavga başlat. Meclise gir ve büyüğe saldır. Hastaneleri birbirine kat. Adını parklara, bahçelere kazı. Adını kayıtlara geçir. Yoksa sadece falancanın oğlu, şu tarihte doğdu, şu tarihte öldü diyecekler. Önemsiz doğdun, sadece bir istatik olarak öleceksin. Yapma, git, ve şanına yaraşır bir umarsızlık silsilesiye, tüm gövden ve gücünle saldır onlara. Sen, sandığından çok daha güçlüsün.
    ···
  • 0
    çoğunuzun hatırlamayacağı çizgi filmler
    Hayır sadece Joseph
    ···
  • 0
    çoğunuzun hatırlamayacağı çizgi filmler
    O Joseph'ti :D
    ···
  • 0
    nickinize göre karakteriniz vol1
    Benimkini de söyler misin
    ···
  • 0
    özgürlük sınır mıdır yoksa sonrası mı
    Eğer herhangi bir kişinin isteği olursa birbiriyle bu şekilde bağlantılı yüzlerce aforizmamı paylaşmaya devam edeceğim. Bu sadece bir takdimname olduğundan biraz anlamsız kaçıyor farkındayım. Ama dediğim gibi başlangıcı soru ile yapmak makbuldür. Gerisi sizi tatmin eder diye umuyorum, muhtemelen iki yada üç günde bir yazarım
    ···
  • +2
    özgürlük sınır mıdır yoksa sonrası mı
    Yaşamanın sınırı neresidir? Herhangi bir yerde sınır var mıdır? Yoksa özgürlük dediğimiz şey sınıra geldiğimiz noktada mı tecelli eder, yahut özgürlük zaten o sınırı aştığımız noktada mı başlar?

    Bu başlıkta hiçbir amacım yada sizden artı eksi oy beklentim olmaksızın öylece aforizmalar paylaşmaya geldim. Özgürlük denen olgu, bizim için nerede başlıyor ki özgürlük diyebiliyoruz. Yasa denen insan ürünü bir takım kurallar eşliğinde saat 22.00 dan sonra satın alamadığımız alkolü gece saatlerinde sokakta tükettiğimizde özgür mü oluyoruz?

    Veya düşünün, kendi şehrimiz istanbul'da boğazı geçerken para ödemek zorundayken ciddi anlamda özgür olduğumuzu kim söyleyebilir, dilediğimizce seyahat edemeden, sürekli işyerlerinden izin, kalacak otele deli gibi bakmak, para hesabı yapmak bizi ne kadar özgür kılar?

    Bir diğer ülkeye gidememek, pasaport vize falan filan sorumlulukları bizi ne yapar? Sizce özgür olmak nedir
    ···
  • 0
    inci sözlük aktif kızıl ordusunu kuruyorum
    Yaz yoldaş
    ···
  • 0
    sözlük tarihine geçmiş korkunç hikayeler
    Bana da yollar mısın
    ···
  • 0
    league of legends hesapları veriyorum
    Lütfen bana da yollar mısın
    ···
  • 0
    hayat bir kuyu mu
    hayat sanılan traji-komik durum, basitçe bir çaylak yazar tarafından kaleme alınmış ucuz bir romandan çok da fazlası değildir.

    o romanda, okuduğunda nasıl karakterleri ve işleyişi belirleyemiyorsan, burada da belirleyemiyorsun. bir şeyler akıp gidiyor, ve yetişemiyorsun. sence işler ne kadar daha sarpa sarabilir. o içtiğin sigaraya da bağımlı falan değilsin. sadece içmeyi seviyorsun, o kadar. içeceksin, dibine kadar içeceksin. korkma yemez seni o kadar kötü değil parmak kadar o kağıt.

    oyunlar oynuyorsun, diziler izliyorsun, peki neden yapıyorsun, oradaki sanal gerçekliğe kaptırıyorsun kendini, beynindeki ayna nöronları harekete geçiyor ve oradaki bir karakter oluyorsun. artık bir william wallace oluyorsun, tommy vercetti oluyorsun, o dünya sana içinde bulunduğundan daha güzel geliyor. sen kendini kaybediyorsun. günden güne. an be an. hayatının geçmişi ve geleceği kararıp kapanıyor. tıpkı, tıpkı bir kuyu gibi, ne geleceğini tayin edebiliyor, ne sonunu görebiliyorsun...

    NOT: Arkadaşlar, eğer beğenilirse sürekli bir biçimde denemeler yazmaya devam edeceğim, aslında bu, yüzlerce bağlantılı denemenin ilkiydi. Yorumlarınızı tek tek okuyacağım, beni yönlendirin, yazıp yazmamam konusunda
    ···
  • 0
    tinyolcusu takdimnamesi
    Değerli inci Sözlük yazarları, okurları ve takipçileri ve yöneticileri,

    Yaklaşık olarak dört yıldır aranızda bulunup hiçbir zaman üyelik sahibi olma ayrıcalığını kendinde görememiş olan ben, son dönemde yaşadığım umarsız sorun ve sıkıntılar sebebiyle, aranızda yeni dönemin dönem dışı kalmış yazarı ve muhtemelen asla umursanmayacak çizgi dışı yazılar sahibi yeni bir insan olarak aranıza katılmaya cesaret ettim.

    Burada şahsi ve muhterem dönem ötesi yaşanmışlıklarımı, yaptığım bazı hataları, kurguladığım ütopik yaşam ve fütürist düşünceleri, şiirlerimi, denemelerimi, sayıları bine yakın insan tarafından kabul görmüş felsefe disiplinlerimin topyekün bütününü, sizin gibi değerli insanlar huzurunda paylaşmak istedim. Aranızda yeni bir birey olarak bulunmaktan gayet mutlu olup, eğer günü geldiğinde bir sürç-i lisân edersem affınıza sığınarak, kabul görmeyi rica eder, hepinizi saygıyla selamlarım.

    Mutlu günler...
    ···