0
1983 senesinde, oldukça dinine bağlı bir grup bilim insanı radikal bir deney yapma kararı aldılar. Bu deney gizli kalacaktı. insanın duyu organları yok edilir ve uygun bir ortam sağlanırsa düşünce yoluyla insan Tanrı ‘nın varlığını hissedebilirdi, bilim adamlarına göre. Yine aynı bilim adamlarının düşüncelerine göre, insanın sahip olduğu duyular kendisiyle sonsuzluk arasındaki tek engeldi.
Yani insanın duyuları yok edilirse insan Tanrı’ yla konuşabilirdi Ellerindeki tek denek ise, yaşı ilerlemiş ve kendisine göre artık yaşanacak bişeyi kalmamış bir ihtiyardı. ihtiyar deneğin hiçbir şey hissetmemesi ve tüm duyu organlarından arınması için bilim adamları bir operasyon yaptı.
Yaşlının beynindeki duyuları hissetmesini sağlayan sinirler oldukça karmaşık bir operasyonla yok edildi. Yaşlı adam, artık sadece kaslarını kontrol edebiliyordu, yani duyamıyor, göremiyor, koklayamıyor ve hissedemiyordu. Yaşlı denek, artık dış dünyadan tamamen kopmuş ve kendisi ve iç sesiyle başbaşaydı. Operasyondan sonra yaşlı adamın, ruh haliyle ilgili olarak yüksek bir sesle kendi kendine konuştuğu gözlemlendi. Yaşlı adamın söylediklerinin çoğu gevelemeden ibaret olduğu için pek anlaşılmadı.
Deneyin dördüncü gününde, yaşlı adam kafasında anlam veremediği fısıltılar olduğunu iddia etti. Ancak deneyi yapan bilim adamları, bunun ruhsal bozukluktan kaynaklandığını düşündüğü için fazla aldırış etmediler. Bu olaydan iki gün sonra yaşlı adam, ölmüş olan karısıyla konuşup cevap verebildiğini gözyaşları içinde ifade etti. Bilim adamları denekle daha çok ilgilenmeye başladı ;ancak pek fazla inanmamışlardı. Ancak taki yaşlı adamın bilim adamlarının ölmüş akrabaları hakkında, sadece kendilerinin bilebileceği özellikleri söyleyene kadar. Bu son olay bilim adamlarını oldukça etkilemiş, hatta bazı bilim adamları deneye devam etmeyeceklerini belirtip deneyin yapıldığı yeri terk etmiştir. Olaylar böyle devam ederken, deney gittikçe mutsuz olmaya başladı ;çünkü kafasındaki sesler gittikçe baskınlaşıyordu. Kafası binlerce ses tarafından istila edilmişti ve bu sesler onu bırakmayı reddediyordu.
Yaşlı adam bu arada sürekli kendini duvara atıp acı hissetmeye çalışıyordu. Sık sık da bilim adamlarına, ona sakinleştirici vermelerini istiyordu ;çünkü ona göre uyursa kafasındaki seslerden kurtulacaktı. Bilim adamları, deneğin isteğini yerine getirdi ve denek 3 gün boyunca rahatça uyudu. Ancak 3 gün sonra denekte ağır gece nöbetleri görüldü. Yaşlı adam, rüyalarında ölü insanlarla konuşup, görüştüğünü belirtti. Bu olaydan bir gün sonra, yaşlı adam bişeyler hissetmek için gözlerini tırnaklayıp çıkarmaya çalıştı. Ondan sonra ise, ölümün sağır edici ve düşmanca bir sesi olduğunu belirtti ve dünyanın sonu hakkında ve cehennemle ilgili şeyler söyledi. Bir süre sonra yaşlı adam, tam 5 saat boyunca “Cennet ve bağışlanma yok!” diye sürekli bağırdı. Bilim adamları, yaşlı adamın artık Tanrı’yla konuşmaya çok yakın olduğunu fark ettiler, bu arada yaşlı adam bilim adamlarına kendisini öldürmesi için sürekli yalvarıyordu. Birkaç gün sonra yaşlı adam, bişeyler hissetmek umuduyla vücudundan et parçaları koparmaya çalışıyor ve anlamsızca konuşuyordu. Bunu gören bilim adamları, deneğin kendisine bir zarar vermemesi için onu bir masaya bağladılar. Denek sürekli çırpınıyordu birkaç saat sonra yaşlı adam çırpınmayı bıraktı ve gözlerinden yaşlar boşaldı.
Saatlerce boş gözlerle tavana baktı. Yaşlı adam günlerce ağlayınca, bilim adamları deneğin vücudunun kaybettiği suyu tekrar kazanması için rehidrasyon yaptılar, yani yaşlı adamın gözyaşı olarak kaybettiği suyu vücuda geri kazandırdılar. Rehidrasyondan sonra yaşlı adam kafasını çevirdi ve deneyin başından beri ilk defa bir bilim addıbının gözlerinin içine baktı. Üstelik deneğin gözleri işlevsizdi. Bilim addıbının gözlerinin içine bakan yaşlı adam şunları söyledi ; “Tanrı’yla konuştum, Tanrı bizi terk etmiş! “Ondan sonra yaşlı adam öldü ve ölüm nedeni hiçbir zaman bulunamadı.