0
Her geçen güne rağmen değişmeyen ve değişime uğramayan sadece benim yaşadığımı sandığım sıkıcı günler silsilesi bir gecenin sonunda daha bitmedi. Bütün günümü yine dünkü gibi uyuyup uyanarak geçirdim. Bu uyanıklık halinde tek yaptığım şey facebook ve instagram'a yüklediğim resimlerin beğeni alıp almamasına bakmak oldu. Evet bütün bu boşluk ve yalnızlık buhranı içinde sanal dünya da beğenilmenin egoma dokundurduğu o eşsiz duyguları iliklerime kadar yaşıyorum. Aslında hayatın bir nevi aldatmacası olan o mecraya bir kaç kere karşı koydum ama bunda her defasında yenik düştüm. Çünkü hemen hemen her insan gibi bende sözlerimi ve eylemlerimi gösterip alkış almak, yaşadığımı, düşündüğümü o meclisteki insanlara sunmak istiyordum. Gerçekte yatağından çıkmaya bile üşenen uyuşuk ben bu gerçeği insanlara göstermemeli ve aslında ne kadar aktif ve aklı başında bir insan olduğumu süsleyip püsleyip sunmalıyım. Evet çağımızın bu hastalığına bende kapıldım. Ara sıra uyanıp telefonu mu yokladığım o anların birinde ev arkadaşım bana bugünün kira günü olduğunu ve bankadan para çekip getirmem gerektiğini söyledi. O an tam da o an üşengeçliğin ve uyku uyuşukluğunun vermiş olduğu elzem duygular bana ot gibi yaşamanın rahatlığını hissettirmiş olacak ki kiraya da kiracıya da ve her ayın aynı günü kafamda üşüşen çok bilmiş arkadaşıma da küfürler yağdırmama sebep oldu. Yapacak bir şey yoktu. Yarım saat debelendikten sonra istemeye istemeye üstümü giymeye kalktım. Önce küpemi taktım. Yeşil taşlı bir küpe. Neden yeşil bilmiyorum. Altıma havanın soğukluğu dizlerime vurmasın diye tayt giydim. Üstüme atlet alıp onun üstüne de kısa kollu bir t-shirt, deri mont ve son olarak kot pantolonumu giydim. Tam odamdan çıkarken geri dönüp çoraplarımı giydim. Ve kira verdiğim eve ait olan koca dolabın en alt çekmesini açıp kafama gri beremi taktım. Uyuşukluğumu biraz yok etmek ve yüzümde ki salya pisliğini temizlemek için kendimi banyoya attım. Sadece bir avuç su ile göz altlarımı yanaklarımı ve çenemi önemsiz ve hızlı bir şekilde suyla ovaladım. Yüzümü kurulamadım. Ayakkabımı giydim ve arkadaşıma ses etmeden evden çıktım. Apartmandan çıktığımda soğuk hava ve yağmur damlacıklarını yüzümde hissettim. Bir an gerildim. Ama insan daha sonra alışıyor. Soğuktan olacak ki dikkatimi biraz olsun toplamıştım. Bankaya gidip paramı çektim. Dönerken kelle paça içtim. Sarımsaksız olsun dememe rağmen çorba sarımsak kokuyordu. Yine de içmeye devam ettim. Çorbanın yanında verilen turp ve maydanoz dünden kalmış gibi biçimsiz ve soluktular. Onlardan yemedim. Çorbacıdan çıktım direk eve geldim. Dışarıda oyalanmamı sağlayacak bir uğraş veya kişi yoktu. Ya da şuraya gidip biraz çay içeyim diyeceğim bir mekan yoktu. Zaten mekanları pek sevmem bu yüzden kızlarda beni pek sevmez. Çay değil para içen kızları da sevmem. Evime girdim. Parayı hiç konuşmadan arkadaşıma verdim. Yukarı çıktım henüz yarım saat önce üşene üşene giydiğim elbiselerimi tekrardan üşene üşene çıkarıp tek tek ve derli toplu katlanmış bir vaziyette yerlerine koydum. Düzeni severim. Hastalık boyutunda değil ama. En azından neyin nerede olduğuna dair aklımda soru işareti kalmıyor aradığım bir şeyi hemencecik buluyorum. Bu yönümü çok sever kendimi tatmin etmek için sık sık bu yönümü kendime överim. Pijama tarzı şeyler giyip mutfağa geçtim. Kettle da su kaynattım. Kaynattığım suya bir asma çay, 3 tane küp şeker ve iki küçük limon tozu tanesi attım. Bardağımı alıp tekrar odama geçip yaktığım sigara eşliğinde Otis Ridding dinleye dinleye boş duvara baktım. Sigara ve çay bitince tekrar uyuma isteğine kapıldım ve uyudum. Uyandığımda saat 23 civarıydı. Ve normal insanların uyuma vaktiydi. Facebook'a girip açık kızlara baktım. Onlarla sohbet edip bu gece ki mastürbasyon malzememi çıkarabilirdim. Ama açık kız yoktu vardı ama çirkinlerdi. Kimse çirkinleri düşünüp otuz bir çekmeye niyetlenmez. Bu gece de eski sevgilim ile yaşadığım ilişkinin erotik kısımlarını düşünerek otuz bir çekeceğim. Can sıkıntısının ve yalnızlığın vermiş olduğu rehavetle önce ekşi sözlüğe sonra inci sözlüğe girdim. Yine aynı muhabbetler yine can sıkıcı ve benim kadar boş insanlar. Sanal alem hastaları. Bende onlara katılıcam birazdan ama öncesinden kişisel inci sözlük günlüğümü başlatmak için bu yazıyı yazmam gerekiyordu. Bundan sonra fırsat buldukça alta doğru günlüğü inşa edeceğim. iyi geceler.
Jr-Straus'un Sakalı / 22.11.2014 - Cumartesi