sabancıdayım ben. yani bana kalırsa dediğim gibi odtü ok fena okul değil tabii ki ama akademi falan düşüneceksen ilerde amerika bağlantısı olan bir özel okulda master falan yaparsın.ha ama bu yaşta akademi düşünmek kolay gelir insana da cidden ömrünü veriyorsun. sürekli okuyacaksın sürekli hem de.ve akademinin garantisi yoktur onu da düşün

nerden anladın lan sabancı olduğunu amk? öğlen 12 de bong dönmeye başlar bir süre sonra gibiş rutin haline gelir son sınıflarda çalışmaktan gibin düşer drug ı da konsantre olmak için atarsın bu kadar

ha bu arada 'akademisyenlikten yardırmak' hiç öyle kolay bir şey değil gençliğim tükendi amk gençliğim. bölümde millet birbirinin atardamarını dişiyle koparıp kanını içiyor amk. bir referans uğruna ya rab ne gneşler batıyor. bana soracan bu işi bana akademinin huursu oldum resmen

odtü'yü kazanmıştım ama tercih etmedim ankara ve devlet üniv istemiyordum. sosyoloji de tek başına yeterli gelmediğinden kültürel çalışmalar diye eklektik bir bölümde okudum. şimdi türkiye çalışmaları adlı başka eklektik bir bölümde masterımı tamamlamak üzereyim ve yaklaşık sekiz ay sonra din sosyolojisi çalışmak üzere doktora başvurularımı yapacağım. bölümde odtü sosyolojiden gelen bir arkadaş var.iyi düzeyde sosyoloji eğitimi verdiklerini söyleyebilirim. sosyoloji türkiyede hassas konudur, çöp bir üniversitede okursan hiç bir işe yaramaz.ne yazık ki türkçe okumak da bana kalırsa pek bir işe yaramaz bu nedenle hacettepeyi önermiyorum. hacettepe türkiyenin en iyi okullarından biridir fakat ben sosyolojinin türkçe okunmaması gerektiğinden yanayım. şöyle ki, çıkınca yapabileceğin meslekler sosyolojide sınırlıdır ve bu işi severek isteyerek yapanların çoğu akademisyen olmak ister. akademisyen olmak istiyorsan, yani iyi bir üniversitede bunu yapmak istiyorsan da üzgünüm ama amerikada doktora yapman gerekir avrupa bile değil. bunun için de bölümü ingilizce okuman ve seni amerikaya atabilecek düzeyde bağlantıları olan bir okulda okuman gerekir. güven bana dostum yedi senedir bu işin içindeyim. özelden de yazabilirsin.ha bir de sevmeden bu işi yapamazsın. okumaktan ve yazmaktan gözlerim kahve çekirdeği kadar kaldı öyle söyleyeyim.

dear president,
last night i offered my gf to give me a bj, but unfortunately she rejected my request and she slapped my face.she sai that she is a virgin and she's planning to stay as a virgin until marriage.i could not understand why. i'm comin' from another country and i can say that turkish girls act kinda weird when i talk about sex.but man, i had to be relaxed. i need sex as just any other human being, so i offered a damn bj.fuckin' kezban she rejected... so i decided to suck myself.do you think that is it possible?

geldi yine tipini gibtiğim.sen yorum yapma amk kendin nesin?

japonyada napsınlar türkiyede okumuş mühendisi amk

iki kere evlendi diye biliyorum. bekaretini köylü bir kızla tarlada kaybettiğini yazmıştı hala hitler youth iken

bu kısım belki ilginizi çeker: anılarını anlattığı soğanı soyarken adlı eserinde, savaştan çok sonra katıldığı bir düğünde gelin damat ve bir başka elemanla beraber grup yaptıklarını anlatır. savaşı görmüş savaşı tecrübe etmiş ülkelerin çaresiz insanlarının kendi varoluşlarını doğrulamalarının bir yoludur ciks; bu bakımdan söz konusu anı sembolik anlamlar taşımaktadır. ölüme karşı üreme

kendisi yanlış hatırlamıyorsam 14 yaşındayken genç nazi lere katılmış, bunun ne anlama geldiğini o zamanlar kavrayamamış ama yıllar geçtikçe içindeki pişmanlık büyüyüp onu bir sanatçı yapmış

siz cahil binlerden kaç tanesi merak edip de bir romanını alıp okudu bilmem ama, nobel ödüllü bu abimiz pişmanlık denen belayı satırlara en yalın haliyle döken/dökebilen bir abimizdi kanımca. edebiyatçı olmasının yanısıra ressam ve heykeltraştı da...

ben de ulan ben de.hayatım boyunca yaptığım için kendimi tebrik etmeme neden olan eylemlerden biriydi bu başlığı açmak. aslında bir ara düşünmedim değil 'lan incide tezle ilgili başlık mı açılır' diye, vazgeçer gibi olmadım değil. hayatını en çok etkileyen en önemli olaylar bazen nasıl da pamuk ipliğine bağlı.iyi ki var bu başlık.iyi ki,iyi ki varsın

önce stratejik noktaları kesip kanını akıt.ben olsam hepsini ziyan etmez,bir kısmın bloody mary hazırlar onun içine koyardım.hem kokteyl isminin hakkını verir hem de tat katar eheh. kanını akıttıktan sonra güzelce yıka onu. yaralarını dik. saçlarını kurut. gözlerinin daha canlı bakması için cila dökebilirsin gözlerine. güzelce saçlarını tara, ben olsam önce şık bir saç kesimi de verirdim 1940 ların new york beyefendileri model. daha sonra dolaptan konsepte uygun bir şeyler seç. role playing kostümlerin vardır herhalde bu gibi durumlar için? ben olsam jazz club imajını tercih ederdim, yeni saç kesimiyle de uyumlu olurdu. duruma uygun bir müzik sonrasında. baş başa bri yemek, sana cevap vermedikçe sinirlenirsin.o da nesi? tabakta hiç yemek olmadığını farkedersin. onun tabağında. mutfaktan et bıçağını getirirsin.o gece tıka basa doyup yatarsın. kalanını buz dolabında saklarsın seni uzun süre idare edecektir. beyin çok çabuk bozulur, çok kıymetli çok seçkin gıdadır ben olsam önce ordan başlardım.iyi eğlenceler.

lan kızoğlankız olup da tuvalette açılışı yapan da ilk defa duydum amk. bence tayfun kızı değil ama kız üç sene boyunca seni gibmiş biraderim

dildo kullanan müftü

intelligent design diyorlar buna ecnebiler. evrim karşıtı bir grup evreni ancak ve ancak akıllı bir varlığın kurgulayıp yaratmış olabileceğini savunuyorlar.x y bu oluşumun ortadoğu ayağı ve biz dalga geçsek de herifi baya ciddiye alıyorlar zaten o dağıtılan kitaplar bilmemne bunlar çok masraflı işler tek başına yaptığını düşünmek saçmalık olur bunları hocaafendinin. velhasıl konuyla ilgili tonla makale belgesel vs. var. hatta davaların belgeselleri bile var intelligent designcılar vs evrimciler şeklinde. argümanları ve karşıt argümanları bunları araştırarak takip edebilirsin.en azından sözlükte liselilerle yapılan kof tartışmalardan daha verimli olacaktır

en basitinden yapışık ikizler bir kusurdur mesela. down sendromu kusurdur ne bileyim ekgib organla doğan onca insan.. bende skolyoz vardı yani omurga eğriliği.bu bir kusur normalde olmaması gerekir. albinoluk bir kusurdur. kanserli doğan bebekler kusurdur... neye inanıyorsan o şekilde görürsün sana göre süt onlara göre çikolata. sana göre bir bebeğin doğması mucize, bana göre tesadüf.ben sana inandığın için öfke duyup değiştirmeye çalışmıyorum da sen inanmadığım için bana niye bu kadar öfkelisin? sen derken seni hedef alarak söylemiyorum şu sayfadaki inançsızlara saldıran herkes için.

gençler açılın hele din sosyolojisi doktora adayı geldi, açılın şöyle hah. senelerdir aldığım derslerin içeriği olarak incildir tevrattır kurandır inceledim. sosyal bilimlerin temel teorilerini yalayıp yuttum. neticede bilim konusunda da, bölümümün bir gereği olarak din konusunda da az çok bilgi sahibiyim.ve içimde inancın zerresi yok. kutsalları okuduktan sonra da olmadı, kutsal yerleri gezerek de olmadı,din hakkında ders alarak da olmadı, beş vakit namaz kılan validenin anlattıklarıyla da olmadı, belgesellerle de olmadı dini programlarla da.olmayınca olmuyor işte kardeşim. inanç tamamen kişisel ve kalbi bir mesele. rahat bırakın artık insanları. inanıyor olmak büyük şanstır büyük mutluluktur tadını çıkarın ama bize ilişmeyin.ben de çok istedim inanmak. olmadı.her gün yok oluşu kabullenmeye çalışmaktansa ben de cennet hayali kurmak isterdim. olmuyor.gibicem her gün aynı başlıklar.ha yani konuşa konuşa imanlı mı yapacaksınız adamı? hayır derimi yüzsen ne farkeder içimde yok işte kalbimde yok anlasanız bunu da herkes kendi inancıyla/inançsızlığıyla huzurla yaşasa

allah kahretsin bende de mi var şimdi bu baktım ve kustum yemin ediyorum kustum

lan ayna belgeselinde minas tirith i gösterdiler geçen hafta orda gayet vardı cemaat okulu bayrak mayrak açtı millet havasına suyuna taşına toprağına türkiyem söylediler yalan yanlış

@2 gibmiş ama artık bu gelenek unutulmaya yüz tuttuğundan kimse giblememiş

kardeşim cemaat okulları orta dünyaya kadar yayılmış diyorlar. türkçeyi orda mı öğrendin?

yıllar sonra eski tadında bir @2 gibişi yakaladım demeye çalışmıştım ama açıklayınca büyüsü kaçtı sanki

@2 sen misin? aman tanrım.. yıllar sonra yeniden amk

sözlükte daha önce de anlatmıştım. anlatmak garip bir rahatlama sağlıyor o yüzden yine anlatacağım.8-9 yaşlarımdaydım. teyzemin yavru kedileri vardı. içlerinden bir tanesi özellikle çok sevimliydi. sevmek istiyordum peşinden koşuyordum bir türlü sevdirmiyordu kendini.bir gün ben bunu bir köşeye sıkıştırdım. tıslayıp tırnaklarını çıkardı. birden hırslandım ve korktum nedenini bilmiyorum. elimde bir sopa var mıydı yoksa oracıktan mı buldum bilmiyorum. vurmaya başladım, vurdum,vurdum... can çekişmesini izleyemedim bir köşeye oturdum dizlerimi karnıma çektim hıçkıra hıçkıra ağladım.o gün ne kadar acımasız olabileceğimi keşfettim.o gün kendimden nefret ettim.