http://prntscr.com/gnw129 - Enstitü tarafından açıklanan liste.

http://sosbilens.ankara.edu.tr/?p=12961 - Listenin tümü böyle aynı şekilde başka bir alandan bilimsel mülakata giren adaylarda detaylı açıklama talep edebilir.

http://prntscr.com/gnw4pi - Sadece talep üzerine BiMER üzerinden talep eden kişilere gönderilen resmi olarak açıklanmayan ama açıklanması gereken liste.

07.09.2017 tarihinde Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Radyo, Televizyon ve Sinema yüksek lisans bilimsel mülakatına girmiş ancak açıklanan sonuçları bakkalın veresiye defterinden hallice bulmuş tüm adaylar BiMER üzerinden aşağıda benim yazdığım örnek metinde olduğu gibi bilgi edinme hakkını kullanarak bu listeye ulaşabilir.

Diğer bütün enstitülerin sonuç listelerini olması gerektiği gibi detaylı olarak açıkladığını sadece bu enstitünün böyle bir iş yaptığının altını çiziyorum.

Enstitünün elinde böyle bir liste varken ilk etapta neden detaylı listeyle açıklamada bulunmadığının, 10 kişilik kontenjanın 6'sını Ankara Üniversitesi öğrencileriyle doldurmasının akademik anlamda farklı üniversitelerden farklı ekolleri bünyede toplayarak alana katkıda bulunulmaya çalışılmasının, bazı etik değerler ve günümüzde toplumların gride buluşarak uzlaşımla ilerleyebileceğini düşünerek siyahı da beyazı tercih etmeyenlerin her yerde bertaraf edilmesi ve enstitünün hala bu listeyi neden resmi olarak açıklamadığı gibi merak ettiğim konuları da buraya bırakıyorum.

"Sosyal bilimler enstitüsü yüksek lisans başvurularında YDS, ALES puanı gibi akademik puanlar talep ettiği gibi sonuçları açıklarken de aynı hassasiyeti göstermeli ve hem tüm kamuoyunun bilgi alabilmesi hem de katılan öğrencilerin sonuçlarını şeffaf bir şekilde görebilmesi için detaylı sonuç açıklama yükümlülüğü altındadır.

Bugün YÖK'e bağlı tüm üniversiteler akademik kadro başvuruları, yüksek lisans ve doktora başvuruları da dahil olmak üzere tüm akademik başvuru süreçlerinde başvuran adayların akademik yeterliliklerini de paylaşarak kamuya gerekli şeffaflığı sunarken Ankara Üniversitesi sosyal bilimler enstitüsünde bu bilgiye ulaşmak mümkün değildir.

Maruz bırakıldığımız süreç usulsüzdür. ilgili kurumdan tüm katılımcıların olması gerektiği gibi şeffaf, akademik yeterliliklerini yerine getirdiklerinin, hangi üniversitelerden başvurduklarının ve bilimsel mülakat sonuçlarımızın bilgisini edinme hakkımı kullanmak istiyorum."

Akademisyenlerinin başlarına gelenlere derin bir üzüntü beslemiştim, hâla da hiç yaşanmaması gerektiği olaylar olduğu kanaatindeyim. ancak görünen o ki eleştirilen çürümeye katılmak yaşayan her organizmanın kaçınılmaz sonu.

Neyse sonuç olarak tüm bu durum o listede asil olarak yer bulamamış birinin kuyruk acısıdır. Umarım hepiniz aldığınız bu sonuçlarla içiniz rahat bir şekilde çağımızın Erich Fromm, Theodor Adorno, Max Horkheimer gibi isimleri olup alana muhteşem bilimsel katkılarda bulunurken -hatta daha iyileri- sokaklarda adalet, eşitlik sloganları atar akşamları çay içerken birbirinize "Ne Yapmalı?" fırlatırsınız.

güç seninle olsun hocam tadını çıkarmaya bak.

Girne yaşanılabilecek tek şehir burada ama üniversitesi gibim gibi. ne zaman geldin Ada'ya ?

hocam Girne'den selamlar. *

alltogether collectively https://www.youtube.com/watch?v=ZI6ZN-CAaKQ

Selam sana Tar-Mairon Gil-galad'ı nasıl öldürdüğünü bir açıklığa kavuşturur musun ?

Musa'yı firavunların elinden aldım.

Twice Born

Fight on, fight on, Ethan the Brave,
Old gods bear steel with you.
Our lord, my twin, a hero's grave.
So iron grows anew.
Still iron grows anew.

1.5 ay geçti neredeyse demişsin şu saatten sonra gidip bunun hakkında konuşmak yukarda kaçınmak gerektiğini söylediğin davranışları yineler. Özcesi koltukları kabarır. Olay sıcakken konuşmalıydın. Konuşmaya devam etmek istemediği mesajını öyle ya da böyle bir yolla iletmiş sana bu kadar huzursuz olmak niye ki 1.5 ay sonra bile ?

No Trouble...

Guys i've got a steamsale going on right now let's go...

Now i watch over the north like my father...

Evet aynen öyle söylüyorlardı, bağırıyorlardı. Sizden bir ricam var, yalvarırım diziyi izlemeyi bırakınız. Size başka bir dizi önermek istiyorum. http://www.videolarizlear...bolum-izle-20ae1f1c3.html

4. bölümü izlemedim eğer orda Saul'un babasını gösteriyorlarsa bunu dürüp bir tarafıma sokarım. Neden böyle diye sorulduğu için evdeki o hasta ama hastalığı henüz açıklanmayan, bilinmeyen adamı sorduğunuzu varsayıyorum o hastalık electromagnetic hypersensitivity diye geçiyor ve en çok şaşıracağınız kısım -bu kısmı açık açık yazıyorum- o adam Saul Goodman'ın ( James Morgan Mcgill) ABiSi Chuck Mcgill.

nasılmış ?

Tavsiye vermek, teselli etmek falan benim haddime değil -varsayıyorum ki senin arayışında bu değil- zira böyle tepelerden vaaz veren, hayatı çözmüş gibi davranan insanları da pek samimi bulmam. Herkes ayrı bir dünya, yaşadıklarını kendi duygularına ve düşüncelerine göre değerlendirmek gerekince de insan bir şey söylemeden evvel çok düşünmeli. Yazdıklarına bakarak bir şeyler söyleyeceğim bu nedenlerden kaynaklı. Kendine acı çektirmekten vazgeçmelisin her şeyden önce değer verdiğin bir insan seni fiziksel görünümünden kaynaklı bu kadar çok yargılıyor ya da çevresinin seni bu kadar çok yargılamasına izin veriyorsa burda balık baştan kokmuştur. Lamı cimi yok aslında şöyle iyi biri falanlar hep kendini ikna çaban oysa şöyle düşünsene aslında senin o sevdiğin kişide sevdiğin özellikler nedir ? Yani nedir ki sevmek meselesi seni en basit olarak bir arkadaşının yaptığı lüzumsuz bir eleştiriye karşı savunmuyorsa neyini seviyorsun ya da sevmişsindir gerçekten ? Sadece tipini mi ? Sana takmuşsun gibi davranan birine bunca değer vermek. Yazık. Seni her durumda ulaşabileceği, kendi egolarını tatmin etmek için kullandığı biri gibi geldi kendileri bana. Sen de buna hayli izin vermişsin. Velhasılı hayatında ki varlığıyla dahi seni bu kadar kahreden birisi hayatında olmasa daha fazla üzebilir mi seni ? Neyse umarım öyle çok ahkam kesmemişimdir. Güç seninle olsun.

Şimdi yönetmenin beceriksizliği ve prodüksiyon yetersizliği üzerine eleştiride bulunmadan evvel Rus sinemasının Bolşevik ihtilali ve öncesindeki durumunu bilmek, iyi analiz etmek ve Eisenstein'ın avangard tiyatro ve sanat dünyasıyla temas halinde olduğunu unutmamak gerektiği ve kıstas yapılan filmlerin ise tröstleşen bir sinema endüstrisinden geldiğini hatırlatmak kanaatindeyim. Bu bağlamda aynı bakış açısı bugün bizi sadece starlaşmış oyuncularlaçekilen yüksek bütçeli Hollywood filmlerinin yönetmenlik ve prodüksiyon başarısı olduğuna getirir, şayet tabi bu görüşte iseniz mantığınız oldukça doğrudur.

pid0fili değilim.

Seviyeyi yükseltme.:)

beslenir ki bu. güldürdün şeker şey. aslında alakası gitmesi gerektiği yeri bulmuş.

çok boş konuşuyorsun kardeşim sana film tavsiyesi neden isteniri anlatmayı çok isterdim ama p.tesi öğretmenine soruver. muhatap sen değildin orada o yüzden aradan çıkabilirsin.

Pişman olmazsın çoğu kişi bilmez ama izledikten sonra izlediği iyi komedi filmleri listesine alır.

Potemkin Zırhlısı Ayaklanması olarak bilinen gerçek bir olaydan almıştır. sergei eisenstein'ın, 1905 yılında Rusya'nın Karadeniz filosuna bağlı Savaş Gemisi Potemkin'de dayanılmaz yaşama şartlarından bezmiş mürettebatın Çar rejimine bağlı subaylara karşı başlattıkları bir ayaklanmanın sonunda gemiyi ele geçirmeleri ve sonrasında gelişen olaylar dramatize edilerek anlattığı dünya sinemasına kurgu alanında çığır açan tekniklerin kazandırıldığı filme hadi her şeyini geçtim odessa merdivenleri sahnesine mi gülüyorsun. Sen manyak değil cahilsin.

Let's Go To Prison.