• 0 / 0 / 304 entry
  • 0 başlık
  • 0.00 incipuan

sisidoreredosila üçüküncü nesil silik

  • 0
    becherovka istanbulda nerde
    @12 şemalini gibim senin
    amk fakirleri hiç mi içmediniz
    ···
  • 0
    becherovka istanbulda nerde
    yok mu amk bilen biri
    ···
  • 0
    becherovka istanbulda nerde
    up up up
    ···
  • 0
    becherovka istanbulda nerde
    sol taşşağı giben beyninizi gibim sizin
    ···
  • 0
    becherovka istanbulda nerde
    ulan koca sözlükte biri biliyodur illa uplıcam lan cevap gelene kadar
    ···
  • 0
    becherovka istanbulda nerde
    @3 gibtir git diyorum sana
    ···
  • 0
    becherovka istanbulda nerde
    yardım edin lan
    ···
  • 0
    becherovka istanbulda nerde
    up up up
    ···
  • 0
    becherovka istanbulda nerde
    satılıyor binler bilen varsa bi yardım etsin
    ···
  • 0
    bir harika avcı vardı ne oldu lan ona
    ava giderken avlandı kanka
    ···
  • 0
    baştan anlaşal seviyeyi yükseltiyorum
    ne uzanan biri kaldı elime
    ne de erişilemez yogun yüreğime
    bir boşluk ki nasıl insanla dolsun
    bilmiyorum var mı daha acısı

    yalnızlığı anla, yalnızlığı anla...

    bir bahçıvan çiçeklerinden yoksun
    bir ırmak akamıyor kuru kuru kaynağı
    fırlatırdım bir taş gücüm olsaydı
    yıkmaya yalnızlığın duvarını

    yalnızlığı anla, yalnızlığı anla...

    hep böyle mi varla yokun savaşı
    ya kazanan yoklar onlar hep böyle mi
    bir boşluk ki nasıl insanla dolsun
    bilmiyorum var mı daha acısı

    yalnızlığı anla, yalnızlığı anla...
    ···
  • 0
    baştan anlaşal seviyeyi yükseltiyorum
    ardımda bırakıp gül çağrısını
    ayrılık anı bu sisli şarkıyı
    ırmaklar gibi akıp uzun uzun
    terk ediyorum bu kenti
    ah ölüler gibi

    şarkılar bir çığlığa sığınmaksa şimdi
    sonsuz bir yangın gibi
    sevmesem öyle kolay çekip gitmek
    yaralı bir kuş gibi

    kumral bir çocuğun
    yaz öyküsü bu
    şarkılarla geçtim aranızdan
    yalnızlar gibi susup uzun uzun
    terk ediyorum bu kenti
    ah bir aşk gibi

    şarkılar bir çığlığa sığınmaksa şimdi
    sonsuz bir yangın gibi
    sevmesem öyle kolay çekip gitmek
    yaralı bir kuş gibi

    düşlüyorum bu kenti
    son bir aşk gibi
    ···
  • 0
    baştan anlaşal seviyeyi yükseltiyorum
    dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
    her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
    bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
    bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
    ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
    yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka
    hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler

    oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
    ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü

    gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
    bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
    onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
    kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
    tükürsem cinayet sayılır diyordu birisi
    tükürsek cinayet sayılıyor artık
    ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların

    uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
    tek yaprak bile kımıldamıyor nedense
    ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
    alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
    kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
    ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
    dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

    yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
    okuduğum bütün kitaplar paramparça
    çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
    bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
    bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
    sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler
    bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma

    sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
    ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
    kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
    hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
    biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
    ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
    ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

    içimde zaptedilmez bir kırma isteği
    dizginlerini koparan bir at sanki bu
    soluksoluğa kalıyorum her sonbahar
    ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
    bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
    bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
    ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim

    hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
    birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez
    şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
    geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
    devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
    sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
    ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

    dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
    bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
    bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
    oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
    ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
    sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
    belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
    ···
  • 0
    baştan anlaşal seviyeyi yükseltiyorum
    alkım salkım tan yelleri estiğinde
    mavi patiskaları yırtan gemilerinle
    uzaktan seni düşünürüm istanbul
    bin bir direkli halicinde akşam
    adalarında bahar
    süleymaniyende güneş
    hey sen güzelsin kavgamızın şehri

    ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
    bakışlarımda akşam karanlığın
    kulaklarımda sesin istanbul

    ve uzaklardan
    ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
    sen şimdi haramilerin elindesin istanbul

    plajlarında karaborsacılar
    yağlı gövdelerini kuma sermiştir
    kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
    balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın
    meyvesini birlikte devşirirler
    sen şimdi haramilerin elindesin istanbul

    et tereyağı şeker
    padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
    yumurta masalıyla büyütülür çocukların
    hürriyet yok
    ekmek yok
    hak yok
    kolların ardından bağlandı
    kesildi yolbaşların
    haramilerin gayrısına yaşamak yok

    almış dizginleri eline
    bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
    onların kemik yalayan dostları
    onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
    ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
    ve sen
    ve sen haktan bahseden ortaköyün cibalinin işçisi
    seni öldürürler
    seni sürerler
    buhranlar senin sırtından geçiştirilir
    ipek şiltelerin istakozların
    ve ahmak selâmeti için
    hakkında idam hükümleri verilir

    haktan bahseden namuslu insanları
    yağmurlu bir mart akşamı topladılar
    karanlık mahzenlerinde şehrin
    cellatlara gün doğdu
    kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
    bir kalem yazın vardır
    dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
    söylenmez

    haramiler kesmiş sokak başlarını
    polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
    haramilerin elinde
    ve mahzenlerinde insanlar bekler
    gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer
    bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
    can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde

    boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
    bulutların ardında damla damla sesler
    gülen çehreleri ve cesaretleriyle
    arkadaşlar çıktı karşıma
    dindi şakaklarımın ağrısı

    bir kadın yoldaş tanırdım
    bir kardeş karısı
    hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
    ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
    cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında
    gebeliğin dokuzuncu ayında
    aç kurtların varoşlara saldırdığı
    tipili bir gece yarısı
    sırtında çok uzak bir köyden indirdi
    otuzbeş kiloluk sırrımızı
    zafer kanlı zafer kıpkırmızı

    boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
    bekle bizi
    büyük ve sakin süleymaniyenle bekle
    parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
    mavi denizlerine yaslanmış
    beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
    ve bir kuruşa yenihayat satan
    tophanenin karanlık sokaklarında
    koyunkoyuna yatan
    kirli çocuklarınla bekle bizi
    bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
    bekle dinamiti tarihin
    bekle yumruklarımız
    haramilerin saltanıtını yıksın
    bekle o günler gelsin istanbul bekle
    sen bize lâyıksın."
    ···
  • 0
    baştan anlaşal seviyeyi yükseltiyorum
    yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek,
    bizim diyarımızda bin bir baharı saklar!
    kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek
    i̇ncinir düz caddede dağda gezen ayaklar

    sen kubbesinde ince bir mozaik ararda
    gezersin kırk asırlık mabedin içini
    bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda,
    bize heyecan verir bir parça yeşil çini

    sen raksına dalarken için titrer derinden
    çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin
    bizimde kalbimizi kımıldatır derinden
    toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin

    fırtınayı andıran orkestra sesleri
    bir ürperiş getirir senin sinirlerine,
    istırap çekenlerin acıklı nefesleri
    bizde geçer en yanık bir mugibi yerine

    sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
    yabancı bir şehirde bir kadın heykelini,
    biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
    görünce bir köylünün kıvrılmayan belini...

    başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken
    yazılmamış bir destan gibi anadolumuz
    arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
    sana uğurlar olsun...
    ayrılıyor yolumuz
    ···
  • 0
    beyler güzel bi aşk sözü söyleyin
    kendimi arıyorken olmaktan korktuğum yerdeyim. sendeyim
    ···
  • 0
    piçler halısaha ayakkabısı alcam ne alayım
    lescon giber
    ···
  • 0
    kız arkadaşım götümü çok beğeniyor
    @1 kız seni züt etmiş hacı
    ···
  • 0
    beyler real madride gidiyorum bir şey isteyen var
    real marketten kıyma al
    ···
  • 0
    beyleeeeeeeer sizce bu laptop nasıl
    best buy da kampanya vardı ona bi bak istersen. benzer özellikler samsung çok daha ucuz
    ···
  • 0
    amına koyim yardım edin hıçkırık geçmiyor
    @23 kadın dergisi modunda tavsiyesi vermiş
    ···
  • 0
    bu diziyi hatırlayan harbiden liseli değildir
    ben savaş beyşer sorunuz varsa pm atın
    ···
  • 0
    absinthe içen var mı piçler
    %80 yetmez ama evet
    ···
  • 0
    futbolcu kartlarını hatırlayan liseli
    ccc bıyıklı ünal ccc
    ···
  • 0
    liseli olmadığımın kanıtı piçler
    huur olmadığını nasıl kanıtlıcan peki
    ···
  • daha çok