• 6 / 9 / 9 entry
  • 3 başlık
  • 39.92 incipuan

sinopluserseri57 önüncü nesil normal

  • 0
    game of thrones un en baba karakteri
    Am peşinde koşuyo orosbu cocuğu
    ···
  • +2 -1
    ermenileri sevmeyen var mı lann
    Ermenilerin amina koyayim anasini gibeyim
    ···
  • 0
    turkler islamiyeti kabul etmese
    Tarihim iyidir dıbına koduklarim
    ···
  • 0
    turkler islamiyeti kabul etmese
    islamiyetten önce hazarlar musevi macar türkleri hiristiyan ve orta asyada cin sınırında ki bazı türklerde maneizime inaniyorlardi geri kalan türkler ise gök tanri dinine inaniyorlardı ilk islamiyeti kabul eden turk devleti karahanlılardır göktanri dini islamiyete cok benzedinden kolay geciş olmus
    ···
  • 0
    mobil wifi kirma
    Anlamadim aq
    ···
  • +2
    ülkelere göre tüfekler
    Almanya: Alman tüfekleri çoğu kişiye göre dünyanın en marifetli tüfeklerindendir. Özellikle Mauser ve Heckler&Koch Almanların en tanınmış tüfek üreticileridir. Alman tüfeklerine örnek olarak G36, Kar98 ve G3'ü gösterebiliriz.ABD: ABD dünyada ilk elle taşınabilen otomatik tüfek M1918 Browning'in ve ilk yarı otomatik tüfek M1 Garand'ın anavatanıdır. Fakat II. Dünya Savaşı'ndan sonra ürettikleriM16 ve M4 gibi tüfekler beklenen başarıyı yakalayamadı. ikisininde üretim sayısı 8.000.000'u aşmadı. Birleşik Krallık: ingiliz yapımı tüfek sayısı azdır. Fakat ingilizler kaliteli ve fazla bakım istemeyen tüfekler yaparlar. ingiliz tüfeklerine örnek olarak L1 tüfek , SA-80 ve Lee-Enfield'i örnek verebiliriz. Rusya: Rus tüfekleri kaliteli, sağlam ve uzun ömürlü olur. Ayrıca çok uzun süre hizmette kalabilir. Örnek olarak Mosin Nagant 1891 yılında Rusya imparatorluğu'nda hizmete girmiş ve 1998'de yani 107 sene sonra Irak'ta hizmet dışı edilmiştir. Ayrıca RPD, AK-47 veAKM kaliteli 60 yıldan uzun bir süredir kullanılan tüfeklerdir. AK-47'nin üretim sayısı 100 milyonu geçmiştir. Türkiye: Osmanlı'dan beri farklı tüfek tasarımları olan Türkler son olarakCumhuriyet döneminde Mehmetçik-2'i yaptılar. Mehmetçik-2 tüfeği modern bir piyade tüfeğidir. Osmanlı imparatorluğu'nda ve Türkiye'nin ilk yıllarında Alman yapımıGewehr 98 (Mavzer) ve Rus yapımı Mosin-Nagant sıklıkla kullanılmıştır. 1950 yılında Türkiye'nin Kore Savaşı'na katılmasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin envanterine Amerikan yapımı M1 Garand tüfeği eklenmiştir. M1'ler 1980'li yıllara kadar kullanılmış, daha sonra ise sadece sembolik olarak Türk askerleri tarafından geçit törenlerinde kullanılmaya başlanmıştır
    ···
  • 0
    saçtan anlayan panpalarım gelsin bi
    Wax sürüyo aq oda parlatiyo
    ···
  • +1
    osmanlida ilginç bilinmeyen olaylardan birkaçı
    Padişahlar bir yere gidecekleri zaman tülbent ağaları baştaki kayıkta padişahın kavuğunu taşırlar ve geçtiği yerlerde bunu eğmek sureti ile padişah halkı selamlarlardı.

    Üzerinde sahibinin ismi kazılı olan mühür, bilhassa resmi işlerde imza yerine kullanılırdı. Bu usul 1908 senesine kadar devam etmiştir.

    Fatih’in 1454′te ilk yaptırdığı saray (eski saray) şimdiki üniversite yerinde idi. Yeni sarayın (şimdiki Topkapı Sarayı yerinde) inşasına da 1464′te başlandı. Bu sarayın yeri o zaman zeytinlikti.

    Osmanlı tahtı babadan oğula kalırdı. I. Ahmet değiştirip, hükümdarlığın, hanedanın en büyük erkeğine kalması usulünü koymuştu. Bundan sonradır ki Osmanlı şehzadeleri sarayda hususi dairelerde bir nevi mahpus hayatı geçirip cahil ve atıl kalmışlardı.

    Padişah yemek yerken sofrada yemekleri vermek ve değiştirmek kilercibaşı ile çeşnigirbaşının vazifesi idi. Yemek sırasında rikabdar ağa yelpaze ile sinekleri kovardı.

    Kanuni’nin oğlu II. Selim harbe gitmeyen ilk Osmanlı padişahı idi. Zevk ve sefahate düşkündü. Sarhoşken hamamda düşme neticesinde ölmüştü.

    Matbaadan evvel kitaplar el yazmasıyla çoğaltılırdı. Kitap kopyası ile geçinen bir sınıf vardı. Bunlara “hattat” denirdi.

    Osmanlı sarayının buzu, Keşiş (Uludağ) dağından getirilirdi. Hususi kayıkları vardı. Sultanlara ve kadıefendilere günde ikişer okka buz tayin edilmişti.

    Napolyon’un 15 bin kişi ile 20 günde geçebildiği çölü, Yavuz Selim, Mısır fethine giderken 60 bin kişi ile 10 günde geçmişti
    ···
  • +1
    osmanlı deliler ordusu
    Osmanlı kara ordusunda görevli bir askeri birliğin ismidir. Deli adı verilen süvarilerden oluşan bu birlik, savaşlarda üstün cesaret göstermeleri ve farklı giyinme şekilleri sebebiyle bu isimle anılmıştır. Asıl olarak kendilerine kılavuz, rehber manasına gelen delil ismi verilmesine karşın, cesur ve korkusuzca düşmana atılmaları nedeniyle halk arasında deli olarak anılmışlardır. Deli adını almalarının sebebi gönüllü 20-25 yaş arası gençlerden oluşmalarıydı ve savaşlarda ordunun en ön saflarında çarpışmalarıydı.

    Yeniçerilerin perleri olduğu gibi Delilerin de Pirleri vardı. Yeniçerilerin Piri Ali Bin Eyu Talip olmasına rağmen Delilerin Piri Ömerbin Hattab'tır. Çok Cesur oldukları için bu ismi aldılar. Silah olarak eğri pala, kalkan, mızrak ve bozdoğan taşıyan Deliler, başlarına pars ya da benekli sırtlan derisinden yapılmış tüylü bir miğfer giyerlerdi. Kalkanlarını da yine kuş tüyleriyle süsleyen Delilerin giysileri aslan, kaplan ve tilki postundan, şalvarları da ayı ya da kurt derisindendi. Ayaklarına ise "serhatlik" denen sivri burunlu mahmuzlu bir çizme giyerlerdi. Üzerlerine ayı, pars, aslan veya sırtlan postundan kılları dışarıda şalvarlar giyerlerdi. Bayraklarında "Kaderde ne varsa o gelir başa" yazılıydı. Sonradan giysilerinde değişiklik yapıldı, 17.yüzyıl itibaren başlarına bir arşın uzunluğunda siyah kuzu derisinden üstü sarıklı bir Kalpak giymeye başladılar.

    Çoğunluğu Türk'tür ve Rumeli'de yaşayan halklar arasından seçilmişlerdir. Türkler,Boşnaklar, Hırvatlar , ve diğer Slavhhalklarından oluşturulan Osmanlı birlikleri, Rumeli beylerbeyi ve serhat beylerinin maiyet askerleri arasında yer alırlar. Bu askerler Serhadkulu isimli askerler arasında yer almışlardır.

    16. yüzyılda Deliler Rumeli beylerbeyi, Semerdere ve Bosna sancak beylerinin yönetiminde, 17. yüzyılın sonlarından itibaren de Anadoluda vezir ve beylerbeylerinin yönetimi altında olmuşlardır. Altmışar kişilik "bayrak" adı verilen ocaklara ayrılmışlar, seferlerde "Delibaşı" adı verilen komutanları tarafından yönetilmişlerdir. 18. yüzyılda bozulmaları sonucu yönetimi altındaki beylerbeyinin görevden alınması sonucu görevlerini kaybetmişlerdir. Bu süreçten sonra köylere saldırmaya başlamışlar, eşkıyalık faaliyetleri sebebiyle 1829'da II. Mahmut tarafından dağıtılmışlardır.
    ···