+1
Değerli AKP’li ve MHP'li vatansever kardeşlerim,
Ülkemiz en kritik seçimlerinden birine gidecek. Hep birlikte yurdumuzun bundan sonraki gidişatına karar vereceğiz.
Fakat kritik halk oylaması öncesinde senden şunları düşünmeni istiyorum:
Sence bu seçim propagandası adil oldu mu? Örneğin iGDAŞ gibi, THY gibi kamu binalarına “evet” pankartları asılması adil miydi? Örneğin resmi araçların, kamuya ait belediye otobüslerinin “evet” ile donatılması hakkaniyetli miydi? Ya da örneğin cami hoparlöründen AKP il başkanının çocuklara evet yazılı eşofman dağıtacağı anonsu yapılması dine uygun muydu?
Hadi hepsini geçelim…
Ama şundan eminim ki, “hayır” diyenlerin terörist ilan edilmesini senin vicdanın da kaldırmadı. Çünkü biliyorum ki, sen “evet” desen bile mutlaka “hayır” diyecek bir komşun, “hayır” diyecek bir akraban var. Hiç komşuna, akrabana terörist denilmesini ister misin? istemeyeceğini biliyorum…
“Evet” demenin farz olduğu, “hayır” diyenin ahiretini tehlikeye attığı gibi dinde yeri olmayan “fetvaların” seni rahatsız ettiğini biliyorum. Çünkü sen bir dindar olarak biliyorsun ki, ahretinin tehlikede olup olmayacağını ne referandumda attığın bir oy, ne de sevdiğin bir siyasi lider belirleyebilir…
Hadi gel yarın ne oy vereceğini bir kenara bırakarak şunları düşün:
FETÖ’YE EVET Mi, HAYIR MI?
Biliyorsun, birkaç yıl önce de önümüze “evet” ve “hayır” diyeceğimiz bir yargı değişikliği getirmişlerdi. O zaman da “hayır” demiştik. Terörist ilan edilmediysek de, ona yaklaşık suçlamalara maruz kalmıştık. Her şeye rağmen anlatmıştık: “Bu yargı değişikliğine evet derseniz, Fethullahçılar yargıyı ele geçirir, Türkiye’yi uçuruma zütürür.”
Yine “evet” demenin farz olduğunu söyleyerek güzel insanımızı kandırdılar ve sandıktan çıkan “evet” sonucuyla yargıyı maalesef Fethullahçılara teslim ettiler.
Biliyorum, geçmişi değiştiremeyiz ama en azından üzerinde düşünüp hep birlikte dersler çıkarabiliriz. O gün biz “hayır” diyenlere kulak verilseydi, Fethullahçılar yargıyı ele geçiremeyecek ve 15 Temmuz darbe girişimine yeltenemeyeceklerdi…
KÜRT AÇILIMI’NA EVET Mi, HAYIR MI?
Biliyorsun, Kürt Açılımı yapılmasına da “hayır” demiştik. Bunun iddia edildiği gibi ülkeyi demokratikleştirmeyeceğini, tersine bizi etnik kökenlerle böleceğini, bizi bize düşmanlaştıracağını savunmuştuk. Dahası AKP’nin PKK ile masaya oturmasını ABD’nin istediğini belirtiyor ve ABD’den ne Türklere ne de Kürtlere bir hayır gelmeyeceğini savunuyorduk.
Öyle de oldu. Masada görüşülürken ABD teröristlere daha çok silah verdi. Teröristler “nasılsa hükümetle görüşme yapılıyor, asker o görüşmeler nedeniyle müdahale edemiyor” diye şehirlere hendekler kazdı.
Sonrasını hep birlikte yaşadık işte; bombalar, patlamalar, şehitler, gaziler, gözyaşları…
AB’YE EVET Mi, HAYIR MI?
Biliyorsun, AB aday üyeliğine de “hayır” demiştik. Çünkü biliyorduk ki AB’ye üye olunamayacak, bu bir hayal. AB Türkiye’yi kapıda bağlayacak; ne üye yapıp içeri alacak, ne de yakamızı bırakacak. Yani yakayı kaptırmamak için “AB’ye hayır” demeliydik.
Bugün sizden yine “evet” isteyenler o gün “vesayet rejiminin” yıkıldığını, bu yüzden “hayır” dediğimizi iddia ediyorlardı.
Oysa yıkılmaya çalışılan hepimizin Cumhuriyetiydi…
ABD’YE EVET Mi, HAYIR MI?
Biliyorsun, ABD’nin Irak’a saldırmasına da “hayır” demiştik. Bugün sizden “evet” isteyenler, o gün de ABD’nin Irak’a saldırısına “evet” demişlerdi. Hatta ne acıdır ki, bugün sizden “evet” isteyenler, o gün Irak’ta Müslümanları katleden ABD’li askerlerin sağlığına duacı olduklarını Amerikan gazetelerine ilanla duyurmuşlardı.
Bugün yine aynı tabloyla karşı karşıyayız. ABD komşumuz Suriye’ye füzeler atıyor ve sizden “evet” isteyenler, Amerikan füzelerine “yetmez ama evet” diyor, “daha çok füze at, doğrudan askerlerle işgal et, biz ne gerekiyorsa veririz, her şeye ‘evet’ deriz” diyor.
Emin ol, yarın sandıkta “evet” dersen, maalesef aslında ABD saldırısına da “evet” demiş olacaksın. Komşularla düşmanlığa, savaşlara, Türk-Kürt ayrışmasına, eyaletlere, federasyona, bölünmeye, kısacası kana ve gözyaşına da ‘evet’ demiş olacaksın…
O nedenle iyi düşün ve bu kez ilk defa “hayır” de…
Nasılsa 17 Nisan sabahı oy vermiş olduğun parti hâlâ iktidarda olacak, nasılsa oy verdiğin siyasi lider hâlâ başkan olacak.
Yani partin de, seçtiğin başkan da sen “hayır” dedin diye 17 Nisan sabahı koltuğunu kaybetmeyecek. Hatta “evet” çıkarsa makamı ortadan kalkacak olan Başbakan bile koltuğunu korumuş olacak.
Ancak “evet” çıkarsa tıpkı daha önce olduğu gibi Türkiye yine çok şey kaybedecek.
12 Eylül anayasasına “evet” denmeseydi, ABD’nin iki Irak saldırısına “evet” denmeseydi, AB’ye üyelik adaylığına “evet” denmeseydi, ABD’nin bugünkü Suriye’yi parçalama tezgahına “evet” denmeseydi, Açılım’a “evet” denmeseydi, Fethulahçıların yargıyı ele geçirdiği referandumda “evet” denmeseydi, artık sonuçlarıyla biliyorsun ki, çok şey değişirdi…
Olsun, hâlâ çok şeyi değiştirecek irade sende: Yarın bir kereliğine “hayır” de…
Onlarca “evet” hatasını tek ve çok değerli bir “hayır”la telafi edebilirsin…
Hadi değerli kardeşim, bu kez hep birlikte hayır’lı bir iş yapmış olalım…