+1
müslümanların tanrıları için kullandıkları kelime. tanrının varlığını ya da yokluğunu insan aklı algılayamaz. ben bir agnostiğim. dinlerin yarattığı ve tapınılmasını istediği tanrı ya da allah denilen olgu biraz kibirli. hatta çok kibirli. bana tap seni ödüllendireyim, bana tapma cezanı vereyim. bu aynı şuna benziyor aslında. bir çocuk yetiştirilirken anne ve babasından iki tip davranış görür: cezalandırma ve ödüllendirme. çocuğun karakter yapısı da buna göre şekillenir ve farketmese de aslında anne ve babası onun tanrısı olur. işte insan büyüyünce anne ve babasının aslında tıpkı kendisi gibi olduğunu görür ve tapınılacak bir şey aramaya başlar. birinin onu izlemesini ister. yalnız kalmamak ister. içinden biriyle konuşmayı ister. dua etmek, haykırmak ister. yukarıdan birşeyleri izleyen ve düzenleyen bir şeyin olması gerektiğine inanır. bu insanoğlunun var oluşunda vardır. insanların hep bahsettikleri kavram değil midir cennet cehennem? yani bu insan aklından çıktığı o kadar belli bir şey ki. cennet, cehennem.. sonsuza kadar mutlu ol, sonsuza kadar cezanı çek.. ne kadar sıradan.
hiçlik insanları korkutmamalı. bir kediden bir köpekten tek farkın sadece inanılmaz zeki olman. farkında değilsiniz belki ama insanlık tarihi 10 bin yıl değil belki de 100 bin yıl. homo erectuslar bla bla.. nesilleri tükendi. ateşin bulunması bile belki de 100 bin yıl sürdü. bilirsiniz insanlık tarihi ateşin bulunmasından başlar. ondan öncesi karanlık çağlar olarak anılır. düşünsene ateşi buluyorsun tam "100" bin yılda. ateşi buluyorsun sonra tekerlek sonra toplamacılık, göçebe hayat, yerleşik hayat, eski yunan site devletleri, roma, hukuk, paganlık, yahudilik, isa, muhafazid, orta çağ, istanbul'un fethi, coğrafi keşifler, rönesans, reform, fransız ihtilali, sanayi devrimi, dünya savaşları derken günümüze geliyorsun. farkettiniz mi bilmiyorum ama insanlar arasındaki alışveriş ve bilgi arttıkça tüketmek, kolonileşme, bilgi alışverişi ve gelişmek de o kadar artıyor. tam 100 bin yıl boyunca ateşi bulamıyorsun. bundan belki bir 5 bin yıl daha tekerleği buluyorsun. belki bir 3 bin yıl sonra ekmeyi öğreniyorsun. yazıyı buluyorsun.. yahu 1848'e kadar hiç bir teknolojik alet yoktu barutlu silahlar dışında. tek tipti diyelim ya da. halbuki son 150 200 yılda ne kadar geliştik değil mi? yani bunca uzun şeyi şundan dolayı yazdım. o kadar uzun bir süreçte adapte olmuşuz ki dünya'ya. bizden önceki türdeşlerimiz doğal seleksiyonda elenmişken biz buralara kadar geldik. yani o kadar zekiyiz ki aslında. ama aslında hayvanız sadece. hayvan gibi yaşıyorduk. hayvanlardan hiç bir farkımız yok. bir kedi nasıl öldüğünde cennete ya da cehenneme gitmiyorsa insan da gidemez. hayvanlar birbirlerine tecavüz ederler, gerektiğinde yemeklerini çalarlar. insanlar da bunu yapar ancak zekaları daha gelişkin olduğu için işin içine fanteziler ve kötülükler girer. yani bu da aslında toplumun oluşturdugu bir değerdir. tanrının böyle bir değer yargısı olamaz. çünkü bu çok "insan"sı. yani bu konu aslında gerçekten çok uzun ve söylemek istediğim çok şey var. ama kısa kesicem. buraya kadar zahmet edip okuyan anlamıştır zaten ne demek istediğimi.
bundan 2000 yıl öncesine gidelim. ilk uygar topluluklardan biri olan roma'ya. o zamanlar bilirsiniz paganlık vardı. insanlar çoklu tanrılarını büyük bir ciddiyetle anıyorlardı. şu anki ciddiyet neyse o zaman da vardı. onlarda da hukuk ve toplumsal yapı gelişmişti. insanların güzellik yargısı vardı, sosyal güç önemliydi, siyaset ve hukuk öne çıkan konulardı, insanlar ticaret yaparlardı.. peki sonra ne oldu? bir anda hristiyanlık türedi. yerleşmesi 200 yıldan fazla aldı. bu sefer paganlık bitti hristiyanlık başladı. yani burada anlatmaya çalıştığım şey şu. bundan belki de 2000 yıl sonra olası bir nükleer savaş sonrası doğan yeni dünya düzeninde hiç kimse bu dinlere inanmayacak. siz nasıl paganlığa gülüyorsanız insanlar da belki müslümanlığa, hristiyanlığa gülücek. eşcinsellik mesela hayvanlarda bile var(googlea yazın 1 dknızı almaz). hatta inanmazsınız pid0fili bile var. sizce tanrı kendi yarattığı bir şeyi kendi kitabında reddeder mi? ne kadar insansı değil mi? korkulan bir şeyin kitapta o zaman değer yargılarıyla yasaklanması?
olası bir nükleer savaş sonrası belki de insanoğlunun gelişmesi neticesinde yepyeni bir felsefi akım ortaya çıkabilir. bu illa kutsal bir şey olmak zorunda değildir. bu bir bilgi kaynağı olabilir, yepyeni bir ideoloji olabilir. harap olan dünya düzeninde yaşamayı sağlayan yepyeni kurallar bütünü olabilir. kolonileşiyoruz, gelişiyoruz, kaynakları tüketiyoruz, silahlanıyoruz.. bunun sonu iyi değil. belki biz görmeyeceğiz ama 500 600 yıl sonra -ki o kadar bile kalmayacak- olası bir nükleer savaşta dünyanın anası gibilecek. ve işte o yeni düzenden yepyeni bir akım türeyecek. insanoğlu dünya yok olmadığı ve oksijen bitmediği sürece, gerekirse böcek gibi yer altında yaşayacaktır. hatta konu dağıldı farkındayım.. hatta bu fallout serisi, metro serisi gibi serilerde de işlenmiştir ve ben de böyle olacağını düşünüyorum.
neyse demeye çalıştığım şey şu kısaca tabularınızdan sıyrılıp olabildiğince realist bir düzlemde düşünmeye çalışın. ben benim söylediklerim doğru demiyorum. benim çıkarımlarım bunlar diyorum sadece. muhafazakar bir ailede yetişmiş, halen 8 9 sure bilen 18 yaşında kadar 3 kulluvallah 1 elham okuyarak uyuyan, halen namaz kılmasını ve abdest almasını bilen bir birey olarak büyüdüm. bunlara kendi çıkarımlarımla, öğrendiklerimle, tövbe tövbe diye diye kendi kendimin üstüne giderek buldum. selin'e hava atmaya çalışan gibindirik berkecan değilim yani. bu konular aslında çok uzun. daha ceza hukuku pgibolojisi, ceza nedir neden ceza verilir? insan neden bir inanışa ihtiyaç duyar, evrim, dünya tarihi bla bla.. bir sürü konu.. o kadar uzun ki. bunu da yazmayacaktım aslında tutamadım kendimi. neyse baya karışık, saçma bir yazı oldu. umarım ne anlatmaya çalıştığımı anlamıştır "zahmet edip de okuyan" varsa.
özet: dinler yok. allah da böyle bir şey değil. kafirim evet.