- 1 / 1 / 797 entry
- 219 başlık
- 2 trend
- 498.08 incipuan
signorina volante analtıncı nesil normal
-
+1 -2
çekgit bebee yimuzaaaaak larraaaaaaaaağaaa
çekgiiiiiiiiiiii ğiğiiiiiii ğiğiiiittttttt
bavulunu toplaaaa bebeğiğiğim çeeeğeğeğeğek giğiğiğiiitttt -
-4
titreyerek boşalacagınız hikaye anlatıyorm artı 20
roommate's big head
---
i'm bisexual and have a straight roommate who has a long dick with a big head. he's an avid cyclist, and during the winter he wears nylon long underwear beneath his clothes to keep warm while biking to and from work. when he gets home from work at night he usually strips off his clothes and walks around in his long underwear. because they're nylon and quite snug, they show every detail of his long cock. the sight of his big head bulging through the stretchy nylon drives me crazy.
he also masturbates a lot because he's sexually frustrated. he doesn't consider himself to be the least bit bisexual, but he knows that i am ... so when he's really horned up and frustrated he'll come out of his room with his cock half hard from pulling on it. that's his way of letting me know that he needs relief, badly. when his cock is swollen with arousal it's about nine inches long, and the head is huge. seeing it strain through his nylon underwear, hanging down but damn near fully engorged, is more than i can resist ... and he knows it. he gets embarrassed when i comment on his state of arousal, but won't object when i offer to take care of it for him. a few minutes later he'll be leaning against the kitchen counter, standing in the hallway, or sitting on the edge of my bed ... with his huge head sliding in and out of my throat. he loves getting sucked, and although he'd prefer to have a girl do it he'll let me provide him with what he needs when his sexual frustrations reach critical mass.
i've been doing it for him going on a year now. when he first realized that i was willing to throat his big head we were doing it two or three times a week. there were even a few occasions when it happened two or three times in a single day, but over the months it's tapered off. now it happens maybe ... once every three or four weeks. i've tried to coax him into letting me take a picture of it (i even told him that i wanted a picture so i could jerk off to it), but he absolutely refuses. he's worried it'll end up on the internet.
smart man. *
beautiful big head.
kıps * -
-2
aşiret reisinin öz kızıyla sahte evlilik yapıcamm
durumu kısaca özetleyim..
şimdi kız 5 aylık Hamile ve Babasının durumdan haberi yok.
Erkek arkadaşı, Yurt dışına yerleşmiş. Hamile olması nedeniyle artık görüşmek istemiyor.
Gerekçe;Eski Erkek arkadaşı, Daha Yaşı 21 olduğu için Evlilik yapmak istemiyor. Sosyal yaşamı ve Okuluna Devam etmek istiyor. Doğulu bir Aşiret ile de Muhatap olmak istemiyor. O yüzden Öğrenimine ingiltere de devam edecekmiş, Türkiye'ye uzun yıllar dönmeyecek ve Bebek ile alakası olmadığını Belirtmiş.
Kızın Bana teklifi şöyle,
-Benimle Evlenerek,Çocuğu Sahiplenmem.
-Evlendikten Sonra Aynı evde yaşamalıyız.
-Düğün Esnasında 10 Milyon Para Toplanacağından bahsediyor.(Ablasının düğününde 8 milyon toplanmış.)
-Paranın Yarısını Bana vereceğinden Bahsediyor.
Şartı şöyle, Evlendikten sonra 10 yıl boşanma olmaması gerekiyormuş.
Aşiret geleneklerine aykırı olduğu için, ikimizi de Yok edebilirlermiş.
10 Yıldan sonra Bir gerekçe buluruz, ikimizde özgürlüğümüze kavuşabileceğimizi söylüyor.
Ancak evlendikten sonra Okul,Çalışma staj gibi Vs. Bahaneler ile Yurt dışında yaşamalıymışız.
Bu şekilde kendi Özgür hayatımıza devam edebileceğimizi söylüyor.
Bizi bulamayacakları...
Her zaman Ziyaret edemeyecekleri bir ülke arıyoruz. Arjantin veya Uruguay üzerinde karara varmak üzereyiz.
Ancak Pasifikteki Küçük Adacıkları da Düşüyoruz. Zira Direkt tarifeli uçak seferleri oralara yok.
Siz Bu konu da Ne düşüyorsunuz.?
Sizce ne yapmalıyız.? Gitmeli miyiz? Kalmalı mıyız.?
Gidersek Hangi Ülkeye Gitmeliyiz.?
Ayrıca Benim durumuma, Gelecek olursak.?
Evlenmeli miyim sizce ?
durum ciddi, taşak geçicek olanlar gibtirsin gitsin. -
+1 -1
sevdiğim kıza mektup yazdım bi bakın beyler
@hanim bilmiyorum bu gerçek düşüncelerin mi yoksa trol müsün, ama trolsen de başarılı oldun. tüm moralimi gibip attın amk. olum o yazıyı yazabilmek için 5 tane kağıt değiştirdim lan. sırf elimden gelenin en iyisini yapmak için. eğer kız da bunu bilerek senin gibi düşünürse beni reddetmesine üzülmem zaten. -
0
sevdiğim kıza mektup yazdım bi bakın beyler
mektubu ver diyen de var olmamış hangi çağda yaşıyoruz diyen de var, iyice ikileme düştüm amk. bilmiyorum yarın ne tak yiyeceğim. -
0
sevdiğim kıza mektup yazdım bi bakın beyler
panpa bazıları tükenmezle olmamış falan yazmışlar, biraz tedirginim o yüzden vermekten. tekrardan dolmakalemle mi yazsam diye düşünüyorum, ne diyosun vereyim mi sence böylece? -
0
sevdiğim kıza mektup yazdım bi bakın beyler
olum çok sevindim lan buna, umarım ciddisindir, taşak geçmiyorsundur. -
0
sevdiğim kıza mektup yazdım bi bakın beyler
sevdiğin kız sana mesaj atsa mı hoşuna gider yoksa el yazısıyla mektup yazsa mı ? -
0
sevdiğim kıza mektup yazdım bi bakın beyler
eyvallah güzel kardeşim, çok saolasın. mektubu atmayacağım, saklayacağım. biraz eski kafa olduğum için bu işe giriştim. o zaman alternatif şeyler düşünmem daha iyi olacak, tekrardan teşekkürler zahmet edip yazdığın için. -
0
sevdiğim kıza mektup yazdım bi bakın beyler
@13 okumak isteyen okuyabiliyor güzel kardeşim. mühim olan gönül gözüyle bakabilmek -
0
sevdiğim kıza mektup yazdım bi bakın beyler
@sevecenimlann olum biyerden sonra danayamıyor insan. yeter beklediğim /: -
+43 -25
sevdiğim kıza mektup yazdım bi bakın beyler
öncelikle taşak geçicek huur çocukları şimdiden gibtirsin gitsin, durum çok ciddi beyler. aranızda gerçekten halden anlayan insanların oldupunu bildiğim için size yazıyorum.
velhasıl kelam ben yaklaşık 1 yıldır izmirde bir kitabevinde çalışıyorum, haliyle müşterilerle de içiçeyim. yaklaşık 1 ay önce bir kızla tanıştık, kız bu bir aylık süreçte sadece 1 kitap aldı ama her 2 günde bir yanıma geliyor. beni görüyor, biraz sohbet ediyoruz sonra gidiyor.öyle ki telefon numarasını bile verdi. ama pek iletişim kuramadık telefonla.
herneyse şimdi ben bu kıza açılmayı kesinlikle kafaya koydum. ama çıkıp da karşısında konuşacak cesaretim yok, o yüzddn bu mektunu yazdım. bu haliyle bir zarfa koyup kız gelince ona vericem. artık ne olur sonrasını bilemiyorum. ama iş benden çıkmış olacak hakkımda hayırlısıysa olsun demekten başka bişey gelmiyor elimden.
şimdi olayın sizle alakalı olan yerine gelince sizce çok mu yavan beyler? acayip leyla olduğumdan yanlış bişry yapmak istemiyrum, ne düşünüyorsunuz? sizce bu şekilde vermem uygun olur mu yoksa hiç bulaşmayım mı bu mektup olayına?
tekrar söylüyroum taşak geçecek olanlar yazmasın bile mümkünse.
istediğiniz kadar ekgibeyebilirsiniz bu arada.
düşünceleriniz için şimdiden saolun.
http://www.imgim.com/4159incin3849767.jpeg
edit: yazın okunmuyor diyenler için ;
1.parça http://www.imgim.com/4762incih1187441.png
2.parça http://www.imgim.com/4239inciv4369969.png -
0
ben cem toker soruları alayım
belki sorulmuştur takip edemedim ama hatirlatmakta fayda var;devletin hastahanelerde milleten alamadığı 'tedavi ucreti' adi altindaki haraci eczaneler araciligiyla tahsil ettirmesi hakkinda neler düşünüyorsunuz? -
0
ben cem toker soruları alayım
babadan ecevit'çi olan biri olarak, onun yaptigi yanliş muhafazakar kesimi asker ile birlikte ötekilestirmekti ve bu yanlış turkiyenin kaderini değiştirdi. tek yanlış bütün doğruları zütürdü sen bu yanlisa bi el at samimiyetine inandir her kesimi. o zaman bi görüselim. uyudun mu? neyse sen musait değilsin sanirim . -
0
istanbullu olanlar beri gelsin burası neresi
gerçekten mi, bak dalga geçmeyin yemin ederim önemli bi durum var. güvenebilir miyim ? -
+1
istanbullu olanlar beri gelsin burası neresi
videonun 1:44 üncü saniyesinde arkada çıkan yer
arkadaşlar bu arkadaki caminin ismi nedir?
bilen yazsın lütfen dalga geçmeden.
https://www.youtube.com/watch?v=OJHH_wlzogU#t=1m44s -
-1
üniversite öğrencileri derste neden konuşur
konuşma, değerlerini biçimsel yumuşaklıktan alan bilime karşı gizli gizli meydan okuyan ve sistematik olmayan bir olaydır ve dil süreçleri ve dil becerilerinin gelişimi için kullanılan nihai araçtır. genel olarak sosyal bir ihtiyaç olmakla beraber söz konusu ortamlar ve durumlar farklı ise bu gereksinim, pgibolojik hatta fizyolojik bir ihtiyaç olarak bile görülebilir.
istenmeyen davranışlar listesinin en önemlilerinden olan ‘öğrencilerin derste konuşması’ öğretmen, öğrenci, ders konusu ve sınıf ortamı öğelerinin oluşturduğu kaynak-mesaj-kanal-alıcı dan kaynaklanan çeşitli sebeplere dayanmaktadır. bu elemanların her biri ayrı ayrı sebep olarak değerlendirilse de aslında birbirini etkileyen domino taşları niteliğindedir. bu durum hem bir gözlemcinin hem de içinde yaşayan kişinin kombine görüşüdür. ancak konumuzu ‘4 boyutlu’ olarak ( hoca, ilgili öğrenciler, sınıf ortamı ve ders ) sınırlayıp daha somut hale getirdiğimizde düşüncelerin subjektifliğe doğru kayma göstermesi kaçınılmaz olacaktır.
sağlıklı bir iletişim süreci, kaynağın inanırlık (saygınlık – güvenirlik) ve sevilirlik (sevilme düzeyi-popülarite) düzeyiyle doğru orantılıdır. öğrenciler için öğretmenin inanırlık düzeyinde iletişimi engelleyici bir faktör olmadığı cinsiyetler arası fark gözetmezken sevilme düzeyi için aynı yorumu yapmak pek de olası değildir. bu faktör kız öğrencilerde tüm ders sürecinde öğretmenin dış görüşünden başlayarak çeşitli vasıfları hakkında –anında- yorum yapma ( gülüşü çok güzel, sakalları yakışmamış, burnu çok estetik duruyor?..vs ) eğilimini göstertirken, erkek öğrencilerde hayranlık bazen de tersi düşüncelerden ötürü konuşma gereksinimini hissettirmektedir.
ses, bir rolü seslendirmiyorsa eğer karalama gibidir. öğretmenin ideal olarak sadece ilk iki sıraya, idare eder derecede 3., zorlamayla 4. sıraya hitap eden arka sıraları yok sayan ses tonu ve göz teması arka sırada oturan öğrencinin öğretmeni net bir şekilde algıla-ya-madığından ilgisini farklı yönlere kaydırmasına sebep olmaktadır ( burada öğretmenin arka sırada oturan öğrencilerin, derse ilgisi olmayanlar olduğunu düşündüğü varsayılmaktadır). ingiltere’de yapılan bir araştırmaya göre öğretmenin ses tonu öğrencilerde hipnotik uykuya sebebiyet vermekte ve öğrenci bunu ‘çok uykum var, göz kapaklarımı tutamıyorum, gözlerim açık rüya görüyorum resmen…’ gibi ifadelerle dile getirmektedir
iletişimin %55’ini oluşturan öğretmenin beden diliyle ilgili (ders boyunca genelde sadece masada, omuzları hafif çökük, eli genelde çenesinde oturması, yazı yazmak için kalktığında bile masaya iki adım uzaklıktaki tahtayı sağ tarafından kullanmaya başlaması…) izlenimler öğrencide kısmen motivasyon ekgibliği oluşturmakta, direkt olmasa da dolaylı olarak öğrenciyi kendi arasında ders dışı konuşmaya itmektedir. ancak öğretmenin dersi cezp edici bir şekilde anlatması, espri yapma ve fıkra anlatma konusundaki ustalığı ve öğrencilere basit gibi gözüken ancak hiç kolay olmayan sorular sorması, sıra dışı algılanan görüşleri ve geribildirimleri bu kez öğrenciye dersle ilgili yorumlar yaptırtmaktadır; zira öğretmen tarafından tek yönlü iletişim modunda işlenen dersler hedef kitle düşük zekâ ve eğitim düzeyine sahip olmadığından, kişi konuşma gereksinimi karşılamak durumundadır.
adler’e göre güdülerin altında ihtiyaç enerjisi vardır, öğrenci açısından ‘derste konuşma’ hem pgibolojik hem de sosyal bir ihtiyaç gibi algılanmaktadır. çünkü hem gelişimsel bağlamda (genç yetişkinlik- yakınlık kurma gereksinimi) hem bilişsel olarak düşündüğümüzde öğrencilerin pgibopatolojisi bu güdülenmeye müsaittir. kimi öğrenciler dersteyken fikirlerini herkesin duymasından ziyade muhtemelen yakın arkadaşı olan yanındaki kişiyle konuşmakta, çünkü fikirlerinin diğerleriyle ters düşeceğini, yanlış bir şey söyleyeceğini yahut derse aktif olarak katılmaya gerek olmadığını düşünmektedir.
daha da teferruata indirgersek; önceki dersin etkilerini bir sonraki derse aktarmak çok da zor değildir. geri kalan öğrencilerin ise kimilerinin uykudan isteksizce yeni kalkmış olması, dersi sıkıcı bulma olasılığını artırmaktadır. ‘ toplam kalite bağlamında sınıf içinde iletişim yollarına etki eden faktörler’ adlı tez araştırmasında öğrenciler derste sıkıntının arttığını ve –konuşarak- bu sıkıntıdan kurtulduklarını belirtmişlerdir. çıkarsayabiliriz ki, ön sırada oturan öğrenciler genelde derse olan ilgisinden arkadakiler ise kısmen ilgisizlikten ötürü konuşmaktadır. c. jung’ın tanımladığı dışa dönük bireyler konuşma ihtiyacını her koşulda karşılama eğiliminde oldukları için aynı davranışlarını ders esnasında da sürdürürler. kimi zamanlarda ise öğrenci ‘ikaz’a maruz kalmadığı için davranışının diğerlerinde rahatsızlık uyandırdığı durumunun ayırtında değildir ( burada öğretmenin ikaz etmemesinin üç sebebe dayandığı düşünülmektedir: birincisi uğultudan rahatsızlık duymamaktadır. ikincisi yaş ortalaması 22 olan kişilere ‘susun’ şeklinde uyarı yapmayı onlara yakıştıramamaktadır. üçüncüsü kimseyi ikaz etme zorunluluğu yoktur ).
varoluşçu yaklaşıma göre ‘hürriyet’ insanın en temel gereksinimidir ve dersteyken ‘konuşmama zorunluluğu’ öğrencide -hürriyetin engelleyicisi- niteliğini gösterip, otoriteye baş kaldırma isteğini uyandırır. engellenmişlik durumları bireyde yasak olanı daha fazla yapma gereksinimi hissettirir. pgibanalitik olarak bu durum, süperegonun bastırılıp id in ön plana çıkartılmasını andırır. öğrenci, öğretmene yönelik simgesel davranma gereğini, konuşarak göstermektedir.
freud’ a göre konuşmak, insanın zihinsel bozuklukları için sağaltıcı bir etkidir. kaldı ki söz konuşu özellikle ‘aşk’ sa, aile, ekonomik durum, din veya siyaset ise öğrencilerin dil engeline takılmadan iletişimi ‘ses’e indirgeyebileceği en kompleks yapı sınıftır.
“insan solucanlardan ve yumuşakçalardan farklı olarak kendilerini tanımlayabilmeleri ve bilinçlenmeleri için birbirine gereksinim duymaları insanın ‘sosyal bir yaratık’ olduğu anldıbına gelir, etrafımızda bizim nereden bitip, başkalarının nereden başladığını gösterecek birileri olmadığı sürece kendi benliğimizi tümüyle kavrayamayız” der ünlü bir yazar, h. s.sullivan’ı desteklercesine. ders konusu itibariyle öğrenci için cazip ise asıl abes olan susmaktır. tersten baktığımızda ise dersin konusu ‘defalarca ısıtılıp önüne koyulan bir çorba’ özelliği gösterdiği zaman bu durum öğrenci için derste konuşma sebebi teşkil eder. (birbiriyle çelişiyor gibi gözüken ancak çelişmeyen iki ifadeden bahsettiğim sanırım şüphesizdir.)
insanların dışsal mekanizmalardan kurtulması, verimli bir iletişim sürecinin ön koşullarındandır. burada söz konusu, herhangi bir üniversitedeki herhangi bir sınıf ise dışsal mekanizmalar öğrenciyle neredeyse bütünleşmiştir. üniversiteye gelmeden önce öğrencilerin %80inden fazlasının hayalini kurduğu amerikan filmlerindeki üniversite amfilerine benzer yerlerde ders göreceği hayallerinin, söz gelimi 3cmlik yalancı merdivenleri, iletişime, entelektüelliğe, ve sükunete teşvik ettirtmesi beklenen ancak isteksizlik, gevşeklik gibi duygular uyandıran mavi rengi, yapı mütayidinin fazla para almak için büyük kirişlerin arasına koyduğu 30un üstündeki işlevsiz aydınlanma aygıtları, eskimiş sıraları ve nazar boncuğu görevi gören alkışlanmaya değer tek teknoloji ürünü projeksiyon aleti ile hayallerin sadece %20’sini karşılayan bir yapıda olması öğrenciler için dolaylı bir konuşma sebebidir.
davranışların ‘neden’lerini araştırmaya hayatını adamış, bu uğurda her şeyi tehlikeye atmayı göze alacak kadar cesur olan pgibanalitik kuramın öncüsü sigmund freud, puronun apaçık bir erkeklik organı simgesi olmasına rağmen, bu alışkanlığına dönük sorulan sorulara “bazen puro yalnızca bir purodur” diyerek yanıt vermiştir. bu yüzden öğrencilerin derste konuşma sebebi, bazen ‘yalnızca konuşmaktır’. zira bazı şeyler duyulsun diye değil, o an –konuşmak- önemli olduğu için söylenir.
montesquie gibi düşündüğümüzde öğrenciler, az düşündükleri için konuşuyordur.
eflatun gibi düşündüğümüzde ise öğrenciler aklını kullanma sanatının bir gereği olarak konuşuyor olabilir. -
+4
osmanlıya sığınan hollandalı korsanlarr
öncelikle;
(bkz: küçük murat reis)
ya da; "jan janszoon van haarlem"...
avrupa'da bir laf vardır;
"de ergste turk was nota bene een hollander..!"
manası da şudur;
"en zalim türk kesinlikle bir hollandalıydı... "
bu söz tabi ki fevkalade derin manalar ihtiva eden bir sözdür ve burada bahsedilen hollandalı türkler ise osmanlı'ya sığınan, osmanlı himayesine giren hollandalı korsan kaptanlardır.
birkaçını biliyoruz, yukarıda da bahsettiğim küçük murat reis bunların en önemlisi ve en ünlüsü muhakkak.
17. yüzyılda yaşanan ingiltere-hollanda savaşları esnasında imzalanan breda antlaşması ile ingiltere ve hollanda devletleri korsanlık faaliyetlerine son veren bir dizi kararlar almışlardı.
böylece hollandalı denizciler için en önemli geçim kapısı olan korsanlık faaliyetleri sona ermişti, lakin bazı hollandalı kaptanlar bu antlaşmaya uymak yerine birleşerek faaliyetlerine devam etmişler, bu birleşen korsanlar fas sultanı'nın himayesine girerek, ispanya'nın fas'taki selle üssünü alarak burada toplaşmış ve faaliyet göstermişlerdir.
daha sonra ise fas osmanlı himayesine girince de bu hollandalı korsanlar cezayir beylerbeyi'ne bağlanarak birer "deniz akıncısı" olmuşlar, islama ve türklüğe hizmet edip, batı akdeniz ve atlantik'te müthiş akınlara ve başarılara imza atmışlardır.
(bkz: izlanda seferi)
iş bu hollandalı korsanların murat reis dışındaki en ünlüleri şunlardır;
-rotterdamlı jacob de hoereward--->süleyman reis.
-von harlem veen boer--->süleyman reis.
-simon de danser ya da de danser van algiers--->bizde bilinen adı ise deli kaptan ve şeytan kaptan'dır.
-anthony janszen van salee--->küçük murat reis'in oğludur, amerika'da “anthony the turk” olarak anılırdı.
-jacob van de vries--->gedikli reis.
-herbert von de boer--->küçük ali reis.
-vossen vaen boer--->küçük süleyman reis. antillerin fatihi.
bunların dışında hollandalı olup 17. yüzyılda osmanlı himayesine giren toplam kaptan sayısı 60'tır ve salt bu hollandalı kaptanlarımızın cezayir limanına getirdiği avrupalı savaş ve ticaret gemisi ganimet sayısı 1400'dür ki bu rakam da hollandalı korsanların osmanlı'ya ne denli faydalı olduğunu ispata yetecek rakamdır. -
+2 -6
ekşide yazarlığım onaylanmış beyleeerrr
uzun zamandır login olmuyordum, dün gece bi giriş yaptım çaylak onay sırası 1 yazıyordu. bende son düzenlemeleri falan yaptım, bu sabah bi baktım onaylamışlar. acayip bi duygu valla.
size serkanın gibinin keyfine göre yönettiği bu ergen yuvasında iyi eğlenceler diliyorum.
hadi ben kaçar * - daha çok