- 2 / 2 / 20 entry
- 1 başlık
- 94.12 incipuan
senediyon önüncü nesil normal
-
0
beyler bi sıkıntım var
Ya biraz bencilce olacak ama gibtirin gidin amk bu entrinin altında ne işiniz olacak benim dert beni zorluyor zaten -
0
beyler bi sıkıntım var
Beyler öncelikle şunu bilmelisiniz ki öyle borçla dertle başı dertte olan bir panpanız değilim. Ben öğrenciyim ve yaptığım bir hata yüzünden bir yere borçlandım. Ve bunu ailemin bilmemesi gerekiyor. Acilen 2000-2250 TL nakit bulmam lazım ne yapabilirim. Gerekirse senet imzalarım ama nereye gideceğimi bilmiyorum
Not: Öğrenci olduğum için banka kredi vermiyor. -
0
okursan hayatını değiştirmek zorunda kalırsın 2
Hayal gücünün inceliklerini gibeyim senin çok iyi. Rez -
0
saçla ilgili problemleriniz söyleyin kuaförüm
Heh sonunda aradığım adam geldi amk. Derdimi hiç anlatamadim kuaföre" yanlar kısa olsun" burdan sonrasi gelmiyor önce ki kuaforum almanya ya gittigi için hiç bir kuaför ne demek istediğimi anlamadı her trasimda pismanlikla ayriliyorum. Yüz hattim yuvarlak yüzüme gerçekten yakışan bir sakal modelim de var aynı şekilde yanaklardan ceneye doğru uzuyor. Genetik midir bilmem ama cenemde ki sakallarin rengi kızıla yakın ve hoş bir görüntü sağlıyor. Neyse Umarım kafanda biraz hayal edebilmissindir. Bana nasıl bir saç modeli onerirsin ve bunu kuaforume nasıl aktarabilirsin yardımcı olursa mutlu edersin panpani.
Not : çok kisa ve çok uzun saçlar yakışmıyor -
0
kamerada gördüğüm paranormal olaylar
Ulan sıkacaksan doğru sık yok hafıza kartıymış yok siyah beyazmış, ona kayıt cihazı lazım amk siyah beyaz çekiyor diyorsun bide, hafıza kameranın neresine soktun onu anlamadım -
0
araba tercih hakkında yardım
OLM?! Oto galericiyim, o kadar arabaya bindim ki sayamadım bile ama en çok içim giden Volkswagen Passat 1.6 TDi BlueMotion Trendline idi bi ara arabayı eve sokasım geldi o derece, pejo rcz ye paran yetiyorsa passat al hem aşırı konfor ve çekicilik var hemde kolay satarsın(zor durumda kalsanda) -
0
boşluktayız ulan
Hocam, öncelikle kusurlarımı bana bahşettiğiniz için teşekkür ederim. Odamda babamdan kalan yaklaşık bile değil tek tek saydığım 858 adet roman ve onlarca da angiblopedi var. Dediğiniz gibi kapitalizm hakkında hatrı sayılır bir düşünceye sahip değilim. Peyami Safa tabir-i caizse örnek aldığım yazarlardan. Özellikle "Mahşer" ve "Bir Tereddüdün Romanı" adlı romanlarını 2 kez bitirmiş ve kendimi o romanların içinde kaybetmiştim. Oktay Anar'ı yeni duyduğum için kendimden utandım sayenizde. Yazdığınız her bir maddeyi dikkate alarak yazılarıma daha da dikkat etmeye çalışacağım. Geceniz güzel olsun. -
0
boşluktayız ulan
Buraya kadar beyler. bulabildiğim bunlar var. Düşüncelerinizi söyleyin. Dikkate alacağımdan emin olun. Biraz iç karartıcı, biraz sıkıcı uyarayım. Geceniz güzel olsun. Haydi Eyvallah -
0
boşluktayız ulan
Hayatımdan bir fahişe 6 kız geçti bunun en etkilisi 5.incisiydi .. Hergün bir kaç kıza resmen aşık olduğumu zannediyordum aşkın ne anlama geldiğini bilmeden birine farkında olmadan aşık olmuştum tamam, 3. sevgilimden daha güzel ve iyi değildi ama benim düşüncelerime uyan benim için 4/4 lüktü ilk başlarda sadece takılıyordum ta ki 30 temmuz’a kadar bir dostumun evindeyken hiç kimse beni bu kadar güzel öpmemişti, olay nasıl başladı bilmiyorum ama tahmin ediyorum tam sigarayı içine çektiği yaklaşmıştım ona nikotin ilk önce onun damarlarına sonra da benim damarlarıma karıştı. Bunu kafam iyi olduğu için mi yazıyorum tabiki de hayır eğer öyle olsaydı bunu yazıyı çok fazla yazardım ayrıldıktan 1 ay sonra 7 senelik bir arkadaşımla çıktığını öğrendim umrumda değildi öğrenmeden önce çünkü benim de bir başkasıyla ilişkim vardı, bir süre sustum etrafım da gülen herkesi öldürmek istiyordum o an için gülmek bana dünyanın en iğrenç bir eylemi olduğunu düşünüyordum şaşırtıcı ama o gün çok çok fazlasıyla param olduğu halde içmedim ayık kafayla geçmişe dönmek istedim sanırım döndüğümde o ”an”lar sürekli düzenli bir şekilde aklıma gelip duruyordu delirmek üzereydim sanırım ”Senediyon sipariş var” gelen ses.. siparişinize sokayım ben kendimi kaybediyorum bi durun iki dakka dünyanın da dıbına koyim düşünmek için fırsat vermedi dönmeye devam etti” diye düşünüyordum orada ilk defa kendimi kaybetmeye korktum sigara aklıma geldi durduk yere aldım yaktım bir tane içime çektiğim duman bana gülüyordu resmen gülme be huur çocuğu hayatımın yarısında seni içimde taşıdım ağustosun göbeğinde hazanı yaşadım kısacası özellikle baya bi ayaz vardı babam gözüme takıldı bi an oda gülüyordu ulan insanın evladı acı çekerken sen nasıl gülebiliyorsun o an ilk ve son defa onu öldürmeyen geçmişine küfrettim ona sıkılan kurşunlardan bi tanesi isabet etmiş sadece aradım o yavşağı utanmadan efendim kardeşim diye açtı telefonu duyduğuma göre yeni ameliyat olmuş dıbına kodumun dokturu benim ağabeyimin hayatını kararttın buna niye bişey olmadı sordum doğru mu bu diye evet dediği an telefonu kapattım zaman çoktan geçmiş o an kapanış vaktiydi Bi türlü R harfini söyleyemeyen adamın yanına gittim bu gece asıl darbeyi rakı vuracaktı bana o da yaptı bilinçsizlikle bir huur çocukluğu 37 yaşında ki bir adamın cd-çalarında duman ne arıyor ulan özlellikle ”yanıbaşımdan” ilk şarkımızdı bu huur çocuğu söyleyemediğin ”R” harfini gibim ben neyse bugün 5 kasım şu kasımda aşk başkadır muhabbeti var dünya da dünya’yı gibim ayrılığımızın 3. ayı dıbına kodumun yerinde hala unutamadım hala dün yaşanmış gibi onu unutmam için 2 yolu var ya ona benzeyen biri gelip kaldıracak beni yada bir hayat üstümden geçip gidecek… En dibinden bir not; Ona geri dönmeyi ölmeye tercih ederim * -
-1
boşluktayız ulan
TEK KiŞiLiK OYUN
Yetişkin aklı başında bir birey olmanın ilk koşulu insanlara ‘her şey yolunda’ izlenimi vermektir.
Bir süre bu oyunu oynadıktan sonra içten sohbetlere içten pazarlıkların karıştığını görürsünüz.
Zihinde oluşan ve merkez üssü bilinçaltı olan bu deprem elbette sizi yoracaktır. Kıracak, dökecek ve hayallerinizi enkaz altında bırakacaktır. Bu yük, dünyevi hayatta ki aile ve çoğu arkadaş ilişkilerinizin önüne geçecek ve aslında içinizde ki tek kişilik oyunu başlatacaktır. Size sunulan hayatı(!) geri çevirdiğinize inanan toplum doğru yolun doktor olduğuna inanır. Gülünç! Şüphesiz doktorlar aptaldır.
Sizi topluma kazandırmaya çalışan bir pgiboloji uzmanının asıl niyeti paranın nabzını tutmakken, böyle bir ikili ilişki ne derece hoşnut eder insanı? Evet, insan gerçeği arar ve ‘gerçek’ sizi bekleyen soğuk bir mezardan başkası olmayacaktır. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Üstelik sizden bir şey talep etmeden!
Kaçıp gitmek gelir içinizden fakat istisnalar hariç en uzak noktanız kendi odanız olacaktır.
işkence sehpasına uzanır gibi uzandığınız yatakta gözleriniz hep aynı noktada kalır. Siz yaranızın derinliğine hüzün duyarken, hayal ve kalp kırıklarınız usulca tavanınızı kaplar. Odanız küçülür ve aynı oranla gözleriniz büyür.
Hangi kırıkta başlamıştı hayat ve hangi kegibte gelecekti ölüm dedikleri?
Bana soracak olursan..
Gürültülü bir soluk çektim insanlar arasında ve toprağıma üfledim dile getirilmeyenlerimi
Geçmişimin altını çizdim Geleceğime sigara bastım
Keskin bir kalemle dikine ilerleyen bir yol çizeceğim kendime. Kırmızı bir yol. Zamanı geldiğinde en büyük oyunumu Tanrı’ya karşı oynayacağım.
Peki sen? -
0
boşluktayız ulan
SAPLANTI
Sevmek ayrı, saplantı ayrıdır. Şimdi açık olmak gerekirse, insanların ayrılık sonrasında oturup ağlamalarını sevmiyorum. Tabii bu duruma göre değişiyor, genelleme yapmayalım lakin bir çoğumuzun sevgi diye sığındığı durum saplantıdır. Genel olarak kadınlar bu konuda daha naif. Sen, seni seveni görmeyecek kadar körleşirsen, başkalarının yatağına sadece fantezi olursun. Açık ve net bir şekilde dile getiriyorum. Binlerce hayat hikayesi dinledim, gece radyo yayınları sunmanın lezzetli olan yanlarından birisi buydu. Gerçi pek lezzetli değil çünkü dinledikçe tanıdım yaşamı ve tanıdıkça içe kapandım. Ben anlamıyorum, sevmenin bu denli “her şeye katlanmam gerekli” düşüncesini beslediğini. Bir insan sevdiği için her şeye katlanır mı? Aldatılmak? Şiddet? istismar? Elbette katlanmaz diyorsunuz lakin bir çoğunuz it gibi katlanıyorsunuz. Köpek gibi ayrılık sonrasında bile kıskanıyorsunuz. Bir zaman sonra bir mesaj ile hemen pergelleri gevşetiyorsunuz veya herhangi bir dostunuzu ağlama duvarı yaparak dert yanıyorsunuz. Bazı yaşanmışlıklar kazadır, bazı anılar kalıcıdır ama insan ruhunu bu şekilde satmamalı. Hayatının bir dönemini yanlış yerde yanlış insan ile heba etmek yaşamın diğer kalanını en iyi şekilde savunmak için kalkandır ama bile-göre gibilmek ayrı bir hadisedir. işte bu sevgi değildir. Sevginin ardına sığınıp, ay ışında güneşlendiğiniz gecelerinizde döl yatağınızı inleyerek gevşetmeniz bile yeterlidir aldatılmak için. insanın kendi ruhunu kandırması bile şiddettir
16,01,2015
02:33 -
0
boşluktayız ulan
Bazen
Düşünüyorum da, çoğu insanların egosundan dolayı yürüyemediğim bir yolda neden hala inatla ilerlemeye çalışıyorum? Beynimi bu aralar kullanamıyorum durdu sanki, bir tartışma konusunda artık konuşamıyorum hata olduğunu bildiğim halde bir karşılık veremiyorum susuyorum. Sorulan sorulara yalan cevap vermeye yalan söylemeye o kadar alıştım ki artık bilinçsizce ağzımdan çıkan 10 kelimeden 3’ü yalan oluyor. Sevmiyorum tabi bu olanları ama insanlar ancak ve ancak bunu hakediyor gecenin bi vaktinde benim düşündüklerimi benden önce kaç kişi düşünmüştür? yanılmıyorsam baya bi az hiç bir konuda kesin olarak bi bilgim yok. Ne düşündüğümü bile bilmiyorum yazamıyorum dıbına koyim…. daha doğrusu düşünemiyorum artık çevremde ki insanlar beni kendi beyinlerine benzetti nerdeyse onlara özeniyorum artık diyeceğim uzun bir yazıdan kaçan insanlar bana gerizekalı olduklarını vaad ediyor. Geçmişimi hatırlıyorum ve iğreniyorum geçmişimden o intiharları tekrar tekrar yaşamak istemiyorum. Şeymaya, serapa, ireme , ayşene, fatoşa, yasemine ve en önemlisi ona kesinlikle dönmek istemiyorum. artık onlarla yaşadığım her dakika bana kabus olarak beliriyor. Birçok dostumu kaybettim elimde kalanlarıda kaybedip kendimi bulmak istiyorum bir ömrümü verebileceğim bir kadına aşık olmak istiyorum. Evlilik hayallerini kurmayı hiç sevmedim kurmamda. Bu benim için büyük bir yıkım olur kendimi kaybederim. Gerçi bulmuşta değilim ama hayatımın 4/1 ini bu odada geçirdim. Bu odada kaç tane hayal kuruldu tanrı bile bilmiyor. Kaç kez sevişildi onu biliyorum çok saçmaydı zaten hatırlamak bile istemiyorum bazen. Bu odaya benim haricimde kaç insan girdi zorlasam tahmin ederim fakat kesin bi sayı veremem hayatımı verdim ben bu odaya kaç kutu ilaç içtim orası bile belli değil. Ben asla bileklerimi kesip intihar etmiyeceğim bu odada etraf batar sonra annem uğraşır dayanamaz benim kanımı görmeye bişey olur. Kendimi asabilirim temiz iş aslında inadına yanlış düğüm atarak acı çekerek ölmek benim hayalim. Çünkü bedenen hissedeceğim son duygu olacak huzurlu bi şekilde ölmek insanın en büyük acısı olur heralde. Benim için hayatından vazgeçmeye çalışan birini de tanıdım. ilişkimizin ilk günleride beni öpen insanı da. Anlatmıştı bi kaç gün önce saçma sapan bi hikaye yine bi dediği bi dediğini tutmuyordu aslında ama yinede dinledim. Çünkü özlemiştim kafamı yastığa bastırıp sessiz bir çığlık attım. Eğer doğruysa 18 yaşında ki bir kız çocuğu için fazla saçmalık bu hikaye kilo almış galiba son gördüğümde….
bu günlerde yine birşeylerin peşindeyim dün gördüğüm rüyayı hatırlamaya çalışıyorum 3 gündür tabi 1 saniyesini bile hatırlamıyorum.Bir insan alzehimer hastası olursa ne yaşar diye düşünmüştüm. Galiba cevabını buldum. Delirecek gibi oluyor insan hatırlamaya çalışırken bilinçsizce kalkıp dolanıyorum etrafımda hatırlayamıyorum bun çeşit bi azap lan diyorum Tanrı’dan hesap sormak gibi olmasın NEDEN? diye soruyorum sadece kendime değil bütün dünya’ya bütün evrene bütün tanrılara bir cevap gelmiyor. Ve kendimi uyumuş olarak buluyorum bi an. Kalktığımda telefonum bildirim ışığı her zaman yanar alıştım gözümü açar açmaz telefonuma bakıyorum. Ama asıl beklediğim ondan gelen bir mesaj var mı? yok 1 kez gelmişti sadece şu 1 hafta içinde. Ama düşündüm bi anda ben hiç atmadım ona içimden geldi bu sefer ciddi ciddi ben attım saat 07:24’te saat 07:50 ile 08:10 arasında görecek bu mesajımı en azından uyandığımda bir mesaj olacak telefonumda.
Not: Bu yazımda asıl anlatmak istediğim konu kafamın karışık olması kısa bi cümleyle anlatamazdım çünkü; bu kadar karışık olduğunu bende bilmiyordum. -
0
boşluktayız ulan
Cevapsız Arama
Bu insanlardan biriyim ben de. senelerdir “çok çektiriyorum” arkadaşlarıma. öyle diyorlar yani. yüz yüze görüştüğümüzde “zütoş…” gibi serzenişlerde bulunurlar hep. en sevdiğim kısmı ise, bezdiğimde ya da içimden gelip açmaya karar verdiğimde “niye açmıyorsun?” sorusunun sorulması. “n’oldu ki?” derim mesela. “bi’ halini hatırını sorayım dedim” derler. ouuv ne önemli gerçekten. bunun önemsememekle alakası yok ama olabilir de. çünkü “kötüyüm tak gibiyim” desem yataklara düşecekmiş, delirecekmiş, hemen yanımda bitecekmiş, iyi olmam için her şeyi yapacakmış gibi davranan samimiyetsiz bir insan da aslında önemsemiyordur. Niye birbirimizi kandıralım ki? “umurunda değilse niye arıyor?” sorusuna ben de hala cevap bulabilmiş değilim. bazı insanlar için meraklı olmak ve herkesle iletişimi canlı tutmak bir yaşama güdüsü olabilir, sanırım o tip bir şey. ben bunlarla tatmin olan bir insan değilim; ne kadar çok kişi ararsa o kadar mutlu olan, varlığına o kadar anlam katan biri olamadım. çok tıraş muhabbetler bunlar. başka dertlerim var, başka mutluluklarım var. fuzuli telefonlar ekgib kalabilir. belki herkesin telefonunu açıp da bazılarınınkini açmamazlık etsem kırıcı olabilir ama, öyle değilim. sektirmeden açtığım bir annemin telefonu var, ki astım hastası, korkuyorum haliyle. babamın telefonlarına da bakıyorum genelde, çünkü sonra çok küfrediyor. andropozda zaten, kırmak istemiyorum. hatta öyle ki, bazen ciddi ciddi düşünüyorum; annem olmasaydı cep telefonu kullanmazdım muhtemelen. yanıma almadan çıktığımda kendimi gerçekten daha bağımsız hissediyorum. ve bu bağlamda cevap vermemek bana yetmiyor aslına bakarsanız. özgürce meşgul tonu verebileceğim kapasiteye ulaşacağım günleri arzuluyorum. şu hayatta kaybettiğimiz en önemli yetilerden birinin “hayır” diyebilmek olduğunu düşünüyorum. telefonun çaldığını görüyorum ama açmıyorum, hala bir “kırmama” kaygısı güdüyorum demek ki. oysa ben HAYIR’a basabilmeliyim, karşı taraf da “ha konuşmak istemiyor” deyip hiçbir şey olmamış gibi normal hayatına devam etmeli. öyle olmuyor ama açmadığım zaman bile. mecburmuşum gibi, 7/24 kendisi bana ulaşsın diye cep telefonu kullanıyormuşum gibi, çemkirmelere maruz kalıyorum. huyumu bilenler bir kere arar, açılmayacağını anlayınca yarısında kapar, üstüne sms atar: “titreşime alıp zütüne sok o telefonu birazdan yine arayacağım” diye. ne gerek varsa. burada mesele aslında karşı tarafın merakını giderememesi ve egosuna zeval gelmesi. “nasıl açmaz!” gibilerinden. böyle açmıyorum işte. çok kolay. hiçbir şey yapmama gerek yok. “çok acil ara beni” diye sms atmayı deneyenler bile oluyor. bakıyorum, çok acil bir durumda arayacağı biri değilim. çok acil bir durum olsa, sms de atmaz. ya aptal aptal bir şey soracak, ya da “ekikiki başka türlü konüşülmüyür olm senünlü” diyecek. o yüzden yine aramıyorum. çünkü zaten ben “aranmalık” bir insan olduğuma inanmıyorum. bir insanın beni araması için bir sebep göremiyorum. ben olsam beni aramazdım. bu yüzden, çemkirdiklerinde, “arama o zaman oğlum” diyorum fakat kırılıyorlar. aslında anladıkları gibi değil de işte yine zütü kalkık oluyoruz her hâlükârda. bağımlı hissetmediğimiz, “hayır” diyebildiğimiz, “birey”
kalmayı seçtiğimiz sürece kırıcıyız, snobuz şu hayatta. bazen üzülmüyor değilim. hep değil ama bazen. -
0
boşluktayız ulan
DiBE VURMA SANATI
Tanrının yarattığı birçok bir taka yaramayan insanlar yardımıyla daha kolay sanatın eserlerini ortaya çıkarırız. Genellikle bu tür insanlar hayatın amacını kavrayamamış sadece toplumun gösterdiği patikadan ilerliyorlar zorunlu gibi. Buna engel olmak dünyada imkansız olan tek şeydir.
Öncelikle alkolle daha çok samimi olursunuz. Eğer paranız varsa uyuşturucuya bulaşırsınız. Sebebi olan insandan ölmesini isteyecek kadar nefret edersiniz diğer yandan da onun kollarında ölebilmek için çok seversiniz. Her ne kadar bir araya gelseniz de bir türlü cesaret edemezsiniz içinizi dışınıza vurmaya. Havadan sudan konuşursunuz istemeyerek ama bu bile sizi tatmin ediyor sesini özlemişsiniz. Kokusunu daha çok tabi, göz göze gelemezsiniz sürekli ufka bakarsınız bir şey göremezseniz de. Devamlı ona sarılma ve öpme isteğiniz o an en güçlü duygu olmasına rağmen gururunuzun ve cesaretinizin üstesinden asla gelemez. Dünyanın en gurursuz insanında bile bir tutam gurur vardır. Yeter ki canı yansın. Her sabah kalkıp sosyal hesaplarına bakarsınız o gün ile ilgili bir şeyler yazmış mı diye? Olmamasına şaşırmazsınız. Hayatınız çok normal gibi göstermeye çalışırsınız hayatınıza başka birilerini katarsınız unutmak için. Başka bir aşkın o insanı öldürebileceğini düşünüyorsunuz. Fakat siz daha çok acı çekiyorsunuz. 2 kişinin hayatına girmeye çalışıyorsunuz farkında olmadan bu sayı kaç olursa olsun kafanızda bitirmediğiniz sürece asla o insanı öldüremezsiniz.
Daha çok küfredersiniz, daha çok içersiniz, daha çok kapanırsınız içinize. Etrafında olmayan insanları fark ediyorsunuz. Klipte oynayan kadınları/erkekleri ona benzetirsiniz onun olduğunu düşünürsünüz. Sinirlenirsiniz etrafta ki insanlara. Ve paranoyanız başlamıştır.
Herkesten uzaklaşırsınız. 6 saatte bir sosyal hesap kontrolü, ona yaklaşmaya çalışan insanları öldürmek istersiniz. Sahiplenme olayını ister istemez abartırsınız. Daha çok para harcaması yaparsınız. Durduk yere suçsuz insanlarla kavga çıkarırsınız. Öfkenin size verdiği hırs ve güçle kavganızı alırsınız. Evde ki hiçbir şeyden memnun olmazsınız. Sonunda ailenizle de aranız açılmıştır. Bu öfkenin zirvesinde olduğunuza işarettir. Aile içinde sürekli kavga çıkar. Sorumluluklarınız ağır gelir. Çevrede ki herkesin üzerinize geldiğini fark edersiniz.
intihar Evresi
Uyku düzeniniz tamamen bozulmuştur. Uyku hapları artık sizi uyutmuyor. Hayatın sizinle taşak geçtiği sonradan dank eder kafanıza.
Önce bileklerinizi kesersiniz, sonra bulurlar sizi. Hastane, birkaç dikiş, polis ve ifade. Ölemediğiniz için kendinizden nefret edersiniz. Birisi gelip yarın kıyamet kopacakmış dese bile ‘Ne diyor bu?’ diye kafanızı çevirip bakmazsınız bile. 1 hafta size iyi davranırlar bütün istekleriniz yerine gelir. Sizde bu fırsattan yararlanarak yapmak istediklerinizi yaparsınız. Sonra annenize sarılıp odanıza geçip kilitlersiniz. Önceden hazırladığınız hapları içersiniz. Hastane de açarsınız gözlerinizi. Kömür suyu ikram ederler zorla içirirler. Pgibiyatriye sevk ederler. Haplarla ölemeyeceğinizi orada öğrenirsiniz. Yüksek bir yerden atlamak ilk dakikadan zihninizin en kalabalık en belirgin yerinde yerini alır.
Unutma Evresi
Bir süre sonra hayatınız normale dönmektedir.
Etrafında ki insanlarla çok samimi olduğunu görünce soğumaya başlarsınız yavaş yavaş. Bir kaç kadınla birlikte olduktan sonra oturup tekrar düşünürsünüz. Onu sevmediğinizi sadece takıntı yaptığınızın farkına varırsınız. Bir araya gelmekten kaçmaya başlarsınız sürekli. Artık ‘’gibtir git’’ demek size zor gelmiyor. Yaklaşık 1 yıllık süreci tamamlamışsınızdır içinizde ona karşı birazda olsa tutku var bu tutku zamanla itici gelmeye başlayacaktır. Yaklaşık 1 yıl bu evreyi yaşadıktan sonra topla tüfekle gelse bile dünyanızda ona yer yoktur artık.
Unutmayın;
Her aşk diğer aşkın intikamıdır. Genellikle kazanıp acı çekmesinden zevk almaya başlarsınız ve ona veren acılara destek olursunuz.
15 Mart 2015 -
+1
boşluktayız ulan
BENiM GiZLi ÖZNEM
insanların her zaman içine mahkum ettikleri gizli özneleri mutlaka vardır. “Ya yok benim içim dışım bir” diyen insanlara güvenmem, güvenemem. Peki bahsettiğim bu gizli özne nedir?
En ufak örneğinden insanları dış görünüşüyle yargılamama yada maddi durum önemli değil felsefesidir. Hiç kimse mesleği çöpçü olan bir adamla evlenmek istemez her ne kadar yakışıklı olursa olsun.. Hiçbir kadın, tabiri caizse giyim tarzı kötü olan bir adamla sevişmek istemez. Sadece vicdanı tatmin etmek ve alçakgönüllülük yapılmaya çalışılır ve alkış alınır. “Aslında ben iyi niyetliyim” nerdeyse tanıdığım herkesten duyduğum bir cümle, nedense bu cümleyi bi ben kurmadım daha doğrusu kurmamın zamanı gelmedi sanırım. Doğru diyorlar aslında insanlar sadece sevdikleri insanlara karşı eli kolu bağlıdır. Diğer insanlara ne olmuş, neden olmuş sizce kimin umrundadır. Bir sağlık personelinin bugün hasta gelmesin diye dua etmesinin nedeni o insanları düşündüğü için değil sadece kendisi uğraşmak istemediği içindir. Söylediklerine göre ülkenin %99’u adalet istiyor. Kendi ruhunun ne kadar adaletli olduğunu sorgulamadan. Bu satırları okurken benim ne kadar mutsuz ve yalnız olduğumu bilmiyorsunuz. Bilseniz de pekte umrunuzda olmayacağını biliyorum. Sizden takmanızı istediğim sadece bir şey var. O’da kendinizin ne kadar iyi yürekli-kötü yürekli olduğunuzu eleştirin. Bunu sadece siz bileceksiniz kendinizi kandırmayın en azından şimdilik... Eleştirdiniz mi? Kesinlikle haklısınız! Siz hep arkanızdan vuruldunuz. Peki sizi arkanızdan vuran insan da ya bu satırları okuyorsa? Ya oda hep arkasından vurulup kimsenin arkasından vurmadıysa? Tamam fazla üzmeyin kendinizi en azından yalnız değilsiniz. inanıyorum ki en az bir kez düşünmüşsünüzdür, dünyanın en gereksiz canlısını. Ben size vereyim cevabını “insan”. Neden insan;
insan, tanrılardan sorumludur.
insan, insanoğlundan sorumludur.
insan, hayvandan sorumludur.
insan, bitkilerden sorumludur.
insan, hastalıktan sorumludur.
insan, vs..
insan, vs..
Aklınıza gelmeyecek daha bir sürü şeyden sorumludur. Peki insanlıktan kim sorumlu? Eminim, o konuyu hiç kimse üzerine alınmadı. Şimdi fark ettim de “insan” kelimesi bile gereksiz gelmeye başladı. Bir çok cümleyi birbirine nasıl bağladığımı sorgulamayın!
Kapitalizme karşı çıkan insanları da gereksiz bulduğumu söylemeliyim. Farz edelim bu insanlar kapitalizmi çökertti geriye ne kalacak? Bir binayı tamamlayan inşaat ustalığını kim devralacak. Yolları süpüren belediye işçiliğini hangi paraya ihtiyacı olmayan adam yapacak. Geri dönüşümlü maddeleri kim toparlacak? işte tam bu arada gizli özneler devreye girer “bana ne! Kim yaparsa yapsın ben amele miyim” cümlesini kim kuracak? Herkes! Çok soru sorduğumun farkındayım, sormak zorundayım. Birilerinin beni aşağılaması gerekli. Aşağılanmak çok mu hoşuma gidiyor, tabi ki de hayır sadece size ihtiyacınız olan şeyi veriyorum. Kuramadığınız cümleleri kuruyorum. Deşarj olmanız içinde daha derine inip sahte öfkelerinizi ortaya çıkarıyorum.
Sanırım beni öldürdüler. Birini özlemeye kalktım ağır geldi, duygusuzlaştım, hissizleştim. Aslında kendimi kandırmışta olabilirim. Bilenler bilir o yine rüyalarıma girmeye başladı yine onu bir an olsun görebilmek için can atıyorum. Kapısı olan her yerde bir an kapıdan girecekmiş gibi bir his var. istanbul’u terk ettiğimden beri adam akıllı heyecanlanamadım bile. iyice gömdüm kendimi. Söylemek istediğim sadece bunlar. Ruhumun halini hatrını anlatıp sizi sıkmayacağım merak etmeyin. Size bir iyilik yapıyorum özellikle yabancı müziklere daha bir ilgisi olan kişilere ;
“Audrye Sessions – Renlentless” sıcak bir sevgiye, sıcak bir yuvaya ihtiyacım yok. Yılda birkaç kez hiçlik duygusuna kapılıyorum mecburiyetten. Neden mecburiyet? Havalar soğuk hafız olay bu aslında da ben yinede birkaç kılıf uydururum. Hep kendime ait kendimin yazdığı bir kitaba sahip olmak istemişimdir. Sebebi yok sadece istiyorum gerçek anlamda umarım bu satırları bir kağıt parçasına dökebilirim fazla hayal kurmaya gerek yok bir kaç kişi okusa yeter. Okumasa da olur aslında benim bu tatmini yaşamam lazım. Matbaadan aldıktan sonra yüzümde hiç beğenmediğim tebessüme ihtiyacım var. Yadırgadığım şey(insan) hakkında bi kaç söz daha eklemek istiyorum. insanın aslında kimseye muhtaç olmadan yaşabileceği bir zaman dilimi var bence oda; ölüyorken! O an her hangi bir emir alamazsınız, kimseyi düşünmek zorunda değilsiniz. Para kazanmak zorunda değilsiniz ve en önemlisi dikkat etmek zorunda hiç değilsiniz. Ölmek istemiyorum ama ölümün güzel bir şey olduğunu düşünmeye başladım zamanım daraldıkça. Nefesimizi bile sayarak vermişler lan! belli bir soluk alışverişinde bitiyor ömrümüz daha yavaş nefes almayı denersek daha uzun yaşayacağımızı düşünmedim değil aslında. Fikirlerim paslanmış, zar zor yazıyorum satırları yazmak ,12 saat aralıksız çalışmaktan daha zor gelmeye başladı inanın.
3 Şubat 2016 -
0
boşluktayız ulan
Beyler, son 2,3 yıldır sözlükte takılıyorum liseli değilim adam akıllı liseli bile olmadım lise-1'i bitirip açığa geçtim taktan sebeplerle şimdi gibimde olmayan sınav telaşı içindeyim 20 yaşında sıradan diyebileceğiniz adam(!)ım.
Lafı uzatmayayım, beyler en büyük hayallerimden birisi yazar olmak öyle roman falan değil kendimi tatmin etmek için yazıyorum. Karaladıklarımın çoğu birbiriyle bağlantılı çoğuna ne alaka diyebilirsiniz. 2 yılda 165 sayfalık bir kitap yazdım. USB'ye attım hepsini. USB'nin içinde müziklerde vardı. Arabada dururdu genellikle. Oto-teyp sadece cd okuduğundan dolayı çakmaklığa takılan müzik aletinde takılıydı. Ta ki babam kaza yapana kadar. Kazada nereye gittiyse gitti gibtiğimin aleti.(Pc'ye format atınca yedeklemeyi unuttuğumdan dolayı kitap yalan oldu. Bazıları hala pc'de ). Trend mrend harbiden gibimde değil beyler bi kaç kişi okuyup düşüncelerini paylaşırsa memnun olurum pampalar.
EDiT: Beyler yazılar parça parça devamlı değil. -
+7
sahilde yanıma oturan kız
sırf yorum için hesabı açtığım hesap.. 2 yıldır sözlükte takılıyorum aylık yıllık yorum atıyorum yarıda kesersen seni bulur, beni giber mi gibmez mi diye paradoks yaratırım sana Rez ulan