- 0 / 0 / 133 entry
- 0 başlık
- 0.96 incipuan
pandoraninkukusu ikinci nesil normal
-
0
inci formatını sikiim
amk ortada bisürü mod dolaşıyo. bu incinin formatı nedir anlayamadım. formatına sokayım incinin. asıl liseli olan modlardır. hem liseli hem ergen. deşifre edin muallakleri. modlar inciden gönderilsin. -
0
veteriner hekimim sorularınızı yanıtlıyorum
ne çok hayvan varmış amk. solda hiç aşağı düşmedi başlık. -
+2
mesnevi
dinle, bu ney nasıl
şikayet ediyor, ayrılıkları nasıl anlatıyor:
beni kamışlıktan
kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın... herkes ağlayıp inledi.
ayrılıktan parça
parça olmuş, kalb isterim ki iştiyak derdini açayım
aslından uzak düşen
kişi, yine vuslat zamanını arar.
ben her cemiyette
ağladım, inledim. fena hallilerle de eş oldum, iyi hallilerle de.
herkes kendi zannınca
benim dostum oldu ama kimse içimdeki sırları araştırmadı.
benim esrarım
feryadımdan uzak değildir, ancak (her) gözde, kulakta o nur yok.
ten candan, can da tenden
gizli kapaklı değildir, lakin canı görmek için kimseye izin yok.
bu neyin sesi ateştir,
hava değil; kimde bu ateş yoksa yok olsun!
aşk ateşidir ki neyin
içine düşmüştür, aşk coşkunluğundur ki şarabın içine düşmüştür.
ney, dosttan ayrılan
kişinin arkadaşı, haldaşıdır.
onun perdeleri, perdelerimizi yırttı.
ney gibi hem bir zehir,
hem bir tiryak, ney gibi hem bir hemden, hem bir müştak kim gördü?
ney kanla dolu olan
yoldan bahsetmekte, mecnun aşkının kıssalarını söylemektedir.
bu aklın mahremi
akılsızdan başkası değildir,
dile de kulaktan başka müşteri yoktur.
bizim gamımızdan
günler, vakitsiz bir hale geldi; günler yanışlarla yoldaş oldu.
günler geçtiyse, geçip
gitsin; korkumuz yok.
ey temizlikte nazirı olmayan, hemen sen kal!
balıktan başka her şey
suya kandı, rızkı olmayana da günler uzadı.
ham, pişkinin halinden
anlamaz, öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselam. -
0
bu başlıkta protesto ediyorum
pgibologlar justin kruger ve david dunning'in tarihe geçmelerine vesile olan bulguları, türk sağduyusunun yüzyıllardır "cahil cesareti" dediği şeydir aslında. teorileri özetle, "cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır" der.
metin çözme, araç kullanma, tenis oynama gibi çeşitli alanlarda yapılan araştırmaların sonucunda şu bulgulara ulaşılmıştır:
-niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
-niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
-niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
-eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
değerlendirme zaafı:
iki uzman daha sonra, bu teorilerini test etme fırsatı da buldular. cornell üniversitesi'nden 45 öğrenciye bir test yaptılar, çeşitli sorular sordular.
ardından öğrencilerden "testin sonucunda ne kadar başarılı olacaklarını tahmin etmelerini" istediler.
en başarısızların (yani sadece yüzde 10 ve daha az doğru cevap verenlerin), testin yüzde 60'ına doğru cevap verdiklerine, ayrıca iyi günlerinde olsalar yüzde 70'e ulaşabileceklerine inandıkları ortaya çıktı.
en iyilerin (yani en az yüzde 90 doğru sonuç alanların) en alçakgönüllü denekler olduğu (soruların yüzde 70'ine doğru cevap verdiklerini düşündükleri) görüldü.
(not: dunning ve kruger bu çalışmalarıyla 2000 yılında nobel de kazandılar.)
çalışan, kendi kapasitesini değerlendirmekten ve ekgibliğini teşhis etmekten acizdir. ama asıl vahim olan, bu "yetersizlik + haddini bilmeme" kokteylinin, mesleki açıdan, karşı koyulmaz bir itici güç oluşturması. kariyer açısından bir eksiyken, artıya dönüşmesi. işinde çok iyi olduğuna yürekten inanan "yetersiz", kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve haddi olmayan görevlere talip olmaktan en küçük bir rahatsızlık duymayacaktır. aksine bunu bir "hak" olarak görecektir. "uyanıklık" bilecektir. bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar ise çalışma hayatında "fazla alçakgönüllü" davranarak kendilerine haksızlık edecekler, öne çıkmayacaklar, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmayacaklar, kıymetlerinin bilinmesini bekleyecekler (ve bilinmeyince için için kırılacaklar ve kendilerini daha da geriye çekecekler) ve muhtemelen üstleri tarafından "ihtiras ekgibliği" ile suçlanacaklardır.
sonuçta, "kifayetsiz muhterisler" her zaman ve her yerde daha hızlı yükselecekler ve daha yukarılara çıkacaklardır. etrafınıza bir bakın, uzmanlara hak vereceksiniz. -
0
artistlik olsun diye takım tutmayan orospu
türkiyede adana demir
ispanyada barcelona
italya livorno
almanya saint pauli -
0
yanılmış olmayı o kadar isterdim ki
yazdığım bu satırlar yarın yani 26 haziran cumartesi günü granma'da yayınlandığından sadece 32 gün sonra imparatorluğa gösterdiğimiz onurlu direniş olan 26 temmuz gününü kutlayacağız.
insanlığın düşmanları her adımlarını ölçüp biçerek atıyorlar. özellikle aklında sadece kâr hırsı ve hammadde olan, insanlığın ortak değerlerini gözardı eden abd emperyalizmi.
16 haziran günkü yazımda şunları yazmışım: "bu cehennem habercisi gibi gelişmeler dünya kupası maçları arasında unutulup gidiyor, kimsenin umurunda olmaksızın."
bu önemli spor olayı en çekişmeli aşamasına giriyor. 14 gün boyunca 32 ülkeden futbolcular ilk 16'ya girebilmek için çaba gösterdiler. şimdi ise çeyrek finale, yarı finale ve finale kalabilmek için mücadele edecekler.
futbol fanatizmi giderek artmakta, dünya üzerinde milyonlarca insanı etkisine almaya başladı bile.
artık şunu sorabiliriz; kaçımız şu sıralarda abd donanmasının en büyük uçak gemilerinden harry s. truman'ın beraberinde nükleer denizaltılarla birlikte süveyş kanalından geçerek iran körfezine doğru yol almakta olduğunu biliyoruz?
abd donanmasına eşlik eden gemiler arasında benzer ateş gücüne sahip israil savaş gemilerinin de olduğu bilinmekte. bu donanma iran'a uygulanan abluka uyarınca ülkeye giriş çıkış yapan ticari gemileri arama yetkisine sahip olacak.
hatırlanacağı gibi birleşmiş milletler güvenlik konseyi, abd'nin önerisi ve ingiltere, fransa ile almanya'nın desteğiyle çok ağır koşulları olan bir yaptırım kararı almıştı.
diğer bir ağır yaptırım kararı da abd senatosundan çıkmıştı.
üçüncü ve en ağır yaptırım kararı ise avrupa birliği tarafından alındı. bütün bu gelişmeler 20 haziran gününden önce oldu. o dönemde fransa başkan acil bir ziyaretle rusya federasyonu devlet başkanı dmitri medvedev ile görüşmüş, rusya'nın iran ile görüşerek durumun daha kötüye gitmesine engel olması istenmişti.
şimdi zaten iran açıklarında bulunan abd donanmasına, abd ve israil savaş uçaklarını taşıyan uçak gemisinin varması bekleniyor.
işin en düşündürücü yanı ise abd'nin ortadoğudaki jandarması israil'in elinde son derece gelişmiş nükleer silahlar ve bunları kullanabilecek modern savaş uçaklarının bulunuyor olması.
iran şahı 1979 yılında tek bir silah atılmadan ayetullah humeyni tarafından devrilmişti. abd, iran'a karşı savaş açan ırak'ı desteklemiş ve ırak tarafından iran ordusuna ve devrim muhafızlarına karşı kullanılan kimyasal silahları tedarik etmişti. o dönemler bağlantısızlar hareketinin lideri konumunda olan küba bu konuyla ilgili bilgiye sahipti. savaşın etkilerine maruz kalan sivillerin durumunu da çok iyi biliyorduk. bugün iran başkan olan mahmut ahmedinejad o dönemde devrim muhafızları 6. ordu komutanı olarak iran - ırak savaşının en sıcak çatışmalarının yaşandığı batı cephesindeydi.
bugün 2010 yılında 31 yıldan sonra abd ve israil devletleri, iran silahlı kuvvetlerininin milyonlarca askerini, hava, deniz ve kara kuvvetlerini ve devrim muhafızlarını hafife alıyor.
bu saydıklarıma 12-60 yaş arasındaki 20 milyon erkek ve kadın ile toplam 70 milyon nüfusa sahip, düzenli şekilde milis eğitimi alan bir toplumu ekleyin.
abd hükümeti bir plan uygulama çabasında. buna göre kapitalist tüketime sahip çıkan bir siyasi muhalefet hareketi yaratılacak, iran halkı bölünecek ve iran'daki rejim devrilecek.
ancak artık bu plan geçersizdir. ülkelerine saldıran abd ve israil savaş uçakları karşısında hiçbir iranlının abd'den yana olacağı iddia edilemez.
son gelişmeleri tahlil ettiğimde şöyle bir sonuca varmıştım; çatışma kore yarımadasında başlayacak, burada çıkartılacak ikinci kore savaşından sonra abd'nin iran'a ikinci müdahalesi başlatılacak.
bugünden baktığımda ise çatışmaların sırasının değiştiğini görüyorum; silahlı saldırı önce iran'a karşı düzenlenecek.
artık abd özel harekat kuvvetleri ve istihbaratı tarafından batırıldığı bilinen güney kore savaş gemisi cheonan'ı batırmakla suçlanan kuzey kore yönetimi ise iran'a saldırıldıktan sonra sırada kendilerinin olduğunu çok iyi biliyor.
gamsız futbolseverler dünya kupası maçlarının tadını çıkarmaya baksın. kahraman halkımıza, hayat ve umut dolu küba gençliğine, o muhteşem çocuklarımıza ve daima iyi geleceklerini aklımızdan çıkartmadığımız insanlığa şunları söylemeyi görev addediyorum; bu gelişmeler bizi hiçbir şekilde şaşırtmıyor.
sadece, bir kaç bin yıl içinde insanoğlu tarafından gerçekleştirilen sayısız hayallere ve geliştirilen uygarlığa acıyorum.
devrimci hayallerimiz gerçekleşmeye ve anavatanımız ayakları üzerinde doğrulmaya başlamışken, "yanılmış olmayı o kadar isterdim ki!"
fidel castro ruz
24 haziran 2010 -
0
yunanistanı kaç günde alırız lan
ırak kuveyt'i sabah namazında almıştı. 20 yıldır da babayı alıyo. 2003'ten bu yana 1 milyonun üstünde ölü var ülkede. sabaha alın atina'yı, akşama olimposun direklerini soksunlar zütünüze. beynini gibtiğimin malları. -
0
beyler aramızda avukat var mi
hepi topu 6.000 alacağın var. avukata 720 tl. vekalet ücreti düşer. uğraşmaya değmez. -
0
almanya ispanyayı 3 0 yenmezse bütün sözlük
kaynama yapmayalım beyler. ben elimi sokacam. 'tanrının eli' olacak. -
0
üç büyük kitaptan hangisine inanıyorsunuz
milli güvenlik siyaset belgesi-kırmızı kitap. ben buna inanıyorum. -
0
buraya encok yazı yazanlara 50 tl yollicam amk
madde 16 - altıncı, dokuzuncu, onuncu ve on birinci maddeler hükümlerine riayet etmeyenlerden on liradan elli liraya kadar hafif para cezası alınır. -
0
gerçek bi erkek nasıl olur
ingeborg bachmann (d. klagenfurt, 25 haziran 1926 - ö. roma, 17 ekim 1973)
ingeborg bachmann 20. yüzyılın en önemli avusturya'lı kadın yazarlarındandır. avusturya’nın klagenfurt kentinde doğdu. 1945-1950 yılları arasında innsbruck, graz ve viyana üniversitelerinde felsefe, pgiboloji ve alman filolojisi okudu. çalışmalarında özellikle heidegger ve wittgenstein üzerinde yoğunlaştı. heidegger’in varoluşçuluk felsefesi üzerine yazdığı tezle doktorasını verdi. ilk şiirleri 1948/49 yıllarında yayımlandı. 1959/60 yıllarında doçent unvanıyla frankfurt üniversitesi’nde şiir konulu dersler verdi. 1964’te georg büchner ödülü’nü aldı. aralarında fransa, ingiltere, italya ve a.b.d.’nin de bulunduğu pek çok ülkeye yolculuk etti. 1965’ten itibaren roma’da yaşamaya başladı. 1973’te çıktığı polonya yolculuğunda auschwitz ve birkenau toplama kamplarını gördü. aynı yıl roma’daki evinde çıkan yangında ağır yaralanarak hayatını kaybetti.
'yeni bir dil yaratılmadan, yeni bir dünya yaratılamaz.' (ingeborg bachmann)
@1 salağın önde gidenisin. - daha çok