0
türkiye’de politik ortam iyice huurnun yatağı olmuş durumda. olayları doğru bir şekilde çözümleyebilen insan sayısı çok az. süzebilenlerin de sesi cılız kalıyor. sol-sosyalist ve anarşist siyasi yapılara hiç değinmiyorum bile. hemen herkes bir “akp gitsin de” kafasında. son olaylar bize ne siyasetin toplumsallaştığını ne de toplumun siyasallaştığını gösterdi. tabii ki bir gece yatıp sabah uyandığımızda bir şeylerin değişmesini beklemiyorduk ama “gezi ruhu” bu değil.
kemal kılıçdaroğlu, amerika’ya gidiyor. icazet alıyor. cemaatle görüşüyor. ikisine de “bizi iktidar yapın da ne isterseniz yaparız” diyor. aradan çok zaman geçmiyor bomba gözaltılar(!) şimdi bazı sosyal-demokratlar yani sosyal-faşistler yani revizyonistler buna sevinecekler. chp’nin iktidarı hayırlı olsun -at fava bekle-. fakat şu da bir gerçektir ki amerika’yla aynı yatağa giren o çocuğu doğurur.
amerika ve cemaat sağcı adaylar gösterin dedi. en büyük örneği ankara büyükşehir belediye başkanı adayı, mansur yavaş. şimdi komünist-enternasyonal’de olan bir parti -ki II. komünist enternasyonal’den sonra revizyonizm çizgisine kaymış bir oluşum olmasına rağmen- nasıl olur da devrimcilere kurşun sıkan, iki bin dokuz seçimlerinde faşist-ırkçı bir parti olan mhp’den aday olmuş bir adamı başkentin büyükşehir başkanlığına aday gösterir?
sanki bu gözaltılar, polis-yargı-derin devlet üçlemesinin düzeldiğini gösterir gibi sevinç naraları atan ağzı sulanmış insanlar, new school bir darbeye alkış tuttuğunu bilmeliler. artık öyle üçüncü dünya ülkelerinde her an başa gelen generaller yok. yeni nesil darbe modası bu arkadaş. bu kirli iktidar kavgasında valizi çekiştiren karı-kocanın valizin açılması üzerine yere dökülen kirli çamaşırlarından başka bir şey değildir.
bir yapılanmanın ki şu olayda hizmet yapılanması gibi görünüyor, bir ülkenin en güçlü adamlarını peynir-ekmek yer gibi içeri alabilmesi bir tek bana korkunç geliyor olamaz. bu adamların her şeyi yapmaya gücü var demektir. insanlar çıldırmış gibi. düne kadar cemaate sallayan insanlar bugün “yürü be cemaat” diye bağırıp sırtını sıvazlıyor.
chp gelince ne mi değişecek? parklarda daha rahat içip daha rahat sevişebileceksiniz. bu durumda da yeterince politize olamamış beyinlere bir uyuşturucu etkisi yaratacak. hareket etmeyeceksiniz. rosa luxemburg’un dediği gibi, “hareket etmeyenler zincirlerinin farkına varamazlar!” çünkü yalnızca hareket edince zincirleriniz şakırdar.
işçilerin kıdem tazminatlarının kaldırılması hâlâ gündemde.
wan hâlâ üşüyor.
gever dosyası kapanmadı.
nusaybin’de utanç duvarları örülüyor.
yoksa siz milyonlarca çocuğun ayakkabısız gezdiği ülkede, ayakkabı kutularından çıkan milyonlarca dolara şaşırdınız mı?