• 1 / 1 / 19 entry
  • 5 başlık
  • 82.95 incipuan

pandayumruklayan oybirinci nesil normal

  • 0
    şimdi size nasıl ferreden soğudumu anlatıyorum
    Yolla panpa
    ···
  • 0
    pandayumruklayan
    ne diyosun bro sen
    ···
  • +1
    hayatın 10 acı gerçeği
    1 - Yaşamın Amacı Ölümdür.

    2- insanın sağlığını koruyan iki faktör vardır. işini sevmesi ve hayatı sevmesi.

    3- Zayıflıklarımız Gücümüzdür

    4- Aşk Yoktur, Libido Vardır

    5- insan sanılandan çok daha ahlaklıdır ve hayal edilemeyecek derecede ahlaksızdır

    6- Rüyalar, biliçaltına giden kral yoludur

    7- Sinir hastalığı belirsizliğe tolerans gösterememektir

    8- insan saldırılara karşı kendini savunabilir, ama iltifatlara karşı savunmasızdır

    9- Kadınları anlamak için, bir labirenti düz yola çevirmek gerekir.

    10- Güç ve güveni hep dışımda aradım. Ama bunlar insanın içinden gelir. Ve her zaman oradadırlar
    ···
  • 0
    baş nereye giderse ayak oraya gider
    Tarık Bin Ziyad, 19 Temmuz 711’de, 12.000 kişilik ordusuyla ispanya’ya geçti. Askerlerini indirdikten sonra, bütün gemileri ateşe verip yaktırdı. Bu arada ispanya Kralı Rodric’in 100.000 kişilik ordusuyla üzerine geldiğinin haberini aldı. Askerlerine şu tarihi sözü söyledir:

    Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzden deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız? Düşmanın silahı, teçhizatı, erzakı boldur. Sizin silah olarak ancak kılıçlarınız, erzak olarak da düşmanın elindeki sahip olabilecekleriniz vardır.

    Tarık Bin Ziyad, düşman asker sayısının kendi ordusundan sekiz kat fazla olduğu bu savaşı, kesin bir zaferle kazandı.

    Endülüs Emevileri’nin temelini attı ve adını tarihe yazdırdı.

    Bu atasözü, askerlerine güvenen komutanın hedefinden ayrılmamasıyla ilgili söylenmiştir.
    ···
  • 0
    kimin parası daha değerli
    ne çomarı lan güzelce hikaye yazdık
    ···
  • 0
    kimin parası daha değerli
    Olay, henüz döviz kurlarının uygulanmadığı yıllarda ABD-Kanada sınırındaki bir şehirde geçmektedir: ABD ve Kanada malum ki para birimi olarak 'dolar' kullanmaktadırlar. Yalnız her iki ülke de kendi paralarının daha değerli olduğunu iddia etmektedirler. Şöyle ki Kanadalılara göre:

    1 ABD Doları= 90 Kanada Centi, Amerikalılara göre ise :
    1 Kanada Doları= 90 ABD Centi.

    Bir Amerikalı, cebindeki 1 dolarla dolaşmaya çıkar. Bir ara karnı acıkır ve simit alır (amerikan simidi!). Simidin fiyatı 10 centtir. Cebindeki 1 doları verir. Simitçi bozuk para ararken cebinin bir köşesinde 1 Kanada doları bulur, onu verir (90 cente eşit ya!). Derken sınırı yürüyerek geçer ve Kanada'da dolaşmaya başlar. Kaleme ihtiyacı olduğunu hatırlar. Girer bir kırtasiyeciye. Kalemin fiyatı da 10 Kanada centidir. Cebindeki 1 Kanada dolarını verir. Kırtasiyeci de para üstü olarak 1 ABD doları verir. Oradan da ayrılıp evine döner. Sonra düşünmeye başlar:

    - Yahu sabah evden çıkarken cebimde 1 ABD dolarım vardı, şimdi de 1 ABD dolarım var. Pekiyi simitle kalemin parasını kim verdi?
    ···
  • 0
    2023 borbe girişimi
    Tutar kesin
    ···
  • 0
    bi yardım edin napıcam
    Bize ne amk
    ···
  • 0
    feres
    Üşüyoruz...
    ···
  • 0
    osmanlı nın abartıldığı gerçeği
    Neyi nin abartıldığını şöyle bakalım tartışalım bence de atatürk şişirilmiş bir balondur catlasanizda
    ···
  • 0
    duş alıcammn
    Meme ac
    ···
  • 0
    okul tuvaletinde sıçmanın stresi
    Ozet: okul tuvaletinde sicmayin
    ···
  • 0
    a101 den çalarken yakalandik
    Kodumun dizosu
    ···
  • +17
    beyler 2 kez baba oluyorum
    Allah anali babalı buyutsun
    ···
  • 0
    agresif biriyim
    Bunu şimdi huur
    ···
  • -1
    ünlüler ve incideki başlıkları
    Sonuç olarak fok balıkları çok yanlız.
    ···
  • 0
    pandatekmeleyen
    Geri döndüm yeni kalpazanliklar bilgiler yakında.
    ···
  • +4
    osmanlının savastıgı vampir kontr dracula
    irlanda asıllı yazar Bram Stoker tarafından 1897 yılında yazılıp bütün dünyada defalarca baskı yapan ünlü Dracula romanı, bugüne kadar yüzün üstünde filmi de yapılmış ve her dönemde insanların büyük ilgisini çekmiştir. Bram Stoker ,romanını yazarken ilham kaynağı, Romanya’nın Kuzeyindeki Transilvanya bölgesinde yaşamış bir prens olan Vlad Dracul ve hakkında 1463 tarihinde yazılmış bir hikaye idi. Hikayede geçen ‘’Vlad Dracul’dan ve onun yemeklerinde kurbanlarının kanlarını çorba gibi ekmeğini banıp yemesinden çok etkilenen Bram Stoker kült haline gelen romanı ‘Dracula’ yı yazdı. Romanındaki ölümsüz kont da, kanla beslenen ve ancak kalbine kazik çakilarak yok edilebilen bir vampir karakteriydi.
    1431 yılında Romanya’da doğan lll. Vlad’ın babası o dönemde Wallachia (Eflak) tahtında oturan II. Vlad’tı. ll.Vlad Dracul cengâverliği ve acımasızlığıyla ünlenmişti. Soyadı olarak kullandığı lâkâbı “Dracul”un Romencede “şeytan” anldıbına gelmesi de ona yönelik kitlesel korkunun somut bir ifadesiydi. Romenlerin “Wallachia” olarak andıkları bu topraklar Sultan 2’nci Murat’ın amansız akınlarının ardından Eflak ve Boğdan adlarıyla Osmanlı’nın egemenliği altına girince, baba Vlad da ister istemez Osmanlıya bağlılığını iletmek ve vergi vermeyi kabul etmek zorunda kalmıştı. Ayrıça en küçük oğulları 11 yaşındaki Vlad ve 7 yaşındaki Radul da gelecekte Eflak ve Boğdan Voyvodası olmaları planlandığı için, baba Vlad’ın da rızasıyla yetiştirilmek üzere Edirne sarayına getirildi.
    Sultan II. Murat bu iki çocuğa dönemin en iyi öğretmenlerini ve en iyi olanaklarını sundu. geleceğin“istanbul Fatihi” olacak olan oğlu şehzade Mehmet’le birlikte yetiştirildiler.
    1448 yılında Eflak-Boğdan Macar Krallığının kışkırtmasıyla Osmanlı’ya karşı ayaklanır ve III. Vlad’ın babası ve büyük kardeşi II. Mircea Romen soyluları tarafından öldürülür. Osmanlı’nın desteğiyle harekete geçen lll. Vlad bir süreliğine Eflak yönetimini ele geçirse de sonrasında yenilir ve tutsak alınarak sürgüne gönderilir. Macarların kontrolündeki sürgün yıllarından sonra 1456 yılında Belgrad kuşatması sırasında, karışıklıktan faydalanarak Osmanlı’nın desteğiyle Eflak’a saldırır yönetimi ele geçirir ve Osmanlı’ya bağlılığını bildirir. Böyleçe 1456 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Eflak ve Boğdan’a resmen “Voyvoda” olarak atanır. Başlangıçta herşey yolunda gitmektedir.
    Artık azılı bir Türk düşmanı kesilmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon seferinde olmasından yararlanarak 1460-1461yılları arasında Tuna nehrini geçerek Sırbistan'a ve Karadeniz kıyısına kadar ilerler. Kendi ifadesiyle 23.884 Türk ve Bulgar'ı öldürür. 20.000 Osmanlı savaş esirini kazığa geçirir. Bu gelişmeler karşısında Osmanlı ordusu 1462 yılında padişah Fatih Sultan Mehmet komutasında Eflak voyvodasına karşı sefere çıkar. Eflak'ın başkenti Târgovişte'ye ulaştığında Fatih Sultan Mehmet'in gördüğü manzara korkunçtur.
    Vlad’ın başsız gövdesi Romanya’nın Bükreş kenti yakınlarındaki bir gölün üzerinde kurulu bulunan Snagov Manastırı’nda gömülüdür. istanbul’a getirilen başına ne olduğunu ise kimse bilmiyor. istanbul’da günlerce halka teşhir edilen kegib baş, sonunda kentte bir yerlere gömülür. Ama nereye? Tüm zamanların en korkutucu addıbının , yani Bram Stoker’ın ünlü vampiri Kont Drakula’nın kafatası bugün hala istanbul’da bir yerlerde
    ···
  • 0
    che ve bir fotografın oykusu
    OKUMADAN KOMÜNiST SOLCU FELAN DiYENiN SÜLALESiNi GiBERiM

    Tarih 5 mart 1960’tı. Küba’nın başkenti Havana’da , bir gün önce limandaki patlamada hayatını kaybeden yüzün üstündeki Küba vatandaşı için düzenlenen cenaze ve anma törenini fotoğraflayanlardan biri de Kübalı fotoğraf sanatçısı Alberto Korda’ydı.O gün Revolucion gazetesi için çektiği fotoğraflardan birinin dünyanın en ünlü fotoğrafı ve 20.yüzyılın sembolü olacağını elbette tahmin bile edemezdi. Başında yıldızlı siyah beresi ,yüzünde bir gün önce yaşanan olayın acısını olanca gerçekliği ile gösteren ifadesiyle fotoğraftaki kişi, henüz bir yıl önce gerçekleşen Küba Devriminin liderlerinden, Ernesto ‘’Che’’ Guavera idi.
    25 Kasım 1956 günü içlerinde Che’nin de olduğu 82 kişi Mekgiba’dan Küba’ya doğru denize açıldılar. Karaya çıktıkları anda Batista’nın askerleri tarafından saldırıya uğradılar, Che yaralandı, birçoğu öldü ve geriye sadece 15 kişi kaldı. Grup Küba’nın ortalarındaki Sierra Maestra dağlarına saklanarak Batista rejimine karşı savaşa başladı. Zamanla Guevara, kişiliği ,gözüpekliği ve becerisiyle isyancılar arasında bir lider olarak sivrilmiş, artık “Comandante” olmuştur. Mücadele 1959 yılı Ocak ayının ilk günü, Batista ve ailesinin bir uçakla Havana’dan kaçmasına kadar sürecektir.Che Küba devriminin başarıyla sonuçlanmasından sonra ülkenin yapılandırılmasında çeşitli görevler alır.Ama o her zaman farklıdır; Merkez Bankası başkanlığı yapar, döneminde basılan paraları takma adı olan “Che” diye imzalar, Sanayi bakanlığı yaptığı dönemde halka pazar günleri gönüllü olarak çalışmayı empoze edebilmek için tulumları giyip tarlada, fabrikada çalışır... Aslında onun asıl düşüncesi Küba devrimini tüm dünyaya yaymaktır.Bu nedenle 1964 Nisan ayında birgün,her şeyi geride bırakır ve devrim uğruna savaşmak için Küba’dan ayrıldığını yazarak ortadan kaybolur. Uzun bir süre kendisinden haber alınamaz, hatta öldüğü iddia edilir.Bir süre sonra 1965 yılında Güney Afrika ülkesi Kongo’da ortaya çıkar. Kongo’da yerel savaşçılar ile birlikte mücadeleye girişen Che buradaki mücadelesinde başarısız olur. Ardından bu kez Güney Amerika ülkesi Bolivya’da bir devrim başlatmak amacıyla hazırlıklara girişir. Ancak,Guevera’nın devrim planları Bolivya’da da işlememiştir. Amerika’nın Che’nin bu girişimini önceden haber alıp, Bolivya ordusuna askeri ve istibarat desteği vermesi harekatın başarısız olmasına neden olmuştur. En sonunda bir muhbir tarafından Guevara'nın kampının yeri Bolivya Özel Harekât Birliği'ne bildirilir ve Che yaralanarak teslim olur. Ertesi gün,9 ekim 1967 günü öğleden sonra kurşuna dizilerek öldürülür.
    ···