Rasyonelite kendi özüne dair en büyük boşluğu kendi tutarlılığına olan inancında alır ki bu inanç rasyonelitenin şeytanileşmesine yol açan şeydir.

Bilgi bilgi iddiasında bulunan zihinden bağımsız bir şey olarak düşünülemez.

ilim ilimi bilmektir.
ilim kendin bilmektir.
Sen kendin bilmezsen,
Ya nice okumaktır.

Bilgi önce bilgiyi bilmekle başlar, zihinde oluşan küçük bir imgelemin bilgiye dönüşmesiyle.
Sonra kendi kendisini bilen kişi bilgiyi başka bir noktaya taşır. Özfarkındalık yokken bilgi önemsizdir zira bilginin sürdürülebilirliğini sağlayacak itki özfarkındalığın yokluğunda ortadan kalkar.

Sen ülkenin iq ortalamasını kaç puan düşürüyorsun sgk'lı tanrıça

sana mı sorcam züt lalesi

Cinselliğin bu kadar göze sokulması iğrenç bir şey, gerçekten iğrenç.

Bunun ahlakla bile ilgisi yok, sadece derinden gelen bir tiksinme haliyle nefret ediyorum bundan.

halit de çakır da mal heriflerdi. ikisi de en nihayetinde Baron dolayısıyla satanist kült tarafından kontrol edilen maşalardı.

Böyle mallardan iğrenin, gençleri de iğrendirin.

11 eylül tarihinde yapılan satanik ritüelde pentagon'un bombalanması ikiz kulelerin bombalanmasından çok daha önemliydi fakat ahali ikiz kulelere odaklandı çünkü medya öyle istedi.

bu bombalama eylemiyle satanist çete pentagon'a tamamen hükmetmeye başladığını düşünüyordu ki kazın ayağının öyle olmadığı ortaya çıktı.

Hırbonun tekiydi ama iyi müzikler kullanırdı filmlerinde.

Örnek: a clockwork orange -> funeral

Barry Lyndon -> Bach, Handel

huur çocukluğudur.

Medeniyet düşmanlığıdır.

Bilgelik ve ekonomik gelişim düşmanlığıdır.

Napolyon savaşın başlangıç dönemlerinde fiziki çarpışmaların yoğunlaştığı 1804 yılına kadar savaşı bir katolik-protestan savaşına dönüştürmeye çalışıyordu. Böylece italya ve ispanya'nın tam desteğini alacağına inanıyordu.

Fakat bazı kuzey ülkelerinin protestan vs. katolik dışı mezheplerden olduğuna ikna olunca ve Osmanlı ile de müttefiklik anlaşması imzalayınca olayı katolik-protestan geriliminin ötesine taşıdı sessiz sedasız.

19. yüzyılın en büyük politik medya değişimini birkaç ayda yaptı fransa'da.

Asıl savaş dönemi 1803-1815'tir. Çok sayıda kanın döküldüğü dönemse 1804'te başladı.

Savaşın sonunda günümüzde hala devam eden WASP hakimiyeti Anglo-Amerikan coğrafyasını temel alarak başladı.

kafanı dağıtacak bir iş bul kendine. Bu tip pgibolojik zaafların hepsinin sebebi aklın önemli işlerle meşgul olmamasıdır.

1900 yılında dünya nüfusunun %68,5\'i 5 ülkeden oluşuyordu: ingiliz imparatorluğu, Fransız imparatorluğu, Almanya, Çin, ABD.

Bu 5 büyük ülkeden kıtalar arası imparatorluk olan ingiltere ve Fransa paramparça oldu.

ABD ve Çin bugün iki büyük güç.

Almanya küçüldü, nüfus gücünü kaybetti ve iki dünya savaşı kaybetti.

Amerika jeopolitik ve ekonomik kurmaylarına göre amerikanın belirlenmiş kaderinin hayata geçmesi için önündeki tek engel son kalan düşman olan Çin'in paramparça olması, tıpkı ingiltere ve fransa gibi.

Star Wars serisiyle ilgili bilgili insanlar varsa, gelsinler konuşalım.

Kafama takılan birkaç şey var.

Küresel Satanist Çete'nin ben dahil çok fazla kişiye yutturduğu pislik.

Pandora'nın Kutusu adlı program yaparlardı NTV döneminde.

Şimdiki t24 yayınlarını dinliyorum bazen, tam bir siyasal kürtçü olmuş. Bu kadar dönüşüm bu kadar 'lümpenleşmesini' beklemezdim.

Erkekler ve kadınlar saçma söylemler.

60 iq'lu erkek de erkek, 200 iq'lu erkek de erkek. Bunların aynı kadınla verimli döl verebilmesi sen bu iki insanı aynı kümeye koyarak tümevarım yapabileceğin anldıbına gelmez.

Çok garip bir türüz.

Zeka seviyeleri bu kadar farklı olan bireylerin aynı türün üyeleri olması milyarlarca yıllık evrimde görülmüş şey değil.

Genellemeler genelde yanlıştır. Bu genelleme çok yanlış. Çünkü insana dair genellemeler insanın zekasından dolayı çok daha öngörülemez hatalar veriyor.

Sartre adlı bir gözü mekke'ye öbürü Vatikan'a bakan delinin edebiyat dergisinde önüne geleni ezmesi ardından edebiyat çevrelerinden gelen eleştirilere tepki olarak yazmaya karar verdiği, yazma sürecinde konuyu derinleştirerek sadece dönemindeki edebiyat eleştirisine değil edebiyatın evrensel varoluşuna dair bir kitaba dönüştürdüğü eser.

ABD ve Çin corona krizi başlamadan önce dünya ekonomisinin % 42'sine yakınını oluşturuyorlardı.

ikisi de şu an kötü durumdalar, dünya yeni bir süper güç olmayan çağa giriyor. 200 yıl aradan sonra yeni bir dönemdeyiz.

iki tip devlet vardır: özgürleştirici devlet ve köleleştirici devlet.

21. yüzyılda bütün devletler yozlaştı ve köleci devletlere dönüştü.

Köleleştirmenin en gaddar yoluysa henüz doğmamış olanları milli borçla köleleştirmektir. Tüm vatandaşlar da buna razıdır devlet köleleştirmenin yarattığı gelirden kendilerine de pay verdiği sürece.

Ne diyelim, insanlar cehennem için çok çalışıyor ve ateşe pek dayanıklılar.

Aramızda o kadar muhteşem insanlar var ki böyle başlıkları açanlara hem acıyıp hem gülüyoruz

Buraya kurandaki en sevdiğim ikinci ayeti yazarak başlayacağım: onlar ateşe ne kadar dayanıklıdırlar.

Tanrı burada günahkarlarla dalga geçiyor ve mükemmel bir espri yeteneğine sahip olduğunu gösteriyor. Ateşe ne kadar dayanıklıdırlar...

insan diğer tüm türler arasında soyut düşünme yeteneğine sahip tek canlıdır. Binlerce yıllık medeniyet tarihinde çok küçük bir kısım insan soyut düşüncenin ilerlemenin motoru olduğunu fark edebildi.

insan o kadar salak ki ahlaki davranışın ne olduğunu bulabilmek için tanrının söylemesine ihtiyaç duyuyor.

1) Çalmayacaksın.

Çalmaması gerektiğini soyutlama yoluyla kant denen manyak şarlatan bile buldu ama insanlık bulamıyor.

2) Öldürmeyeceksin.

Öldürmenin neden yanlış olduğu da gayet basit. Yazmayacağım bile.

Sadece bu iki ilkeyle ahlaklı olmayı başarabilir insan. Erdemlilik konusunda çok ileri gidemese bile ahlaksız denmemeyi hak eder.

dünya bankası, Imf, birleşmiş milletler vs. bir sürü site ve özel bankanın halka açık bilgi erişim sistemlerinden yıllardır veri akışı elde ediyor ve bu verileri değerlendiriyorum.

Bir ülkenin zenginleşmesini sağlayan 4 değişken var: ortanca iq seviyesi, doğal kaynaklar, eğitim sistemi ve piyasanın serbest ekonomi dahilinde işleyebilmesi.

Fakirlik konusunu etkileyen bu dört etkeni iki sınıfa ayırabiliriz: doğal sebepler ve insanı sebepler.

Bir ülkede hem sistem kötü yani insanı sebepler çalışmıyorsa hem de doğal kaynakları azsa o ülkenin gelişmiş ülke olması bana göre imkansız.

Dünyanın %50'si hem gelir olarak fakir hem de onları zenginleştirebilecek geniş doğal kaynak alanlarına sahip değiller. Bu %50 ne Çin ve JAponya ne abd ne ab ne Brezilya ne de bunların müttefiği olan gelişmiş sayılabilecek ülkeler.

Bunlar Hindistan, Pakistan, Mısır, Afganistan, Nijerya vs. hiçbir geniş doğal kaynağı olmayan ve eğitim, piyasa ve ortanca iq olarak da yerlerde sürünen ülkeler.

Bu %50'nin fakirliği bugün dünyayı 5 milyar insanın göç etmek istediği bir yer haline getirdi.

Sürdürülebilir bir durum değil bu, hiç değil. iyi yönde değişimde imkansız.

Kendime hep soruyorum 65 yaşını geçmiş biri neden 65 yaşına kadar hiçbir yatırım ve tasarruf yapmayım gelire muhtaç hale gelir diye.

Sonra gezegenimizin içinde bulunduğu 87 iq ortalamasının zavallılığı gelir.

Ahlak ve akıl aynı metafizik hakikatin iki farklı izdüşümü maddi dünyaya sanırım.

Emeklilik sistemi batmış durumda.

Yaşlılar resmen devletle el ele gençleri köleleştiriyorlar kendi çıkarları için.

Emeklilik sistemi denen namussuzluk sistemi devam ettiği sürece kimse beni köleliğin sonlandırıldığına inandıramaz.

Geriye dönecek olursak: Kitap neden yazanır ve neden okunur?

Kitap zihinde oluşan karmaşık ve bazen de bilinçli olarak çözümlenemeyecek hale gelen fikirlerin nasıl olup da bilgeliğe dönüştürülebileceğini bilemeyen insanın sığındığı bir ahırdır.