- 2 / 2 / 376 entry
- 45 başlık
- 3 trend
- 1,728.24 incipuan
osurugun50notasi "Hayat güzel ama ingiliççe"
-
0
sevdiğini kaybetmek nedir
Ben başımı yastığa koyduğumda onun dizlerine koymuş gibi hissetmeye devam ettikçe biliyorum ki azalmayacak içimde ki ateş. -
0
sevdiğini kaybetmek nedir
Hani unutulacak bir şey falan değil. Her derdin devası, her yaranın merhemi, her göz yaşının bir çaresi vardır derler ama bunun yok gibi. -
0
10 dakika önce ispanyol sevgilimin attığı mesaj
Helal edin. Bu reşat da her ülkeden birilerini gibmiş aq -
0
ben alfred
Sanırım kablolarda yada bağlantılarda bir sorun vardı çünkü evin bazı yerlerinde olmasına karşın bazı yerlerinde yoktu elektrik. Bir tornavida aldım ve elektrik aksdıbını kontrol etmeye başladım. Birkaç kablo eskimişti, bunlar için yapabileceğim tek şey bir sorun yaratmadan önce onları sökmekti, ki ben de öyle yaptım. Şehre gittiğim zaman yenilerini alıp onarabilirdim. Bazı yerlerde temassızlık olduğundan onları hemen hallettim. Ve artık geceleri odalarım aydınlanacaktı. Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı, şu an tek istediğim şey bir kahve ve sigara içmekti. Bay Adam ile beraber iken pek fazla içmemiştim sigara. Bir kahve yapıp, sigaramı da alarak balkona çıktım. Yıldızlar yavaş yavaş parlamaya başlıyordu ki, hamakta sallanma fikri hakim oldu zihnime. Kahvemi bitirip bir sigara daha yaktım ve seyre daldım gökyüzünü. Çok geçmeden uyumuştum. -
0
ben alfred
Sadece çiçek, meyve yada sebze ile uğraşamazdım çünkü bunlar uğraş gerektiren şeyler değildi. Sularına, gübrelerine, köklerinin hemen yanında büyümeye başlayacak olan zararlı otlara dikkat etmem lazımdı o kadar. En fazla ne kadar zaman alırdı ki bu iş. Başka meşkaleler bulmam lazımdı. Bir köpek alabilirdim kendime arkadaş olarak. Ya da bir tavuk. Ah, evet! Tavuk! Hem besin ihtiyacımın bir kısmını karşılardı, hem de sabahları uyandığımda evimin bahçesinde gezinip dururlar, bana neşe katarlardı. Bunu hemen halletmeliydim. Hem zaten sigaram için tütün de almam gerekiyordu. Bir arabam yoktu, kasabanın az ilerisinde bir yol var. Pek sık araba geçmez ama belirli saatlerde şehire giden otobüsler geçermiş. Benim ihtiyacım olan da buydu zaten. Günün bitmesine az bir zaman kalmıştı. Bugün ne kadar hızlı olsam da ne otobüse yetişebilirdim, ne de akşam tekrar buraya dönebilirdim. Yarın sabah erkenden kalkıp, yola koyulacaktım. Şimdi önemli bir sorunum var, elektrik… -
0
ben alfred
Bay Adam ile heykelleri üzerinde muhabbet etmeye başladık tohumlama bittikten sonra. Gerçekten kaybettiği eşini, kendince şekil verdiği cansız tahta parçalarında bulabiliyor muydu? Ya da bu kendisini avutma şekli miydi bilmiyorum. Buna daha sonra kafa yormak üzere zihnime kazıdım. -
0
ben alfred
Hemen eline aldı sebzeleri ve ortadan ikiye kesti. Çekirdekli kısımlarını bir kenara ayırdı ve etli kısımlarını beraber yedik. Bu insan bana huzur veriyordu, onunla beraber takılabilirdim. Bilgisi benden oldukça fazlaydı hem, ondan çok şey öğrenecektim. Biber çekirdeklerinin hemen ekilebileceğini ama domateslerin bir süre beklemesi gerektiğini söyledi. Nedenini sorduğumda, domates çekirdeklerinin etrafında sulu bir kaplama vardı. toprağa girdiği zaman bu tohumların çürümesine neden olabilirmiş. Bir bezin içine güzelce serdi tohumları ve bu bezin sulu kısımda ki fazla suyu alacağını söyledi. Birkaç saat sonra güneşin altında koyacakmışız ve iki gün içerisinde ekebiliriz dedi, kabul ettim. Biberlerin tohumlarını ayıkladık beraber ve evime doğru yola koyulduk. Bahçeye girdiğimizde ilk önce toprağa su kanalları açmamız gerekiyormuş. Çapayı aldı eline ve belirli aralıklarda toprağı yarmaya başladı. Yüksekte kalan kısımlara tohumları ekmeye başladı, bense onu izliyor ve yaptıklarını hafızama kazıyordum. Sulama için dereden su getirme fikrimi söyledim ve mümkün olduğunu söyledi ama o zamana kadar evin çeşmesinden sulayacaktım bahçeyi. Bana kendi deneyimlerinden bahsediyordu. Ne fazla su vermeliydim ne de susuz bırakmalıydım bitkileri. Her farklı bitki aslında kendine yeteri miktarda suya ihtiyaç duyarmış. -
0
ben alfred
Hemen Bay Adam’ın yanına gittim, kopardığım sebzelerden bir kaçı ile beraber. Bana nasıl tohumlama yapacağımı öğretebilirdi, ki bu teklifi kendisi iletmişti bana zaten. -
0
ben alfred
Biraz muhabbet ettik Bay Adam ile. Evimi sevdiğimi, yerleşmemin neredeyse bittiğini anlattım. Bahçe işlerinde bana yardım edebileceğini söyledi, zira ben pek anlamazdım zaten bitki yetiştirmekten. Teklifini kabul ettim ve aslında burada olmamın nedeninden bahsettim. Uzamış çalılardan ve çimlerden kurtulmak istiyorum dediğimde tam da bu iş için bir aleti olduğunu söyledi ve biraz zor da olsa yerinden çıkarıp getirdi. Bu benim tahminimden de büyük bir aletti. Daha ziyade, üzerinde binebileceğim ve çimlerin üzerinde gezebileceğim traktör benzeri bir makine idi. Traktörün yarısı boyutundaydı o kadar. Kendisine teşekkür edip eve doğru yola koyuldum. Ne kadar yavaş gidiyormuş bu alet, yürümek daha çabuk gitmemi sağlardı. Her neyse ki geldim eve. Hemen işe koyulup çalılardan ve çimlerden kurtuldum. Sanki bahçemin alanı genişlemiş gibi görünüyordu. Kesilen otları toparladım ve kalasların kenarında biriktirdim. Bunları kurutup tutuşturma malzemesi olarak kullanabilirdim. Hemen eve gidip, toprağı eşebileceğim aletleri aldım. Birkaç farklı boyutta kürekler ve bir çapa. Daha önce birkaç yerde, toprağı ters yüz edip havalandırmak gerektiğini okumuştum. Böylece hem altı hem üstü güneş ışığından faydalanabilirmiş. Bu iş kolay olmayacak gibiydi zira başladıktan dakikalar sonra yüzümden akan ter, toprağı ıslatmaya başlamıştı bile. Ama biliyor musunuz, ekranda ki aptal sayılara bakarak günümü tamamlamaktansa, bu işi yapmak zevk vermişti bana. Bedensel gücümün farkına varmamı sağlamıştı. Belki de en doğru tanımını yapmak gerekirse, içimde ki o vahşi insanı açığa çıkarmıştı. Aklımda bu düşünceler dolaşırken bahçenin neredeyse tamdıbını bitirdiğimi fark ettim. Henüz çapa yapmadığım yer, domateslerin ve biberlerin ekili olduğu yerdi ki, üzerlerinde ki yenilebilir meyveleri topladıktan sonra onların da köklerini söktüm ki bahçenin o kısmını da çapa yapabileyim. Yarın tekrar tohumlayabilirdim toprağı. Belki yeni meyveler almak uzun sürecekti ama daha kaliteli meyveleri olacaktı. Sonunda işim bitti, toprak artık daha koyu bir renge büründü ve o pis koku kaybolmaya başladı. Sanırım uzayan çalı çırpının kokusuydu rahatsız eden. -
0
ben alfred
ama biliyorum ki her evde yaşayan birileri var. Sanırım herkes kendi işinin peşinde, kim meydanda durur ki boş boş. Ah evet! Bay Adam orada, dediğim gibi tamirhane benzeri bir garajı var ve o yine bir şeyler ile uğraşıyor. Seni bunak yaşlı, neden dinlenmeyi tercih etmiyorsun ki… -
+1
ben alfred
David yemeği bırakıp tekrar yola koyuldu. Ben de sabahtan beri çalışıyor olmanın verdiği açlık hissine daha fazla dayanamadım. Hem işlerim de neredeyse bitmişti. Biraz temizlik yapmam lazımdı o kadar. Hemen balkona koştum, masanın üzerini temizledikten sonra tabak, çatal ve kaşığımı yerleştirdim. Yemek henüz yeni inmişti sanırım ocaktan, çünkü gayet sıcaktı. Sabırsızlanıyordum çünkü enerjimin düştüğünü hissedebiliyordum. Ohh, nihayet sıcak bir şeyler girdi mideme. Tabakamı çıkardım hemen, bir sigara yaktım.
Bedenimi zehirlemem gerekiyordu artık, beynimin uyuşmaya ihtiyacı vardı. Bu sefer kahve hazırlamadım, nedenini bende bilmiyorum.
Sigaram bitti, son zamanlarda tek bir sigaranın yetmediği hissine kapılıyorum, bu kadar az miktarda ki zehir bedenime yetersiz kalıyordu. Bu konuyu daha sonra düşünürüm diyerek, arka bahçeye ilerledim. Etraf biraz incin görünüyordu. Çalılar neredeyse insan boyuna ulaşmıştı ve rahatsız edici olmasa da ağır bir koku vardı burada. Önce kalasları bir araya topladım. Düzgünce istifledim birbirine bağladım ki, sonrasında tekrar dağılmasınlar. Aslında bahçeye çiçekler de ekmek istiyordum. Papatyalar, nergisler, menekşeler… Aynı zamanda sebze de yetiştirebilirdim çünkü bahçe bunların hepsine yetecek kadar büyüktü. Ama bu lanet çalılardan kurtulmam gerekiyor ve bende bunlar için bir makine yok. Bay Adam’da vardır eminim. Ama nasıl bulabilirdim ki onu? Kasaba meydanına insem eminim ki birilerine sorabilirdim. Belki de tamirhaneye benzeyen ilk evin kapısını çalardım. Yada meleklere sorardım, çünkü bu kasabada o kadar fazla melek var ki. Bunu düşünürken yola koyuldum, kasaba meydanına gidiyordum. Ortalıkta kimseler yok, sanki terk edilmiş bir yer gibi -
+2
ben alfred
Mutfağa da tencere, tabak gibi eşyaları yerleştirdim özenle. Her biri kendine ait bir düzen içerisinde dolaplarda ki yerlerini aldı. Ah tanrım, incin görünen şeylere tahammül edemiyorum. Yavaş yavaş akşam oluyor ve karnım tekrar acıkıyor, bunu çıkan seslerden anlayabiliyorum. Oh, sanırım kapı çalıyor. Kim gelmiş olabilir ki? Bay Adam mı? Belki de iri yarı Bay Jacob’dır. Kapıyı açtım ve gelen David. Tanrım! Bu çocuk neden bu kadar sıska ve çelimsiz ki? Elinde ki kapta sanırım benim için yemek var, zamanlaman mükemmel David. içeri gelmesini söyledim ama kabul etmedi, babasının yanında halletmesi gereken işler varmış. Yemek yapma fırsatım olmayacağını düşündüğü için, David’e bana yemek getirmesini söylemiş. Düşünceli bir hareketti bu, bunun karşılığında kendisine nasıl teşekkür edebilirdim acaba? -
+3
ben alfred
Sağ tarafta ki odayı boş bıraktım, burası benim çalışma odam olabilirdi. Belki kendime bir hobi edinirim. Zaten fazladan bir masam olmadığı için o odaya mutlaka bir masa yapmalıydım. Arka bahçemde oldukça fazla kalas var. Sanırım bunlar evin inşasından artanlar. Gerekli aletlerim de olduğuna göre, çok da zor olmasa gerek yeni bir masa yapmak. Hatta masanın şekli zihnimde canlanıyor bile. Yüzeysel alanı genişleyebilen bir masa yapmalıyım bence. Şu anda aklımda bir şey yok ama ilerde büyük şeyler koymam gerekebilir üzerine. iki yanında üçer adet çekmece olmalı ki aletlerimin hepsini alabilsin. Çekmecelerin altına da kapaklı bir dolap olabilir. Evet! Bu harika bir fikir! -
+3
ben alfred
dostum merhaba. 4 gün oldu buna başlayalı. elbette ben yazıyorum. kitap olayına gelice, maddi durum engel olur ama wattpad diye bişe buldum ordan paylaşıyorum zaten. bir nevi hikaye güvence altında denebilir. sanırım hikaye orda da beğenilirse maddi destek sağlanıp baskıya alınıyormuş metin. şansımızı denemekte fayda var. -
+3
ben alfred
Kendi yatak odamı solda ki odaya hazırladım. Giriş kapısı odanın tam ortasında olduğundan karşı duvara ortalayarak koydum yatağımı da. Her iki yanıma birer çekmecesi olan ufak masalardan koydum. Gece uyumaya hazırlanırken buraya tabakamı ve kibritlerimi koyabilirdim. Geniş alanda rahat rahat yatmayı seven biri olduğumdan yatağım yıllardır iki kişilik. Hey bir dakika, masaların çekmecelerine kibritlerimi depolayabilirim. Evet evet, ne de olsa çok fazla kibritim var tütünlerimin aksine. -
+2
ben alfred
Dahası için de yer vardı bence, belki birkaç el aleti ya da başka şeyler de olabilirdi. Dolapların hemen yanına üzeri kare şeklinde olan fiskos masalardan koydum birer tane. Bu masaları hazırlanırken elimde bulunan şeyleri koymak için kullanabilirdim. Üzerlerine çiçekli vazolar ve ufak abajur lambalar koydum. Işıklı ortamları severim, aydınlık ortamlar insanın içini ne kadar karanlık olsa da ferahlatabilirdi bence. Evimin elektrik tesisatında sorunlar vardı ama olsun, bu ufak bir problemdi ve bunun üstesinden gelebilirdim. Hem, elektrik yokken çardakta kahvemi içip sigaramın dumanı ile beynimi uyuşturmak iyi olurdu. Ve tabi ki yıldızlar da bana eşlik edecekti bu zaman zarfında. -
+3
ben alfred
Bir yandan bunu düşünürken, eşyalarımı yerleştirmeye başladım. Giriş kapısının hem sağına hem soluna birer dolap koydum. Buraya dışarı çıkarken giyeceğim kıyafetlerimi, şemsiyelerimi, ayakkabılarımı koyabilirdim. -
+2
ben alfred
Günaydın dostlar. Bugün yazmaya devam ediyorum. Tek istediğim @1 şukulamanız. Başkalarıda görsün başlığı -
+3
ben alfred
bu gecelik bu kadar yeter beyler. okuyan olursa kendini belli etsin. yıldızları izleyerek kahve içmeye gidiyorum. -
+1
ben alfred
Size biraz evimden bahsedeyim. Uzun ve düz kalaslardan oluşan duvarları var. Nem ve haşerelerden korumak içinse her biri kalın bir vernik tabakası ile kaplanmış. Evim yerden yaklaşık bir buçuk metre yükseklikte. Bir iskele gibi ahşap direklerin üzerinde ki bir platforma inşa edilmiş. Evimin planı tamamen simetrik. Karşıdan baktığınız zaman giriş kapısı ve merdiven tam ortada görünüyor. içeri girdiğinizde salon karşılıyor sizi. Sağda ve solda birer oda var. Tam karşıda ise mutfak ve tahmin edebileceğiniz gibi buraların kapıları da kendilerine ait duvarların tam ortasında. Mutfak ve odaların duvarlarının kesiştiği köşelerde birer kapı var. Sağ kapı tuvalete sol kapı ise banyoya açılıyor. Mutfağın içinde dışarı açılan bir kapı daha var. Bu kapı evin inşa edildiği platformun arka tarafında ki balkona açılıyor. Balkonda bir masa, dört iskemle ve bir hamak var. Henüz burayı denemedim. Hamakta yatarken sigara içmek nasıl olurdu acaba. Ya da yıldızları izlerken sert bir kahve içmek. Bu gece bunu gerçekleştirmeliyim. - daha çok