-1
Başıma bir silah daya ve duvarları beynimle boya .
Dövüş Kulübü’nün birinci kuralı… Dövüş Kulübü hakkında konuşmayacaksınız.
Dövüş Kulübü’nün ikinci kuralı… Dövüş Kulübü hakkında KONUŞMAYACAKSINIZ.
Dövüş Kulübü’nün üçüncü kuralı… Birisi dur derse ya da sakatlanırsa kavga biter.
ve dördüncü kural… Sadece iki kişi dövüşür.
Beşinci kural… Her sefer sadece bir dövüş olur.
Altıncı kural… Tişört yok, ayakkabı yok.
Yedinci kural… Dövüş sürebildiğince uzun sürer.
Sekizinci ve son kural… Eğer bu Dövüş Kulübü’nde ilk gecenizse, dövüşeceksiniz.
Bir tümörüm olsa, adını Marla koyardım. (Narrator)
Herşeyi kontrol etmeye çalışmaktan vazgeç. Bırak ne olacaksa olsun. Bırak olsun. (Tyler)
insan sevdiğini öldürür diye bir söz vardır ya. Aslında bakın, insanı öldüren hep sevdiğidir.
” Bizim neslimiz Büyük Depresyon’u ya da Büyük Savaş’ı yaşamadı. Bizim savaşımız ruhsal bir savaş. Bizim depresyonumuz kendi hayatlarımız.” (Tyler Durden)
” Biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük, ama olmayacağız. Simdi bunu anlamaya başlıyoruz. ” (Tyler Durden)
” Tüm umudunuzu kaybetmek özgürlüktür.” (Anlatıcı / Narrator)
“Babalarımız bizim için tanrı modeliydi.”
“Sen gerçek değilsin, o silah senin elinde değil aslında benim elimde” ( Anlatıcı / Narrator)
Dişlerinin arasında bir silahın namlusu varsa, yalnızca sesli harfleri söyleyebilirsin.
Dibe vurmadan özgür olamazsın.
Sahip olduklarımız bize sahip oluyor.
Acı ve çelişki olmasaydı hiçbir şeyimiz olmazdı.
Ben Jack’in dışlanmışlık hissedeniyim.
Elime tüfek alıp türünü korumak için çiftleşmeyen her pandayı vurmak istiyorum. Petrol tankerlerini açıp hiç görmeyeceğim Fransız sahillerini kirletmek istiyorum. Duman solumak istiyorum.
Biz kadınlar tarafından büyütülmüş bir erkek nesliyiz. Başka bir kadının aradığımız şey olduğunu sanmıyorum.
Hepimiz aynı pisliğin lacivertleriyiz.
Sahip oldukların sonunda sana sahip oluyor.
Gülüşünde iğrenc bir çaresizlik var.
insan uykusuzluk çekerken aslında hiç uyuyamıyor ve uyanık duramıyor.
Spor salonlarında ter atıp Calvin Klein’in tanımladığı olanlara acıyorum. Bir erkek böyle mi görünüyor ?
Dinleyin Sürüngenler! Sizler özel değilsiniz, sizler güzel ya da eşi benzeri olmayan kar tanesi de değilsiniz, sizler işiniz değilsiniz, sizler paranız kadar değilsiniz, bindiğiniz araba değilsiniz, kredi kartlarınızın limiti değilsiniz, sizler iç çamaşırı değilsiniz, sizler herkes gibi çürüyen birer organik maddesiniz! Bizler bu dünyanın şarkı söyleyip dans eden pislikleriyiz! Hepimiz aynı pisliğin lacivertleriyiz!
Kendini geliştirmek mastürbasyondur, kendini yok etmek ise asıl soruların cevabı…
Sizler işiniz değilsiniz. Sizler paranız kadar değilsiniz. Sizler bindiğiniz arabalarınız değilsiniz. Kredi kartlarınızın limitleri değilsiniz. Sizler iç çamaşırı değilsiniz. Sizler dünyanın dans edip şarkı söyleyen pisliklerisiniz.
Damağındaki o küçük çizik, dilinle oynamasan hemen geçer ama duramıyorsun. Oynuyorsun.
Marla! Beni garip bir dönemimde tanıdın.
Uykusuzken hiç bir şey gerçek görünmüyor. Sanki her şey uzakta. Her şey suretin, suretinin sureti…
Yuva yapma içgüdülerine tutsak düşen tek ben değildim… Hepimizde Johanneshov markalı koltuktan var, yeşil çizgili Strinne deseniyle kaplı… Hepimizde Rislampa/Har markalı aynı kağıt lambadan var… Benimki artık bir konfeti… Çelik üstüne çinko kaplama Vild marka ayaklı saaatim. Tanrım ona sahip olmasam ölürüm… Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe…Sonra hayalinizdeki yatak. Sonra aradığınız tabak takımı. Sonra o güzel yuvanıza kısılıp kalırsınız. Bir zaman sahip olduğunuz şeyler artık sizin sahibiniz olur.