puhahahahhaha rezerve yapanların içinde patladı dflkgdkf

o sırada telefonuma mesaj geldi. bana kimse mesaj atmaz amk diyerek koltuğun üstündeki telefonu almaya giderken serçe parmağımı masanın löşesine vurup hayatın ne kadar kısa ve geçici olduğunu anladım ve bunun içinde 2 rekat namaz kılmak istedim. secdedeyken içimin geçtiğini yaklaşık 1.5 saat secdede kaldığımı farkettim. kendime geldiğimde mesajı okumak için koltuğa attım kendimi, mesajda tam olarak şöyle yazıoyrdu "polis savcı adıyla para ve kontör istenirse inanmayın. telefonu kapatın ve bize haber verin."
bende "k.bakma hacı namaz kılarken uyumuşum anca uyandım" diye cevap verdim. kumru yemek için aşağıya indim, kumru olana kadar kapının önünde sigara içeyim de zaman geçsin diye bir sigara yaktım tam o sıra önümden bir devriye gezen polis arabasını ıslık çalarak durdurdum ve hesap sorarcasına mesajıma neden cevap vermediklerini sordum. üste çıkmaya çalıştılar fakat en son mesajı benim attığımı "gönderilmiş ögeler"den göstermeye çalıştıysam da adamlar beni anlamayarak yollarına devam ettiler.

aileme hiçbir şey söylemeden tekrar üniversite okuduğum şehre döndüm. pamukkalenin dağıttığı sandviçlerden 7-8 tane gizlice çantaya attım. eve giderken saçları sarı kaşları siyah olan bir kıza neden b. dortmund takımını desteklediğini sordum dediğimden bir gib anlamadığını farkedince yoluma devam ettim. eve gelip ayaklarımı uzattım ve samanyolundaki 5. boyutu görünce şu hayatta almam gereken bir kaç dini ders olduğunu düşünerek hızır reyis ve salih abiyi sonuna kadar izledim. salih abinin kılıktan kılığa girmesi beni çok hoşnut ediyordu. sonunda bir ders çıkarmıştım ve 2 rekat namaz kılıp allaha şükretmiştim.

Sabah uyandım ne göreyim aq? annem ve gün arkadaşları! lanet olsun aq ayda yılda bir üniversiteden eve geliyoruz ondada güne denk geldik bahtımı kaderimi gibeyim ya. kahvaltı yapmak için mutfağa gittiğimde ne kadar saçma yiyecek varsa hepsi masanın üzerinde. (kısır sarma patates salatası) kahvaltılık bir şey yoktu. işemek için tuvalete gittiğimde annemin gün arkadaşı hihal teyvenin 3 kilo kısır sıçarak tuvaletin anasını giberek tıkadığını farkettim. bilgisayarı açıp saatlerce yutupta komik vidyolar izleyip hiç birine gülmedim çünkü çok saçma bir ortam içindeydim. Brazzerstaki 35 yaşa kadar olan mature vidyolarını izlerken cahit sıtkı'nın 35 yaş şiiri aklıma gelince daha yaşlı olan milf vidyolarını izleyip gaza geldim. annemin arkadaşlarına sarmakı için kapıyı açtığımda 3 kilo sıçan nihal teyzeyi görünce heves meves kalmadı zaten aq

altıma baksır giymeden gayet samimi bir şekilde bornoz ile oturma odasına gittim. peder ilk başta düzgünce konuşmaya çalışıyordu validede görevini en iyi şekilde yapıp babamı gaza getirdi. bilmiyorum sizinkiler nasıl da bizim valide hep böyledir, bizim pedere asist yapar genellikle. alex ile nobre ikilisi gibiler benim pederle valide ama golü yiyen hep ben olurum. neyse bende o sıra bizim halının desenini incelerken halının yedi göbekli iran halısı olduğunu farkettim. peder bana bağırırken bu yeni edindiğim bilgiyi söylersem çok kızacağını düşündüm ve ağlıyormuş numarası yapıp odamdaki yatağa kendimi yüzüstü attım.

peder ile valide benim durumumu konuşup neden böyle olduğumu sorguluyorlardı içerde. Bende o sıra duşa giriyorum ne konuştuklarının benim için fazla bir önemi yoktu açıkçası. neyse duşa girdikten sonra her zamanki gibi zütüm üşümesin diye tabureye bir tas sıcak su dökerek zütüme hakettiği değeri vermiştim. 31 çektiğim anlaşılmasın diye suyu sonuna kadar açtım, etek traşımı yapmakta çok zorlandığım için babamı çağırdım. babam bu teklife epey sinirlenmiş olacak ki işin bittikten sonra oturması odasına gel seninle konuşmamız lazım dedi.

neyse muavinin bana "bey" diye hitap etmesinden beş dakika sonra babamın arayıp "nerdesin lan gavat?" demesi bütün egomu yerle bir etmişti. Buna aldırış etmeden ayaklarımın peynirli doritos koktuğunu bildiğim için çantamdaki peynirli doritosu çıkarıp kokunun ayağımdan geldiğini anlamamaları için güzel bir yöntem bulmuştum. otobüsten indiğimde mavi önlüklü zorla çay satmaya çalışan amcalar ve kıbrıstan parfüm getiren abiler tarafından yaklaşık 3 km kovalandım.

adama 5 lira bahşiş verip "sigara alırsın * " dedim samimi bir şekilde. Artık ailemin yanına gidip öğrenci belgesi ile şu askerlik işini halletmem gerekiyordu. okulu zaten pek giblediğim yoktu akşdıbına bilet alıp otobüse bindim. otobüste kitap okuyor gibi yapıp yanımdaki çocuğun kız arkadaşı ile yaptığı bütün sanal ciks mesajlarını okudum. okuduktan sonra biraz vicdan azabı çektim. aslında çocuğun sanal ciks mesajlarını okuduktan sonra yaşadığım vicdan azabı ile 31 çektikten sonraki vicdan azabı eşdeğer siz düşünün gerisini artık

dersten atılıp eve giderken telefonumun çaldığını duydum "anamı giben" diye kayıtlı olan babam arıyordu. askerlik kağıdı gelmiş ve öğrenci belgesi çıkarmam gerektiğini söyledi. amk daha anca üniversiteye geldik benden başka askerlik yapacak adam mı kalmadı ülkede? Öğrenci işlerine gidip orada çalışan kıza kaç para aldığını sordum. duymazlıktan geldi sorumu bir kez daha tekrarladım "seni ilgilendirmez" diyerek beni bozduğunu sanıyordu. "kuzi keri egementte kute" diye kürtçe küfür ederek onu orada yerin dibine soktuğumu farketmemişti bile aptal kız. Bir tane askerlik kağıdı versene dedim. "o ne ya?" dedi. Amk askere zütürüyorlar beni bir kağıt verde gitmeyeyim dedim. sinirli bir şekilde bana bakarak yanındaki adama dönüp "şu çocukla sen ilgilen" dedi. Bende "çocuk dediğinin kafası hariç 21 cm" diyerek adamın yanına gittim ve adamdan sorunsuz bir şekilde öğrenci belgemi aldım.

dersin başlamasına dakikalar kalmıştı. iktisat dersini pek sevmem aslında ama konu "kapitalzm" olunca dikkatimi çekmişti. her şey adam smith dönen zütün yüzünden çıkmış aslında. bakın panpalarım kim 500 bin istere filan katılırsınız diye size inceden genel kültür de veriyorum neyse hoca kapitalizmin faydaları diye başlık yazdırdıktan sonra ben izinsiz bir şekilde "siz dekan, rektör ve hocaların sadece ceplerine girdikleri paradan sorumlu olup anca bunun muhasebesini tutabileceklerini ve ölene kadar asla vicdan muhasebesini yapamayacaklarını" söylerken çoktan hoca dışarıyı göstermişti bile artık fazla giblemiyordum hatta şöyle söyleyeyim "vicdan" derken atılacağımı önceden sezip eşyalarımı toplamaya başlamıştım bile.

klozete oturtmak için hiç kimseyi bulamadığım için tuvalet kağıtlarını koyup yaklaşık 3 dakika bekledim. Daha sonra oturup eylemi gerçekleştirmeye başladım sigaranın külünü klozetin ön tarafından çükümü yakmayacak şekilde serptim. işim bittikten sonra millet beni kıskanıp zütümün dile geldiğini anlasınlar diye sifonu çekmeyerek koşarak uzaklaştım. kendi kendime asker kaçağı serdar ortaçın neden ahmet kayaya nispet olsun diye 10. yıl marşını okuduğunu anlamaya çalıştıysam da başaramadım.

Seren geldi aklıma fakat onu erkekler tuvaletine sokmam çok zor olacaktı. uzaktan acuna benzeyen birinin yanına usulca sokulup tuvalette sigara dönmemiz gerektiğini yoksa diablo adında ki kaplanın onu gibeceğini söyledim. giberim belanı yavşak diyince tuvalette sıçarak tek başıma sigara içeceğimi anlamıştım. Sıçarken sigara içmekten çok haz alıyorum, ilk önce pantolonumun düğmesini açıp baksırımı çıkardım. Klozeti kestim inceden ama çok soğuk görünüyordu eğer o halde oturursam zütümün üşüyeceğini tahmin ettiğim için klozete ilk önce birini oturtup ısıtması için yardım almam gerekiyordu.

kıza o saçma klişelerden "iddiada banko maç gibi boy oranın var" demedim tabikide onu diyenler ile artık konuşmama kararı aldım 2014 yılında böyle espriler yapmayın panpalarım sizde artık, şu mizah çitasını gezi parkında yükselttik daha da düşmesin atık yani. Neyse bende kıza açık bir dil ile gibtir olup gitmesini söyledim. ama laftan anlıyormuş akıllı kız ben olsam hala mal mal bekliyor olurdum mesela. Artık okul bahçesinde sigara içmekten sıkılmıştım, tuvalette sigara içmem gerekiyordu e yani biz üniversiteli olsak da içimizdeki liseliyi durduramıyoruz ne yapalım aq.

Ertesi gün okula gittiğimde ilk ders muhasebeydi, artık bir çok insan bana mal gözüyle baksa da bu fazla canımı sıkmıyordu çünkü artık ben bile kabullenmiştim mal olduğumu. yani insan çaresiz olunca bazı şeyleri kabullenmesi gerek diye düşünüyorum panpalarım. Ben mal değilim diye zorlamanın alemi yoktu artık. Muhasebe dersine girdik herkes tahtadakileri iphone 5 ve samsung s3leri ile fotoğraf çekerken bende çantamdan cool bir şekilde daktilomu çıkadım. Biraz fazla ses çıkaracaktı belki sınıfta açıkçası zerre gibimde değildi. 4. tuşa bastıktan sonra bütün yüzler bana çevrilsede hiç coolluğumdan taviz vermeyip yazmaya devam ediyordum. Kimseye aldırış etmeden yazımı bitirdim. Ders bitiminde 1.50 boylarında bir kızın yamıma gelip ne kadar tuhaf bir insan olduğumu söyledi.

Eve gidip tüplü televizyonun önünde okan bayülgenin gibik anarşistim tavırlarını izlerken mouse ve klavyeyi televizyona bağlamış gibi yapıp eğleniyordum. Akşamüstüne doğru tekrar spotçuya monitör almak için gittiğimde hayal kırıklığına uğramıştım. Monitör kalmamış elinde ama benim ilk bakışta mal olduğumu anlayıp daktilo teklifi sundu ve bende kim 500 isterdeki yarışmacı edası ile teklifini kabul edip aldım. okula zütürüp zütürmeme arasında epey bir ikilem yaşasamda daktilo zütürmenin iphone 5 veya samsung s3 zütürmekten pek bir farkı yoktu.

Akşamları bir internet kafeye gidip genelde alt katlara geçip kameranın görmediği yerlerdeki bilgisayarların remini filan almaya başlamıştım çünkü hayallerimi gerçekleştirmezsem ben asla yaşamış sayılmayacaktım, Adeta bilgisayarı kendi emeğim ile topluyorum. Eve giderken spotçudan klavye almak için dükkana girdim, adam bana "f" mi "q" mu diye sorduğunda milliyetçiliğim ağır basıp "F" ezelden beri türkçe harf olduğu için f alayım dedim. ama ah kafamı gibeyim nerden aldım o f klavyeyi?

hoca microsoft office ile ilgili bir şeyler anlatırken söz alıp masa 7yi süresiz açmasını istedim. hocada büyük bir samimiyetle dışarı çıkar mısın dedi. o kadar samimiydi ki çıkmasam gerçekten insanlığımdan ödün vermiş gibi olacaktım. O sırada bilgisayarın faresini çaktırmadan çantama atıp kısa günün kısa karı diyerek sınıfı terk edip bir bilgisayar toplamaya karar vermiştim, ideolojilerimi ve hayallerimin peşinden sonuna kadar gidecektim ve bu bilgisayar toplama işi o kadar zor bir iş değildi.

Zaten o günkü havai şortum delikmiş sonradan öğrendim. Artık mallığımdan kurtulmak istiyordum ama bunu nasıl yapacağım konusunda aklıma bir tak gelmiyordu ve gün geçtikçe bu durum benim canımı sıkmaya başlamıştı. Ertesi gün okula giderken sevap pointsim azaldığını ve sağdaki meleğin yan gelip yattığı farkedip cuma namazına gitme kararı aldım. Hoca namaz arasında konuşurken "tutsanızı diye size öğüt" verir diyince tutacak bir şey bulamayıp cuma namazının bana göre olmadığını anladım. ortamda beklediğim gibi değildi açıkçası. Gta vice citydeki görevde çantayı teslim edip koşan adam gibi uzaklaştım camiden. Öğleden sonra bilgisayar dersi vardı...

hoca derste kapitalizmden bahsederken söz olmadan "hepinizin kapitalizmi övmeniz için cebinize para koyduklarını biliyoruz" dememle hocanın beni dersten atması bir olmuştu. Kendimi 5 dakika içinde 2. sarı karttan kırmızı kart gören balotelli gibi hissediyordum. Arkama bakmayarak koşa koşa çıktım dersten. kantine gidip veresiye yazdırmaya çalışsam da kantinde duran amca pek yaklaşmadı bu teklifime. emin adımlarla okuldan çıktım, bugün otobüse binmek istemiyordum. Yolda bir berbere girip etek traşı olmam gerektiğini söyledim fakat epey sinirlenmiş olacak ki yedi ceddime kadar sövdü ve usain bolt edası ile berberden uzaklaştım.

kulaklığı çıkarınca telefon zil sesim olan murat kekillinin çılgın parçasını dakikalardır okulun ortasında herkese dinlettiğimi farkettim. çok utandım ve serene gitmem gerektiğini söyleyerek en yakınımdaki ağacın arkasına saklanıp okuldakilerin 2. derse girmesini bekledim. tuvalette elimi yüzümü yıkayıp derse girmek için kapıyı çaldım, sağolsun hoca şekil şukul yapmadan beni derse aldı.

Bana liseli diyen eleman da serenin sevgilisi çıkmıştı zaten yelkenleri iyice suya indirmeye başlamıştım artık, Güne kötü başlamıştım fakat ipler benim elimdeydi hala.mp3ten adnan şenses doldur be meyhaneci şarkısını açtım. bahçedi sigara içen insanların kafaları birden bana doğru dönmüştü. aklımdan kıyafetim ile adnan şensesin uygun olmadığını düşündüm. Şarkıyı değiştirmeyi denedim ve hala gözler benim üzerimdeydi. Seren yanıma gelip bir şeyler söyledi fakat kulaklık olduğu için anlayamamıştım. 1 ay oldu ben bu sereni hala anlayamadım zaten adam gibi aQ

okula gittiğimde gözlerin benim üzerimde olduğunu ister istemez hissettim. artık hocalar yavaş yavaş ders işlemeye başlıyordu. benim ise hala tek bir arkadaşım yoktu, derste hoca on dakikalık ara verdi. Bende direkt sınıfın erkeklerine gidip uzun eşşek oynarsak bu aptal sınıfa göre çok eğlenebileceğimizi söyledim fakat içlerinden birinin bana liseli demesi üzerine ossurup oradan uzaklaşarak küçük çaplı bir protesto ettim o binleri.

sabah uyanıp saba tümere bakarak 31 çektim ve cenabetken attığım her adımın günah olduğu aklıma geldi tekrar kafamı kullanarak daha az günaha girmek için büyük adımlarla banyoya yürüdüm. zütüm üşümesin diye ilk önce tabureye sıcak su döktüm. dalinimin bittiğini gördüm hüzünlendim, banyoda sigara yakmak istedim ama çok zor geldi. Arab sabunu ile üç posta yıkandıktan sonra gusül abdestimi aldım, cenabet olmadığımdan emin olmak için üzerine bir de teyemmüm aldım. balkona çıktım hava çok güzeldi, gaza gelip havai şortumu ile pekekent gömleğimi giydim. parmak arası terliklerimle muazzam göründüğümü ayna karşısında bir kez daha farkettim.

aslında pek iyi futbol oynamam sadece zaman öldürüp kafamı dağıtmak için gidiyordum. Saatlerce halı sahada bekledim belki bir kişi gelmez de yerine beni alırlar diye. babayaro formamı giyip yaklaşık 4.5 saat beklememin sonucu başarı ile sonuçlanmıştı. adamlardan bir kişi ekgib ve ekgib olan takıma ben geçeecektim. neyse maça başlamıştık kendimi biraz göstermeliydim futbolda içimden bir ses morinhonun buralarda olduğunu dile getiriyordu. maçın yarısında takım kaptanına ender gelişen osasuna ataklarınıza dahil olmayacağımı güzel bir dil ile söyleyrek bonservisimi alıp eve gittim.

2. derse girdik hoca daha ilk haftadan yoklama alıyordu. yoklama kağıdı bana geldiğinde kendime ait bir imzamın olmadığını farkettim pilot kalem ile başparmağımı boyayıp bana ait olan yere parmak bastım. hoca bunu görünce çok sinirlenmiş olacak ki bunu yapan kim dedi. dürüstlüğünde verdiği özgüven ile benim dedim. sen ne yaptığını sanıyorsun diyerek beni sınıf içinde küçük düşürdü. bende hiç bir şey demeden eve gidip yatağa yüzüstü yatıp ağlama yaşladım. ergen ruhum azmıştı birden bire sanki üniversite değil liseye gidiyordum. bu bunalımdan kurtulmak için halı sahaya gitme kararı aldım