+1
benide geçtiğimiz ramazan ayında teyzem iftara çağırmıştı, onların evide tepenin başında biyerde böyle uzun bir merdiven maratonu yapman gerekiyor, sanırsın kale kuşatmaya gidiyorsun öyle bir his, neyse; işte iftara bir saat kalmış ben burayı tırmanırken yanından geçtiğim bitişik evlerin birisinin altında bir dukkan fark ettim; az bir ışık yanıyor sonra baktım ufak biyer, camı pislik içinde... kapıyı açmaya yeltendim ama kapı nasıl gıcırdıyor, yarısına kadar açtım birazdaha açtım derken duvara dayadım birde ne göreyim üzerinde yeşil gömlekli sihay pantolonlu ayağında iplikli siyah çizmesi olan kafasında ve boynuna doladığı koyu kırmızı atkılı erkek mi kadın mı ayırt edemediğim bir mahlukat tozlu rafların ve kitapların arasında bir taburenin üzerinde elinde kitap okur vaziyette öylece otururken kafasını yavaşça bana doğru kaldırdı ve ben o sırada adeta kitlenmiş vaziyette bir elim kapının koluna sımsıkı sarılmış halde pürdikkat kesilmişken elini kaldırıp işaret parmağını dudağına zütürerek bana -şşşşş- deyip, ardından o kalın kulak titreten sesiyle bana 'beni rahat bırakın' dedi ve ben o kaskatı halimden kurtulmanın yolunu araken hemen yakında bulunan tarihi kaleden atılan ramazan topunun camları sallayan yüksek sesiyle birlikte, heyecan, korku ve adrenalin duygularını aynı anda hissederek geri kalan merdivenleri adeta arkamdan yıldırım orduları geliyormuşcasına teyzemgilin o müstakil evlerinin kapısına nihayet varmıştım ama ama ama... farklı birşeyler vardı ve bunu fark etmem uzun sürmedi, hemen kolumdaki saate baktım, hiç açlık hissetmiyordum ama başım dönüyor gözlerim kararıyordu... peki nasıl olduda merdivenleri 5 dakikada cikmama rağmen ve halen ifta bir saat var iken dükkanda geçen, bana bu kadar kısacık gelen bir olay benim hayatımdan bir saate yakın vakti çalabiliyordu. -SON-