0
ben ve müzeyyen (müzeyyen: hani halımda pasifiğe doğru uzanı bir ceset var ya, baktım asırlardır konuşmuyor, yerine başkasını aldım aklıma. şimdilik canlı.) uzun uzun konuştuk bunu:
sevişip de birlikte uyuyamayanlar aşık değilmiş müzeyyen.
gibtir!
lan! terbiyeli konuş! hiç yakışıyor mu senin gibi 400 yaşında bir kadına!?
n'apayım! böyle saçmalıklar şu elli altmış yıldır var. ah nerde o eski... (geyikler!)
müzeyyen'e katılmamak elde değil. efendi, aşkın ilk hali çarpıyor ya seni, şair olsan her yazdığın şiir bir efsane, ressam olsan üstadlar iyi ki ölmüş de görmemişler bu mükemmelliği, müzisyen olsan notalarla dansın bir mucize, o olsan şöylesin, bu olsan böylesinler havalarda uçuşuyor ya, aklıma geldi, ben hiçbir kadına, aşkın bir yıl sonrası bir şiiri de beğendiremedim arkadaş. önceden ağlayan, ah aşkitom, vah tatlişkom diyen (ki hakikaten böyle sıfatlarınız varsa vurun kendinizi), senin gibi şairi görmedim diye inleyenler, sonra şiir mi hıı tamam, aa yine mi şiir diyen, ya da gönderdiğin şiirden hiç bahsetmeyen birine dönüşüyor. neyse ki böyle anlarda şiirden değil ciksten soğuyorum! müzeyyen de soğuk!
kadından bahsettim ama hemcinsimi anlatmama gerek yok. adam zaten sen ne yapsan ilk günden sallamadığı halde umursar görünecek. yani bir yılın sonunda değişen hiçbir şey yok. memesin sen, kalçasın biraz ve için sıcak (genelde)!
tutup birlikte uyumanın aşk olduğunu söylersen, hiç uyumadan, sevişmeden birbirlerine aşık ölen çiftleri yok saymış olmaz mısın? ne olur deli gibi sevişip de ayrı odada uyusak o gece? sevişmeden aşk olur, peki sevişerek olmaz mı? müzeyyen cevap ver!? nedir hep başkalarının cümleleriyle bir şeyleri onaylamak? nedir az konuşanların delikanlı olduğu memleketlerde gevezeleri söz gümüş ise sükut altına gömmek! hep doğru söylediğini veya söylediğinin herkesin doğrusu olduğu sanmak? ah siyahcımyalanım, yine konu kaçtı, düştün başka başka alemlere, toplarla lütfen! peki müzeyyen.
aşığım ben. sevişsem de, sevişmesem de, yedi uyuyana karışsam da, asırlarca uyumasam da aşığım desene müzi! evet belki turgut uyar tırnak içinde mutlu aşk yoktur demiş olabilir, ama hiç değilse birlikte uyuyamıyorsanız aşık değilsiniz gibi ölü bir cümle de kurmamış.
aşk, ne sevişmeye ne uyumaya ne güce ne paraya bakar evlat, dese biri de ona inansak bir müddet hiç değilse. (demişim ben uykumda, kaydetmişler) ya da tanrı aşkını yarım asır tarif etmeye çalışıp da ekgib kaldıklarından neredeyse deliren yunus'lara mevlana'lara hürmet edip de, aşk böyledir, aşk aslında şöyle sandaldır, fırtınanın bilmem neresinde limandır demeyi bıraksak ne güzel olur. onlar uğraşsın, sen bir cümlede hallet öyle mi, müzeyyen!?
sen ne hissediyorsan o'sun. aşksa aşk, deliysen deli, güzelsen güzel. başkalarının cümleleri kazınıyorsa kafana, senin yoksunluğundan olmasın bu? ne uzadı ulan! birlikte uyusak mı müzeyyen!?
şiir dedim de aklıma geldi, konuyla alakasız!
sordum,
az kalınca karanlığı, alıp fırçasını siyaha uzanan ressam
çizebilir mi bileklerini boydan boya,
akacak olanın bordo olduğunu biliyorken.
en güzeli renk körü olmak
azraille öpüşürken.
(azraille birlikte uyurken yaptığım sayıklamalardan)