- 2 / 4 / 378 entry
- 9 başlık
- 1,198.27 incipuan
mgyol önüncü nesil normal
-
0
unbelievable my7
açıkçası farkında isem hata olduğunu düşünmüyorum kanka. doğru o kadar anlatıldı ancak bunun farkındalığı ile kazanılan bakış açısına göre hareket edip gözlem yaptığın zaman ve bir nevi yolun sonunda ne olacağını bilmeme rağmen bazı şeylerle yüzleşmek istedim. bir daha yapar mıyım asla tabiki kısa süreli bir deneye girdim çıktım şuan daha rahatım gerçi metal olarak -
0
unbelievable my7
merak kanka. daha yakından görmek istedim.
edit: ayrıca bu bir iç dökme falan değil amk bir nevi analiz yazısı. buraya tonla analiz yazıldı belki benzer şeyler yazıldı ancak şunu da fark etmen lazım ki yazılanların çoğu bir dişiyle 5 10 dk konuşup yapılan çıkarımlardan öte değildi. tüm düşüncelerini bilinçaltını döktürdüğüm ve bu kadar yaklaşıp bunun analizini çıkararak aslında başlığa ve sonrakilere amme hizmeti olarak bile görülebilir. daha önce denemediğim bir şeydi. -
0
unbelievable my7
göreceğimi çoktan görmüştüm. çok pis soğumuş ve hiçbir şekilde hayatımın hiçbir noktasında görmek istemediğim ikiyüzlü, yalancı, ve bilinçaltında ağır hasarları olan bu dişiyle tüm bağımı kesmek zorundaydım. bunu da şöyle yaptım; tabii ki özrünü kabul ettim ve hiçbir şey olmamış gibi yine görüştük. görüştüğümüzde ise beklediğim şey acaba ne zaman tartışma çıkacak? ve çok geçmeden yine saçma bir sebepten üzerime gelme denemesi yaptı. çok ağır bir şekilde ters teptirerek ağır sözlerle bazı gördüğüm gerçekleri yüzüne vurup ağlattıktan sonra çekip gittim. baktım ki her yerden engellemiş ve hiçbir şey olmamış yaşanmamış gibi günlük sıradan hayatına devam ediyor. hatta hemen yeni birini bulmuş bile xD
- bu kadar hızlı yeni birini bulmasının sebebi çevresinde tuttuğu erkekleri potansiyel tokmakçısı olarak görmesi, içlerinden en iyisine vurdurma güdüsü ve hiçbir zaman boşta kalamayacak olup bundan köpek gibi korkan, yalnızlığından korkan, kendinden tiksinen biri olması, kendine güveninin olmaması ve hep bir gölge aramasıdır. sonradan öğrendiğime göre de; şuanki elemanla da aşağı yukarı 2 senedir tanışıyor (ki böyle 1-2 sene çevresine tuttuğu çok eleman vardı yukarıda dediğim gibi) ve bak sen allahın işine, hep arkadaş dost ilişkisi bir anda aşka dönüşüyor. yine hiç emin değilim ama bu molozların 1-2 senede yapamadığını daha ilk date'te yapan biri olarak ve bundan çok güzel analizler çıkardığıma en azından ustanın sözlerinin, dişinin her hareketi ve sözünde gördükten sonra ben alacağımı aldım ve böyle hastalıklı bir insanı da hayatında tutmak isteyen... ah amk bizim bu erkek milleti akıllanmayacak.
-en son benden umudu kestiğini hissettiğimde şöyle bir şey demişti: "senin aklından benimle ilgili çok şey geçiyor ama söylemiyorsun bana, içinde tutuyorsun." (çünkü kendisi de biliyor ne mal olduğunu tabii ki söyleyip de sana iyilik yapacağımı düşünmedin heralde)
"senin yanında güvende hissederken artık benim için bir şey yaptığını da görmüyorum. sanki ben erkekmişim gibi hissediyorum artık" (görmem gereken bazı şeyler vardı yarram işte anlamadıysan napayım daha. bknz güç zehirlenmesi)
kestiği roller ise şöyleydi ara ara şu gördüklerimi de yazayım da
- "ben aslında tam evlenilecek kızım." aynen herkes kapıda bekliyordu zaten
- "benim sana gösterdiğim anaçlığı ve ilgiyi hiçbir kadından göremeyeceksin." xD
- "kuranı okudum, hatmettim, dini inancım iyi, benimle beraber olacak kişinin de inanıyor olması lazım." (agnostik olduğumu biliyordu)
- "bu hayatta her şeyi deneyeceksin ben buna inanıyorum (ee hani müslümandık?)
bir gün birisi buna yürümüştü ve bana şöyle anlatmıştı: "buldu tabi benim gibi masum kızı, ben bunun aklını çelerim diye düşündü." (dişilerin iki büyük illüzyonu aşk ve masumiyet! ancak istedikleri şey aşk mutluluk ve ciks üçgeninin dışında değil.)
kısacası:
belki biraz pgibolojik olarak yıpranmış olabilirim çünkü karakterimin olduğumun dışında gösterdiğim süreç ve o dönem kestiğim her rol bünyeme ağır geliyordu. açıkçası yoruldum. 2 aylık süreçte madalyonun 2 tarafını da görme gösterme imkanım oldu. güzel bir tecrübeydi ve ben bundan çok güzel dersler çıkardım. o mu? onun kurtarılacak bir yanı yok. ortalama gibko bir tc kızı işte. dışarıya kendini çok iyi pazarlayan ancak bilinçaltı hastalık ve travma dolu, dramadan ve kaostan beslenen, ikiyüzlü bir insandı. ayrıca hipergami de böylece doğrulanmış oldu.
var mı sizin de yorumunuz belki göremediğim, eklemek isteyeceğiniz bişeyler ? veya sormak? -
+1
unbelievable my7
bu yazıda biraz dişi ikiyüzlülüğünü son 2 ayda nasıl analiz ettiğimi yazıcam. biraz uzun olabilir.
part part anlatmaya çalışıcam.
ustanın da dediği gibi dişilere neden güvenilmemesi gerektiğini yaşayarak canlı kanlı gözlerimle şahit olarak yazıyorum.
çoğu zaman aklımda savunduğum şey şuydu; teorik olarak bildiğim birçok şeyin doğruluğunu kanıtlamak adına bizzat yaşayıp görüp yüzleşmekti. bunun için saha ödevleri falan verildi eyvallah ancak daha iyi bir ders ve hayat boyunca unutulmayacak çıkarımlar için çok çok yakın olmam gerekliydi. tam da tarif edilen türde bir dişi buldum ve üzerimde uyguladığı, aslında uyguladığını sandığı ancak bana zarar verdiğini düşünürken en büyük zararı kendisine veren, sürekli kendisini baltalayan bu dişi emin olun tanıdığım gördüğüm tüm dişilerin ortalamasından hiçbir şekilde fazla değildi.
dişiler yalancıdır.
yalan 1: ilk tanıştığımız safhalarda beraber bulunduğumuz bir arkadaş ortamında kendisine hayatında biri olup olmadığı soruldu. verdiği cevap tabi ki hayırdı. bunun altında yatan sebepler;
1- daha yeni tanışıyorduk ve belliydi ki beni kafasının bir köşesine koyarak yarın bir gün bununla da bir şeyler yaşayabilirim diye hayır dedi.
2- çevresinde onu çeken çoğu erkeğe karşı genel tavrı buydu.
3- beraber olduğu erkek arkadaşını sevmiyordu, onu bir sümsük olarak görüyor, onun gibi bir sümsükle beraber olduğunu kendine yediremediğinden dışarıda olabilecek ideal kısmetlerin önünü kapamamak adına hayır dedi.
bakın bunlar varsayım falan değil 1. veya 2. de değil. kafasında olan bitenlerin hepsinin comp'u. bunların hepsini aynı potada bilinçaltında düşünüyordu.
yalan 2: "eğer biriyle birlikte olursam asla aldatmam. yalan söylerim ama aldatmam."
lol tabiki burada aldatılan falan olmadım. bu yalanı nasıl yakaladığımı size şöyle açıklayayım; tanışmamızın üzerinden aşağı yukarı 3 hafta geçmişti, sevgilisi olduğunu biliyordum ancak araları bozuktu. ve ilk defa baş başa dışarı çıkmıştık. kendisi çıkalım demişti bu arada. itirafları şu yönde olmuştu: zaten sevmiyorum, uzun süredir tanıdığım ve beni tanıyan biri olduğu için beraberim. ardından dışarıdan geldik, evine bırakmak için geldiğimde içeri davet etti ve olaylar gelişti... beraber yattığımız esnada adeta zevk sarhoşluğundan olsa gerek tüm bilinçaltını kusarken gülmemek için zor tutuyordum kendimi.
- "şuan beraber olduğum sevgilimle en son yaptığımızdan daha çok heyecanlandım. "
- "sende bişeyler beni çekiyor ama anlam veremiyorum." (ben biliyorum sen zahmet etme xd)
- "seninle ilk tanıştığımızda göz göze geldiğimiz ilk anda heyecanlandırmıştın beni" (belki yalan aq bilmiyorum ama olabilir de)
bunların dışında bir sürü övgü vs oraya girmiyorum. işimiz dişinin bilinçaltını dökmesi ve ne kadar kaypak olduklarını, güvenilmez ve yalancı olduklarını anlamak, anlatmak. örnekte ve tezatlıkta da görüldüğü üzere, arası bozuk dahi olsa sevgilisi olmasına rağmen benimle yatabilecek kadar midesiz ve sözleriyle eylemleri kör göze parmak sokarcasına çelişken.
beyler bu dişinin bilinçaltı tamamen yarra yemiş. ben ve benden sonra yediklerinin açıkçası kendisine koyacağını pek sanmıyorum. bir ara ilişkilerden konu açılmıştı başka bir gün kahve içerken; "ben sadece bir kere duygularımın sesini dinledim onda da çok acı çektim. artık bundan sonraki ilişkilerimde mantığımın sesini dinleyeceğim."
sonra ne oldu tahmin edin; yine başka bir gece zehri verip konuşturdum ve şunu dedi;
"seni çok istiyorum ama korkuyorum"( şimdi bu cümlenin analizi şudur: ben seni köpek gibi arzuluyorum ama seni uzun vadede hayatımda tutarsam yine bağlanıp terk edildiğimde kafayı yerim. büyük ihtimal güven problemi yaşadı hem geçmişte hem de anlık olarak bana karşı ki haklıydı da.)
"bundan sonra mantığımı değil, duygularımı dinleyeceğim." (bingo. işte çelişki! puzzle birleşti.)
sonrasında ne oldu dersiniz? ben bunları gördükçe kendimi geri plana çekmeye başladım. karakterimi ve tavrımı tamamen değiştirip bu sefer güçleri eline almasına izin verip arkama yaslandım. göreceğim şeyler ise bir dişi ne kadar ikiyüzlü olabilirdi. merak ediyordum sadece.
nedir bu güçleri eline vermek tek tek değineceğim...
1- artık eskisi gibi ilgi göstermemeye başladım. bunun sonucunda da şunu dedi; "ben bana kıyamayan beni düşünen seni tanımıştım. sen beni çok şaşırttın. keşke hep seni tanıdığım ilk 1 aydaki gibi kalsaydın. şuan sana güvenim sıfır."
tabii ki bunu benim ilgimi çekmemden ve sonrasında daha da eline güç vermemden çok ileri bir zamanda söyledi. alt metinleri çıkarabiliyorsunuzdur umarım.
2- tartışmalarda pasif tarafı oynadım. bunun sonucu olarak bana duyduğu saygı azalmış hatta bitmiş oldu. ilk tartışmamızda aktif tarafı oynadığımda haklı gerekçelerle gerçekleri yüzüne sakin ve cool bir şekilde vurduğumda kuyruğunu kıstırıp özür dilemişti. sonrakinde ise pek giblememiş aksine tartışma konusuyla taşşak geçmiştim. iyice kudurmuştu. ancak sonrakilerde pasif kalıp tüm pisliğini dökmesine izin verdiğimde gördüğüm şey; bana karşı hissettiği yüksek hayranlık duygusuna nefretin de eşlik etmesiydi. buradan da şunu çıkardım; bir dişi size köpek gibi hayran olabilir, konuşmanıza, ince zevklerinize, insanlarla olan ilişkilerinize, espiri yeteneğinize, yatak performansınıza vs. ancak içten içe böyle bir mükemmelliğin ağzına sıçmak da ister. ağzına sıçıp egosunu tatmin etmek ister. sadece bunun için fırsat kollar. ben de bunu ona bir süreç içerisinde verdim. o anlarda insanın morali bozuluyor ister istemez. ancak yine de onun beynini şaşırttım. daha önceki tartışmalarımızdaki tavrımı bildiğinden ara ara yokluyordu bu fırsatı yakalamak için. ve ben beklenmeyen bir tepki verip geri planda kalınca ondan sonraki her tartışmada egosunun ve sözlerinin dozunu ağır ağır yükseltti. ne yapıyordum peki bu süreçte? bir tartışma oluyor, gidiyorum ve 2-3 gün sonra özür diliyorum haklı olmama rağmen. allah benim de belamı verecek ya neyse. çok zor oldu ama bu dönüşümü görmem lazımdı. en sonunda çok fazla üstüme gelmesine izin verdiğimde limitlerim baya zorlanmıştı ve yine beynini şaşırtıp bu sefer ilk zamanlardaki gibi tepki verip son sözü söylediğimde 3 gün sonra gelen mesaj şöyle oldu; "ben çok özür dilerim senin üstüne bu kadar gelmemeliydim çok zor durumdayım lütfen böyle yapma." -
+3
unbelievable my7
filme göre yavan kalıyor diyebilirim. zaten popülerliliğini de filmle kazanan ender kitaplardandır. genelde deriz ya kitabı varken filmi kesin tak gibidir diye. bunda da biraz tam tersi. elbette kitabı için tak gibi diyemem. bazı bölümler farklı işte. tyler ile kumsalda bi tanışma hikayesi var. 350 sayfa falandı 2 günde bitirmiştim çünkü şöyle bi artısı oluyor eğer önce filmi izlediysen. karakterleri kafada yaratma ihtiyacı duymadan direkt filmdekileri kafada oynatınca hele çoğu bölüm filmdeki sahnelerle benzer olunca filmi izliyor gibi hissettirdiğinden hemen bitirmiştim. filmi ilk izlediğim ve ardından kitabını ilk okuduğum zamanlar 4-5 yıl öncesiydi hala kütüphanemde durur zevkli ve güzel vakit geçirmek için iyidir ama geçen sene can sıkıntısından çıkarıp bi daha okuyup bitirdiğimde baya yavan ve üstünkörü gelmişti açıkçası. -
+1
unbelievable my7
beyler ciddi anlamda hasta olduğumu düşünüyorum ama emin değilim acaba cidden bi doktora falan görünsem mi bilmiyorum. 22 yaşındayım son 1-.1,5 senedir karakterimin dışında hareketler sergilediğimi fark ettim bunu da tam manada fark edeli son bikaç hafta oluyor. kendimi 1,5 yıl önceki halimle karşılaştırıyorum da ne kadar saçma sapan şeyler yaptım diyorum. bi depresyon dönemine girmiştim rahat 6-7 ay sürdü ölüden farksızdım saç sakal dikkat etmiyordum günde 10-20 kelime ya ederim ya etmezdim okula gitmemek için dahi gidip sınava girip muaf oldum yarım dönem okula gitmedim ama o boş vakitte de bi şey yapmadım ne kadar kötü alışkanlık varsa edindim bu dönemde. tek avantajı çok para harcamıyordum bi yere çıkmadığım için tek giden para dediğim kötü alışkanlıklara dairdi ama koymuyordu. sonra çevredeki insanlara karşı bi pasiflik hissediyordum. sanki hepsi anlaşmış gibi beni gözlemliyor açığımı bulmaya çalışıyorlar gibi düşünüyordum elbette böyle bir şey var mıydı yoksa ben mi böyle algılıyordum o dönem bilmiyorum şuan.
sonra kurtulduk heralde dedim bu depresyondan. kendimi bu sefer de acayip mükemmel hissetmeye başladım. her taka katılmaya başladım. daha önce tanıyan insanlar şöyle demeye başlamıştı : sen bu kadar konuşkan girişken değildin noldu sana diye. mesela sırf can sıkıntısında kantinde kız gruplarının yanına gidip sırf konuşmak için gidiyodum. tak düşünmeden oturuyodum ve ben gelmeden önce sıkıcı olan ortamlarındaki konu sırf üzerimden ve benim hakkımda dönmeye başlıyordu. dediğim gibi depresyondayken edindiğim kötü alışkanlıklar bu dönemde motivasyon olmaya başladı ve daha fazla ihtiyaç duymaya başladığım için dehşet para harcıyordum onun haricinde de. ki bu hareketler bana ait hareketler değil bu tip şeyleri gibsen yapmaz ve şiddetle karşı çıkardım. çünkü mantık çerçevesinde değerlendirebilme yetisine sahiptim. 1000 lirayı 1 saatte hangi aklı başında insan harcayabilir ? hem de hiçbir şey yapmadan. insanlara sık sık yalan söyleme eğilimine girmeye başlamıştım bu iyi hissettiğim dönemde. bu böyle döngü şeklinde 1.5 seneye yakın böyle azalandan artarak giderek. en son yine bu okul başlarında çok kötü depresyona girdim ve 16 kilo verdim sağlıksız bir biçimde. bazen yemek yapmaya üşenmekten bazen de aç tokluk durumunu anlamamaktan ve yine son 1 haftadır falan özellikle 2 gündür acayip bir moral olarak mükemmel hissetme ve kendini diğer insanların üzerinde görme bi nevi narsist eğilimlerim başladı ve daha az önce kumarda 15 dakikada 200 lira bitirip ki son paramdı, napıyorum lan ben dedim kendi kendime. olum insan son parasını kumara basar mı dıbına koyim şuan pişman hissetmiyorum işin tuhafı bu. normal bir insan en az 1-2 saat pişman olur böyle bişey yapmış olsa bile. şimdi bunu yazarken hala düşünüyorum acaba mental bi problemim mi var dıbına koyim bunun tetkik ettiresim var çünkü son zamanlarda hem maddi hem manevi kendime verdiğim zarar eskisine göre katlanarak artmaya başladı. -
+1
unbelievable my7
https://eksisozluk.com/al...iyeler--4458197?a=popular
abi cahil insana tahammülüm yok ama cahil insanlar topluluğuna hele hiç tahammülüm yok şurdaki yorumlardan birkaçını dahi okurken tiksindim ibretlik dıbına koyim -
0
they call me alpha
yalnız kaldığım zaman benliğime daha çok yaklaştığımı hissediyorum. etrafında kalabalık bi insan sürüsü olduğu zaman hem hayat ile hem kendimle olan bağımın açıldığını o anın farkında olamadığımı düşünüyorum. 2 senelik yalnızlık dönemimde sürekli kendimi ve yaşadığım hayatı sorgularken verdiğim birçok ve aşırı mantıklı kararlar vardı fakat son 1,5 senedir çevremin de genişlemesiyle bunları unutup hayatın anlık akışına kendimi kaptırıp yavaş ama derinden bir karanlığa sürüklendiğimin de farkındayım. dıbına koyim yanlız kalıp kafamı dinlemek istiyorum bazen, kaldığım birkaç günde de eskisi gibi düşünemiyorum belli ki kendimden ve benliğimden bu denli kendimi tanıyamayacak kadar uzaklaşmışım.
hem maddi hem manevi açıdan yoksunluk hissediyorum genelde. nedense sürekli eleştirdiğim insan tipine dönüştüğümü düşünüyorum ve bunun vermiş olduğu rahatsızlık her an aklımda. toparlanmaya ihtiyacım var. içki sigara kumar daha şu yaşımda hayatımı rayından çıkardı nerden bulaştım dıbına kodumun şeylerine. hayattan şuan tamamen ümidi kesmesem de bir gün ki çok yakın zamanda, kesecem diye korkuyorum son özellikle 4-5 aydır yaşadıklarım ve hayatıma giren bazen hayatına girip intikam isteği ile bilerek hayatını gibip mahvettiğim kızların bedduaları yankılanıyor kulaklarımda. şu noktada insanlara zarar verdiğimi hissediyorum dıbına koyim ne ara böyle intikam manyağı birine dönüştüm. daha 2 sene öncesine kadar mantıklı tutarlı ve hayatı tıkırında hedefleri olan bi insandan huur çocuğuna hızlı bi geçiş yaptım keyif de alamıyorum ki sürekli bi vicdan azabı pişmanlık... bilmiyorum dıbına koyim ya şuan şunu yazarkenki durumum bile gecenin bi vakti kendime dışardan bakmak bile istemiyorum. şu amk bağımlılıklarından acilen kurtulup kafamı boşaltıp temizleyip taze bir düşünce sistemiyle hayatta yeniden bir şeyler yapmam lazım. içimi bi dökeyim dedim bu saatte. -
+3 -1
they call me alpha
ne umduğuna bağlı. senin için yılbaşı gecesi ortamlarda qanqilerle akmak bir değerken benim için gereksiz ve boş insanlarla çevrili boğucu bir ortam olabilir. mesela ben bu gece aldım nevalemi içkimi tek başıma film izlicem. bu bir başkasının gözünde off yha ne sıkıcı aq ezik ezik oturuyor ehehe diye de gözükebilir. açıkçası o an hangi durumdan zevk alıyorsan toplumun yargı kalıplarına takılmadan yaşamak gerek. son 1 saatte 3 kişi aradı dışarı çağırmak için ve daha da arayacak olacaktır muhtemelen. allahı gelse bozamaz şuan ki keyfimi. -
+1 -2
they call me alpha
beyler son zamanlarda çok içime kapandım kendimi acayip bir boşlukta hissediyorum. bu güne kadar kendime oluşturduğum düzenin artık beni yormaya başladığını hissediyorum ve bu durumdan kurtulmaktan ziyade kafayı toparlamak yerine kendimi son zamanlarda çok kötü alkole sigaraya verdim. ne adam gibi spor yapabiliyorum ne de akademik olarak çalışmak zorunda olduğum görevlerimi... bu arada bir taraftan da bi hatundan da hoşlanmaya başladım son 2-3 haftadır. fakat nedendir ki kendi içimde bir hırs yaptım bu mevzuyu da. haftalardır kafam ona da takık.
kendime bi söz vermiştim beni aşağı çeken hiçbir kızla birlikte olmayacağım diye. ama bu kız uzun zaman sonra beni yukarı çektiğini hissettiğim biri. belki son 3 yılı göze aldığımda flörtler dışındaki ciddi ilişkim 5 tane idi fakat 4 ü taktandı. 1 i sadece çok kaliteli vakit geçirdiğim bir dişiydi onla da yollarımız ayrılmak zorunda kalmıştı. o da max 2 sene önce falandır. neyse demek istediğim uzun bir süre sonra cidden zevk alabildiğim bir dişiyle tanıştığım için buna karşı tavırlarım diğerlerine nazaran daha farklı oluyor ve nedense bu tipi zor bulduğumu düşündüğüm için farklı bi gözle bakmama sebep oluyor ve dediğim gibi kafamda nedense hırsa dönüştü.
az çok muhabbetimiz de var fakat şu belirsizlik hissine de kafayı cidden taktım eğer ciddi bir hamle yapmazsam hiç olmayacakmış gibi geliyor aklımda kıza karşı konuşmak var. dicem işte böyle böyle durum bu. eğer reddederse ki alışık oldugum şey görevlerden öyle bi çekincem yok en kötü aramız soğur 1-2 haftaya unuturum derim ki istemiyor. ama diğer taraftan belki o da istiyor e o zaman neyi bekliyorum dıbına koyim diyorum zaman bir daha geri gelmiyor. bu noktada sizce ne yapmalıyım beyler. -
0
1 yıl sonraki hallerimize not bırakıyoruzz
tam 1 sene olmadı gerçi ama ben hedeflerime ulaştım. ulan yazınca bi yere insanın aklında daha derli toplu oluyor. şimdi yeni planlar lazım.
1. sınavlar
- 2017 içinde şuan tek sınav kaldı kasımda yökdil ama girmeye müsait olmadığım için bu senenin son sınavına girmeyeceğim.
2018 de
mart yökdil için hedefim 90+
nisan yds için hedefim 90+
ilk defa ielts e girmeyi düşünüyorum 2018 de. yaz ayı civarı haziran-ağustos arasında gireceğim. ilk olacağı için şuan bir hedef belirleyemiyorum.
eylül yds için hedef 100 e olabildiğince yaklaşmak mümkünse 100 almak, en kötü 1 yanlış ihtimali. aynı şekilde 1 sene sonraki kasım ayındaki yökdil için de geçerli.
2. okul
- bu sene ortalamayı yüksek tutup yatay geçiş yapmam lazım.
3. akademik
- şuan okuduğum bölümün konularını daha da yakından takip edebilmek adına biraz kültür yüklemesi yapmam lazım. ayda 4 kitap 2 türkçe, 2 ingilizce şeklinde okuma araştırma yapmam lazım.
- dilsel becerilerimi geliştirmek adına bazı yeteneklere ağırlık vermem ve hayvan gibi ingilizce kasmam lazım en üst noktayı görebilmek için.
- almanca öğrenmek için altyapıyı kuracağım. önümüzdeki seneye b2 civarına ulaşmış olmam gerek.
4. spor
- ulan oydu buydu derken 1 seneye yakın spor yapmıyorum. vücudu acil toparlamam lazım 1 seneye kadar iyi bir definisyon programı ile planlı bir şekilde vücudu yeniden inşa edeceğim. -
+2 -1
they call me alpha
başlığa sahip çıkmak ne dıbına koyim eskide kaldığını düşünüyorum o işin. şimdi bu saldıran huur çocukları sırf bunları yazdı diye okumaktan vazgeçip fikir değiştirecek varsa zaten en başından gibtirsin gitsin. en fazla beta gibme antrenmanı yapmak isteyen varsa karşılık versin şunlara kafi. -
+2 -1
they call me alpha
https://youtu.be/8zKdXjW6y3Q?t=2m32s
aynen kanka linç ederdik ya. kesinlikle. bomonti filtresiz abiieğ. savaşları tanrı çıkarıyo. sarma sigara yeağ fuck the capitalism abii .aynen tam bi egoist yaşasın feminazizm -
+1
they call me alpha
ooo alt alta yazmış hemen manipüle oldum. üç nokta soru sormalar falan dıbına kodugum başlıktan anladığın şeyin bu kadar olması sevindirici. -
+2
they call me alpha
yani hayatını sırf bunlara fixlemek yanlış olur. bir insanın dişi kaldırırken birçok amacı olabilir
1. sosyal ortamlarda eziklenip "olm hiç mi bi manitan yok lan kaç yaşındasın puhaha" diyen huur çocuklarına kendini kanıtlamak için yapabilir
2. abaza bi binin tekidir hayatını sırf am odaklı kurmuştur
3. duygusal karı kılıklı bir muallakdir sabah akşam arabesk dinleyip bundan bilmem kaç yıl önce terk edildiği sevgilisini arada yaad edip uzaklara bakarak "kadınlaaar dostum" triplerinde daldan dala atlamaya çalışan biridir
vs uzar bu şimdi. aynı şey diğerleri için de geçerli. bir insan neden en üst statüde olmak ister? çünkü doğduğundan beri öyle görmüştür. ailesi ona demiştir oğlum çok para kazan kendini kurtar bak şuraya yükselirsen şu kadar maaş var, arkadaş ortamında kanka bizim bi enişte var adam en tepede şirkette, 10 milyar kazanıyor he bi de ablamı gibiyor helal olsun tadında geçen muhabbetler sonucu adam kafayı buna takıyor belki de hayatının normal akışında hiç alakası bile olmayacağı işlerde alanlarda sırf parası iyi diye hayattan gram zevk almadan kendi 50 yılını gibecek haberi yok.
başarının olayı biraz statüye benzese de temelde tatmin ve haz açlığına dayanır. adam diyor ki ulan şu yaşa kadar bi gibe sap olamadık bari bi şeyin ucundan tutup başarmaya çalışayım diye düşünür ama biliyor ki her sabah uyandığında başarılı olmak istediği şey neyse onu ittire ittire yapıyor. belki de dünyanın 1 numaralı bilmem neyi olacak ama adamın tek motivasyonu "bir gibe sap olup" toplumda kendine bir yer edinmek. bu statüyle bazı alanlarda bağdaşır. yani içten gelen bir motivasyona sahip değil. işte böyle böyle adam farkına varmadan sırf bazı toplum normlarına kendini daha ait ve güvende hissedebilmek için bu üçlü arasında sıkışıp kalır ve ortalama bir hayat sürer ve de hiçbir zaman hayal ettiği o pembe rüyalar gerçek olmaz. buralarda amaç ve niyet hayatının gibilip gibilmemesi konusunda herşeyi belirliyor yine sende bitiyor. adam belki de kendini gayet iyi kandırabilir sırf "ay çok şey gözükeyim de hayatım gibiliyor gibi durmasın" diye kasabilir ama dediğim gibi sadece kendini kandırır. -
+1
mgyol
eyvallah kanka tabii zaman içinde daha çok geliştik şimdi işini severek yapan biri için bu gibi şeyler pek yük olmaz sadakatin için teşekkürler. -
+1
they call me alpha
Ulan en büyük trollüğü şu yazıyı yazarak yapmışsın zaten aksi takdirde ciddi olmazsın. dişinin oyununa dahil olmaktansa oynama. -
0
they call me alpha
Mitchying gardeşim meşazını aldım daha iyi bir başlık için bende evet diyorum, bendevarım! -
+2
they call me alpha
beyler siz böyle bir durumda olsanız ne yapardınız ?
bir senelik sıkı çalışmanın ardından başka bir şehirde üniversiteyi kazandım dil bölümü oldugu için hazırlık zorunlu ve aslında yds denen sınavla bu hazırlık okumadan direk atlanabiliyormuş ki ben bunu çok sonradan öğrendim 60 üzeri notla geçiliyormuş benim daha önceden 80 puanım vardı hobi olarak giriyordum kendimi görmek için dünde vardı dünde girdim ondan da tahmini 80 civarı alırım ve hala belgemi müdüriyete bildirip hazırlıktan muaf olma şansım var ve asıl mesele şu;
olmuyor amk başka şehirde yapamıyorum mutlu olamıyorum. senenin başında da hiç içime sinmemişti ne şehir ne okul ne bölüm... türkiye standartlarında her ne kadar iyi denilebilecek olsa da bunlar iyi hissettirmiyor beni bu durum. en başta amacım zaten yaşadığım şehirde bir üniversite tutturmaktı ama 1 senede temelden ne kadar alabilirsen dili o kadar oldu. şimdi düşünüyorum da ulan aileye de yük oluyorum böyle belki bu sene geçti ama seneye fakülteye gitmeyi o kadar istemiyorum ki... belki de bir şeyler yapmazsam bu benim aşamalı olarak önce 4 yılıma heba olacak ve ondan sonraki tüm yıllarıma. kalkıp bavulunu da toplayıp gitsen yurtta kalıyosun daha en az 2000 lira borcu var. en başta gelmemin sebebi ise en azından bir üniversite havasını solumak tecrübe etmekti ama cidden artık bu benim için taşınmaz bir yüke dönüşmekte artarak. aklımda şimdi şöyle bir şey var ki her yerden tepki alacağımı düşünüyorum. evime gideceğim aileme durumu açıp bir yerde çalışarak yurdun parasını ödeyeceğimi söyleyip bittikten sonra bir sene daha sınavlara hazırlanıp kendi memleketimde bir yer tutturup daha rahat edebileceğimi söylesem biliyorum ki zor olacak ama ikna edeceğim çünkü bunu çok tecrübe ettim en başta dilden hazırlanırken bile karşı çıkarlarken başarılarımı gördükçe bir şeyler kanıtladıkça ikna oldular ve destek veriyorlar fakat diyorum ya o tepkiden biraz çekiniyorum ama şunu da biliyorum ki eğer harekete geçme zamanı geldiğinde gib gibi dikilirsem daha kötü olacak. aylardır bu ikilem arasında gidip geliyorum ne yapsam karar veremedim. -
+1
they call me alpha
beyler size hayatımda son zamanlarda değişen birkaç şeyden bahsedeceğim. bayadır yazmıyorum zaten. 3 sene olacak neredeyse başlığı keşfedeli. liseli saf bir çocukken ve hayata hala tozpembe bakarken keşfettim. hayat ve yaşam kavramlarını sorgulamaya başladığım bu dönemler arayış içinde olduğum zamanlar, huzursuzdum. mutsuzdum ama memnundum. neden? çünkü annem babam başımdaydı, herşeylerimi onlar karşılardı. çevreme baktığımda bu insanların bildiği ama benim de bilmediğim bir şeylerin olduğunu düşünürdüm. normal bir insan evladı bu süreçleri doğal akışında belki 30 una kadar anca kavrıyor. sonra tcma çıktı çatır çutur anlattı. dedim ya hayata karşı saftım biraz efendi çocuk modunda yani. ulan ben ilk okuyuşta bi gibim anlamadım. ilk defa dürüst olacağım belki zaman içinde başlığın kafamda demlenmesi sonucu böyle bir dürüstlük sergiliyor olabilirim çünkü 3 yıl önceki benin düşüncesi başlığı ergen hissiyatlarıyla anladığı için aylarca konfiçyüs havalarında dolaşmıştı. başlık benim için = assasin creed, crysis acdc ve biraz üç nokta biraz da taqtik ti (ulan gülmekten yazamıyorum dıbını gibeyim :D )). ilk okumamda ne başlığa sadık kalmıştım ne de kendime dürüst olmuştum mal gibi okuyor üzerine düşünmüyor görevleri es geçiyor ve elbette hiçbir detaya dikkat etmeden başlığın sunmuş olduğu çok yönlülüklerden biri olan "hayatı tozpembe görme" hissiyatındaydım. o varya hani ilk okumada gelen gazlanıp "dünya gerçeklerini gördüğünü" sandığın hisle bir 4-5 ay takıldım ki zevkliydi tabi. ve yine tabii ki, gaz sonuçta dıbına koyim bitiyor bu meret :D dolduramıyon da yeniden.
velhasıl, geldiğim yer kapkaranlık ve depresyonla dolu bir dünyaydı. ne başlıktan önceki saf halim kalmıştı ne de başlıktan sonraki bin halim. arafta, depresyonda, kendine "vaadedilenin" yerine getirilmediği düşüncesiyle dolu öfkeli bir kişiliğe bürünmüştüm. hele bir evrem daha var gülmekten çatlarsınız. tcmayı sorguladım. ulan dedim bu adam iyi miydi kötü müydü? ne zaman iyi diye düşünsem hayatım taka sarıyor depresyonum derinleşiyor kafamda intihar düşünceleri tilki gibi dolaşıyor, zihnim ve düşüncelerim kirli, bin ama faaliyetlerim sönük bir yanardağ misali. bi tak yapmıyor yapamıyordum işte dıbına koyim. anca içimde patlıyordu. sonra dedim bu adam kötü. evet bunu yaptım ve ne zaman da kötü diye düşünsem günlük yaşamımın döngüsünde başlığın getirmiş olduğu bilinçten midir bilmem öyle olaylar öylesine tcma nın anlatılarıyla eşleşiyordu ki. kafamın içinde sözleri dönüyordu. her sözünü zaman içinde yaşamaya başladığımı kavradım. mesela her ilişkinin çıkar ilişkisine dayandığı insanların karşılıksız bir tak yapmayacağı ve her olayın uzaktan da yakından da olsa dişilerle ilgili olduğu gibi ,şahit olduklarımın %5 i bu anlattıklarım tabii.
yine düşündüm bunun üzerine, zaman geçiyor artık aile kavramı senin arkanı toplayan ölene kadar ihtiyaçlarını karşılayan bir zümre kavramından yavaş yavaş çıkıp "ne zaman gibtir olup gidecek başımızdan" anlayışına devredildiği bir dönem açıldı. şunu anlamaya başladım. bu adam kötü bir adam değildi çünkü bana bir karşılık beklemeden hayatın gerçeklerini sıralayıp oyunu nasıl oynayacağıma dair şeyler anlatmıştı ama bu, ben bunlarla yüzleşmediğim sürece benim için sadece teoride kalacaktı. peki bu adam iyi miydi? hayır o da değildi. kendisi de der zaten ben kötü bir insanım hiçbir zaman şöyle iyiyim böyle iyiyim demedim istediğin zaman gibtir olup gidebilirsin bu yüzden diye. peki neydi? hiçbir şey. artık onu kişisel almak yerine daha farklı bir boyuttan almaya başlıyordum. şundan da bahsetmek istiyorum; ilk zamanlar şunu düşünürdüm: başlığı oku alfa ol karı kız gib havalı ol, kardeşliğe gir. ne zavallı ve dar bir düşünce sistemi. ve zamanla bu kafadan da çıktım. hayatın içine karıştım eridim. başlık benim için bir fanustu. onu biliyorsam herkesten farklıyımdır! dedim ya karıştım ve çözüldüm artık ne başlığı düşünüyor ne tcma yı ne başka bir şeyi. böyle uzun zaman ona şahit ol buna şahit ol geçerken bir yandan da yaşın da büyümesi ve ortamların sık sık değişmesiyle hayatı keşfeder oldum, insan çeşitlerini tanımaya başladım ve sürekli "ilk"leri yaşadım. ilk iş, ilk para, ilk farklı ortam, ilk kararlar, ilk sevişme uzar gider sanki kilitleri açar gibi.
arada kafam yine başlığa gitti. huzursuzdum. nedenini bilmediğim bir cesaretle belki de en verim alabileceğim şekilde başlığı uzun bir süre sonra yeniden okudum. daha önce kaçırdıklarım, anlatıların tecrübelerimle kafamda eşleşmesi vesaire, daha farklı bir tat alır oldum içimdeki bu huzursuzluk da gitti tabii görevlerin de içinden geçtim ortamların da anasını gibtim artık bir görev yüküyle değil de günümü neşelendirmek için yapar buldum kendimi. beyler, daha önce olmasını istediğim için kastığım şeyler ustanın da tabiriyle bir su içişteki kusursuzluk gibi akıp gittiğini gördüm şöyle bir arkama bakınca. bu demek değildir ki "siqlemiyorum kafası" bu. değil. elbette her insan gibi kaygılarım var korkularım var.
eskiden kaçıp kurtulmaya çalıştığım gerçeklerle yüzleşmek çok garip bir deneyim. o zamana kadar hep kaçtım, korktum, güvenli liman aradım ama hep içgüdüsel. ve hayat bana bunlarla yüzleşmekten başka çare bırakmıyordu çünkü bir yerden sonra aynı yere geri dönüyordum. bunların tamamen algı meselesi olduğunu keşfettim. algılamak. ne kadar biliyorsan o kadar anlarsın işte. uzuunca bir süreden sonra üniversiteye başladım. tabii bunun öncesinde köpek gibi kastım düşündüm ne olurdu benden dıbına koyim. içimden gelen neydi neyi severdim bunları düşündüm ve ona paralel olarak da bir üniversiteye girdim ve size şunu temin edebilirim ki hayatımda en ama en zevk aldığım dönemlerden ilk 3 e rahat girer neyse ünideydim başka bir şehir ve işte çırılçıplağım. ailem yok arkamı toplayacak besleyecek kimse yok, tek başımayım. tek. evet garip bir duyguydu. ayaklarımın üzerinde durmak zorundayım. şehre alıştıktan sonra, ki alışma süreci de biraz kötüydü aslında ama atlattım işte. şuan düşünüyorum da ulan çok farklı bilinç aşamaları atlatmışım ve inanıyorum ki önümde daha sayısız ilkler, sayısız kilitler, sayısız algı boyutları var.
Fakat bunlar, bir öncekilere göre daha sağlıklı bir düşünce yapısı ile göğüslenecek. napıyorum şuan; sevdiğim şeyle uğraşıyorum, insanlarla tanışıyorum farklı düşünceleri tanımaya çalışıyorum ve kafaya koyduğum bir hedefim var, tabii ki kardeşliğe girmek değil, ya da hep "şu" olan kızı bafilemek değil. ben şunu kabullendim: usta yazdı ve gitti. belki bir 10 sene içinde sevdiğim uğraşın alanında gerekli donanıma sahip olduğumu düşündüğümde hedefim gerçekleşecek. bazı hayatlar vardır bir şeylere adanır. atatürk kendini bir milletin istikbaline adamıştır, ilber ortaylı alanında kendini kanıtlamış ve ona adamıştır aynı şekilde halil inalcık, veya bir sinan öyle bir mimar olmuştur ki döneminin en iyisi olmuştur, veya daha nice adanan hayatlar. veya kardeşliğe adanan hayatlar. biliyorum ki benim hayatım kardeşliğe adanmayacak. böyle işte. öldüğünde arkasında sayısız eser bırakmak isteyen biri olmak istedim ve bu cidden zevkli bir uğraşı. bu süreçte yapmaya korktuğum ne varsa yaptım ve yapacağım. tekim. çabalayacağım ayakta duracağım. belki de ilk defa dünyayı daha gerçekçi ve daha sade ve kendimden bir şeyler katmadan görüyorum. daha aşmam gereken tonla şey var ama tek fark var: artık daha sağlamım daha huzurlu ve biraz da korkusuz. -
+2
they call me alpha
mantık şu
• sıçtım sıvadım dışlandım
• lan bi ara vereyim belqi unuturlar
• lan galiba unuttular
• yok yaw unutmamışlardır
• unutmuşlardır aq unutmasalar bile bi özür dilerim masum ayağına yatarım qaynar gider
• of of super plan - daha çok