• 0 / 0 / 49 entry
  • 6 başlık
  • 171.20 incipuan

metust06 "onbininci nesil silik"

  • 0
    filmin adı ne
    kadıköy sokaklarında bir çok yerde duvarlarda panolarda 'filmin adı ne' etiketini görüp de dikkatimi çekmesi üzerine filmi izledim ve film yapımcısıyla tanıştım. film tamamen serseri serbest stil tarzı bir şey ya da marjinal demem daha anlamlı olur. her neyse filmin yapımcısıyla tanıştıkdan sonra bu filmi daha fazla nasıl yayabiliriz hakkında düşüncelere daldığımda sözlükler aklıma geldi ve böyle bir entry girmeye karar verdim. bu arada film neredeyse yok denecek kadar az bir bütçeyle yapılmıştır. bu tarz filmlerin kalkınması taraftarıyım, destek olunması taraftarıyım sayın yazarlar. filmin yapımcısına ulaşmak isterseniz çeşitli sosyal medya mecralarında 'timo roy' yazarsanız direk ulaşım sağlayabilirsiniz. hepinize iyi geceler dilerim tabi böyle bir şey mümkünse.
    ···
  • 0
    filmin adı ne
    bir gün kadıköy'de arkadaşımın mekanında otururken bir baktım ki ünlü bir oyuncu yan masa'da oturuyor, meğer arkadaşımın arkadaşıymış, hemen tanıştık konuştuk olayımı anlattım ve adam filmimde yer alabileceğini söyledi, tabi benim yanaklar kulaklarda, adam da bizim ilk başrol gibi bağımsız filmlere destek verdiğini ve sevdiğini söyledi... aklınıza bir şey geldi mi?
    evet aynen de öyle oldu bu adamda yalan etti, e sonra ben ne yaptım? tabi ki film'de bu konuya da değindim, artık film'de yapılacak şeylerin yalan olduğunu verilen sözlerin tutulmadığını her gördüğümde filmin içine katıyor ve filmi böyle devam ettiriyordum.
    filmin yarısına geldiğimde yakın arkadaşım 'daha profesyonel bir ekip beklediğinden ve böyle film'mi çekilir' eleştirilerinden beni orada tek başıma bırakmıştı, e ben de tabi yine bunu da filme dahil ettim ve sonra 2. darbe de başrole aldığım diğer yakın arkadaşımın da filmi bırakmasıyla kaşarsız bir künefe gibi orta da kala kalmıştım.
    sonra tekrar düşündüm, aradan biraz zaman geçti sonra ''böyle film'mi çekilir'' diyen arkadaşım geri geldi ve filmi nasıl bitirebiliriz diye düşünmeye başladık, tekrar'dan mı çeksek yoksa bu çekilenlerin üzerine devam mı etsek dedik, e sonra baktık giden karakterin yerine kim geçecek?! ve sonra ben artık kamerayı bırakıp kameranın önüne geçmek zorunda kaldım, ve işte burada hakkını yiyemeyeceğim kişi olan orhan yay devreye girdi ve elinden geldiğince her çekime elinde koca keys ile o kadar yolu teperek geldi çünkü orhan gerçekten de inanıyordu, bana bir borcu yoktu ve o kadar da samimi değildik, ama bu film sürecinde yeterince samimi olduk, gerçekten de onun borcunu ödeyemem...
    film artık bitmeye yaklaşmıştı ve ben tabi devamlı filmi izliyor ertesi gün ki çekim için notlar alıyor ve çekimlere devam ediyorduk, sonuına doğru yaklaşmıştım artık gerçekten de filmi izlemek istemiyordum çünkü daralmıştım, en sonunda kurgu yaptığım program hata verdi!, dedim s.çtık al başa şarkıyı, bütün projeye şöyle uzun uzun baktım ve sonra sildim, en baştan kurgulamam gerekiyordu ve bu da gerçekten sabır isteyen bir işti ama yapacak bir şey yoktu en baştan başladım kurguya sakin sakin ilerledim, çekilen bazı sahneleri de çıkarttım ve sonra kurgu da filmi bölüm bölüm yapmaya karar verdim, her bölüm ayrı bir hikayeyi anlatıyordu ve boş hikayeler de değildi aslında, içinde edebi terimler de barındırıyordu, tabi anlayana...
    toplam da 11 ay veya 1 yıl sürdü filmin kurgusu ve çekimleri dahil, en sonunda bitmişti, ama bundan sonra başlıyordu her şey.
    filmi 0 bütçe ile çektiğim için dağıtımını da ücretsiz olarak yapacaktım, çünkü bu filmden bir kar etmek istemiyordum, burada insanlara vermek istediğim mesaj çok farklıydı, bu artık para için yapılan bir proje değil insanlara parasız da bir şeyler yapılabileceğinin bir projesiydi, tabi yine anlayana...
    sonra filmi sözüm ona 'bağımsız sinema film festivalleri'nden birine yolladım, 2 ay sonra mail geldi, filmi çok sevdiklerinden fakat 'kriterlerine ugun olmadığını için filmi yarışmaya sokamayacaklarından bahsettiler, bende gayet normal bir şekilde teşekkür ederim diyerek cevap verdim, çünkü benim filmim'de sözüm ona sanat sineması dedikleri sıkıcı filmlere gönderme yaptığım için bunu pek hoş karşılamadılar, şimdi sen arkana koskoca mars media gibi tekelleşmiş bir kurumu alıp, sonra da adına 'bağımsız film festivali'' diye bir festival yaparsan, e bende bunu filmimde gayet açık bir şekilde eleştiririm, bu ülke de kimse bağımsız sinemadan bahsetmesin ne olur, önce bağımsızlığın anldıbını tam olarak bilmeli bu vizyonsuz ve tekelleşmiş kuruluş ve üyeleri.
    he belki ondan sonra bağımsız bir festival yapılır ki sanmıyorum, bu ülke recep ivedik türevi filmleri izlemeyi hak ediyor başka bir şeyi değil, toplum kendisiyle dalga geçildiğinden bir haber, e zaten böyle eğitimsiz vizyonsuz bir topluma da bu fazlasıyla yeterli.
    her neyse filmin dağıtımı için beklediğim yerden de para gelmeyince sosyal medya üzerinden durumu açıklayan bir ileti paylaştım ve açıkca paramın olmadığını dvd'ler ve kapak için tasarım çıktılarına ihtiyacım olduğunu söyledim ve insanlar desteklerini esirğemeden para yardımında bulundular ve sonra cd basımları içinde destek geldi kapak tasarımı içinde destek geldi tasarım içinde destek geldi, bu beni ayrı mutlu etti (gelen paralardan sadece bir şişe şarap aldım) ve sonra filmi kadıköy'de 6:45 yayın evinde seyirci ile buluşturdum, ondan sonra ankara izmir eskişehir antalya kayseri ve bir kaç şehire yolladık, film artık insanlara ulaşmıştı filmin facebook sayfasından ve benim özel hesabımdan mesajlar yorumlar gelmeye başlıyordu, instagram'dan yazdığım 'filmin adı ne?' yazıları dönüyordu, ekşi sözlüğe kadar gitmişti olay, daha sonra izmir ve eskişehir'de filmin gösterimleri oldu ve son olarak istanbul'da kendi şehrimde gösterimi oldu ama, arkadaşlarımdan çok az insan gelmişti baktığımda hep tanımadığım insanlar vardı ve bu beni derinden üzmüştü, kendi evimde deplasmandaydım tam anlamıyla ve sonra yine anladım ki yakın arkadaşlar dediğimiz bu komin aslında sadece fotoğraflardan gördüğümüz samimiyetsiz sahte arkadaşlıklardı.
    filmin çekim esnasında da benim gördüğüm ve sizin okuduğunuz üzere farkındaysanız genelde hep yakınım olmayan insanlardan destek aldım ve anladım ki bir iş yapacaksanız bunu gerçekten de en yakınlarınızla değil de pek yakın olmadıklarınızla yapın, çünkü onlar sizi yarı yolda bırakmıyorlar, bu da filmden bir diyalogtur ve filmin istanbul gösteriminde bu sahte arkadaşlığı yeterince gördüm.
    bu film bana bir filmin nasıl çekileceğini, arkadaşlığın nasıl bir şey olduğunu, samimiyeti, inancı, cesareti,sahteliği, çirkefliği ve çevremdeki insanlara nasıl bir çırpıda duvar örebileceğimi gösterdi.

    bu film'de tam anlamıyla gerilla sinemacılığının tam anldıbını yaşadım diyebilirim, her şey tamamiyle orjinaldi, , film çekmek için para yoktu ama inanç vardı, reklam yapmak için billboard'lar yoktu ama sokaklar ve duvarlar vardı, ünlü bir baş rol yoktu sen vardın, ben vardım,annen vardı, annem vardı, güzel karılar yoktu, güzel kadınlar vardı, ve filmin adı ne? gerçekten de cevaplarını buldum.

    film linki
    https://www.youtube.com/watch?v=m9nknJh9bJg
    ···
  • 0
    filmin adı ne
    uzun metraj film çekmek kolay iş değilmiş onu anladım, hele ki cebinde hiç para yoksa...

    7 yaşında ilk sinemaya gittiğim zaman film başlamadan önce 'tristar pegasus atı üzerime doğru gelirken gözlerim yuvalarından çıkacak gibi olmuştu, o kadar çok heyecanlanmıştım ki, sonra zaten bağımlı oldum, her gün sinemaya gitmek için para arıyordum, yıllar geçti büyüdüm ama sinemaya olan ilgimde benimle beraber büyüdü, ve sonra bir kameram oldu, elimden düşürmüyordum her yere onunla gidiyordum, kaset dayanmıyordu, sonra kamerayı bozdum, babamın kamerası ile çaktırmadan değiştirdim, aynı kameradan vardı ama o ona aitti, görse baya fırçalayacak ama bende ona göre plan yapıp kullanıp tekrar yerine koyuyordum ve sonunda babamın kamerasını da bozdum, güzel bir fırçaladı, ama yılmak yok tabi, hemen kuzenimi aradım ve onların kamerasını istedim, kuzenim de eğer babam yerinde görmezse ağzıma s.çar dedi, ikna kabiliyetim yeterince olgun tabi, dedim bir şey olmaz çaktırmadan yerine koyarız.
    sonunda dayımın kamerasını da aldım ve sonra onu da bozdum iyi mi...
    yine yıllar geçti ben biraz daha büyüdüm ve kendi kameramı aldım ve halen bozulmadı, sanırım olay kasetli kameralarda : )
    artık istediğim şeyi çekebilirim hemde kamerayı geri vermeden.

    filmin adı ne?'nin senaryosunu yazmaya başladığımda çok heyecanlıydım, yazarken kafamda sahneleri canlandırıyordum bu da bana daha da heyecan veriyordu, 2-3 ay sonra senaryo bitti bende hemen senaryoyu gösterebileceğim insanlar aramaya başladım, sağa bakıyorum sola bakıyorum kimse yok, kimse ilgilenmiyor veya ciddiye almıyorlardı, en sonunda birisini buldum, bir kadın, zamanında yılmaz güney ile beraber çalışmış vizyonlu bilir kişi.
    her neyse görüşme ayarlandı evine gittim, güzel karşılandım oturduk konuştuk, dedim böyle böyle bana yardımcı olun ben bu filmi çekmek istiyorum, biraz da senaryo'dan bahsettim iyi karşıladı sonra bana başka neler yapıyorsun dedi, bende o sırada kişisel sergimi açmak için evde bir şeyler yapıyordum, bir yandan da evimin kirasını vermek için salak bir mağaza da çalışıyordum, her neyse kadın bana şöyle dedi; bence sen ilk önce sergini aç oradan biraz piyasa yap insanları tanı ondan sonra da filmini çekersin dedi!
    yahu ben sergi açmak değil film çekmek istiyorum! bu nasıl bir geçiştirmedir böyle, diye içimden geçiştiriyorum, neyse biraz daha konuştuk tabi hiç verimli bir konuşma değildi, sonra kalktım tekrar iş yerine gittim, moral tak gibi tabi bütün kafam düştü, bir kaç insan daha baktım ama bulamadım sonra da senaryoyu rafa kaldırdım.

    aradan 6 ay geçti ailemin yanına dönüş yaptım, işimi değiştirdim (başka bir mağaza) bir süre de bu mağaza da çalıştım, sonra aradan tam olarak 2 yıl geçti ve ben iş değiştirmeye devam ediyordum, sonra bir gün senaryoyu elime aldım inceledim ve para tutacak sahneleri bir bir çıkarttım hemen hemen tekrar'dan yazdım diyebilirim, çünkü bu filmi ne olursa olsun çekmek istiyordum, hemen oyunculukla ilgilenen arkadaşlarımı aradım,ki bu konuda bana en çok yardımcı olan kişi de mahir akgündoğdu diye bir arkadaşım oldu, ve o kadar da bir samimiyetimiz olmamasına rağmen, sonra hemen deneme çekimleri audition'lar derken bir baktım ki elimde azımsanmayacak bir oyuncu listesi oldu, sonra bunları izledim eleme yaptım ve seçtiğim oyuncuları aradım dedim böyle böyle, bu filmi 0 bütçe ile çekeceğim yer almak ister misiniz? cevaplar olumluydu bende hemen çekim tarihlerini belirledim ve ilk bir kaç sahneyi çektik, hemen kurguya oturdum çekilen sahneleri düzenledim ve izledim, sanırım olacak bu iş dedim, 2 gün sonra baş rol yaptığım arkadaş beni aradı ve ünlü bir yönetmenden teklif aldığını artık filme devam edemeyeceğini söyledi! ki bu adam en başında bağımsız yönetmenlere ve filmlere çok saygılı olduğunu ve desteklediğini söylemişti ama sanırım yanılmıştı.
    benim moral tabi yine düşüşlerde kara kara düşünüyorum ne yapsam diye, hemen diğer yedek olarak düşündüğüm arkadaşımı aradım dedim böyleyken böyle filmimi bitirmem için baş role ihtiyacım var filmin baş rolü olur musun?
    cevap olumluydu, çünkü inanıyordu.
    senaryoyu bir kez daha ele aldım ve bu filmi çekmek için yaşadığım şeyleri de senaryoya dahil ettim, artık film yarı doğaçlama ve gerçekçilik üzerine ilerliyordu.
    yeni baş rol ile film olabildiğince güzel ve temiz ilerliyordu, sonra bütçeli bir film için sanat yönetmeni asistanı olarak iş geldi toplamda 2 ay sürecekti paramda yoktu tam üstüne geldi.
    bunu neden söylüyorum çünkü bu film için sokaklarda yapacağım reklama baya bir katkısı olacaktı.
    şöyle ki;
    bu filmde büyük bir ozalit mağazasından çıktılar alınacaktı ve ozalitçi de bu bütçeli filme sponsor olmuştu, e tabi git gel işlerini de ben yapacaktım : ) bu benim filmim için güzel bir fırsattı, ilk olarak çalıştığım filmin çıktılarını hallediyordum daha sonra da ozalitçi de arayı yaptığım çocuğa söylüyor çaktırmadan kendi filmim için afişler sticker'lar çıkartıyordum, tabi patrona çaktırmadan.
    her gittiğimde hem çalıştığım film hem kendi filmim için çıktılar alıyordum, hatta çalıştığım film'de artık bir çıktıya ihtiyaç yoktu ama ben sanki varmış gibi gidiyor, kendi filmim için stickerlar afişler yaptırmaya devam ediyordum, bir yandan da filmin rekldıbına başlamıştım, her yere sticker'lar yapıştırıyor, spreyler, kalemlerle filmin adı ne? yazıyordum, gördüğüm arkadaşlarıma da veriyor ve gittiklere yerlere yapıştırmalarını istiyordum, sağ olsun bir kaçı yapıştırdı...
    sonra çalıştığım bu filmden bazı nedenlerden ve insan egolarından dolayı bıraktım ve kendi filmime devam etmeye başladım, kurguya oturuyor ve ses'de problemler olduğunu görüyordum, bu gerçekten de büyük bir sorundu, sonra düşündüm ve ses problemi yaşadığım sahnelerin altına alt yazı ve müzik vererek farklı bir boyut kattım, sonra baktım ki film değişik bir hal almaya başladı ve çok da kötü durmuyordu, hatta filmin bir sahnesinde bu konuyu filme aktardım;
    bu sahnede mikrofondan dıdıt dıdıt diye bir ses geldiği için bu sahneyi böyle yaptım
    artık film tamamiyle orjinal bir hal almıştı, kim ne der nasıl dalga geçer gibi şeyleri düşünmüyordum, çünkü film'de artık her şeyi olduğu gibi göstermeye başlamıştım, sinema tv okuyanların veya sinema eleştirmenlerinin 'böyle film mi olur?' düşüncelerini düşünmüyordum.
    çünkü bu benim filmimdi ve ben bu film'de nasıl davranmak istiyorsam o şekilde davranıyordum, kimseye hesap vermeden, sinemanın sözüm ona koydukları kurallarını hiçe sayarak çekiyordum, çünkü bana göre sinema ezberbozan bir sanat dalıydı.
    ···
  • 0
    beyler şuan kızın biri beni takip ediyor
    Komik değil huur çocuğu ayrıca şu an olacak.
    ···
  • 0
    beyler şimdi onedio ve haberself inci sözlük
    Haberself ve inci sözlük bir.
    ···
  • +1
    vay amına koyim şuna bak
    Normalde 800 online olan sözlük okullar açılınca 200e indi acaba neden?
    ···
  • 0
    cennet akrostij
    Sus giberim seni
    ···
  • 0
    komşu kızını hurhanca siktim
    değerlenmez ama reserve
    ···
  • +1
    1 sene sonrası için entry bırakın panpalar
    Küba kapitalizme

    hahahah zütümle güldüm amk
    ···
  • 0
    ekşi nasıl bir yer diye girdim ve
    ergen beyanı
    ···
  • +1
    şu iphone kılıfını nerden bulurum yardım
    google googlese arat panpa belki çıkar
    ···
  • 0
    cennet akrostij
    cennet
    ennet
    nnet
    net
    et
    t
    ···
  • -2
    bu sahneye gülmeyen maldır ahahahaah
    Evet malım amk liselisi
    ···
  • 0
    mutfağa girdiniz karsınızda bu var ne yapardınız
    Başlık açardım
    ···
  • 0
    31 çekmeyi yeni öğrenen huur çocukları yazar olmuş
    Lan huurnun pırtlattığı kaç kere silik yedik adam nesilimize bakıyo
    ···
  • 0
    annem babama nasıl verdi acaba neler hissetti
    Up huur çocukları okuyunda ibret alın.
    ···
  • +1 -3
    31 çekmeyi yeni öğrenen huur çocukları yazar olmuş
    vay halimize amk seko senin yapacağın tasarımı gibeyim ben
    ···
  • +1 -1
    brazeerstaki taksici
    yaa senin ben ananı gibeyim
    ···
  • 0
    benim işim götürmek
    senin içini gibeyim amk liselisi
    ···
  • 0
    makam araci
    anana önüncüler girsin liseli
    ···
  • -2
    k rt özlü sivi sabun tarifi
    ya bi kes amk liselisi
    ···
  • 0
    ayyyyyyy çoooook sıkıldımmmmmm capslii
    Vay aq malı
    ···
  • 0
    herkes bana apaçi diyor
    Evet sen huur çocuğusun.
    ···
  • 0
    alın size arşivimden karı resimleri
    Max 13 amk
    ···
  • +1
    sevgilimin ablası bana verdi
    Ulan incinin vay haline amk ya abi şu hikayeyi beğenip reserve alan var mına koyim. seko gör şunları gör abi bak yeni nesili ne güzel yetişdiriyorsun.
    ···
  • daha çok