- 0 / 12 / 488 entry
- 0 başlık
- 1.69 incipuan
metehanin oglu teoman bebişinci nesil normal
-
0
hikaye yazıyorum beyler rez alın
Telefonumun alarmı çaldığında, uyandığımın farkına vardım. Uyandığım gibi tişörtümle pantolonumu giyiyorum. Ki sayın okur, siz bu satırı bitirdiğinizde; ben çoktan dışarı çıkmış olacağım.
Aslında bugün tatil günüm ve neden sabahın köründe dışarı çıktım ben de bilmiyorum. Ben arada bir böyle yaparım ama hayatımı ayakkabılarıma emanet ederim. Çünkü alın yazımı ancak böyle okunaklı hale getirebilirim, kadere inanmasam da.
Bu arada affedersiniz hanfendi ya da beyefendi, buradan cinsiyetinizi göremiyorum da, kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Ali, Ali Kopter. Kırmızı bir vosvosum, takınca otobüs şoförüne benzediğim bir gözlüğüm ve beni seven bir kız var; hem bunu kendisi de söylüyor.
Sokaklar, Çin'de yalnız kalmış biri gibi sessizken; hava morali bozuk bir çocuk gibi, ağlayacak da tutuyor kendini. Hava şehrine lanet eden bir genç gibi, kaçmak istiyor ama kaçamayacak sanki. Hava aslında benim gibi...
Dördüncü paragrafın sonunda, ayaklarımın rotasını öğreniyorum. Otogara gidiyorum. Otogar, şehrin üvey evladı. Bu şehrin içinde ama kendi ayaklarının üstünde durmayı biliyor. Bir kaç ay oldu herhalde, her şey taka sarmıştı. Kıyma makinesine atılmış gibiydim. Oturmuş bira içiyorken, eğer biraz daha nefes almaya devam etseydim, kendimi öldürebilirdim. Beynim mavi ekranı gösterdiğinde ayaklarım beni otogara zütürdü. Oturup sigara içmiştim, giden otobüslere el sallamıştım. Ve haliyle rahatlamıştım.
Şimdiyse işler biraz daha karışık MP3 tadında. Ve ben 'kayıp bir köpek ilanı gibi kaldım, şu hayatta'. Tatile gidememiş bir çocuk gibi hayallerimin acısını çekiyorum.
Devam edecek misiniz? Sayın okur, sizinle tanışmayı isterdim. Kahve içerdik ve siz de bir şeyler anlatırdınız bana. Sonra ben yine başlardım, hem de en baştan. Doğumumu, sünnetimi ve nasıl bana tecavüz ettiklerini; sonra da devam ederdim, nasıl kimsesiz kaldığımı ve neden bugün böyle olacağını. Konuşacak kelime kalmayınca şarkı söylerdik. Sayın okur, Jehan Barbur sever misiniz?
Bu arada otogara giriyorum. Adamın biri "VAS-Si-VAS-Si" diye bağırıyor, başka biri, gayet kibarca, "Yarın Kars'ta uyanmak ister misiniz?" diye soruyor. Taksici, sanki bir huurymuşum gibi "Nere zütüreyim seni?" diyor. Ben bu insanların hallerine tebessümle karşılık verip, "yolcu almaya geldim abi." derken, yağmur yağmaya başlıyor. Fena bir rüzgâr var.
Peronlara çıkıyorum. Elimdeki sigaranın yanına, herifin teki bi' bardak çay yerleştiriyor ve soruyor "Kaç şeker başkan?"
-Üç şeker yeter usta, diyorum. Çaycı gidiyor ve ben arkasından; pet bardak çaya bir milyon vermenin hüznünü yaşıyorum.
Otogarlar, küçük dünyalar. Gökkuşağıyla griyi karıştırmak gibi… Bir yanda üzülenler, ayrılanlar... Ve hemen yanında sevinenler, kavuşanlar... işte ben de böyle bir anda sevgilimi hatırlarken, yerinden kopup suratıma isabet alan bir tabela ile sarsılıyorum. Boynum kırılıyor, hafif bir ses. Canım acıyor, ağlıyorum. Yere uzanıyorum tabela da üzerimde. Sayın okur, son anıma kadar yanımda oldunuz. Size insanları anlatmak isterdim. Ama yapamayacağım, affedin. Ölüyorum.
O anda güçlü bir genç, hemen tabelayı kaldırıyor. Sağ olsun.
Suratımda tek bir yazı:
"Yolculuk Bitmesin isteyeceksiniz! Şebnem Turizm" -
0
beyler kısa bir hikayemi okur musunuz
kısa tek part bir solukta bitiyor. şebnemi anlarsınız beyler.
Telefonumun alarmı çaldığında, uyandığımın farkına vardım. Uyandığım gibi tişörtümle pantolonumu giyiyorum. Ki sayın okur, siz bu satırı bitirdiğinizde; ben çoktan dışarı çıkmış olacağım.
Aslında bugün tatil günüm ve neden sabahın köründe dışarı çıktım ben de bilmiyorum. Ben arada bir böyle yaparım ama hayatımı ayakkabılarıma emanet ederim. Çünkü alın yazımı ancak böyle okunaklı hale getirebilirim, kadere inanmasam da.
Bu arada affedersiniz hanfendi ya da beyefendi, buradan cinsiyetinizi göremiyorum da, kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Ali, Ali Kopter. Kırmızı bir vosvosum, takınca otobüs şoförüne benzediğim bir gözlüğüm ve beni seven bir kız var; hem bunu kendisi de söylüyor.
Sokaklar, Çin'de yalnız kalmış biri gibi sessizken; hava morali bozuk bir çocuk gibi, ağlayacak da tutuyor kendini. Hava şehrine lanet eden bir genç gibi, kaçmak istiyor ama kaçamayacak sanki. Hava aslında benim gibi...
Dördüncü paragrafın sonunda, ayaklarımın rotasını öğreniyorum. Otogara gidiyorum. Otogar, şehrin üvey evladı. Bu şehrin içinde ama kendi ayaklarının üstünde durmayı biliyor. Bir kaç ay oldu herhalde, her şey taka sarmıştı. Kıyma makinesine atılmış gibiydim. Oturmuş bira içiyorken, eğer biraz daha nefes almaya devam etseydim, kendimi öldürebilirdim. Beynim mavi ekranı gösterdiğinde ayaklarım beni otogara zütürdü. Oturup sigara içmiştim, giden otobüslere el sallamıştım. Ve haliyle rahatlamıştım.
Şimdiyse işler biraz daha karışık MP3 tadında. Ve ben 'kayıp bir köpek ilanı gibi kaldım, şu hayatta'. Tatile gidememiş bir çocuk gibi hayallerimin acısını çekiyorum.
Devam edecek misiniz? Sayın okur, sizinle tanışmayı isterdim. Kahve içerdik ve siz de bir şeyler anlatırdınız bana. Sonra ben yine başlardım, hem de en baştan. Doğumumu, sünnetimi ve nasıl bana tecavüz ettiklerini; sonra da devam ederdim, nasıl kimsesiz kaldığımı ve neden bugün böyle olacağını. Konuşacak kelime kalmayınca şarkı söylerdik. Sayın okur, Jehan Barbur sever misiniz?
Bu arada otogara giriyorum. Adamın biri "VAS-Si-VAS-Si" diye bağırıyor, başka biri, gayet kibarca, "Yarın Kars'ta uyanmak ister misiniz?" diye soruyor. Taksici, sanki bir huurymuşum gibi "Nere zütüreyim seni?" diyor. Ben bu insanların hallerine tebessümle karşılık verip, "yolcu almaya geldim abi." derken, yağmur yağmaya başlıyor. Fena bir rüzgâr var.
Peronlara çıkıyorum. Elimdeki sigaranın yanına, herifin teki bi' bardak çay yerleştiriyor ve soruyor "Kaç şeker başkan?"
-Üç şeker yeter usta, diyorum. Çaycı gidiyor ve ben arkasından; pet bardak çaya bir milyon vermenin hüznünü yaşıyorum.
Otogarlar, küçük dünyalar. Gökkuşağıyla griyi karıştırmak gibi… Bir yanda üzülenler, ayrılanlar... Ve hemen yanında sevinenler, kavuşanlar... işte ben de böyle bir anda sevgilimi hatırlarken, yerinden kopup suratıma isabet alan bir tabela ile sarsılıyorum. Boynum kırılıyor, hafif bir ses. Canım acıyor, ağlıyorum. Yere uzanıyorum tabela da üzerimde. Sayın okur, son anıma kadar yanımda oldunuz. Size insanları anlatmak isterdim. Ama yapamayacağım, affedin. Ölüyorum.
O anda güçlü bir genç, hemen tabelayı kaldırıyor. Sağ olsun.
Suratımda tek bir yazı:
"Yolculuk Bitmesin isteyeceksiniz! Şebnem Turizm" -
+2
bir kızı unutmanın yolu nedir cevap verin
20 yaşında attığım kurşunla 40 yaşında ki beni öldürüyorum der tarık tufan -
0
beyler bana bu konuda yardımcı olacak var mı
kız da senin gibitse yani öyle görünüyosa yanına git okuduğu kitaptan bi şey oku ezberden ya da şiir falan daha sosyal bi tipse de @4 gibi yap -
0
inci sözlük hayatı yarrak gibi olanlar klubü
@11 abi seviyorum dedi anasını gibiğim böyle işin demese koşmam daha aile dost kalmadı yanımda ama seviyorum dedi ya -
0
inci sözlük hayatı yarrak gibi olanlar klubü
@7 ya abi güçlendirsin de belamızı da gibmesinbir ayda beş kilo verdim amk hayatı yüzünden ya -
0
inci sözlük hayatı yarrak gibi olanlar klubü
kalbim öyle kırılıyo ki alt komşu sesinden deprem oluyo sanıyo amk - daha çok