Güldürdün bin

Hele şükür dıbına koyayım

Gene lisede yaptıklarımız ile ilgili bir muhabbet dönerken kapı bir anda öküz gibi çalmaya başladı. Ümit Sülo geldi herhalde diyerek kapıyı açmaya gitti Süleyman hızla içeri daldı ayağı takılıp yere düştü.

-kapıyı kapat aq bekleme kapat şu kapıyı
diyerek Ümit'e bağırdı.

-ne oluyor amk arkandan biri mi kovalıyor ne oluyor.

Masadan kalkıp Süleyman'ı kaldırıp odaya zütürdük nedendir bilmiyorum ama gerçekten bayağı korkmuş gözüküyordu erhan bir bardak su getirip Süleyman'a verdi. Özgür Süleyman'a ters ters bakarak

-Ne oldu oğlum sana biri dövmeye falan mı kalktı neden korktun sen.

Zorlanarak yutkunarak konuşmaya başladı .

-sabah Ümit aradıktan 15 dakika Sonra arkadaştan çıktım hastanenenin oradan tramvaya binecektim yarım saat tramvayı bekledim ne gelen var ne giden bir sorun var herhalde diyerek yürümeye başladım.
Sigara yaktım yavaş yavaş yürüyordum hastahanenin bahçesinden kadının tekinin çığlık sesi geldi.

Dedi ve bir an için sustu kafasını yere eğdi.
Emrullah
'geldi de ne oldu aq meraklandırmasana anlat işte'
Diyerek çıkıştı.
Süleyman Sonra devam etti.

'Neyse ilk başta bir şey düşünmedim herhalde köpekten falan korktu dedim ama yaklaşıp bir baktım ki 3-4 kişi kadının tekinin üstüne çullanmış kadın bir an debelendi ama sonra hiç haraket etmedi.

-orosbu çocuklarına bak diye ayağa fırladı özgür artık gündüz de kadınların başına bela olmaya başladılar birde hastane bahçesinde oğlum hiç mi güvenlik yoktu orada kimse mi müdahale etmedi?

Neye benziyor dıbına koduğum

GÜN-1-

Birinin dürtüklemesi ile uyandım. Gözlerimi araladığımda tepeden erhan bana bakıyordu.

-Bak hala yüzüme bakıyor mal mal. Kalksana oğlum hani alarm kurmuştun lan sen derse geç kaldık saat 12 olmuş.

Algılayamamıştım kelimelerin hepsini ayağa kalkıp lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım.

-Geç kaldıysak ne olmuş olum? Yerimize biri imza atmıştır ne olacak gitmediysek bir gün.

gibecem belasını dermişçesine kafasını iki yana salladı. Kalkıp Mutfağa gittim eminle özgür kendilerine bardak çorba hazırlıyor Ümit ise Mısır gevreğini gömmek ile meşguldü. Kalkıp bir kase bende aldım süt ile karıştırıp yemeye başladım. Eminle özgür de masaya oturmuş çorbalarını içiyorlardı.

-olum sürekli bir şey olmaz diye diye 1 haftadır derslere gitmiyoruz en son hepimiz kalacağız. dedi emin

Özgürde ona bakıp güldü.
-Sanki derslere gidince geçiyoruz amk vizelere kadar gittik de ne oldu 45 ten yukarı alamadık.

Hekes Özgür'ün bu sözü üzerine resmen kahkaha atmıştı hatta Ümit güldüğünde ağzından fırlayan bir kaç süt damlası az kalsın sigaramı söndürecekti.

-Süleyman nerede? diye sordum
Ümit
'Kalktığımda aradım ben onu arkadaşında kalmış akşam bir iki saate gelirim dedi bana'

Emin gülerek

'bu çocukta iyice motor oldu lan her gün başka birinde kalıyor en son bir iş gelecek başına'

Emrullah kapıdan içeri girerek

'o züte hiç bir şey olmaz kendini sağlama almadıkça hiç bir tak yapmıyor iyi biliyorsunuz' diyerek güldü

Kendine bir neskafe yaparak yanımıza oturdu. Kalkıp televizyon odasına gittim. Oda demeye bin şahit isterdi gerçi. Yerde dün geceden kalma cips kırıntıları televizyon masasının yanına Nizami bir şekilde dizilmiş yaklaşık 30 kadar bira şişesi duruyordu. Televizyonu açarak kanalları gezmeye başladım şaşırtıcı bir şekilde bütün kanallarda aynı haber vardı merak edip izlemeye başlayınca şaka olduğunu düşünerek televizyonu kapattım herhalde bütün kanallar ülkeyle taşak geçiyor diye düşündüm. Bizimkilerin yanına gidip muhabbete katıldım gülüp eğleniyorduk eğlenceli bir arkadaş grubumuz vardı lisenin başlarından beri iyice alışmıştık bir birimize zaten lise bittiğinde hepimiz aynı üniversite ve aynı bölümü seçerek hep birlikte Eskişehir'e gelip 5 odalı bir ev tutarak birlikte yaşamaya başlamıştık.