jayden cole
samantha rome
cherie deville
üç sağlam isim için teşekkürler
rez

vay amk 276 gün olmuş, bitiriyim mi hikayeyi, dün gibi hatırlıyorum

Bir eski zamandı, ( https://youtu.be/TH7KROMUspk )

evdeydim,

eğlenmeye direniyordum,
keyfimiz bir, oyunumuz bir, sokağımız tekti
teknoloji atari ve televizyon
yoktu x-box yoktu ps yoktu pc
önemli de değildi ya, topun taştan kaleye girip girmediği tartışmalarda büyüdük.
3 korner bir penaltıydı, gol atana kale nişandı,
90'lar, bizim anakaramız, baba evimiz, anne korkumuz ve şefkatimiz,
eskimeden önce hemen, biz yaşadık
demirel vardı, ecevit vardı, inönü vardı, tonton henüz ölmüştü,
işe giderken baba, televizyon ayrı bir dünya,
tolga abinin bizim teknokentimiz, olduğu yıllar,
şirinler yoktu daha, power rangers yoktu, yoktu pokemon daha,
ekmek yoktu umrumuzda, su yoktu, hava yoktu,
küçüktük daha,
oğlumu aldığımda kucağıma
henüz bir oğulken anladım,
anlamak zorundaydım, büyüdük, en büyük gerçek,
varsın ölüm, beni bensiz bıraksın,
bıraktığı gibi anasız babasız,
olmalı mı anlamı, ölüp giderken dünayada,
ölümsüz olmanın herkes göçerken.
bulamadım yolumu allah,
beni affet...

amk, sözlük taşşak gibi olmuş, bu ne lan, resim mesim yok amk, ergen olmayanlar gelsin bi beriye

yalnız müzik fenaa binozlar

lan soruyoruz, daha otu içmedik, ne olur, bilen varsa yeşillendirsin

ne yapar lan, alkolü aldım, kafam iyi, esrarı sardım, yakmadım, bekliyorum, ne olur lan, ölür müüyüm amk? bi de müzik var ki amk... vay vay vay...

vodka kanka vodka

imam ve hatip bu ülkenin inkişaf etmesi için en önemli unsurlardandır. Yeni bir heşteg açıyorum. imam hatipler ananızı gibsin.

amk, kaç yıllık tecrübem sonucu diyorum ki, eğer soğuk aldıysanız, alkol alınız.
Burnum kapalı, nefes alamıyorum, karabasanlar geliyor uyuyunca.
ama içtim şimdi, after ramazan party hesabı.
Tüm solunum yolları açık, uykum var fena, ve yatmak keyip verici gibi duruyor. Bu ilk değil, bundan öncede bir çok sefer yaşadım bunu, ama tesadüfe bağladım. Şu an anlıyorum ki, tesadüf değil hiç bir şey, soğuk algınlığına alkol iyidir. Hatta daha önce soğuk almış, grip olan bir çok arkadaşım oldu, aynı ortamda kalmamıza rağmen onlar soğuk aldı, haftalarca yattı, ama ben taş gibi dimdik durdum. Onlar içmedi, ben içtim.
amacım alkole teşvik değil, yanlış anlaşılmasın, ama bu konuyla ilgili kesinlikle iyi geliyor. Kanda bu bin virüsler yaşayamıyor bol alkolle birlikte sanırım.
Yorumları alalım. Var mı aynı düşünen bin aranızda.

hep taşşak geçerdim dıbınakoduğumun sözlüğündeki insanlarla, hep harbiden kayda değer bir konu yok, ondan böyle gibik mevzular trendde derdim. oğlum harbiden bitmiş lan sözlük. harbiden 12 yaş altı, yannan kürek mevzularla dolmuş.
Hep bizden geçti artık dedim de, son derece önemli ve hassas konularda bile adam akıllı söylenecek bir s.k kalmamış koyduğumun yerinde.
madem öyle...
burdan bir ikinci nesil sözlük yazarı olarka ilan ediyorum ki,
inci sözlük benim için bitmiştir...
Gerçekten ülkenin kanayan yarası olan bir başlıkta bile, yannan kürek sadece bir cevap alarak, gibtiğimin yannan kürek başlıkları arasında kaybolan son derece kıymetli bir başlığın olması, benim için bu sözlüğü şu an bitirmiştir.
Hepinizden tiksiniyorum,
hepinizin Allah belasını versin be
ne kadar gibik yaratıklarsınız,
ne kadar utanmaz, arlanmaz yaratıklar bir arada,
inanmadım şu güne kadar, girmedim, bakmadım, bilemedim ama,
öğrenci ahmet çıksa karşınıza,
tüküreyim suratınıza dese,
aynen o gibik yaratıklar gibi sırıtıp gideceksiniz
yazıklar olsun incisözlük,
bir zamanların, gündem değiştiren sözlüğü
bakın ne hale gelmiş...
bu sözlükte en fazla 12 yaş grubu var,
size bilgisayar alan, veren, kullandıran ailenin anasını ve sülalesini gibeyim
oksijen israfı yaratıklar
bu da benim bu sözlükteki son entrym olsun
değmezsini hiç bir şeye
değmezsini bir göz atmaya bile.
beş para etmez yönetimin
beş para etmez kullanıcıları

Be O.rpu Ç.ocuğu, bir olayı nasıl eleştirelim, bir olaya nasıl katkıda bulunalım. Amk embesili, gibtir git ferre arşivi olan başlıklara

Efenim mesele çok vahim, necip ülkemizdeki bir gerçekle bir anımı kıyaslayarak sizlerle paylaşmak istedim.
Geçen sene Danimarka'da bir projeye katılmıştık, Proje sırasında etrafta bir çok tekerlekli sandalye görmekteydik. Hani, öyle böyle değil ya, resmen on onbeş kişiden biri tekerlekli sandalyedeydi. Projeye türk ekibi olarak gittiğimiz arkadaşlarla bu durumu hayretler içinde konuşuyorduk. Nükteli bir muhabbettir ki, arkadaşlarımızdan birisi, burada akraba evliliği çok oluyor ondan bu kadar engelli var deyiverid. Güldük tabii, sonra algıda seçicilik hesabı etraftaki her şeye dikkat kesilir olduk. Farkettik ki, gittiğimiz bütün kafelerde eğer üst kat mevcutsa, engelli çıkacağı ya da asansör mevcut. Her mekanda tuvaletler engellilerin de kullanabileceği şekilde inşa edilmiş. Yahu Danimarkadır, bizde böylesi zor amk deyip geçiştirdik. En yüksek kaldırım parmak kadar, boyu değil panpalarım, eni kadar. Ufacık. Yolda karşıya mı geçmek istediniz. Efenim bütün arabalar duruyor. Biz türk ekibi olarak karşıya geçmek isterken hızla yaklaşan arabayı bekledik. Geçsin de gidelim, yol tenha kardeşlerim, hani araba hızını hiç kesmesin, geçsin, biz de rahat rahat geçelim istedik. istemez olaydık. Bir baktık ki araba ani bir frenle durdu. Bizim ona baktığımız şaşkınlıkla bize baktı. Mal gibi bakındık bir kaç saniye. Sonra adam tebessüm ederek buyrun geçin işareti yaptı. Mahçup olmamak ve arabası olan yüce insanı bekletmemek için hızlıca karşıya geçtik. Adam çekti gitti sonra. Bizim gözümüzde o adam arabası olduğu için yüce ve önceliğe sahip bir insandı. Ancak medeniyet amuğa siz koyasınız gençler. Bizde ki de cahillik mi dersiniz, artık ne derseniz. Alışmışız ezilmeye bi kere. Yağmur çamur demeden mal gibi bekleriz arabası olan yüce insanların yoldan geçmesini. Sonra üzerimize su sıçratmasınlar diye kaçarız, biz böyle büyüdük ya. Adam yağmurda çamurda ne fark eder, arabası var isterse ezer... yerleşmiş bize ne yaparsın. Bunlar bir kenara dursun sevgili panpalarım. Şu son haberi hepiniz bilirsiniz. Hani engelli çıkacağı olmadığı için aşağı inen YÜCE NOTER'e para ödemek zorunda kalan engelli kardeşimizin olayını. Duyduğumda tansiyonum 0'a indi.
Madem muasır medeniyetlerinde ilerisine gideceğiz. Bu OÇ, resmen darpane olan NOTER'lerin hepsine Engelli Ulaşım Zorunluluğu gelsin. Eğer bir engelli vatandaşımız notere ulaşmakta zorluk çekiyorsa ceza gelsin. Diyelim ki ulaşamadı, o OÇ noter, o vatandaşımızı sokakta bekletmenin cezası olarak o vatandaşımıza 500TL ödesin.
Bilin sevgili panpalarım, hepimizin engelli tanıdıkları, sevdikleri var, hiçbirimizin garantisi yok yarın yaşayacağız ya da yürüyeceğiz diye. Onlar bizim canımız bilin. Madem öyle, hem hürmet gösterelim, hemde S.kke s.kke göstertelim.
Eyyorlamam bu kadar.
Seviliyorsunuz.

Efenim mesele çok vahim, necip ülkemizdeki bir gerçekle bir anımı kıyaslayarak sizlerle paylaşmak istedim.
Geçen sene Danimarka'da bir projeye katılmıştık, Proje sırasında etrafta bir çok tekerlekli sandalye görmekteydik. Hani, öyle böyle değil ya, resmen on onbeş kişiden biri tekerlekli sandalyedeydi. Projeye türk ekibi olarak gittiğimiz arkadaşlarla bu durumu hayretler içinde konuşuyorduk. Nükteli bir muhabbettir ki, arkadaşlarımızdan birisi, burada akraba evliliği çok oluyor ondan bu kadar engelli var deyiverid. Güldük tabii, sonra algıda seçicilik hesabı etraftaki her şeye dikkat kesilir olduk. Farkettik ki, gittiğimiz bütün kafelerde eğer üst kat mevcutsa, engelli çıkacağı ya da asansör mevcut. Her mekanda tuvaletler engellilerin de kullanabileceği şekilde inşa edilmiş. Yahu Danimarkadır, bizde böylesi zor amk deyip geçiştirdik. En yüksek kaldırım parmak kadar, boyu değil panpalarım, eni kadar. Ufacık. Yolda karşıya mı geçmek istediniz. Efenim bütün arabalar duruyor. Biz türk ekibi olarak karşıya geçmek isterken hızla yaklaşan arabayı bekledik. Geçsin de gidelim, yol tenha kardeşlerim, hani araba hızını hiç kesmesin, geçsin, biz de rahat rahat geçelim istedik. istemez olaydık. Bir baktık ki araba ani bir frenle durdu. Bizim ona baktığımız şaşkınlıkla bize baktı. Mal gibi bakındık bir kaç saniye. Sonra adam tebessüm ederek buyrun geçin işareti yaptı. Mahçup olmamak ve arabası olan yüce insanı bekletmemek için hızlıca karşıya geçtik. Adam çekti gitti sonra. Bizim gözümüzde o adam arabası olduğu için yüce ve önceliğe sahip bir insandı. Ancak medeniyet amuğa siz koyasınız gençler. Bizde ki de cahillik mi dersiniz, artık ne derseniz. Alışmışız ezilmeye bi kere. Yağmur çamur demeden mal gibi bekleriz arabası olan yüce insanların yoldan geçmesini. Sonra üzerimize su sıçratmasınlar diye kaçarız, biz böyle büyüdük ya. Adam yağmurda çamurda ne fark eder, arabası var isterse ezer... yerleşmiş bize ne yaparsın. Bunlar bir kenara dursun sevgili panpalarım. Şu son haberi hepiniz bilirsiniz. Hani engelli çıkacağı olmadığı için aşağı inen YÜCE NOTER'e para ödemek zorunda kalan engelli kardeşimizin olayını. Duyduğumda tansiyonum 0'a indi.
Madem muasır medeniyetlerinde ilerisine gideceğiz. Bu OÇ, resmen darpane olan NOTER'lerin hepsine Engelli Ulaşım Zorunluluğu gelsin. Eğer bir engelli vatandaşımız notere ulaşmakta zorluk çekiyorsa ceza gelsin. Diyelim ki ulaşamadı, o OÇ noter, o vatandaşımızı sokakta bekletmenin cezası olarak o vatandaşımıza 500TL ödesin.
Bilin sevgili panpalarım, hepimizin engelli tanıdıkları, sevdikleri var, hiçbirimizin garantisi yok yarın yaşayacağız ya da yürüyeceğiz diye. Onlar bizim canımız bilin. Madem öyle, hem hürmet gösterelim, hemde S.kke s.kke göstertelim.
Eyyorlamam bu kadar.
Seviliyorsunuz.

Efenim mesele çok vahim, necip ülkemizdeki bir gerçekle bir anımı kıyaslayarak sizlerle paylaşmak istedim.
Geçen sene Danimarka'da bir projeye katılmıştık, Proje sırasında etrafta bir çok tekerlekli sandalye görmekteydik. Hani, öyle böyle değil ya, resmen on onbeş kişiden biri tekerlekli sandalyedeydi. Projeye türk ekibi olarak gittiğimiz arkadaşlarla bu durumu hayretler içinde konuşuyorduk. Nükteli bir muhabbettir ki, arkadaşlarımızdan birisi, burada akraba evliliği çok oluyor ondan bu kadar engelli var deyiverid. Güldük tabii, sonra algıda seçicilik hesabı etraftaki her şeye dikkat kesilir olduk. Farkettik ki, gittiğimiz bütün kafelerde eğer üst kat mevcutsa, engelli çıkacağı ya da asansör mevcut. Her mekanda tuvaletler engellilerin de kullanabileceği şekilde inşa edilmiş. Yahu Danimarkadır, bizde böylesi zor amk deyip geçiştirdik. En yüksek kaldırım parmak kadar, boyu değil panpalarım, eni kadar. Ufacık. Yolda karşıya mı geçmek istediniz. Efenim bütün arabalar duruyor. Biz türk ekibi olarak karşıya geçmek isterken hızla yaklaşan arabayı bekledik. Geçsin de gidelim, yol tenha kardeşlerim, hani araba hızını hiç kesmesin, geçsin, biz de rahat rahat geçelim istedik. istemez olaydık. Bir baktık ki araba ani bir frenle durdu. Bizim ona baktığımız şaşkınlıkla bize baktı. Mal gibi bakındık bir kaç saniye. Sonra adam tebessüm ederek buyrun geçin işareti yaptı. Mahçup olmamak ve arabası olan yüce insanı bekletmemek için hızlıca karşıya geçtik. Adam çekti gitti sonra. Bizim gözümüzde o adam arabası olduğu için yüce ve önceliğe sahip bir insandı. Ancak medeniyet amuğa siz koyasınız gençler. Bizde ki de cahillik mi dersiniz, artık ne derseniz. Alışmışız ezilmeye bi kere. Yağmur çamur demeden mal gibi bekleriz arabası olan yüce insanların yoldan geçmesini. Sonra üzerimize su sıçratmasınlar diye kaçarız, biz böyle büyüdük ya. Adam yağmurda çamurda ne fark eder, arabası var isterse ezer... yerleşmiş bize ne yaparsın. Bunlar bir kenara dursun sevgili panpalarım. Şu son haberi hepiniz bilirsiniz. Hani engelli çıkacağı olmadığı için aşağı inen YÜCE NOTER'e para ödemek zorunda kalan engelli kardeşimizin olayını. Duyduğumda tansiyonum 0'a indi.
Madem muasır medeniyetlerinde ilerisine gideceğiz. Bu OÇ, resmen darpane olan NOTER'lerin hepsine Engelli Ulaşım Zorunluluğu gelsin. Eğer bir engelli vatandaşımız notere ulaşmakta zorluk çekiyorsa ceza gelsin. Diyelim ki ulaşamadı, o OÇ noter, o vatandaşımızı sokakta bekletmenin cezası olarak o vatandaşımıza 500TL ödesin.
Bilin sevgili panpalarım, hepimizin engelli tanıdıkları, sevdikleri var, hiçbirimizin garantisi yok yarın yaşayacağız ya da yürüyeceğiz diye. Onlar bizim canımız bilin. Madem öyle, hem hürmet gösterelim, hemde S.kke s.kke göstertelim.
Eyyorlamam bu kadar.
Seviliyorsunuz.

deneme 18

deneme17

velev ki girdim

Derdini gibeyim

gibtir lan

Bekar evinde iki arkadaş yaşıyoruz beyler, arkadaş çalışıyor, ben öğrenciyim ve çalışıyorum, bizim arkadaş yaklaşık 1 sene önce bir kuş getirdi eve kafesiyle birlikte. Sevmem normalde hayvan evde, ama arkadaş getirince bişey demedim. Odam salonun hemen yanı, kuşu salonda besliyorduk.
Sorumluluk almayı sevmem, arkadaş hep bakardı. Yemini suyunu o koyardı. Ben zaten bazen bir iki ay bulunmam evde. Ama dönem başlayınca gelirim. Bazen proje çıkar giderim yine.
Kuşun geliş hikayesi ise, arkadaşın yeğenleri çok kötü davranmışlar kuşa, adı limon, sarı bişey. çocuk işte, korkutmuşlar, arkadaşta dayanamamış getirmiş. ilk zamanlar şikayetçi olsamda, sorumluluk arkadaşta olduğu için üstelemedim.
Aylar geçtikçe kuş cıvıltısıyla uyanmaya çok alıştım, yemini verirdim son zamanlarda, hatta son suyunu bile ben tazeledim.
Dün, şu an hiç unutmayacağım bir manzara yaşadım. Bizde kaldığı süre boyunca hep iyi muamele görmüş bu kuş, yine bizden korkardı. Ben de bu duruma çok sinirlenirdim. Ama olgun insanlarız tabi, yine de bişey demezdim. Hep yemini suyunu verirken ya da sevmeye çalışırken kaçardı bizden. Korkardı kafesin içinde. Hep konuşurdum, limon bizden korkmana gerek yok diye. Ama hep korkardı.
Dün ki manzara ise benim için sürpriz olmasına rağmen manyak kuş işte ney yaptığını bilmiyor şeklindeydi. Kafesin tellerine tutunmuş, hiç yapmadığı gibi bana doğru bakıyordu, hiç korkmadı, bir kaç laf daha ettim, tepki vermedi. Sonra yerine kondu. Dün pek ötmedi.
Yemin ediyorum ki, şu an şu sessizlik bana öyle bir koyuyor ki. arkadaşlarla birlikte yemekteydik. Yeni grdim eve sayılır. Salona grdim. odaya gridim. Salona grdim, ve yine odaya girdim. Son bir defa suyu kaynatmak için salona grdiğimde fark ettim ilk sessizliği. ve duvarın kenarında duran kafesi gödrüm. Şaşırdım... Limon kafesin üstünde öylece yatıyor. Ölmüş... arkadaş şu an uyuyor. geceleri bazen çok sesli ötüyor diye kızdığım kuş ölü şu an beyler. Gidip salona ona parmak salladığım, beni görünce aynanın diğer tarafına kaçn, yemek verdiğimde bana yavşaklık yapan kuş şu an yok.
O kadar sessiz ki ev.
Şu an çok üzülüyorum beyler. Çok özlüyorum. salonda onun cansız bedeni yatıyor.
Kızmayın, beyler,
ne bileyim ben bir kuşa insanın bu kadar bağlanacağını. Ne bileyim onun sesinin aslında hayat kaynağı olduğunu. Kızınca susan, boş kaldığında şarkılar söyleyen bu kuşun benim için bu kadar önemli odluğunu. Vallahi demin sanki sesini duyar gibi oldum. Yeri boş. Kafes duvarın köşesinde, ve limon cansız bedeniyle kefesin üstünde.
Üzüldüm be. Çok üzüldüm.

hatun pantolonunu falan çıkardı, yanıma yanaştı, alt tarafı tamamen çıplak, üst tarafı duruyor. elini alete attı, sonra kemeri çıkarmaya başladı, sonra telefonuna yöneldi bana soyun işareti yaparak. neyse başladım ben soyunmaya, oda o arada telefonla konuşuyordu.

kısa bir yolculuğun ardından eski bir binanın önünde durduk. hatun sessiz olun diye uyardı bizi. O an içim biraz rahatladı. Demek ki gerçekten eve geldik. Neyse derken girdik eve, sessizce, girdik içeri, beni bilen bilir balık etli severim * konuştuğumuz hatun direk bana yöneldi, elimden tuttu. diğer arkadaşı diğer odadan çıktı, konuştuk, arkadaş o cılız olan hatuna, bende zaten bu hatuna ayarladık. odalara girdik.

bir saat için anlaştık, derken taksiye bindik. Amk hatun taksiciyi tanıyor, ben öyle hikayeler duydum ki bu güne kadar, üç buçuk atıyorum, çok param yok, hani bi ketenpereye gelmeyelim diye korkuyorum.

biliyorum, sözlükte bir çok ergen barınmakta, ama olsun, sözlüğün tamamı canımız ciğerimiz. ben sizle bir derdimi paylaşmak istedim.
taktan bir hayatım, taktan bir maddi ve fiziki durumum var. Yakışıklı sayılırım aslında ama çok da değil.
neyse, yıllar yılları kovaladı, üç beş sevgilim de oldu, şimdi biliyorum ki bu sözlükte bile genç yaşlarda cinsel birliktelik deneyimi yaşamış bir çok kardeşim var, ama ben yaşamadım, bi şekilde olmadı. Hep ona saklıyorum, beni beğeneni ben beğenmiyorum, benim beğendiğim beni beğenmiyor hesabı, gibko gibko karı kız peşinde oldum durdum.
Parayla iş görmek ise bana her zaman kötü gelmiştir. Hiç gitmedim, hiç yapmadım, taa ki iki ay öncesine kadar.
Bir şekilde, başıma da vurdu tabi, kelimenin tam anlamıyla PiÇ bir arkadaşla beraber, hiç hesapta yokken, birden aksaraya gittik. Taksimde gece yarısını geçene kadar takıldıktan sonra elimiz boş her zamanki gibi. Birden bu eleman bizi aksarayın orda indirdi. Lan dedim ne oluyor oğlum, dedi gel panpa sen kurcalama. Bu eleman derdimi bilmiyor açıkçası. Bi baktım sokak kenarında duran zenci hatunlarla sohbet ediyoruz.
içimde öyle bir yer etmişki, olmayacak amk zaten. Sex ve ben, mümkün değil. O konuştukça pazarlık yaptıkça diğer hatunlar gelip yanımda durmaya başladılar. bir grup çok para istedi, diğer grup otelde yapcaz dedi vs. vs. Biz otel olsun istemiyoruz, sokarlar adama biliyoruz, benim duymuşluğum, benim şu bin arkadaşın bizzat yaşamışlığı var. Bu arada benim arkadaş am üstünde ceviz kıran tiplerden, tip beş para etmesede çene sağlam, çok iyi laf yapıyor pezo. Neyse derken bi grupla anlaştık, daha doğrusu gruptan bir hatunla, hatun fiyatı iyi dedi, konuştuklarımız aransında en iyisi buydu, en uygun fiyatı bu verdi.