Devam mı?

kurgu değil gerçek yaşanmış hikaye.

Eve gittiğimizde saat akşam 22.00 idi. Babam evde sinirden kafayı yemiş nerdesiniz siz diye bize bağırıyordu. Annem , babam aramasın diye telefonunu kapatmıştı. Annemle babam çekişedursun ben içeri odama geçtim. Odamda karşılıklı olarak bir koltuk ve bir yatak vardı. Koltuğa uzandım. Uzun zamandır , uzanıp uyumadan durabiliyordum. Karşıdaki tabloya baktım. Bir şeye bakıp onu incelemeyeli o kadar zaman olmuştu ki.

Uyumaktan korkuyordum kalktım bir kahve yapmak için . Aklımda sürekli pervaneler vardı. Anneme hacer abladan bahsetsem mi diye düşünüp duruyordum. Ben burada yokken ona zarar verebilirdi. Tekke dedikleri yere de gitmek istemiyordum. Canım epey sıkılıyordu. Kahve bardağını elime aldım suyu kaynattım kahveyi koydum , sıcak suyu bardağa döktüm. Bir yudum aldım su buz gibiydi. Kahve bardağını yere bıraktım. Artık yaşadıklarım fazla geliyordu. Benimle oyun oynuyorlardı kafayı yemem an meselesiydi ama onlara teslim olmak istemiyordum.

Hocanın boynuma takmam için verdiği muskayı , hocaya güvenmediğim için takmamıştım ama o anki korkuyla boynuma geçirdim. muskayı geçirdiğim anda bir rahatlama bir ferahlama geldi. derin bir nefes aldım annem koştu geldi tabi yeri temizlemeye başladı. "yine mi?" dedi. evet dedim. "oğul nerden geldi bu musibet bize?" dedi. bilmem dedim ağlamaya başladım. oturduk karşılıklı ağladık. beyler anneniz ile beraber yaşadığınız son şey beraber ağlamaksa bu size gerçekten koyuyor.

O gece uyumadan ertesi günü bekledim. balkondaydım. yine güneş doğuyor yine sabah ezanı okunuyor yine sigara içiyordum. o zamanlar namazla niyazla ilgim yoktu. keşke olsaydı. belki bu kadar kolay esir alamazlardı beni.

Babam işe giderken bana döndü "hep bana delirirsin derlerdi, ama deli bi oğlum olsun istemezdim. bizi üzmek istemiyorsan gibtir git bu evden" dedi. dıbına koyim babamdan duyduklarım neydi böyle. yaşadıklarım bi yanda babam beni evden kovmuştu. tamam normal zamanda da pek aramız iyi değildi sırf evde oturmayayım diye durumumuz iyi olmasına rağmen beni LCW de çalışmaya göndermişti falan ama evden kovacağını tahmin bile edemezdim. Sana muhtaç değilim zaten dedim. kapıyı çarptı gitti.

Bende annemle bir saat sonra çıktım otogara doğru yol aldık.

ee devam

Sabah Ezanı okunuyor imkanlarınız dahilinde hiç bir namazı kaçırmayın.

Hoca başımda bir sürü dualar okuyup suratıma üflüyor yanındaki kadın hocanın arkasından bana bakıp gülüyor annem sinir krizi geçirmiş bi şekilde kenarda oturuyor ve hocahanım onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Gözlerimi araladım. Hoca "uyandı" dedi. Kadın gülmeye devam ediyordu. Doğrulmaya çalıştım. Başım çatlayacak gibi ağrıyordu. Hocanın yakasına tutundum. Ne oldu, ne yaptın bana dedim. "oğlum seni ne ben ne anan kurtarabilir. Seni bu dünyada yaratılmış kurtaracak iki nokta var. O iki noktaya ne cin ne ifrit girebilir. Birini adem birini ademi yaradan Allah korur. Biri Mekke diğeri Tekke'dir" dedi.

Ve bana musallat olan varlığın hikayesini ve benden ne istediklerini neden musallat olduklarını anlattı;

"oğlum, sana cin musallat olsa evelallah altından kalkardık. ancak sana musallat olan başkası. daha kötüsü. Rabb'in şeytanların altına bıraktığı kadın Lilith'in torunu .Gel sana baştan anlatayım;

Rabb Adam ve kadını aynı çamurdan yarattı. Onlara derin bilgileri öğretti yaşamak gibi. Üremeyi öğretti yaşamanın devamı olarak. Bir de ölmekten bahsetti. Ve onlara üreyin dedi. Üreyin ki sizden birileri yaşamaya devam etsin. Üreme başladı evladım. bunlar cima ederken hep adam üstte idi. tevbe estağfurullah. kadın istemedi evladım. kadın ben de üstte olacağım dedi. cimada altta kalmayı yediremedi. bu hareketi adamı da Hak Teâlayı da sinirlendirdi. Kadın'ı ateşten yaratılmışların arasına attı. Adam'a ise kendisine nasıl bir eş istediğini sordu. Adam "bana karşı gelmeyen, itaâtkar bir eş isterim" dedi. ve Rabb eşi , kadını adama karşı gelmesin diye , adamın kemiğinden yarattı. üremede kadın hep alttaydı ve bundan hiç rahatsız olmadı. o kadına Havva dedik, ateşlerin arasına atılana da Lilith.

Oğlum her şey tamam ama Lilith cima sırasında altta kalmayı kabul edecek cinler buldu. onlarla yattı ve çocuklar yaptı. ateşten ve çamurdan yaratılma melezler. cinleşmiş ademler, ademleşmiş cinler. ve bu çocukları Lilith, Havva'nınkilerin arasına saldı. Kötülüğü ve fitneyi yaysın , Anneleri Lilith'in soyunu yüceltsinler diye.

Rabb'in tek cezası Lilith'i ateşe eş etmek değildi. Aynı anda Lilith'in ruhunu da almıştı. Onun soyu da ruha sahip değildi. Onlar kapı kapı ruh aradılar oğlum. Ademoğlunun saf ruhuna sahip olmak istediler. Kimi zaman çaldılar o ruhu kimi zaman anlaşma yapıp satın aldılar. Ün , şöhret , para ,medya şu an bu cinleşmiş şeytanların elinde. Onlar istedikleri ademoğluna istediğini veriyorlar. Ama karşılığında ruhunu alıyorlar ve adem ruhuna sahip oluyorlar.

Bazılarının ise ne parası ne ünü var. Sana musallat olan gibi evladım. Onlar ise ruhu çalıyorlar. Ruhu çalınmış bir adem Cinlerin oyuncağı olur oğlum. Onların elinde köpeğe döner. Allah seni korusun .Benim sana yapabileceğim bir şey yok. Ailen seni ya Mekke'ye ya da adresini vereceğim Tekke'ye zütürsün. Orada xx.xx hocayı bul sana yardımcı olsun. " dedi.

Apar topar oradan ayrıldık ve ertesi gün için otobüs biletlerimizi eve giderken aldık.

ETKiLENECEKLER DUALARI OKUMASIN. DUALARA SANSÜR KOYMUYORUM.

O bütün görülmeyenleri bilir. Sırlarına kimseyi muttali kılmaz; CiNN SURESi 26. AYET

Arkadaşlar şimdi size o sözcüğü duyduktan sonraki halimi anlatacağım. Bedenim oradaydı bedenimi 2 cm dışarıdan görebiliyordum ancak ne bir müdahele edebiliyordum ne de başka bir şey . Sadece duruyordum ve adamın gözlerinin içine bakıyordum. Adam dualar okumaya başladı. Bir duayı yaklaşık 100 kere okudu ve ezberlememi sağladı.

"Allahüm inni aüdühü min şerrihim ellezi halakahüm" [Onların şerrinden, onları yaradana sığınırım.]

O bu duayı okudukça ben ona karşı kinleniyordum. O okudukça ben kinleniyordum. O okudukça ben kinleniyordum. Gitti o kadını çağırdı. Ben ellerim kollarım zincirliymişcesine bekliyor ve sadece bakabiliyordum. Kadın bir bıçak getirdi

Bıçağın bir yüzünde " Âlimul ğaybi felē yuzhiru alē ğaybihi ehadē." yazıyordu. [ O bütün görülmeyenleri bilir. Sırlarına kimseyi muttali kılmaz; ]

Bıçağı suya daldırdı çıkardı ayet daha da görünür oldu bıçağı tam suyun ortasına koydu . Ellerini de kasenin etrafına koydu. "harijana!" diye bağırdı [çık] Göz ucumla suya bakıyordum. Su yavaş yavaş hareket etmeye başladı ve kaynar gibi balon balon olmaya başladı. Aynı anda benim içimde kanlarımda kaynıyor gibi hissediyordum. Bağırmak çığlık atmak istiyor debelenmek istiyordum ama hiç bir şey yapamıyordum. O bıçağı aldı ve benim serçe parmağıma batırdı. Serçe parmağımdan akan kanı suya damlattı bıçak ile suyu karıştırdı. Su bir damla kandan kıp kırmızı lav rengine döndü . Karıştırdı karıştırdı ve bana dönüp . "heyyal!" [gel] dedi. Ancak ben de hiç bir değişiklik yoktu. Hoca ayağa kalkıp eliyle beni sarstı. "heyyal" dedi. yine hiç bir değişiklik yoktu. içimden ana avrat sövmek geliyordu ama değil sövmek ağzımı bile açamıyordum. "Hayyal anna uljuruhi li , waja ama bismir rabb ! [Gel seni ve beni yaradan rabbinin adıyla gel!] diye bağırmaya başladı. O oda o bina o semt sallandı resmen .

Uyandığımda etrafımda o kadın , hoca, hocahanım ve annem vardı.

"iftarı yapma olanağı veren Rabb'ime sığınırım."

Adamı tarif etmek istiyorum biraz daha. Çizgili bir gömleğin üstüne lacivert yelek giymiş kısa boylu hafif kilolu saçları sakalları birbirine karışmış gözlerinden aynı anda hem merhamet hem kin akan ve gözlerini bana dikmiş olarak bakan biriydi. Noluyoruz amk diye düşünürken yanıma yaklaştı kolumdan tuttu dışarıdakilere "siz kalın" dedi ve içeri girdik.

içeride tam ortada bakırdan bir tas içinde su vardı. Suyun bir yanına kendi bir yanına o oturdu. Benim odaya girmemle karanlık odadaki o çöküntü dağıldı. Daha sonra farkettiğim üstteki camdan ışık girmeye başladı. Hoca gülümsedi "yıllardır bu kadar güneş girmemişti buraya" dedi ve devam etti "güneş ateşten yaratılmıştır. ateşten yaratılmışlara sunulmuş en akıllı varlık Lilith'tir. " "ÇÜNKÜ O ÇAMURDAN YARATILMIŞ iKi KiŞiDEN BiRiDiR" dedi ve gülümsedi

Ya ben burda olmak istemiyorum çıkmak istiyorum dedim ayağa kalkacakken bir şey beni tuttu ve kalkamadım. Arkadaşlar orda öyle otururken gerçekten saçma geliyor ama ben gerçekten kalkamadım. Adam gözlerimin içine baktı "ikameten" dedi. [kal]

Annemin beni kurtarmak için getirdiği yerde daha da taka batıyordum.

Annemdi. Hemen baş ucumdaki saate baktım saat daha 5.30 du. Ne oluyor annem dedim. Annem "kalk çabuk sessiz ol babana ses etmeyelim" dedi. Sabahın köründe nereye dedim. "giyin sessiz ol" dedi. Giyindim beraber kapının önüne çıktık . Dün ki hoca kadın bizi bekliyordu. Taksiye kadın önde biz arkada bindik. [burayı mecbur sansürlüyorum çünkü adam bu olaydan sonra hayatını yitirdi] x.x.x. hocanın yanına zütürmesi için taksi şöförüne yol tarif etmeye başladı. taksi şöförü sokağa kadar getirdi. "burdan sonrasına gitmem korkarım ben o adamdan" dedi bizi indirdi. yürümeye başladık bir taksimde köhne bi binanın 3. katıydı. kapıyı biz çalmadan içeriden bir kadın açtı. hol gibi bi bekleme yerine oturduk. iyice sıkılmıştım çünkü ben böyle şeylere pek inanan bi insan değildim .

duvardaki cisimleri incelemeye başladım. hayvan derilerinin üzerine davut yıldızları kapının kenarındaki tahtalara kazınmış ayetler yerdeki halıda motifler vardı. bize kadın bir yer gösterdi burda hoca efendiyi bekleyeceksiniz beklerken tesbih çekin rabbi anın dedi kadın ve elimize tesbih verdi. tesbihi aldım kenara koydum. anneme ve hocaya bakarak ne zaman çıkacağımızı soracaktım. "buradan kurtuluş almadan çıkamazsın" diye cevap verdi ayaktaki kadın. sadece içimden geçirdiğim bişeyi duyması iyice tırıs bi hale getirmişti beni çıkmak gitmek istiyordum anneme hadi kalkalım dedim ayağa kalktım ve hocanın kapısı ardına kadar açıldı .

Sakallı kısa boylu kilolu bir adam"Gel ey Lilith'in torununun musallatı. GEL!" diye seslendi

işte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun. ALi iMRAN 175

LCW 'den arayıp kaç gündür gelmediğim için merak ettiklerini söylediler. Ben de hasta olduğumu idare edip edemeyeceklerini sordum. Bir kaç gün daha idare edebileceklerini söylediler ama ancak o kadar. işimden olacağım diye korkuyordum, bu olanlardan korkuyordum. Kısacası korkuyordum.

Akşam yemeğinde ailecek oturduk bir şeyler yiyorduk. Annem babama konuyu açtı bugün yaşadıklarımızı anlattı. Babam benimle dalga geçiyor, delirdiğimi , kafayı yediğimi , bir kliniğe yatmam gerektiğini söylüyordu. Annemin babama haklısın demesiyle dünyam yıkıldı. Babam yakın arkadaşının kliniğinde yer ayırttı. Ertesi gün 9.00'da gitmek için sözleşildi. Evde bana kimse inanmıyordu. Arkadaşlarıma anlatmaya dahi çekiniyordum. Herkes beni delilikle suçluyordu. Her şeyin suçlusu Hacer Ablaydı biliyordum ama bunu anneme söyleyemiyordum. Yaşadıklarımı hep Hacer Ablayı dışarıda tutarak anlatıyordum. Geçtim yatağıma. Hiç uykum yokken yatağa yattığım anda bir çukura düşmüşcesine gözlerim kapandı ve kendimden geçtim.

Pervaneler. Büyük beyaz pervaneler vardı. Hacer ablayı bekliyordum. Çok uzun süre bekledim ve sadece dönen pervanelerle karşılaştım. Tam Hacer Abla'yı görüyorum derken omzuma dokunan bir elle uyandım.

Ben tekrar uyumaya korkmuştum. Balkona çıktım. Zaten daracık yerdir bir sigara yaktım güneşin doğuşunu izlerken bir yandan da ezanı dinliyordum. Ezan bitti, benim sigara da bitti, içeri geçtim. Annem yatakta oturuyor Yasin okuyordu. Ona bakınca birden sinirlendim . Neden olduğunu bilmediğim bir sinirle üzerine yürüdüm ne yapıyorsun bırak onu diye bağırdım. Annem bana acıyarak bakıyordu , bu bakış beni daha da sinirlendiriyordu.

Uyandığımda koltuğun üstündeydim. Annem ve bir komşu (sonra hoca olduğunu öğrendim) bana bakıyorlardı. Anneme bağırınca yere yığılmışım. Başımda hoca okuyup üflüyor bir şeyler yapıyordu. Hoca kadındı. Okudu üfledi okudu üfledi sonra anneme dönüp " xx bacım buna benim nefesim yetmez sen bunu iyi bilmiş bi hocaya zütür " dedi.

Annem iyice korkmaya başlamıştı.

Annem ile aramız iyidir. Anne oğuldan çok arkadaş gibiyizdir. Gittim ona anlattım böyle böyle dedim dinledi dinledi . Oğlum sen babana bakma seni bi hocaya zütürelim dedi. O gece uyuduğumda yine beyaz bir odadaydım. Bu sefer etrafımda hamam böcekleri geziniyordu dört bir yanımda yine pervaneler vardı pervaneler biraz daha hızla dönmeye başlamıştı. Pervanelerin arasında o mükemmel güzelliği ile Hacer abla bana doğru geliyordu. O gelirken hamam böcekleri yol veriyorlardı. Ben yine hareket edemiyor sesimi çıkaramıyordum. Yanıma kadar geldi. Normalde haz etmediğim kadına büyülenmiş gibi bakıyordum. Dibime girince bağırmaya ve küfür etmeye başladı.

Bir anda sarsılarak uyandım. Babam ve annem başımdaydı. Anlamadıkları bir dilde bağırdığımı söylüyorlardı. Babam delirdi bu çocuk diye söyleniyor annem tir tir titriyordu.

Sabah namazından önce ; "Anlat, anlat ki ibret alsınlar. " rüyasıyla uyanınca yazmaya devam etme kararı aldım.

Ertesi sabah Bakırköy'de muayenehaneye gittik. Babamın arkadaşı ile uzun süre konuştum. En sonunda bir teşhis koyup ilaç vermeye başladı. Buraları hızlı geçiyorum asıl yerlere doğru gelicem. ilaçları almaya başladım bir hafta süre geçti bir sabah uyandığım zaman sabah dozunu almak için ilaç kutusunu elime aldığımda içinde onlarca hamam böceği gördüm. Korkudan yere fırlattım.

Kafayı yiyordum, artık emindim. Bir haftadır o rüyaları görmüyordum ancak bir şeyler beni rahatsız ediyordu.

Annem ve babama o gece anlattım. Annem dininde imanında bi insandır beş vakit namazında bir insan. Hacca umreye gitmiş Allahın adını dilinden düşürmeyen bir insan. Babam ise pek dinini yaşamayan, cinmiş periymiş bizim işimiz olmaz diyen bir insan. Oturdum bir bir anlattım. Annem hemen bi hoca buluyoruz dedi babam onu engelledi yarın bir pgibiyatriste gidiyorsun arkadaşıma yönlendiriyorum dedi. Annem ev hanımı babam pgibiyatrist. Sana ben değil arkadaşım bakacak dedi.

Bir gün içinde yaşadığım iki şok bana çok fazla gelmişti. Dışarı çıkıp arkadaşlarımla gezmek istiyordum. Telefonumu elime aldım. Açılmıyordu. Evden çıkmak istiyordum ama evden çıkasım da gelmiyordu. Açılmayan kapalı telefon çalmaya başladı. Ananı gibeyim dedim telefonu fırlattım. Çalmaya devam ediyordu. Elime aldım açtım açıldı. " أنت الروح من الجسم " diye bağırdı. Ruhun bizim bedenin senin diyor anlıyordum. Ses çığlık gibiydi. Bağırıyordu.

Uyandığımda annem babam yanımdaydı. Geldiklerinde yerde bulmuşlardı beni koltuğa çıkarmışlardı. Kafayı yiyorum diye düşündüm. Telefonu hemen elime aldım arama falan gözükmüyordu. Son arama düne aitti annem ileydi.

Pervanelerin arasından Hacer abla geldi. Kahkaha atıyordu. Ama sesi değişmişti. Tırnakları uzamıştı. Tırnakları ile boynumu kesti kanlar akmaya başladı boynumdan aşağı. Yere yığıldım kanımda boğuluyordum. Çığlıklar atarak kahkaha atan Hacer ablaya korkuyla bakarken uyandım. Hemen aynaya koştum boynum gerçekten acıyordu ve dört çizik vardı.

Okuyonuz mu anlamıyorum amk

ilgi yoksa boşuna yazmayayım

Çalıntı yalnız bu

Lcw mağazalarından birinde satış danışmanlığı yapıyordum. Patronumu aradım aramız da iyidir bugün rahatsızım gelemeyeceğim dedim. Yaşadığım ruh hali anlatılamazdı. Annemle beraber çıkardık genelde çalıştığım lcw ye gitmek için otobüse binerdim annem çıkmıyor musun dedi hayır izinliyim bugün dedim. Salona geçtim kanepeye uzandım televizyonu açtım sabah haberleri başlamıştı. Haberleri izliyorken gözüm hafif dalar gibi oldu. Bi yandan haberlerin sesi kulağımda bir yandan rüyaya başlıyordum.

Pervaneler vardı. Yine aynı hızda dönüyordu. Bu sefer hareket edemiyordum. Konuşamıyordum. Hiç bir şey yapamıyordum. Pervanelerin yavaş dönmesinden dolayı çıkan gıcırtı beynimin içinde Arapça kelimelere dönüşüyor ve ilginçtir onları anlıyordum. Anlam veremediğim nokta buydu. "DATiN " diye yankılanan sesi beynim ver diye çeviriyordu .

«Oğullarını, kızlarını Cinlere kurban ettiler.» (Mezmurlar 106:37) ZEBUR

Nefes nefese uyandım. Üstüm başım ter içindeydi. Annem ve Hacer abla başımdaydı. Annem korkarak bana bakıyor ama hacer abla gülümsüyordu. Ne olduğuna anlam veremiyordum. Annem ne olduğunu sordu kabus gördüğümü söyledim. Öyle kabus olmaz hayır hayır diyordun dese de kabus dedim geçiştirdim. Balkona çıkıp sigaramı yaktım. Odaya geri girdim düşen telefonu aldım saate baktım beş buçuktu. Güneş yeni doğuyordu . Annem işe gitmek için hazırlanıyor benim ise içimden hiç bir şey yapmak gelmiyordu. Hacer ablayı uğurladı annem balkondan aşağı bakarken onu gördüm. Kafasını bir anda yukarı çevirip kırmızı gözleriyle bana baktı. Hagibtir diyip elimdeki sigarayı düşürdüm annem noldu diye geldiğinde aşağıda ne Hacer abla vardı ne de başka biri. Tövbe estağfurullah diyerek içeri girdim

Korkacak arkadaşlar Arapça kelimeleri okumasınlar bir şey olmaz ama doğacak hasardan sorumlu değilim. isim , dua, ad sansürü yoktur.

Çok kuvvetli bir beyazın içinde gölgelerden oluşan pervaneler görüyordum. Bunlar çok yavaş dönüyorlardı. Kafamı kaldırdığımda yukarıda bi hazne vardı. O haznenin içi boş dışı camdı. Sağa sola yürürken iki pervanenin arasından Hacer abla yürümeye başladı.
Yanıma kadar gelince gözleri saçı ve derisi kırmızıya döndü ve boğazıma sarıldı. Ne olduğunu anlayamamıştım. Arapça duyduğum ama Arapça bilmememe rağmen ana dilim gibi anladığım şu kelimeleri söyledi " yuahid lene mahu ve lene" "bizim olanı bize geri ver.

O gece oturduk yedik içtik bu gece bizde kalacağını söyledi. Annem hemen yatak falan ayarlamaya başladı ben lavaboya girdim çıktığımda odama gittim. Odamda Hacer abla vardı. Bişey mi arıyorsun Hacer Abla diye sordum hayır dışarı baktım sadece dedi. Yataklarımıza çekildik yatağa uzandığım anda göğüs kafesimin içine bir taş konulmuşcasına yatağa bağlı hissettim.

Gözlerim hızla kapanıyor ruhum kilitleniyormuş gibi çaresiz hissediyordum. Elimdeki telefon yere düştü açık olan ışık kapandı .

edit:imla

Mü'minlere rastladıkları zaman, "inandık" derler. Fakat şeytanlarıyla (reisleriyle) yalnız kaldıkları zaman, "biz, sizinle beraberiz, biz sadece müslümanlarla alay ediyoruz" derler." (Bakara 2/14)

Benimki de onlardan biriydi.

Her şey altı sene önce gece zilimizin çalması ile başladı. Gelen annemin arkadaşı Hacer Ablaydı. Ben yatağımda uzanıyordum gelen zil sesi ile kapıya doğru ilerledim. Sanki normal bir saatmiş gibi hiç bi açıklama yapmadan geldi içeri geçti oturdu. Annem ile dost sayılırlardı benim yaptığım her şeyi bilirdi. Enerji ve çakra işi ile uğraşırıyordum. insanlara şifa gönderebiliyordum bir çoğunu ondan öğrenmiştim. Ancak yine de onda beni iten bişeyler vardı.

Madem uzun deme, anlat biz dinleriz dediniz o zaman Allah\'ın kelamı ile başlayalım.

Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem\'e secde edin, demiştik. iblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu. BAKARA 34

Yabanıl hayvanlarla sırtlanlar orada buluşacak, tekeler karşılıklı böğürecek. Lilitfı oraya yerleşip rahata kavuşacak. Yeşaya 34:14

Rab Ademi ve Dişiyi bir anda yarattı. Üç gün sonra dişi ilişkide altta kaldığından Adem\'e isyan etti. Rab Dişiyi lanetledi ve onu ateşten yaratılanlara hanım kıldı. Rab Adem\'e sordu. Nasıl bir eş istersin? \" Adem\" Bana karşı gelmeyecek bir eş isterim. \" buyurdu. Ve kadın, adama karşı gelmesin diye Rab kadını ademin kaburga kemiğinden yarattı. Havva ile Adem çocuklar yaptı. Lilith ateşten olanlardan çocuklar yaptı ve bu çocukları Ademinkilere kattı. O gün bugündür dünyada hem safi toprak safi ateş hem de ateş ile toprağın karışımları ile yaşamaktayız. Biz Safi topraklar Safi ateşleri göremeyiz. Ama o diğer ırkı hem görür hem dost ediniriz.

Ancak onlarla dost olmamalıyız.
Bakın son peygamber Hz muhafazid ne diyor :\"Ey Ebû Zerr, cin ve insan şeytanlarının şerrinden Allah\'a sığın!\" buyurdu.

Cin ve insan şeytanları. Lilithin soyundan gelenler. Aramızdakiler.

Ufak bi bilgimiz olduğuna göre ilgiye göre başlarım.