-2
Thebai kralı Laios her zaman ki gibi kahinlerine akıl danışırken ortaya tüyleri diken diken eden bir kehanet atılmıştı, kehanete göre Laios’un bir oğlu olacak ve bu çocuk öz babasını öldürüp öz annesi ile evlenecek ve lanetlenecekti. Bu kehanet karşısında şaşkınlığa uğrayan Laios kara kara düşünmekten kendisini bir türlü alı koyamıyordu. Hamile olan karısına bu durumu anlatıp evlatlarından vazgeçmeleri gerekebilirdi. Ya da çocuk yaşar ve kehanet yerini bulurdu. Laios böylesine trajik bir olayın kendilerini daha fazla etkisi altına almaması için yeni doğan çocuklarını öldürmeye karar verdi. Bunu bir şekilde yapması gerekiyordu -söylentilere göre birbirinden farklı onlarca yol anlatılsa da biz yine de en bilinene yönelelim- ve bir yol bulması lazımdı. Evladını bir çobana yada bir cellada öldürülmesi için veren Laios yüreği kan ağlayarak oradan uzaklaştı. Mitolojik anlatılara göre bir çoban yada bir cellat olan bu kişi bir bebeği ne olursa olsun öldüremeyeceğini anladığı için onu kaderine bırakmaya karar verdi. Bebeğin ayaklarını delerek bir ağaca ters bir şekilde bağlayan cellat yada çoban, onu orada terk etti ve bir daha da arkasına bile bakmadı. Bebeğin adı buradan gelecekti, ayağı deliniş ve deliklerden birbirine bağlandığı için ona “ayağı şişli” anldıbına gelen Oedipus adı verilecekti. Kaderi henüz yolun çok başında işkenceler ve ıstıraplarla başlayan Oedipus lanetin gereği nedeniyle hayatta kalacaktı. Korinth krallığına bağlı bir çoban ayakları delinmiş bu bebeği bulur ve efendisine zütürür. Ülkenin kralı eşi ile birlikte çocukları olmadıkları için bu zavallı bebeği evlatlık edinmeye karar verir ve Oedipus adını burada alır. Yetişkinlik yaşına geldiğinde evlatlık olduğu duyumu kulağına gelen Oedipus bu iddiaların gerçekliğini sorgulamak için kâhine danışır ve acı gerçeği kâhin bir kez daha tekrarlar. “Babanı öldüreceksin ve annen ile evleneceksin”. Zavallı Oedipus gerçek ailesini Korinth kralı ve kraliçesi sandığı için şehri terk etmeye karar verir. Bu durma ancak böyle bir çözüm yolu bulduğunu düşünse de hayatın acı gerçekleri ile karşılaşması çok uzun sürmeyecektir.
Bu sırada Oedipus’un gerçek babası Laios uşağı ile birlikte Delphi şehrine doğru giderken bir yol ayrımında genç bir delikanlı ile karşılaşır ve ondan kendisine yol vermesini ister. Genç adam yol vermekte aceleci davranmadığı için Kral Laios sinirlenir ve gencin atlarından birini öldürür. Bu durum karşısında Kral’ı tanımayan genç öfkelenir ve önce Kral ile ardından uşağı ile amansız bir dövüşe tutuşur ve ikisini de orada öldürür. Ne Kral bu gencin kendi oğlu olan Oedipus oluğunu bilir ne de genç bu kralın öz babası olduğunu anlar. Ve böylelikle Oedipus kehanetin ilk adımını gerçekleştirir ve öz babasını öldürür.
Yolculuğuna babasını öldürdüğünden bihaber devam eden Oedipus bir şehri esir almış canavar Sphinx ile karşılaşır. Başı kadın vücudu aslan ve kartal kanatları olan bu canavar yoldan geçenlere bilmeceler sorar ve bilemeyenleri öldürür. Şehir canavarın tutsaklığı altınca mahsur kalmıştır. Oedipus canavar ile karşılaştığında canavar ona bir bilmece sorar “yolun başında dört, ortasında iki ve sonunda üç ayaklı kalan şey nedir?” Oedipus bu bilmeceyi biraz düşünür ve doğru cevabı haykırır “insan”. Yolun başında bebekken emekleyen insan dört ayağı üzerinde durur, yetişkinliğinde iki ayağı ona yetecektir ve yaşlandığında ise bastonu ile beraber üç ayağı ile ölümü bekleyecektir. Sphinx bu cevap karşısında hiçbir şey yapamaz ve çaresiz Oedipus’un kendisini öldürmesine izin verir. Şehrin kurtulduğunu duyan halk bu genci şehrin kısa süre önce dul kalmış kraliçesine zütürür ve kraliçe ile genç evlenmeye karar verir. Ne yazık ki Oedipus bu şehrin doğduğu şehir olan Thebai olduğunu bilemez ve kraliçenin annesi olduğundan habersiz annesi ile evlenir. Yıllar içinde kentin kadınları kısırlaşmaya başlayıp artık tarlalar eskisi kadar mahsul vermediğinde kentin genç kralı Oedipus kahinlere danışır ve bütün gerçekleri orada öğrenir. Babasını öldürmüş ve annesi ile evlenmiştir. Kehanet yerini bulmuş lanetlenmişlerdi. Bu acı gerçeğe dayanamayan Oedipus kendi gözlerini oyar ve sefil bir halde şehri terk eder. Annesi ise çareyi intiharda arar ve kendisini öldürür.
Sonraki yıllarda Freud tarafından pgibolojiye Oedipus Komplesi adı altında girecek olan bu kavram 0-4 yaş erkek çocukların annesine beslediği aşk ile babasına karşı rekabet etmesini anlatır.