- 1 / 1 / 343 entry
- 16 başlık
- 1,109.83 incipuan
kick in the door "blessed"
-
+1
recep ivedik 5 gittim vatansever bir film
böle bi ayı mı temsil edicek türkiye yi aq yine millete rezil olduk -
+1
jahrein bir ayda ne kadar para kazanıyor
ulan o adam oralara sanki kendi emeğiyle gelmedi amk aç youtube daki eski videolarını izle biraz -
0
her yükselişin bir düşüşü vardır
. . .
Gözlerim hafifçe açılmaya başladı. Etrafı süzmeye başladım. Gözüme ilk çarpan Süleyman'ın hareketsiz duran vücudu oldu. Göğsünün sağ tarafından bıçaklanmıştı , kan kristal kadar beyaz olan gömleğini kan kırmızısına döndürmüştü. Gördüğüm manzara karşısında nefesim kesildi. Mekan bomboştu , müzik durmuştu ve masalar temizlenmişti. Hemen saatimi kontrol ettim ; 4:53'e geliyordu. Masamızın üzerindeki zarf dikkatimi çekti. Zarfın içinde bir not , 500$ nakit , ve bir uçak bileti buldum. Not şu şekildeydi ;
" Demek mekanıma racon kesmek için gelirsiniz. Demek beni aşağılamak için mekanıma gelirsiniz. Önümüzdeki cümleleri iyi oku Yavuz , yoksa karşında duran su samurundan farkın kalmaz. Uçağın saat 6:30'da Barselona'ya gidiyor. Uçağa bin dememe gerek yok herhalde , ne yapacağını biliyorsun. Nakiti kullanarak banka hesaplarındaki parayı ispanya bankalarına geçir. Tabi banka hesaplarında hiç para kaldıysa. Nakitle birkaç gün karnını doyurmayı da düşünebilirsin belki. Bu sana verdiğim son şans. Eğer birdaha Kıbrıs'da değil seni , yaverini bile görürsem karnını deşer köpeklerime veririm. Sakın intikam almaya çalışma Yavuz , daha yaşın çok genç 30 bile değilsin , tak yere ölmüş olursun.iyi yolculuklar , son olarak; ölme."
Notun altında imza vs. yoktu ama kimin yazdığını anlamak zor değildi. Hemen telefonumdan banka hesaplarıma baktım. Finansbank , ING bank sonuna kadar boşaltılmıştı. Havalimanı yolunu düşünürsem yaklaşık 45 dakikam vardı. Eğer check-in işlemlerini hesaba katarsam 25 dakikam ya vardı , ya yoktu. Arabamın anahtarı cebimde ve mekanın karşısında park edilmişti. Hemen otele gittim , kasalardaki tüm parayı boşalttım. Saymak için pek vaktim yoktu ama , 500$ ile bir hafta bile dayanamazdım. iki seçeneğim vardı , ya intikam için oynayacaktım ya da yaşamak için. Aklıma Süleyman'ın cansız duran bedenini getirdim. O benim en zor vakitlerimde yanımda olmuştu ve hiçbir zaman satmamıştı. Seçenek belliydi. Eğer o uçağa binmezsem Muhammet öğrenir miydi diye düşündüm. Ama beni Barselona'ya gönderdiğine göre orada bağlantıları vardı. San Sebastian ise Barselona'yı sadece durak olarak kullanacağım, sakin ve tatlı bir tatil şehriydi.
Muhammet bu hamlemi asla düşünmezdi , ve 1-0 öne geçtim. Bavullarımı hazırladım ( ki sadece para ve 2 tane takım elbise içeriyordu) ve resepsiyonu arayıp taksi çağırttım. Havalimanına gittim , işlemlerimi hallettim. Uçağa bindim ve adam akıllı düşünmek için 3,5 saatim vardı. Uçak kalkar kalmaz kulaklığımı taktım ve durum değerlendirmesi yaptım. Tahminen yanımda 6-7 milyon dolar nakit ve üniversitede San Sebastian ziyaretimde edindiğim bir arkadaş vardı. Sebastian'a indim ve hemen Marko'yu aradım. Türkçe olarak aramızda şöyle bir konuşma geçti;
- Alo , Marko? Ben Yavuz.
-Aaa, Yavuz? Dokuz eylül?
- Evet Marko evet , Sebastian'da mısın?
-Aynen , sahildeyim şuan.
-iyi , geliyorum.
-Nasıl yani?
-Durum oldukça karışık , gelince anlatırım. Şimdi söyle bana , oraya nasıl gelebilirim.
- Havalimanının arka kısmında otobüsler olmalı , orda çoğu kişi ingilizce bilir.
-Tamam Marko , görüşmek üzere. -
En son Marko'yu gördüğümde 21 yaşında , hayallerinin peşinde koşmak üzere olan , gözleri dolara dönmüş genç bir girişimciydim. 5 kuruşum yoktu o zamanlar , hatta Marko'dan ufak bi miktar yardım bile almıştım. Etraftaki insanlara sorarak binmem gereken otobüsü buldum ve yeşil renkli üzerinde garip şeyler yazan otobüse bindim.
. . . -
0
her yükselişin bir düşüşü vardır
Kapı açılana kadar adeta kendimden geçmiştim. Süleyman bakışlarını bana doğrulttu;
- Abi girmek zorunda değiliz , başka mekan mı yok koskaca Kıbrıs'da?
- Sen hiç Yavuz abini tanımamışsın koçum.
Karşılıklı gülüştük , aslında mafya falan değildik. Silahı olan paralı adamlardık sadece. Ama para bu ülkedeki en büyük güçtü , ve bizde fazlasıyla vardı. Süleyman'ın kapıdaki korumaları ayarladığını düşünürek direk aralarında sıvışmaya çalıştım ancak ikisi de karşıma geçti. Süleyman hemen müdahele etti ama adamlar geçmeme izin vermiyordu. Süleyman korumalarda birinin cebine 200 kağıt koydu ve sırtını sıvazladı. Süleyman gülerken adam elini arka cebine zütürdü ve Süleyman'ın verdiği parayı göz hizamıza kaldırdı. Parayı yırttı ve ayağımızın dibine fırlattı. Süleyman tam ceketinden silahını göstermek üzereyken o sesi duydum ;
- Vay , vay ,vay Deniz'im! Sen hiç buralara uğrar mıydın ya? Oğlum çekil şurdan , o gecemizin konuğu.
Garip olan iki şey vardı , bana racon kesmemişti. Ayrıca gecenin konuğu demişti. Geleceğimi biliyordu. Süleyman'a manalı şekilde bakarak derdimi anlatmaya ve çıkmamız gerektiğini söylemeye çalıştım , ama nafile! Aklı beş karış havada etraftaki kadınları kesiyordu. Geri dönmek için adamımı attım ama yine gibtiğimin korumaları önümü kestiler. Geri dönüş yoktu , bu gece bi taklar yaşanacaktı. Muhammet eliyle köşede özenle hazırlanmış masayı gösterdi ;
- Bak orası sizin , keyfinize bakın. Bu mekan sizin sayılır. Yabancılık çekmeyin hiç.
Tahmin ettiğiniz gülüşü yaptı , işler hiç de iyiye gitmiyordu. Masanın yanında duran garsondan rose şarap istedik , sarhoş olmaya hiç niyetim yoktu. Üzerine çok geçmeden numaramı verdiğim kızlar geldi , şu muhtemelen Muhammet'e çalışan kaşarlar hani. Sarışın , açık tenli , iyi fiziğe sahip olan kız gelip yanıma oturdu. 2 kadeh sonra kız dizimin üzerinde oturuyordu. Yanlış yapmıştım , ayakta kalmam gerekiyordu. Artık son kadehim olduğunu , bu gecelik bu kadar eğlencenin fazla bile kaçtığını söyledim. Üzerimdeki hatun elini masaya zütürdü , kadehi aldı ve ;
- Hadi Yavuz , bak bu son. Kırmayacaksın herhalde beni?
Tabi bunu söylerken o malum gülüşü yapmayı ihmal etmedi. Kadehi kafama diktim ve kalkmaya çalıştım. Ama dizlerimin bağı çözülmüştü , gözlerim kararıyordu ve başım çatlıyordu.
. . . -
0
her yükselişin bir düşüşü vardır
Yıllardan 2009 veya 2010. Mekan : Kıbrıs.
5 yıldızlı otellerden birinde kalıyorduk. Süleyman içeriye telaşlı şekilde girdi ;
- Yavuz abi , baskın yedik abi , kaçın abi...
Biz daha n'oluyor diyemeden gülmeye başladı. Çok komik olduğunu düşünür kendisi. Kısaca özetlemek gerekirse 1.75 boylarında , açık tenli göbekli bir arkadaşımız. Süleyman'a döndüm ;
- Söyle arabayı hazırlasınlar , bu akşam nerdeyiz?
- Abi haftasonu numaranı verdiğin kızlar aradı seni , Tropico'ya çağırdılar.
-Muhammet'in mekanı olan ?
- Aynen abi , istiyorsan gitmeyelim bak
-Muhammet'ten korkan Muhammet gibi olsun ulan!
-Helal be abi!
Gaza gelmemem lazımdı. Muhammet Kıbrıs'ın en güçlü adamıdır. Polislerden tutun hakimlere kadar hepsi avucunun içindedir. Kendisi ekonomik kriz sırasında benden bi miktar para istedi , bende vermemiştim. Şirketi battı , tabi ki rakiplerimin azalması benim yararımaydı. Ta ki 2 yıl içinde batan şirketini kredilerle tekrar ayağa kaldırıp 3 kat büyütünceye kadar. Pek mantıklı bi karar vermemiş olabilirim. Belki. Göbekli arkadaşımız tekrar girdi içeriye ;
- Hadi abi hazır araba.
Kapıyı açtı , asansöre doğru geçirdi beni. Asansörü beklerken emanetleri kontrol ediyorduk , çünkü Muhammet beni öldürmek için fırsat kollardı. Açıkça öldüremezdi belki ama yine de tedbirin kimseye zararı olmaz. Asansörle otoparka indik , arabaya bindik. Tropico tabelasını görene kadar yaklaşık 25 dakika geçti. Yeşil ledleriyle geceyi aydınlatan tabela nabzımı bir anda arttırmıştı. -
0
çocuğa koyulmaması gereken isimler
börte ne aq hahahaha
bi akrabam hayat su koyucaktı ben vazgeçirdim -
0
hem kız arkadaşımdan hem arkadaşlarımdan oldum
çok güzel anlatmışsın , bence tekrar bir iletişime geçmekten zarar gelmez -
0
cirkinsin iste ic guzellik falan hikaye
dış güzelliği önemsemediğini söyleyen 0 yalan söylüyodur amk tipim eşşek zütüne benziyor yine de ben bile önemsiyorum - daha çok