1-içine kapanık bir çocuk olursun.
2-sana haksızlık eden arkadaşına bile karşı çıkamazsın(kavga çıkacak diye)
3-insan ilişkilerin , ozellikle sevgili ilişkilerin berbattır.
4-pasifsindir, sana eksk para üstü veren bakkala, dolmuşçuya,simitçiye hiçbirşey diyemezsin.
5-kardeşin ile aran açıktır, çünkü evde ki negatif enerji ikinizi de kötü etkilemiştir.
6-korkarsin , en çok da karanlıktan .
7-kalabalık bir şehri tenha bir köşeden izlersin.
8-bir çok olayla ve seçimle karşılaştığın zaman karar veremezsin.
9-bağlanmaktan korkarsin.
10-geceleri tonla kabus görür ve soğuk soğuk terleyip sırılsıklam uyanirsin.

Satranç ilk kez MS. 570 yıllarında Hindistan’da oynanmaya başlamıştır.
Rivayet olunur ki bunu bulan Brahman rahibi Şah’a bir ders vermek istemiş. ”Sen ne kadar önemli bir insan olursan ol, adamların, vezirlerin, askerlerin olmadan hiçbir işe yaramazsın” demek istemiş. Şah bu durumdan memnun görünmüş, ”Peki, oyunu ve dersini beğendim. Dile benden ne dilersen” demiş. Rahip bu olay üzerine Şah’ın alması gereken dersi hala almadığını düşünerek ”Bir miktar buğday istiyorum” demiş. ”Sana bulduğum bu oyunun birinci karesi için bir buğday istiyorum. ikinci karesi için iki buğday istiyorum. Üçüncü karesi için dört buğday istiyorum. Böylece her karede, bir önceki karede aldığımın iki misli buğday istiyorum. Sadece bu kadarcık buğday istiyorum” demiş. Şah, kendisi gibi yüce ve kudretli bir şahtan isteye isteye üç beş tane buğday isteyen bu rahibin, küstahlığa varan alçakgönüllülüğüne sinirlenmiş ve ona bir ders vermek istemiş. ”Hesaplayın. Hak ettiğinden bir tane fazla buğday vermeyin” demiş.
ince hesap;
Hesaplamaya ilk kareler kolay gitmiş.

1. Kareye bir buğday,
2. Kareye iki buğday,
3. Kareye dört buğday…
Ancak 10. Kareye gelindiğinde 1023 buğday vermeleri gerekiyor.
Bu yaklaşık bir avuç buğdaya karşılık gelir; hesabın hep böyle gideceğini, hep rahibe böyle üç beş buğday vereceklerini zannediyorlardı.
Zaten 15. Kare yalnızca 1.5 kilo buğday vereceklerdi.
25. Kareye gelince 1.5 ton olduğunu görmüşler ama fazla heyecanlanmamışlar.
Oysa; 31. Kareye gelince, bu işin şakası olmadığını anlamaya başlamışlar. Çünkü vermeleri gereken buğday 31. Karede 92 tonmuş.
49. Kareye geldikleri zaman 24 milyon ton buğday vermeleri gerekiyor. Bu ise Türkiye’nin bir yıllık buğday üretiminden fazla.
54. Kareye geldiklerinde ise 771 milyon ton buğday vermeleri gerekiyor. Bu da dünyamızın bugünkü ölçülere göre bir buçuk yıllık buğday üretimi. ”Madem başladık hesaplara devam edelim” deyip bitirmişler.
64. kare de tamamlandığında bugünkü ölçülerde dünyanın 1500 yıllık buğday üretimini rahibe vermeleri gerektiği ortaya çıkmış.
Bu upuzun ifadelerle anlattığımız sayının matematik dilindeki ifadesiyle anlatımı şöyledir; 1+2+22+23+24+…+264 = 265 – 1 = 18 446 744 073 709 551 615
(on sekiz kentilyon dört yüz kırk altı katrilyon yedi yüz kırk dört trilyon yetmiş üç milyar yedi yüz dokuz milyon beş yüz elli bir bin altı yüz on beş)

Hepsini hatırlayamadığım abuk subuk nedenlerden sürekli dayak yemişimdir.. Hep hakaret işitmiş sürekli sktir git bu evden denilmiştir..
Gözlerine bakabildiğim, dokunabildiğim insanları severim ben..
Senin gözlerinin rengini bile sorsalar söyleyemem..
Ha unutmadan, ben sana saygı da duymuyorum..
Neden saygı duyayım? annemle yaptığın beş dakikalık zevk için mi?
Benimle hiç bir alakası yok konunun.
Nüfus kağıdımda baba adında sen olduğun için mi? Hayır, yine tutturamadın. Nüfus kağıdımda benimsemediğim çok şey var.
Bir yöntem olsa ve her ne kadar iyi anılarımı da alacak olsa benden çocukluğumu kaybetmeyi silip atmayı isterdim.
Bıktım artık nefret etmekten, geçmişe gitmekten.
Hayatımı yoluna koyamıyorum tüm bunlar yüzünden.
Seni hayatımdan çıkarmama rağmen kurtulamıyorum yaşattıklarından.
Rüyalarımda bile beni huzursuz etmeye devam ediyorsun.
Yıllarımızı zehir ettin, nihayet annemle ayrıldınız ve senden zulmünden pisliklerinden kurtulduk.
Neden senin parçan olan olan evlatlarına zulüm ediyorsun?
Neden insan olmuyorsun sen?
Allaha yalvarıyorum, ne bu dünyada ne de ahirette karşıma asla çıkma.. Tek isteğim bu..

" Sevdiğin işi yaparsan hayatın boyunca bir gün bile çalışmış hissetmezsin "
Bu söz çok doğrudur arkadaşlar. .
Okumak güzel şeydir. . Bakış açınız genişler. . ilerde evlat sahibi olduğunuzda ona bildiklerinizi anlatmak derslerinde yardimci olabilmek.. bunlar çok zevkli şeyler .. Okuyun ve okutun. .

Sabah 7'de işe başlarlar, olaylı günlerde çıkış izni verilmez 26-27 saat uyumadan aç susuz görevde oldukları görülür.

şimdi soruyorum bu insanüstü çalışmış, uyumamış, aç, susuz insandan şiddetten başka ne beklersin?
daha dün bir tanesini bankamatiğin önünde çökmüş, başlarını dizine kapamış, uyurken gördüm. adamın vücut iflas etmiş belli ki. bu adama dokunsan bile, sana; aman kardeşim canım kardeşim demez.. polislere laf edenler en ufak bi sorununuzda 155i aramasını bilirsiniz dimi lan ?

Mahallede bagajı bozuk bir murat 124 vardı.. bi gün sokak kedilerini toplayip bu bagaja koydum.. Tabi hayvanlar gece boyu bu arabanın içinde nefessiz kaldilar. . Sabah arabanın sahibi bagajı açtığında adamın üzerine atlayıp bütün sinirlerini adamdan cikardilar. . ;(

Discovery channel programında intiharına cinayet süsü veren bi kadının hikayesi vardı, kocasına sinirlenip, kendini kafasına dayadığı yastığın arkasından vurmuştu .. sırf kocasını kodese gondermek için. . Bu kadın da intiharına cinayet süsü vermiş .. Hepsi bu ;)

Aklım soruyor bana bazen.. madem ki evrim var.. (Evrime inanan arkadaşlar icin) neden bütün canlılar kendisinin en büyük ve en güçlü düşmanı olan insanoğluna karşı evrilerek güçlenmemiştir? ..