+3
PAMUK PRENSES:işin aslı Kötü Kalpli Kraliçe, Pamuk Prenses'in kalbini değil, akşam yemeğinde yemek için hem karaciğerinin hem de akciğerlerinin sökülüp getirilmesini ister. Bir de prensin sihirli öpücüğüyle uyanmak gibi bir durum söz konusu değil. Onun yerine prensin atının terkisinde kendine gelerek uyanır. Yani prensin ne amaçla ölü olduğunu düşündüğü bir prensesi atına bindirip zütürdüğünü bilmiyoruz. Grimm Kardeşler'in yazdığı hikayenin sonunda Kötü Kalpli Kraliçe kızgın demirden ayakkabılar giydirilerek ölene kadar dansetme cezasına çarptırılır.
KÜLKEDiSi:Bu masalın orijinali isa’dan Önce I. Yüzyıla kadar gidiyor. Burada Strabo’nun kahramanının adı Cindirella değil Rhodopis. Balkabağından araba ve cam ayakkabılar haricinde orijinal hikaye modern versiyona benziyor. Ancak Grimm Kardeşler'in versiyonunda Cinderella, kötü kalpli üver kız kardeşlerini affedecek kadar saf ve merhametli değildir; üvey kız kardeşler ayaklarını Cinderella gibi küçültebilmek ve ayakkabıya sığdırmak için ayak parmaklarını keserler, evin her yanına kanları bulanır. Cinderella'nın güvercinleri bu hileyi prense haber verirler ve üvey kız kardeşlerin de gözlerini oyarlar. Cinderella üvey kız kardeşlerini affetmez. Kendisi prensin şatosunda lüks bir yaşam sürerken, üvey kız kardeşler ömürlerinin geri kalanını kör dilenciler olarak sürünerek geçirirler.
KURBAĞA PRENS:Grimm Kardeşler'in yazdığı orijinal hikayede, kurbağa, prensesi onunla anlaşma yapması için kandırır. Gün geçtikçe kurbağanın istekleri artar ve sonunda prensesle sevişmek ister. Prenses sinirlenip kurbağayı duvara fırlattığında kurbağa, prense dönüşür.
UYUYAN GÜZEL:Orijinal masalda güzel prenses bir lanet yüzünden değil, bir kehanet yüzünden uykuya dalar. Kral, güzel kızı uykusunda izler ve ona sahip olduğunu hayal eder. Bu hayal tecavüze dönüşür. Aurora uykudayken iki çocuk doğurur. Çocuklardan bir tanesi annesinin parmağını emerken, tesadüfen onu uykuda tutan keten parçasını çıkarır.
Aurora uyandığında, kendisini tecavüz edilmiş ve iki çocuk doğurmuş olarak bulur.
KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ:Hikayenin sonunda cesur avcı, kurdun karnını yararak zavallı kırmızı başlıklı kızı kurtarıyordu, değil mi? Fransız yazar Charles Perrault tarafından yazılmış orijinal hikayede ne avcı vardır ne de büyükanne! Kurt, kırmızı başlıklı kızı afiyetle yer ve masal biter. Ana fikir yabancılarla fazla diyaloğa girmemektir.
Bir başka versiyonun finalinde ise Kurt, Kırmızı Başlıklı Kız'a büyükannesini yedirir.
RAPUNZEL:Grimm Kardeşler'in yazdığı orijinal hikayede prensin sıklaşan ziyaretleri sonunda Rapunzel hamile kalır, çocuğunu harabe haldeki kulede yalnız başına doğurur.
HANSEL VE GRETEL: ormanda kaybolarak kötü kalpli bir cadının şekerden yapılma evini bulur. Burada cadı tarafından tuzağa düşürülerek esir alınırlar. Cadı onları yemek üzereyken bir yolunu bulup onu fırına atarlar ve hikaye sona erer. Daha eski ve Kayıp Çocuklar olarak adlandırılan Fransız versiyonunda cadı değil şeytan var. Şeytan bir kez çocuklara kanar ama sonra bir yolunu bularak çocukları kesmek için bir bıçkı tezgahı yapar. Ama çocuklar tezgaha nasıl çıkacaklarını bilmiyormuş gibi yaparlar. Şeyten onlara göstermek için tezgaha çıktığında çocuklar onun gırtlağını keser ve kaçarlar.
FARELi KÖYÜN KAVALCISI:Bir köy farelerin istilası altındadır. Günün birinde kaval çalan bir adam köyü farelerden temizleyebileceğini söyler. Köylüler de bunu başarırsa ona yüklü miktarda para vereceklerini belirtirler; anlaşma yapılır. Adam, kaval çalarak tüm fareleri etkileyip peşinden sürükleyerek köyün dışına çıkarır. Ama köylüler adama parasını vermeyi reddeder. Bunun üzerine (modern versiyonda) kaval çalan adam köydeki tüm çocukları sihirli müziğiyle peşinden sürükleyerek bir mağaraya hapseder ve köylüler parasını verince de serbest bırakır. Orijinal hikayedeyse kavalcı tüm çocukları bir nehre sürükleyerek boğulmalarını sağlar. Sadece topal bir çocuk diğerlerinin hızına yetişemediği için kurtulur. Bazı edebiyatçılar bu masalda pid0fili imaları olduğunu belirtiyorlarmış.
KÜÇÜK DENiZ KIZI:Christian Andersen tarafından yazılan orijinal hikayede, deniz kızı prense aşık olur, insana dönüşünce sesini kaybeder. Attığı her adım, kılıçların üstünde yürür gibi acı versede prensle dans eder. Ama prens onu, tanıştığı andan bu yana sadece bir kardeş gibi sevmektedir. Deniz kızı da konuşamadığı için duygularını prense açamaz. Bu trajedi yetmediği gibi prens bir başka prensese aşık olup evlenir. Kurtulması için deniz büyücüsü ona bir hançer verir ve prensi öldürmesini söyler. Deniz kızı bunu da yapamaz ve kendisini denize atar, bir köpüğe dönüşerek yok olur (yani ölür). Sonra Andersen daha yumuşak bir versiyon yazarak deniz kızının rüzgarın kızına dönüşerek cennete gitmek için beklemeye başladığını yazar. Mutsuz son ve ölüm her iki halde de deniz kızının peşini bırakmaz.
EDiT:Biraz uzun oldu idare edin panpalar