• 0 / 0 / 420 entry
  • 0 başlık
  • 0.96 incipuan

kanute boyle mi yaziliyodu lan ikinci nesil silik

  • 0
    lan profesyonel bi süper baba şarkısı bakın
    @1 şükela.
    ···
  • 0
    beyler başım belada
    OSMANLI TARiHiNDE iLKLER...
    Osmanlıların ilk Beylik merkezleri ve bir bakıma ilk başkentleri Söğüt Kasabası'dır. Daha sonra sırasıyla
    Yenişehir, Bursa, Edirne ve istanbul başkent oldu.
    Osmanlı tarihinde ilk savaş,1284 yılında Bizans tekfurlarıyla yapılan Ermeni Beli savaşıdır.
    Osman Bey'in ele geçirdiği ilk kale Kolca Hisar Kalesi'dir (1285).
    Osman Bey'in ilk askeri anlaşması 1306 yılında yılında Ulubad Tekfuru ile yapılan anlaşmadır.
    ilk fethedilen ada, 1308 yılında alınan imrali Adası'dır.
    ilk barış anlaşması, 1330 yılında Orhan Gazi ile Bizans imparatoru Üçüncü Andronikos arasında imzalanmıştır.
    "Rumeli" adı verilen Avrupa yakasında ilk ele geçirilen yer, Gelibolu'da Orhan Gazi'nin büyük oğlu Süleyman
    Paşa tarafından alınan Çimpe limanıdır.
    "gibke" adı verilen ilk Osmanlı madeni parası Orhan Gazi adına 1327 yılında basılmıştır.
    ilk daima ordu 1328 yılında Orhan Gazi Bey'in emriyle kurulmuş olup bu orduya "Yaya" adı verilmiştir.
    Osmanlı tarihinde ilk şair padişah Fatih Sultan Mehmed'in babası ikinci Murad'dır.
    Osmanlı padişahlarından istanbul'u ilk kuşatan 'Yıldırım Bayezıd'dır (1391).
    Osmanlı tarihinde savaş meydanında şehid olan ilk (ve tek) padişah Birinci Murad'dır (1389), 1. Kosovo Savaşı.
    istanbul'a defnedilen ilk padişah Fatih Sultan Mehmed'dir.
    Fethin sembolü olan Ayasofya'da ilk Cuma Namazı fetihten üç gün sonra 1 Haziran 1453 günü Akşamseddin
    tarafından kıldırılmış olup cemaat arasında Fatih ve O'nun şanlı askerleri hazır bulunmuşlardır.
    Fatih Sultan Mehmed tarafından istanbul'a tayin edilen ilk vali Karıştıran Süleyman Bey'dir.
    ilk istanbul Kadısı Hızır Bey Çelebi olup; bugünkü Kadıköy semti O'na tahsis edildiği için bu adı almıştır.
    Devişmelerden olup da Sadrazamlık makdıbına yükselen ilk kişi, fetihten sonra Fatih Sultan Mehmed tarfından
    tayin edilen Mahmud Paşa'dır.
    Önceleri Asya ve Avrupa'da toprakları bulunan Osmanlı imparatorluğu'na ilk defa Afrika'da toprak kazandıran
    padişah Mısır Fatihi Yavuz Sultan Selim'dir.
    istanbul'da öldürülen ilk padişah, "Genç Osman" adıyla bilinen ikinci Osman'dır.
    "Valide Sultan" adıyla anılan ilk padişah anası, ikinci Selim'in hanımı ve Üçüncü Murad'ın anası olan
    Nur Banü'dur.
    Osmanlılarda ilk matbaa, Üçüncü Ahmed zamanında ve 1327 yılında faaliyete geçen ibrahim Müteferrika
    Matbaası'dır.
    ilk vapur, ikinci Mahmud zamanında ve 1827 yılında satın alınmış olup halk arasında "Buğu gemisi" adıyla
    anılmıştır.
    ilk kıyafet kanunu 3 Mart 1829 yılında ve ikinci Mahmud zamanında yayınlanmıştır. Bu kanuna göre sarık ve
    cüppe ilmiye sınıfına ayrılmış olup devlet memurlarının fes, setre, pantolon ve kaput giymeleri kararlaştırılmıştır.
    ilk gazete yine ikinci Mahmud döneminde ve 1 Kasım 1831 Salı günü yayınlanan Takvim-i Vakayi'dir.
    Osmanlı tarihinde ilk borçlanma Sultan Mecid döneminde ve 1855 yılında olmuştur. 28 Haziran Perşembe günü
    Londra'da imzalanan anlaşma ile ingiltere ve Fransa'dan beş milyon ingiliz altını borç alınmıştır.
    Türkiye'de ilk telgraf da yine Sultan Mecid döneminde kurulmuş, 9 Eylül 1855 Pazar günü faaliyete geçmiştir.
    Avrupa seyahatine çıkan ilk ve tek Osmanlı Padişahı Sultan Aziz'dir 21 Haziran 1867 tarihinde başlayan bu
    yolculuk 44 gün sürmüştür.
    Türkiye'nin yurt dışında katıldığı ilk sergi 1851 yılında Lonra'da düzenlenen Tarım ve Sanayi Ürünleri Sergisi'dir.
    Türkiye'de ilk sergi ise 27 şubat 1863 tarihinde Sultan Ahmed Meydanı'nda Sultan Abdülaziz'in de katıldığı bir
    törenle açılan "Sergi-i Osmani" dir. Çeşitli el sanatları ile tarım ve sanayi ürünlerinin yer aldığı bu sergiye
    imparatorluk sınırları içinde kalan ülkelerden olduğu gibi bazı Avrupa ülkelerinden de katılımlar oldu.
    istanbul'a ilk tünel yine Sultan Abdülaziz zamanında Fransız Mühendis Emile Gavand tarafından yapıldı ve bu
    tünel 17 Ocak 1874 günü hizmete girdi. Dünyanın üçüncü yeraltı treni olan bu tünel 575 metre uzunluğunda ve
    7 metre genişliğindedir.
    Türkiye'de Meşrutiyet'in ilk ilanı, 23 Aralık 1876 (Sultan ikinci Abdülhamid).
    ilk olarak Sultan ikinci Abdülhamid döneminde açılan okullar: Mekteb-i Hukuk-i Şâhâne (Hukuk),
    Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne (Tıp), Mekteb-i Mülkiye-i Şâhâne (Siyasal Bilgiler), Mekteb-i Şâhâne
    Hendese-i Mülkiye (Teknik Üniversite), Halkalı Yüksek Ziraat Mektebi,
    Orman ve Madenler Mektebi.
    Haydarpaşa - izmit - Ankara demiryolu ilk olarak 1888 yılında ikinci Abdülhamid'in Almanya'dan aldığı mâli
    destekle gerçekleştirildi. Ankara - Bağdat demiryolu hattının yapımına girişildi.
    ilk Boğaziçi Köprü Projesi de Sultan ikinci Abdülhamid döneminde yapıldı. 1900 yılında, Anadoluhisarı ile
    Rumeli Hisarı arasında bir köprü kurulması için Bosphorus Railroad Company adlı şirket çalışmalara başladı.
    Köprü üzerine demiryolu döşenmesi de planlanmıştı. Böylece, Avrupa,dan kalkan bir tren Bağdat'a kadar
    gidebilecekti. Ancak iç karışıklıklar ve Sultan Abdülhamid'in tahttan indirilmesi o zaman için bu projenin
    gerçekleştirilmesine engel oldu.
    ···
  • 0
    enaz3posta
    @428 gibtir git.
    ···
  • +3 -1
    sözlüğün anası neden sikildi
    OSMANLI TARiHiNDE iLKLER...
    Osmanlıların ilk Beylik merkezleri ve bir bakıma ilk başkentleri Söğüt Kasabası'dır. Daha sonra sırasıyla
    Yenişehir, Bursa, Edirne ve istanbul başkent oldu.
    Osmanlı tarihinde ilk savaş,1284 yılında Bizans tekfurlarıyla yapılan Ermeni Beli savaşıdır.
    Osman Bey'in ele geçirdiği ilk kale Kolca Hisar Kalesi'dir (1285).
    Osman Bey'in ilk askeri anlaşması 1306 yılında yılında Ulubad Tekfuru ile yapılan anlaşmadır.
    ilk fethedilen ada, 1308 yılında alınan imrali Adası'dır.
    ilk barış anlaşması, 1330 yılında Orhan Gazi ile Bizans imparatoru Üçüncü Andronikos arasında imzalanmıştır.
    "Rumeli" adı verilen Avrupa yakasında ilk ele geçirilen yer, Gelibolu'da Orhan Gazi'nin büyük oğlu Süleyman
    Paşa tarafından alınan Çimpe limanıdır.
    "gibke" adı verilen ilk Osmanlı madeni parası Orhan Gazi adına 1327 yılında basılmıştır.
    ilk daima ordu 1328 yılında Orhan Gazi Bey'in emriyle kurulmuş olup bu orduya "Yaya" adı verilmiştir.
    Osmanlı tarihinde ilk şair padişah Fatih Sultan Mehmed'in babası ikinci Murad'dır.
    Osmanlı padişahlarından istanbul'u ilk kuşatan 'Yıldırım Bayezıd'dır (1391).
    Osmanlı tarihinde savaş meydanında şehid olan ilk (ve tek) padişah Birinci Murad'dır (1389), 1. Kosovo Savaşı.
    istanbul'a defnedilen ilk padişah Fatih Sultan Mehmed'dir.
    Fethin sembolü olan Ayasofya'da ilk Cuma Namazı fetihten üç gün sonra 1 Haziran 1453 günü Akşamseddin
    tarafından kıldırılmış olup cemaat arasında Fatih ve O'nun şanlı askerleri hazır bulunmuşlardır.
    Fatih Sultan Mehmed tarafından istanbul'a tayin edilen ilk vali Karıştıran Süleyman Bey'dir.
    ilk istanbul Kadısı Hızır Bey Çelebi olup; bugünkü Kadıköy semti O'na tahsis edildiği için bu adı almıştır.
    Devişmelerden olup da Sadrazamlık makdıbına yükselen ilk kişi, fetihten sonra Fatih Sultan Mehmed tarfından
    tayin edilen Mahmud Paşa'dır.
    Önceleri Asya ve Avrupa'da toprakları bulunan Osmanlı imparatorluğu'na ilk defa Afrika'da toprak kazandıran
    padişah Mısır Fatihi Yavuz Sultan Selim'dir.
    istanbul'da öldürülen ilk padişah, "Genç Osman" adıyla bilinen ikinci Osman'dır.
    "Valide Sultan" adıyla anılan ilk padişah anası, ikinci Selim'in hanımı ve Üçüncü Murad'ın anası olan
    Nur Banü'dur.
    Osmanlılarda ilk matbaa, Üçüncü Ahmed zamanında ve 1327 yılında faaliyete geçen ibrahim Müteferrika
    Matbaası'dır.
    ilk vapur, ikinci Mahmud zamanında ve 1827 yılında satın alınmış olup halk arasında "Buğu gemisi" adıyla
    anılmıştır.
    ilk kıyafet kanunu 3 Mart 1829 yılında ve ikinci Mahmud zamanında yayınlanmıştır. Bu kanuna göre sarık ve
    cüppe ilmiye sınıfına ayrılmış olup devlet memurlarının fes, setre, pantolon ve kaput giymeleri kararlaştırılmıştır.
    ilk gazete yine ikinci Mahmud döneminde ve 1 Kasım 1831 Salı günü yayınlanan Takvim-i Vakayi'dir.
    Osmanlı tarihinde ilk borçlanma Sultan Mecid döneminde ve 1855 yılında olmuştur. 28 Haziran Perşembe günü
    Londra'da imzalanan anlaşma ile ingiltere ve Fransa'dan beş milyon ingiliz altını borç alınmıştır.
    Türkiye'de ilk telgraf da yine Sultan Mecid döneminde kurulmuş, 9 Eylül 1855 Pazar günü faaliyete geçmiştir.
    Avrupa seyahatine çıkan ilk ve tek Osmanlı Padişahı Sultan Aziz'dir 21 Haziran 1867 tarihinde başlayan bu
    yolculuk 44 gün sürmüştür.
    Türkiye'nin yurt dışında katıldığı ilk sergi 1851 yılında Lonra'da düzenlenen Tarım ve Sanayi Ürünleri Sergisi'dir.
    Türkiye'de ilk sergi ise 27 şubat 1863 tarihinde Sultan Ahmed Meydanı'nda Sultan Abdülaziz'in de katıldığı bir
    törenle açılan "Sergi-i Osmani" dir. Çeşitli el sanatları ile tarım ve sanayi ürünlerinin yer aldığı bu sergiye
    imparatorluk sınırları içinde kalan ülkelerden olduğu gibi bazı Avrupa ülkelerinden de katılımlar oldu.
    istanbul'a ilk tünel yine Sultan Abdülaziz zamanında Fransız Mühendis Emile Gavand tarafından yapıldı ve bu
    tünel 17 Ocak 1874 günü hizmete girdi. Dünyanın üçüncü yeraltı treni olan bu tünel 575 metre uzunluğunda ve
    7 metre genişliğindedir.
    Türkiye'de Meşrutiyet'in ilk ilanı, 23 Aralık 1876 (Sultan ikinci Abdülhamid).
    ilk olarak Sultan ikinci Abdülhamid döneminde açılan okullar: Mekteb-i Hukuk-i Şâhâne (Hukuk),
    Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne (Tıp), Mekteb-i Mülkiye-i Şâhâne (Siyasal Bilgiler), Mekteb-i Şâhâne
    Hendese-i Mülkiye (Teknik Üniversite), Halkalı Yüksek Ziraat Mektebi,
    Orman ve Madenler Mektebi.
    Haydarpaşa - izmit - Ankara demiryolu ilk olarak 1888 yılında ikinci Abdülhamid'in Almanya'dan aldığı mâli
    destekle gerçekleştirildi. Ankara - Bağdat demiryolu hattının yapımına girişildi.
    ilk Boğaziçi Köprü Projesi de Sultan ikinci Abdülhamid döneminde yapıldı. 1900 yılında, Anadoluhisarı ile
    Rumeli Hisarı arasında bir köprü kurulması için Bosphorus Railroad Company adlı şirket çalışmalara başladı.
    Köprü üzerine demiryolu döşenmesi de planlanmıştı. Böylece, Avrupa,dan kalkan bir tren Bağdat'a kadar
    gidebilecekti. Ancak iç karışıklıklar ve Sultan Abdülhamid'in tahttan indirilmesi o zaman için bu projenin
    gerçekleştirilmesine engel oldu.
    ···
  • -2
    kızın biri bana
    OSMANLI TARiHiNDE iLKLER...
    Osmanlıların ilk Beylik merkezleri ve bir bakıma ilk başkentleri Söğüt Kasabası'dır. Daha sonra sırasıyla
    Yenişehir, Bursa, Edirne ve istanbul başkent oldu.
    Osmanlı tarihinde ilk savaş,1284 yılında Bizans tekfurlarıyla yapılan Ermeni Beli savaşıdır.
    Osman Bey'in ele geçirdiği ilk kale Kolca Hisar Kalesi'dir (1285).
    Osman Bey'in ilk askeri anlaşması 1306 yılında yılında Ulubad Tekfuru ile yapılan anlaşmadır.
    ilk fethedilen ada, 1308 yılında alınan imrali Adası'dır.
    ilk barış anlaşması, 1330 yılında Orhan Gazi ile Bizans imparatoru Üçüncü Andronikos arasında imzalanmıştır.
    "Rumeli" adı verilen Avrupa yakasında ilk ele geçirilen yer, Gelibolu'da Orhan Gazi'nin büyük oğlu Süleyman
    Paşa tarafından alınan Çimpe limanıdır.
    "gibke" adı verilen ilk Osmanlı madeni parası Orhan Gazi adına 1327 yılında basılmıştır.
    ilk daima ordu 1328 yılında Orhan Gazi Bey'in emriyle kurulmuş olup bu orduya "Yaya" adı verilmiştir.
    Osmanlı tarihinde ilk şair padişah Fatih Sultan Mehmed'in babası ikinci Murad'dır.
    Osmanlı padişahlarından istanbul'u ilk kuşatan 'Yıldırım Bayezıd'dır (1391).
    Osmanlı tarihinde savaş meydanında şehid olan ilk (ve tek) padişah Birinci Murad'dır (1389), 1. Kosovo Savaşı.
    istanbul'a defnedilen ilk padişah Fatih Sultan Mehmed'dir.
    Fethin sembolü olan Ayasofya'da ilk Cuma Namazı fetihten üç gün sonra 1 Haziran 1453 günü Akşamseddin
    tarafından kıldırılmış olup cemaat arasında Fatih ve O'nun şanlı askerleri hazır bulunmuşlardır.
    Fatih Sultan Mehmed tarafından istanbul'a tayin edilen ilk vali Karıştıran Süleyman Bey'dir.
    ilk istanbul Kadısı Hızır Bey Çelebi olup; bugünkü Kadıköy semti O'na tahsis edildiği için bu adı almıştır.
    Devişmelerden olup da Sadrazamlık makdıbına yükselen ilk kişi, fetihten sonra Fatih Sultan Mehmed tarfından
    tayin edilen Mahmud Paşa'dır.
    Önceleri Asya ve Avrupa'da toprakları bulunan Osmanlı imparatorluğu'na ilk defa Afrika'da toprak kazandıran
    padişah Mısır Fatihi Yavuz Sultan Selim'dir.
    istanbul'da öldürülen ilk padişah, "Genç Osman" adıyla bilinen ikinci Osman'dır.
    "Valide Sultan" adıyla anılan ilk padişah anası, ikinci Selim'in hanımı ve Üçüncü Murad'ın anası olan
    Nur Banü'dur.
    Osmanlılarda ilk matbaa, Üçüncü Ahmed zamanında ve 1327 yılında faaliyete geçen ibrahim Müteferrika
    Matbaası'dır.
    ilk vapur, ikinci Mahmud zamanında ve 1827 yılında satın alınmış olup halk arasında "Buğu gemisi" adıyla
    anılmıştır.
    ilk kıyafet kanunu 3 Mart 1829 yılında ve ikinci Mahmud zamanında yayınlanmıştır. Bu kanuna göre sarık ve
    cüppe ilmiye sınıfına ayrılmış olup devlet memurlarının fes, setre, pantolon ve kaput giymeleri kararlaştırılmıştır.
    ilk gazete yine ikinci Mahmud döneminde ve 1 Kasım 1831 Salı günü yayınlanan Takvim-i Vakayi'dir.
    Osmanlı tarihinde ilk borçlanma Sultan Mecid döneminde ve 1855 yılında olmuştur. 28 Haziran Perşembe günü
    Londra'da imzalanan anlaşma ile ingiltere ve Fransa'dan beş milyon ingiliz altını borç alınmıştır.
    Türkiye'de ilk telgraf da yine Sultan Mecid döneminde kurulmuş, 9 Eylül 1855 Pazar günü faaliyete geçmiştir.
    Avrupa seyahatine çıkan ilk ve tek Osmanlı Padişahı Sultan Aziz'dir 21 Haziran 1867 tarihinde başlayan bu
    yolculuk 44 gün sürmüştür.
    Türkiye'nin yurt dışında katıldığı ilk sergi 1851 yılında Lonra'da düzenlenen Tarım ve Sanayi Ürünleri Sergisi'dir.
    Türkiye'de ilk sergi ise 27 şubat 1863 tarihinde Sultan Ahmed Meydanı'nda Sultan Abdülaziz'in de katıldığı bir
    törenle açılan "Sergi-i Osmani" dir. Çeşitli el sanatları ile tarım ve sanayi ürünlerinin yer aldığı bu sergiye
    imparatorluk sınırları içinde kalan ülkelerden olduğu gibi bazı Avrupa ülkelerinden de katılımlar oldu.
    istanbul'a ilk tünel yine Sultan Abdülaziz zamanında Fransız Mühendis Emile Gavand tarafından yapıldı ve bu
    tünel 17 Ocak 1874 günü hizmete girdi. Dünyanın üçüncü yeraltı treni olan bu tünel 575 metre uzunluğunda ve
    7 metre genişliğindedir.
    Türkiye'de Meşrutiyet'in ilk ilanı, 23 Aralık 1876 (Sultan ikinci Abdülhamid).
    ilk olarak Sultan ikinci Abdülhamid döneminde açılan okullar: Mekteb-i Hukuk-i Şâhâne (Hukuk),
    Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne (Tıp), Mekteb-i Mülkiye-i Şâhâne (Siyasal Bilgiler), Mekteb-i Şâhâne
    Hendese-i Mülkiye (Teknik Üniversite), Halkalı Yüksek Ziraat Mektebi,
    Orman ve Madenler Mektebi.
    Haydarpaşa - izmit - Ankara demiryolu ilk olarak 1888 yılında ikinci Abdülhamid'in Almanya'dan aldığı mâli
    destekle gerçekleştirildi. Ankara - Bağdat demiryolu hattının yapımına girişildi.
    ilk Boğaziçi Köprü Projesi de Sultan ikinci Abdülhamid döneminde yapıldı. 1900 yılında, Anadoluhisarı ile
    Rumeli Hisarı arasında bir köprü kurulması için Bosphorus Railroad Company adlı şirket çalışmalara başladı.
    Köprü üzerine demiryolu döşenmesi de planlanmıştı. Böylece, Avrupa,dan kalkan bir tren Bağdat'a kadar
    gidebilecekti. Ancak iç karışıklıklar ve Sultan Abdülhamid'in tahttan indirilmesi o zaman için bu projenin
    gerçekleştirilmesine engel oldu.
    ···
  • 0
    incisin sen inci kal giy dedi ropdöşambırı
    Osmanlı Devleti ile ticaret yapmanın ayrıcalığı
    Osmanlı Devleti, kurmuş olduğu muhteşem devlet sistemini sağlam bir şekle sokup, doğruluk ve adalet üzerine cihana ışık saçmıştır.
    Osmanlı tesirinin dört bir yanda hissedildiği bu günlerin birinde, Hollanda Ticaret Odası’nda bir karar alınırken, oyların eşit çıkması halinde, ticaret odası başkanı karar verebilmek için, “içinizde Türklerle alışveriş eden var mı?” diye sorar ve herhangi birinden “evet” cevabı alınca da onun oyunu iki oy yerine kabul edip kararı neticeye bağladı. Günümüzde ne hale geldiğimizi anlatması açısından bir kıyas yapmanın faydalı olacağı inancındayız.
    ···
  • 0
    yıllar bir yıl ileri alınmş kaç yılndayız
    Mezomorta Hüseyin Paşa'nın Vefatı
    Müslüman-Türklerin yetiştirdiği, dünya çapındaki Denizcilerin sonuncusu, Mezomorta Hüseyin Paşadır.
    Hiçbir deniz Muharebesi kaybetmemiştir.
    Kaptânı Deryâlığı sırasında, 8 büyük Deniz Savaşı kazanmıştır. Bu 8 muharebede de TÜRk Donanması, sayıca düşman teknelerinden ekgib idi. Venedik- Papa- Malta- Toskana gibi, o zamanın en büyük müttefik deniz kuvvetleri; (Mezzo morto= yarı ölü) deikleri Hüseyin Paşa karşısında âciz kaldılar...
    O, sadece savaş adamı değil, aynı zamanda muktedir bir nizam adamıydı. Hazırladığı Bahriye Kanunnâmeleri, hâlâ değerlerini muhafaza etmektedir. O kanuna göre; Müslüman- Türk Denizcilerinin evladı olmayanlar; Deniz Subayı olamazlardı. Bu esas, ingiliz Bahriyesince de benimsenmiştir.
    Türk Donanması o'nun zamanında, KÜREK devrini kapamış; YELKEN (Kalyon) devrine girmiştir. Aynı zamanda yeni Donanmanın ilk kaptanı ve ilk bânisidir. Kırktan fazlası büyük kalyon olmak üzere, yüzlerce Türk savaş gemisini:
    - BiSMiLLÂHiRRAHMANiRRAHiM...
    diyerek, Deryâlara salan bu Koca Reis...
    21 Temmuz 1701 günü, Sefer üzerinde ve Kelime-i Şahadet getirerek, cânını HAKK'ın rahmet deryalarına ısmarladı.
    Donanma-i Hümâyûn, kiklad adaları civarında bulunuyordu... En kıdemli Amiral Abdülfettah Paşa, bütün teknelere Kaptanı Deryâ forsunu çektirerek, SAKIZ adasına geldi... O Sakız ki, kâfir işgâlinden Hüseyin Paşa hÂlâs eylemiş idi. Mübarek cesedi kabre indirilirken, imam:
    - Ey Cemaat... Hakkınızı helâl ediyor musunuz?
    Bütün Müslümanlar ağlıyordu.
    - HELÂL OLSUN... HELÂL OLSUN...
    diyeb,ld,ler. imam; efendi, Allah Rızası için istedi:
    - El Fâtiha...
    ···
  • 0
    lugoş zaferini kim kazandı
    Lugoş Zaferini Kim Kazandı?
    Sultan II. Mustafa Hân, bizzat sefere çıkan son osmanlı padişahıdır. Çocukluğunda ve gençliğnde savaşlara giderek, çok iyi bir eğitim görmüştür.
    1695 yılında çıktığı ilk seferi Hümâyûnda, kaleler ferhetmiş ve zaferler kazanmıştır. Sık sık tebdil olarak, askerlerini teftiş ve otoritesini, en üst seviyede tutmuştur. böyle bir teftii sırasında bir bahçeden ücretini ödemeksizin vişne yiyen, kendi Cebeci askerini oracıkta idam ettirmiştir.
    Orduyu hümâyûn 20 Eylül günü, Temeşvar'ın doğusunda Lugoş Kalesine doğru yürüyordu.
    Alman imparatorluk orduları Başkomutanı Veterani, hiç olmazsa bu kaleyi kurtarmak istedi... bu sebeple onlar da Lugoş'a yürüdüler.
    22 eylül 1695 günü, iki ordu karşılaştı.
    Padişah elde kılıç, ön saflarda cenge katılıyordu. Şeyhül'islâm, Anadolu ve Rumeli Kazaskerleri ve Tabur imamları, zafer müjdeleyen âyetler okuyorlardı.
    Muharebe 3 saat devam etti. Osmanlı- Türk hücumlarına dayanamıyan düşman, ric'ata mecbur kaldı. işte emir icabı bunu bekleyen Kırım Hânı, Hacı Selim Giray da arkalarından çıkıverdi. Osmanlı kıskacına düşen düşman askerleri, tamamen imha veya esir oldular. Başkumandan Veterani de maktuller arasındaydı.
    Savaş başlamadan, padişahı Cihan emreylemiş ve Mehterhane-i Hümâyûn, (Ceng-i harbi) usulüyle, yeri- göğü inletmişti. Her tanesi bir fil üzerinde taşınan, Harb Köslerinin sesini uzaktan işiten Lugoş Kale komutanı, kont Veteraniye:
    - bunca yıl, bu kadar savaşa girdim!... Böyle dehşet verici bir ürperti, bu mehter karşısındaki kadar, hiçbir yerde duymadım...
    diyerek peşin maülubiyetlerini, açıkca itiraf etmiştir
    ···
  • 0
    beyler bana büyük yanlışlar yapılıyor
    Köprülü Ve istihbarat
    Koca Sadrazam Köprülü Mehmed paşa 78 yaşında, Mühr'ü Hümâyûn'u yeni almıştır... Şımarmaya başlayan Venedik donanması, Kal'â-i Sultani (Çanakkale) boğazını tutmuş!... Girit fethinde bulunan osmanlı kuvvetlerine, imdat gönderilmesine engel olmak ister!... Sadrazam derhal Gelibolu'ya koşar. Lutfu ilâhi ve Türk topçularının şaşmaz nişancılıkları ile, Venedik'in Amirallik gemisi batırılır. Böylece Girit yolu açılır...
    işte bu sıralarda, Fransa Elçiliğindeki mutemedden, mektuplar gelir. Bunlar Derseadet nezdindeki Fransa Büyükelçisi La Haye'in mektuplarıdır. Girit'te bulunan Venedik komutanına yazılmıştır!... Devleti aliyye casusu, bunları ele geçirdiği anda, Divan'a yollanmıştır.
    ihanet belgelerini Edirne'de tetkik eden Köprülü, La Haye'i oraya çağırtır. Meseleyi hisseden Büyükelçi, hastalık bahanesiyle oğlunu yollar. Herşeye rağmen Köprülü, oğlanı dinler. Fakat yalan ve te'vile kalkınca, te'dip ve hapse attırır. Oğlunu kurtarmak için koşan Büyükelçi de, onun yanını boylar!...
    Avrupa'nın yanısıra hükmeden Fransa Kralı 14'cü Louis, hırsından kudurur. en becerikli elçisi Blondel'i Berlin'den çağırtır, Der'saadet'e yollar. Divan'dan özür dilemesini ister!...
    Uzun gayretlerden sonra Blondel'i huzuruna kabul eden Köprülü, onu alçak bir pufa oturtur. Kralının bizzat Osmanlı sultanı'na yazdığı bir mektup taşıdığını bildiren mağrur Blondel'e:
    - Tarziye ne demektir. Elçi!... dua edelim de Cihan Sultanı, kralınızdan Girit sebebiyle tazminat istemiye... diyerek çıkışan Köprülü, onun memleketine dönmesine müsaade eyler.
    Devletleri adına istiharat yapan sefarethanelerde dahi casus bulundurmak, Devleti Aliyye'nin mütad tedbirlerinden biri idi.
    ···
  • 0
    sfdgldfjgler lrsjlgjdfgj rlejrşljelşrj prjerljle
    Kimsenin görmediği yer!
    Üsküdarlı Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri, üstadı Üftade Hazretleri’nin hizmetinde talebe iken, arkadaşları arasında, üstadının yanında ayrı bir yeri vardı. Üftade Hazretleri, en çok onunla ilgilenir, birçok iltifatlar eder ve onun yetişmesine ayrı bir ihtimam gösterirdi. Üstadın kendisi ile fazla meşgul olmasını diğer talebeler çekemezler ve onu çok kıskanırlardı.

    “Onun bizden ne farkı var?”
    -Biz de talebeyiz o da talebe! Onun bizden ne farkı var? diye hayıflanıyorlardı.
    Talebelerin bu halini sezen Üftade Hazretleri, onları imtihan etmek istedi. Hepsini huzuruna çağırarak ellerine birer bıçak ve birer de tavuk verip:
    -Bunu gidip kimsenin görmediği bir yerde kesip geleceksiniz. Tek şartım, keserken hiç kimsenin sizi görmemesi ve yalnız olmanızdır. Kim daha çabuk gelirse, benim en çok takdirimi o talebem kazanmış olur, buyurdular.
    Bıçakla tavuğu alan talebeler süratle yayıldılar ve kendilerine göre gizli birer yer bularak, tavukları kesip getirdiler. Fakat, o hakkında dedikodu yaptıkları “Onun bizden ne farkı var” dedikleri talebe, hayli zaman olmasına rağmen ortalıkta görünmüyordu. Erken gelenler kendi aralarında konuşuyorlardı:
    -Hocanın huzuruna çıkmaya yüzü yok ki, kesip gelsin! Kimbilir şimdi nerelerde dolaşıyor, şeklinde laflar ediyorlardı. O talebe, hayli bir zaman sonra elinde canlı tavuk olduğu halde kesmeden çıkıp geldi. Tavuğu kesip gelenler ona gülmeye başladılar:

    ‘Sen nerede kaldın evladım?’
    -Bir tavuğu kesmeyi becerememiş, diyorlardı. Üftade Hazretleri sordu:
    -Herkes kesip geldiği halde, sen nerede kaldın evladım? Hep seni bekliyoruz, bu zamana kadar nerelerdesin?...
    O zaman daha talebelik yıllarını yaşamakta olan ve daha sonra da büyük bir mürşid olacak olan Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri şöyle cevap verdi:

    Ona gıpta ediyorlardı...
    -Hocam, sizi beklettiğim için ayrıca özür diliyorum. Lakin ben nereye gittiysem, beni kimsenin göremeyeceği bir yer bulamadım. En kapalı bir yer dahi bulsam, iyi biliyorum ki, Allah Celle Celalühu beni mutlaka görüyordu. Ve böylece oradan oraya, oradan oraya koştum. Sizin emrinizi yerine getiremeden geriye geldim, dedi.
    Tabii bu hadiseden sonra hocalarının neden onu çok sevdiğini ve onunla daha fazla ilgilendiğini anladılar. Arkadaşları, bu sefer, onun kemalatına gıpta ettiler.
    ···
  • 0
    lan şu nutella genel müdürüne bişey yapın mo
    ingilizlere Kolaylık Gösteren Âlim
    Eğri Fâtihi Sultan III. Mehmed Hân'ın bu Seferi Hümâyûnuna birçok Elçi de katılmıştı...
    Bunlar arasında Fransız Elçisi François Savari ile ingiliz Elçisi Kont Barton, bilhassa dikkati çekerler.
    Elçi Barton itibar sahibi idi. Çünkü meşhur Hoca Saadeddin Efendinin dostluluğunu kazanmıştı. Bu yüzden halk ve Bâbıâli mensuplarınca seviliyordu.
    Bu elçinin çalışmaları sâyesinde, ingiltere Kraliçesi Elizabet'e gönderilen, 1596 tarihli Nâme-i Hümâyûnda şunlar yazılıydı:
    -... Kadim (eski) dostluk ve ahd-ü emân muktezâsınca (verilen söz icâbı)... muâvenet ve müzâharet (yardım ve kolaylık) bâbında Fermân...
    Sultan III. Mehmed'in bu fermânı; ingiltere ve Hollanda'ya daha önce Fransızlara verilen imtiyaz ve kolaylıkları bahşediyordu.
    O devre Mührünü basan şüphesiz, Hoca Saadeddin Efendi idi.
    Yanlız dini sahada değil, Siyasi alanda da tek otorite; bu Allâme dir. Haçova'da, Osmanlılara zafer kazandırdığı gibi; politik hareketleri de daima kontrolunda tutmuştur. Meselâ ingiliz Sefiri Barton ile samimiyeti, sebepsiz değildir... Büyük islâm düşmanı ispanyollara karşı denizci ingilizlere kolaylık gösterilmesini temin etmiştir. Böylece Atlantik ve Pasifikteki ispanyol hâkimiyeti, tamamen denecek derecede yok edilmiştir...
    ···
  • 0
    saçmayalaycak adam departmanına eleman aranıyor
    Dostum Napolyon
    Avrupa'da imparator ve kralların, birbirlerine: Kardeşim!... diye hitab etmeleri, nezâket icablarından sayılıyordu.
    Fransada II. Napolyon başa geçince de, bütün kral ve kraliçelerden; bu meâlde tebrikler aldı.
    Yanlız rus Çarı Nikola:
    - Dostum Napolyon!...
    diye başlayan, bir Tebrik Mektubu yollamıştı. Hem de en sonlara kalmıştı.
    Paris'in yeni gözdesi Napolyon, bu yüzden Nikola'ya:
    - Köylü, nezaketsiz herif!...
    diyerek içerlemiş, hatta kırılmıştı.
    Boğazlar meselesinde ingilizler, Nikolayı atlatınca; o da Fransa'ya yanaşmak istedi. Napolyan'a yeni bir mektup gönderdi. Osmanlı Devletini paylaşmayı teklif ediyordu. Kral mektubu, şöyle bir eline aldı. Sonra tiksintiyle yere fırlattı:
    - Köylü herif!... Gene dostum demiş...
    diye söylendi.
    Yaverlerinden birini çağırttı:
    - Gidiniz... Şu Köylü nün Elçisini, buraya getiriniz!...
    diye emretti...
    Aceleyle ve sevinerek gelen Rus Elçisi belki de Osmanlı taksimi için çağırıldığını zannediyordu.
    Napolyon II. Elçiye sinir içinde şunları söyledi:
    - Çarınıza bildiriniz.
    Bir insan, kendi kardeşini, seçmek hakkına sahip değildir! Bu Allahın ve ana-babasının elindedir... Fakat dostlarımızı seçmek kendi elimizdedir.
    Ben de, kimi dost, kimi düşman seçeceğimi, gâyet iyi bilirim!...
    ···
  • 0
    molto attraente anketörmü
    DÜNYA ORDULARININ EN KUVVETLiSi
    Şarlken adıyla bilinen Alman imparatoru ve ispanya Kralı Charles-Quint'in elçisi olarak yedi yıl boyunca
    Türkiye'de kalan Oger Ghislain de Busbecg, Kanuni Sultan Süleyman devrindeki Türk Ordusu ile ilgili
    gözlemlerini şöyle anlatıyordu:
    "Türk ordusu ile kendi ordumuzu karşılaştırdığım zaman gelecekte başımıza gelebilecek olan şeyleri
    düşünüyor ve irkiliyorum.
    Türkler, tarih boyunca düşünülebilecek en kudretliorduya sahipler. imparatorluğun bitmek-tükenmek
    bilmeyen bütün kaynakları bu ordunun emrinde. Zafere alışkanlık, kazanılan sürekli zaferlerin tecrübesi,
    birlik, düzen, disiplin, kanaatkârlık ve uyanıklılık bu büyük ordunun başlıca vasıflarını oluşturuyor.
    Bizim ordularımız ise fakir, savurgan, yenilgiler yüzünden maneviyatını yitirmiş, disiplinsiz, başıboş,
    sarhoş ve tamahkâr bir halde. Şuna eminim ki, iran sürekli olarak doğudan Türkiye'yi tehdit etmese,
    Avrupa'nın işi çoktan bitmiş olacaktı.
    Türkler iran'ın işini bitirdikten sonra bütün ağırlıklarıyla bize yöneleceklerdir. Böyle bir durum
    karşısında ne yapacağımızı ve buna ne derece hazırlıklı olduğumuzu düşünüyorum da, korkuyorum.
    Türk ordusunda ilk dikkatimi çeken, çeşitli sınıflara mensup askerlerin kendi karargâhlarından
    dışarı çıkmamaları oldu. Bizim karargâhlarda olup-bitenleri bilenler buna inanmayacaklardır.
    Onbinlerce askerin bulunduğu Amasya ordugâhında büyük bir sessizlik hüküm sürüyordu.
    Orada kavgadan, tartışmadan, şiddetten ve zorlamadan eser yoktu. Yüksek sesle konuşana
    bile rastlamadım. Her taraf tertemiz, pırıl pırıldı. Türkler artıkları derhal yakıyor ya da uzağa
    zütürüp gömüyorlar. Onlar hiç kumar bilmiyorlar. Bizim ordugâhlarımızda ise zar ve kâğıt
    oynanmayan, içki içilmeyen, kavga çıkmayan çadır yoktur.
    Türk ordusunda en küçük bir disiplinsizlik hemen cezalandırılıyor ve hiç bir suça göz yumulmuyor.
    Ordugâhta bir bayram namazının kılındığına şahid oldum. Saflar şaşılacak derecede düzgündü.
    Uçsuz bucaksız bir kalabalık; türlü türlü, renk renk üniformalar, altın, gümüş, lâl, ipek ve saten
    pırıltıları içinde alabildiğince uzayıp gidiyordu. Yalnız, bu servet ve ihtişam içinde herkes mütevazi
    idi. Bu kudret ve zenginlik onlar için alışılmış, benimsenmiş şeylerdi. Uzakta tımarlı süvarilerin
    binlerce atı görünüyordu. Bu atlar da gayret yüksek ve bakımlı hayvanlardı.
    Türk toplumunun manzarası da Türk ordusunun manzarasından farksızdır. Aynı sessizlik,
    servet içindeki sadelik, kendine güvenenlere mahsus tevazu halk tabakalarına kadar yayılmış
    durumda. Kısacası, Türklerden alacağımız dersler sonsuzdur."
    ···
  • 0
    sasha grey in ayakları çok büyük lan
    Çekoslovak Feryatları
    PRAG'da protestanlar, 1681 yılında Alman imparatoruna açıkça isyan ettiler. Birçok küçük Alman Devletleri de mezhebleri icabı, bu isyana iştirak ettiler. Alman imparatoru zalimdi... Kendi mezhebinden olmayanları, dinsiz kabul edip, ateşte kızartıyordu! Din ve vicdan hürriyeti o tarihlerde, sadece DEVLETi ALiYYE teba'asının mazhar olabildiği bir bahtiyarlıktı.
    Bütün Avrupa kana boyandı...
    Almanya zor durumdaydı!... Devleti Aliyye, bu fırsattan istifade tenezzül etmedi. Yanlız sınırlarda, eskiden beri olagelen, küçük akınlar devam ediyordu. imparatorun Dersaadet Elçisi Galloü bu küçük hadiseleri pretosto etti. Divan cevap vermeye lüzum görmedi. Bunun üzerine anlı-şanlı Almanya imparatoru II. Dodolf cenapları, Devleti Aliyye'nin Belgrad kadısı HÂBiL EFENDi'ye özel bir mektup yollamak zaruretini duydu. Çünkü yaşı 100'e yaklaşan Hâbil Efendi, yarım asırdır Almanya ve bütün Avrupa devletleri nezdinde, Osmanlıların en kıymetli Siyaset odaklarından biri idi. imparator, o büyük diplomatın yardımını rica ediyordu.
    Bu sırada, Çekler, Cihân padişahına müracaat ile, çok kıymetli hediyeler takdim ettiler... H. Bitter başkanlığındaki heyet, şayet Bohemya Krallığı ihya edilir ve Alman Habsburg'larından istirdat edilirse; Devleti Aliyye emrinde ve tabi olarak yıllık vergi vermeyi taahhüt ettiler...
    Ne yazık ki kısa bir müddet sonra, Genç OSMAN Devrinde, Devlet, (Hâile-i Osmaniye) içine düştü...
    Bunu öğrenen Alman imparatoru, PRAG'a girdi ve görülmemiş zulümlerle ÇEK Milletini ezdi. Daha 300 yıl onları, esaret altında yaşamaya mecbur etti... Tıpkı Komünist Rusya'nın 20.ci asırda, Dubçek Prag'lılarına yaptığı gibi!
    ···
  • 0
    olm eski totoyu lotoyu hatırlayan
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjz
    köyzösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxzkkk
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhkkkkkkkkkfghjfghfghfghfghfgh
    ···
  • 0
    filsikli
    sdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjzköy
    zösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxz
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhksdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjzköy
    zösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxz
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhksdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjzköy
    zösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxz
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhksdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjzköy
    zösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxz
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhksdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjzköy
    zösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxz
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhksdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjzköy
    zösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxz
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhksdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjzköy
    zösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxz
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhksdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjzköy
    zösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxz
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhksdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjzköy
    zösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxz
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhksdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjzköy
    zösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxz
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhksdakjlksjhlknxjclzknjlkxchnjklxcnjaojdlşaüğepqrqq2qrqwrasrfdsfpğr5oewp8sşdo85dtuyklfhjzköy
    zösdrlnbvxczmnv. zxncvşialsdqwğüpez:ÖÇCişlasdfğüqe. çözxcişakfidsfa:FDQWRewrfrsdifkdiF
    DASFIAYHFWefusldhsfskfhsdfmöwebrwöetsdvfcöxzmcbzxömcnzxömcnxzöncöxzncxzöncömzxncömxz
    ncmöxzncöxmzncxmözncömzxncömzxncömzxnclasdflajdlakjaljdlkasjdlksjdlkasjdlkasjdalskdjl
    aksjdlaksjdlkasjdlkqweıoqwueopıqwepoqwıeopwqıeopqwıepoqwıepoqweqüğwpeüqğwpeüğqwpeğüqwp
    eüğqwpeerwotıerotıroeuyuykghjişlsadsd. zxövcçmvçcmöbcbjhkjhk
    ···
  • 0
    hocico dinlemeyenin kafasını sikiyim
    gibiyim m,
    ···
  • 0
    yazılan entrylerin aynısını yazmak
    yazılan entrylerin aynısını yazmak

    inbox (270)
    çöplük (18)
    olan biten
    temalar
    çevrimiçi
    2 saat 6 dak. oldu.

    1. bakıyorumda bu aralar moda oldu yazılan bi entry nin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanlarıda uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim
    (knightwolf1, 29.03.2010 17:19)
    loading... #2838452 * :o :( /msj ?
    2. bakıyorumda bu aralar moda oldu yazılan bi entry nin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanlarıda uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim
    (amca amca tasaklari tabanca, 29.03.2010 17:20)
    loading... #2838484 * :o :( /msj ?
    3. @2 benimle aynı fikirde olduğun için teşekkür ederim dostum
    (knightwolf1, 29.03.2010 17:25)
    loading... #2838562 * :o :( /msj ?
    4. bakıyorumda bu aralar moda oldu yazılan bi entry nin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanlarıda uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim
    (nutella genel muduru, 29.03.2010 17:25)
    loading... #2838578 * :o :( /msj ?
    5. bakıyorumda bu aralar moda oldu yazılan bi entry nin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanlarıda uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim
    (nutella genel muduru, 29.03.2010 17:27)
    loading... #2838632 * :o :( /msj ?
    6. bakıyorumda bu aralar moda oldu yazılan bi entry nin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanlarıda uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim
    (nutella genel muduru, 29.03.2010 17:28)
    loading... #2838664 * :o :( /msj ?
    7. bakıyorumda bu aralar moda oldu yazılan bi entry nin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanlarıda uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim
    (kanute boyle mi yaziliyodu lan, 29.03.2010 17:29)
    loading... #2838680 * :o :( /msj ?
    8. bakıyorumda bu aralar moda oldu yazılan bi entry nin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanlarıda uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim
    (nutella genel muduru, 29.03.2010 17:30)
    loading... #2838708 * :o :( /msj ?
    9. bakıyorumda bu aralar moda oldu yazılan bi entry nin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanlarıda uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim
    (kanute boyle mi yaziliyodu lan, 29.03.2010 17:30)
    loading... #2838712 * :o :( /msj ?
    10. bakıyorumda bu aralar moda oldu yazılan bi entry nin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanlarıda uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim
    (huur cocugunun onde gideni, 29.03.2010 17:30)
    loading... #2838711 * :o :( /msj ?
    11. bakıyorumda bu aralar moda oldu yazılan bi entry nin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanlarıda uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim
    (amca amca tasaklari tabanca, 29.03.2010 17:30)
    loading... #2838733 * :o :( /msj ?
    12. bakıyorum da bu aralar moda oldu yazılan bi entrynin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanları da uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim.

    not: ayrılmayan de leri da ları ayırdım. bunu kopyalayın artık.
    (besiri gibtim olm, 29.03.2010 17:30)
    loading... #2838740 * :o :( /msj ?
    13. inanılmaz destek görüyorum sağol inci sözlük
    (knightwolf1, 29.03.2010 17:31)
    loading... #2838750 * :o :( /msj ?

    "yazılan entrylerin aynısını yazmak" hakkında kafanızda bir tanım veya verebileceğiniz bir örnek varsa eklemekten çekinmeyin
    ···
  • 0
    baqqala pekmez alma gittim bide baktmki pekmiş aq
    tam haaa diye gülerken benimkiyle ağzını tıkama isteği uyandırdın içimde sabahçısın dimi
    ···
  • 0
    olm eski totoyu lotoyu hatırlayan
    loto da 34 maçın 8'ini mi işaretliyorduk?
    ···
  • 0
    sözlük kızlarına karşı artık mesafeliyim
    caps vermeyen sözlük kızlarıyla artık eskisi kadar haşrü neşr olmamaya karar verdim.
    ···
  • +1
    facebook arkadaş önerilerimde ünlüler var
    facebookta ünlülerin feykleri var,
    bir sürü abaza kıro da onlarla arkadaş,
    buradan yola çıkarak demek ki bütün arkadaşların abaza ve kıro...
    ···
  • 0
    yazılan entrylerin aynısını yazmak
    bakıyorumda bu aralar moda oldu yazılan bi entry nin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanlarıda uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim
    ···
  • 0
    yazılan entrylerin aynısını yazmak
    bakıyorumda bu aralar moda oldu yazılan bi entry nin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanlarıda uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim
    ···
  • 0
    hepinizin beynini içi aha böyle
    bakıyorumda bu aralar moda oldu yazılan bi entry nin aynısını copy-paste yapıyorsunuz. ayıptır emek hırsızlığıdır. lütfen kendimize gelelim okumayanlarıda uyaralım bundan sonra daha çok dikkat edelim
    ···
  • daha çok