Savaş gelirse eğer .. mertliğin, yiğitliğin fiber kabloları kesilmiş olacak. ıslak ellerle çalışmayan yüksek pikselli telefonlarımız kanlar içinde kaldığında da bakalım çalışabilecek mi .kendi evimizde mülteci olduğumuzda, elimizde tesbihimizle dayılanabilecek miyiz acaba bombalara. O yüzden sayın yiğitler çiçek olun ve sesinizi çıkarmayın huzur gelene kadar.

Dillerden rahatsiz olanlar diyarbakıra gelmesin kardeş zahmet edip de bu ülkeden gibtirip gitmesinler. bu ülkeyi kendi tekelinde zanneden şerbetsizler bu ülkede yıllardır iki dil de konuşuluyor.ben her iki dili de konuşmayı seviyorum.her iki dil de olacak her yerde rahatsiz olanlar fiktirsin gitsin

ilk defa yazıyorum ortamın cahiliyim o yüzden gibeyim, şukule,cigu bigule tarzı kelimeler kullanmayacam. Lise 1 deyim abi ingilizce dersindeyiz, köyden gelmişim kendimi hababam sınıfının ahmeti gibi hissediyorum tabi tembel versiyonu. neyse bizimkiler bana bi 3310 almış arayip sorabilmek için. ingilizce dersinde başladı çalmaya bi de bir zil sesi var bilen bilir " baudlarie". Durmuyor anasını satim."dıtırı dıtırı dıtırı dıt dırı dırı dıtdırı re re " diye sürüp gidiyor bitmeyen bir zil sesi lanet olası. bizim hoca döndü getir o telefonu dedi sinirlenerek. vermeye giderken tabi bi çorabımın içine pantolonun paçasını da koymuşum hiç de farketmedim. millet bakıp bakıp gülüyor. aldı elimden telefonu masaya koydu. "Şu diğer paçanı da koy çorabın içine tarla sulamaya geldin herhalde " dedi ben sırama giderken. tabi beklediğiniz gibi bir laf vuramadım hocaya. Köylüyüz la biz ne bilek laf vurmasını. hikayenin gerisini yazmak zor geldi aha burda bitiriyorum zaten saçma bi anıydı bunu da niye anlattım bilmiyorum.bu arada köy öğretmeniyim şimdi, ingilizceci kel osmana saygılarımla..