- 1 / 1 / 33 entry
- 3 başlık
- 106.57 incipuan
jackob1507 oybirinci nesil normal
-
0
asansördeki ölü
Arkadaşlar bu hikayenin gerçek olmadığını düşünüyorum. Bu hikayeyi bana bir arkadaşım anlattı bende sizlerle paylaşmak istiyorum. Biraz kısa ama okumaya değer…
Bir doktor ve hastası asansöre binerler sonra 3. kata gelirler. Asansörün kapısı açılır ve asansörün önünde bekleyen küçük bir kız vardır. Kız asansör bekliyordur ve adama “gelebilir miyim?”diye sorar..
Adam hemen hızla asansörün katını değiştirir ve 5. kata çıkmaya başlarlar. Hastası doktora sorar:
“O küçük kızı neden almadın asansöre?”
Doktor cevap verir; “Biz ölülerin bilekliklerine mavi bir bileklik takarız, o kızda da o bileklik vardı.”
Sonra adam doktora dönerek ona doğru elini uzatıp; Bu bileklik gibi mi? der.
Ve adamda da o bileklik vardır… -
0bu anlatacaklarım 70 li yıllar karışıktı memleket lisedeydim o sıra ben herkes birbirini kırıyor kahveler taranıyor bombalar patlıyordu. ailem tembih ediyordu bilmediğin sokaklara girme kahvelere girme diye ama gençlik bu deli doluydum kanım deli akıyordu merak ediyordum neyse bizim okulda sessiz sakin bir çocuk vardı herkes bununla dalga geçiyordu bu da benim canımı fena sıkıyordu bununla devamlı dalga geçen solcu bir çocuk vardı o günde dalga geçiyordu ki çocuğun sırasında deli kurt romanını buldu tam çocuğa vuruyordu ki kolunu tuttum tabi sinirlendi bu çıkışta biz bu sessiz sakin çocukla yürürken bu arkadaşlarını toplamış bize şerefsiz bakışı atıyor...
-
0
sıfır bir içerdeden üstündür
internet dizisi adamlar kendi imkanlarıyla yapmışlar adana ne adanaymış bee -
0
beyler game of thronesun 6 sezonunu hıcbıyerde
kardeş çoğunlukla ben de burdan bakıyom game of thrones a -
+1 -1
tesadüfen robin hood
Ünlü italyan sinema sanatçısı Vittorio de Sica bir TV röportajında anlatıyor : italya' da Napoli' nin kenar mahallelerinden birinde, bir Cafe-Bar da, espressolarimizi içiyoruz. içeri giren müşterilerden biri, barmene "due caffee, uno sospeso" (iki kahve, biri askıda) diyor, iki kahve parası veriyor, bir kahve içip gidiyor, barmen de tezgahın üzerinde asılı duran çiviye bir küçük kağıt asıyor. Biraz sonra iki kişi içeri giriyor: "due caffee e un sospeso" (iki kahve ve bir askıda) diyorlar, üç kahve parası verip, iki kahve içip gidiyorlar, barmen gene bir küçük kağıt daha asıyor tezgahın üstündeki çiviye... Bunun gün boyu böyle sürdüğü anlaşılıyor. Derken üstü başı biraz eski, püskü, belli ki fakir biri bardan içeri girdi, barmene "un caffee sospeso" (askıdan bir kahve) dedi ve barmenin hazırladığı kahveyi içip, para ödemeden çıkıp gitti. Barmen de tezgahın üzerine asmış olduğu kağıtlardan bir tanesini aşağı indiriverdi... -
+1 -2
arkadaş son nefesine kadar
Savaşın en kanlı günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. insanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu ve şöyle dedi: 'Teğmenim fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?' Delirdin mi? der gibi baktı teğmen. 'Gitmeye değer mi?. Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile.. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın.' Asker ısrar etti ve teğmen "Peki " dedi.. "Git o zaman... " inanılması güç bir mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti.. Sonra onu sipere taşınan arkadaşına döndü: 'Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bu zaten ölmüş. ' Değdi teğmenim. dedi asker.' 'Nasıl değdi? dedi teğmen. Bu adam ölmüş görmüyor musun? 'Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için.'Ve arkadaşının sözlerini hıçkırarak tekrarladı:'Jim!.. Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı... Geleceğini biliyordum..' -
+1
korkunç
Şimdi dinleyeceğiniz olay yüzde yüz gerçektir. Ben doğduktan 2 gün sonra annem ve babam benim de içinde bulunduğum bir araba ile kaza yapmışlar. Allahın hikmeti benim burnum bile kanamazken annem ile babam maalesef hakkın rahmetine kavuşmuşlar. Beni dedem ve nenem büyüttü. Onlar benim her şeyim di annem ve babam olsalar ancak öyle severdim. Ama Çok kötü bir şey oldu dedem şeker hastası oldu ve git gide çok kötü oluyordu. O zamanlar durumumuzda iyi değildi maddi olarak şehirde bir tane devlet hastanesi vardı ve onlarda doğru düzgün ilgilenmiyordu bile. Gözlerimin önünde ölüme gidiyordu adeta dedem ve maalesef büyük Marmara depreminden 2 saat önce 17 ağustos 1999’da kaybettik dedemi adeta dünya başıma yıkılmıştı. Aynı günün sabahı köye defnettiler. Abartısız 1 hafta her gece köydeki akrabamızın evinden kaçarak dedemin mezarına gidiyordum ve onun toprağına sarılıp yatıyordum ve her gün de dayım sabah ezanına karşı bazen daha erken gelip beni alıyordu. Köydeki son günümüzde gene evden kaçıp dedemin mezarına gittim. Uyumuş kalmışım sonra arkamdan bir el bana dokundu. Ben yine dayım geldi zannettim ve beni rahat bırak gibi bir şeyler söylüyordum. Arkamı döndüm bi baktım karşımda dedem. inanın hiç korkmadım ve sarıldım ona bana dedi ki; senin yerin burası değil oğlum bak annenle babanda Çok üzülüyorlar. Bir daha buraya sadece dedeciğine dua etmek için gel. Dedi. Bir an gözlerim kapandı ve gözlerimi tekrar açtığımda sabah ezanı okuyordu. Sonra dayım geldi ve zütürdü beni. Eve geldiğimde yaşadığım o şey rüyamı yoksa gerçek mi bir türlü ayırt edemiyordum. Derken istem dışı elimi cebime attım ve cebimde bir kağıt vardı. Kağıdı açtım baktım ve içinde arapça rakamlar vardı. Kuran okumayı bildiğim için çözmüştüm hemen bu sayılar 3 tane tarihi gösteriyordu. Ilk tarih 12 temmuz 2001 2. Tarih 27 mayıs 2007 ve son olarakta 3. Tarih 5 ekim 2014 tü. O günden sonra dedemin hayalini hiç görmemiştim…….Ta ki kağıtta yazan o ilk tarihe kadar yani 12 temmuz 2001 de bir yaz günü köyde arkadaşlarla otururken yanıma Çok sevdiğim bi arkadaşım geldi bigibletiyle beraber bana hadi gel gezelim arkama atla dolaşırız dedi. Bizim maddi durumumuz kötü olduğu için bigibletimde yoktu ve tamam geliyorum dedim. Ayağa kalktım tam bigiblete doğru giderken dondum kaldım adeta arkadaşımın arkasında dedem durmus bana “gitme oğlum” diyordu. Donup kalmıştım tabi bunu sadece ben duyuyordum ve kendime gelip ; ben gelmicem dedim. Arkadaşım söylenerek gitti biraz daha dolaşıp eve vardım. Akşam yemek yerken bi çığlık sesi geldi. Kadınlar ağlayıp bağırıyordu ses beni bigiblete davet eden arkadaşımın evinden geliyordu. sonra gittik ki çocuk otoyola çıkmış ve bi araba çarpmış. Oracıkta ölmüş çocuk. Bu olayın yüzünden bi ay konuşmamıştım bi kaç sene sonra kendime gelmiştim artık ama o tarihlerin bi anlamı olduğunu biliyordum artık lafı fazla uzatmıcam ikinci tarihte ben askerdim yani 27 mayıs 2007’de hakkari çukurcada yapıyordum askerliğimi o gün intikale çıkacaktık. O gün sanki şehit olacak gibi bir his vardı içimde ama görev kimseye birşey diyemedim. Intikalin 15. Km falan birden bi bomba patladı. Tim ikiye bölünmüştü. Ve ben arkadaki bölümdeydim. Ve birden bire tim dağıldı tek başıma kalmıştım. Ve birden yine dedemin hayalini gördüm. Bana ; oğlum arkana bak diyordu. Birden döndüm ve bir teröristle yüz yüze geldim. Silahı bana doğrultmuştu ve Allahın hikmeti ondan önce davrandım ve onu vurdum öldü mü ölmedi mi bilmiyorum. sonra destek kuvvet geldi. O gün 5 şehit vermiştik ve dedem yine benim hayatimi kurtarmıştı. askerliğim bitti ve şimdi evliyim iki kızım var ve 3. Tarihte ne olacak bilmiyorum - daha çok