• 0 / 0 / 21 entry
  • 5 başlık
  • 1 trend
  • 431.74 incipuan

ithkuil oybirinci nesil silik

  • +1
    berkin elvan davasında polise müebbet başlığı
    berkin elvanın anasını gibeyim size bir şey olmasın
    ···
  • 0
    beyler sizden başka kimsem yok lan yardım edin
    sohbet sitelerinden babanla buluşma ayarla panpa
    ···
  • 0
    türkiyeye düşman ülkeler analiz
    sözlük yapıyor onu cahil amın evladı
    ···
  • 0
    bilinçaltı ele geçirme ve manipüle sanatı
    rezervasyonnn
    ···
  • 0
    buraya gel çok şey kazanacaksın
    rezervasyon
    ···
  • 0
    semavi dinler sümer mitolojisidir
    neresi saçma geldi?
    ···
  • 0
    semavi dinler sümer mitolojisidir
    sie lan am biti
    ···
  • +15 -20
    semavi dinler sümer mitolojisidir
    OKUYUN, OKUTUN. BiLMEMEK DEĞiL ÖĞRENMEMEK AYIP
    biraz uzun bir yazı olabilir ama yine de herkesin okumasını tavsiye ediyorum söz veriyorum pişman olmayacaksınız.

    Türkiye nüfüsünun çoğu müslüman olduğu için müslümanlık dinini ele alacağım.

    öncellikle müslüman tanrısına bakalım; "Allah" değil mi? peki "Allah" ne demek? anlamı ne?

    Allah kelimesinin açılımı Al-ilah ve ya El-ilah'tır. (ilahiyatçılar kabul ediyor bunu.) Al, El , il bunların üçü de aynı anlamda ve tanrı demek.

    Örnek: mikaiL, israfiL, cebraiL, baAL, EL, ELoah , Elah, GabriEL, bEL, vb.
    ilah kelimesine bakarsak da orijinalinin Eloah/Elah olduğunu görürüz. Bu kelime zamanla musevilerden araplara ilah olarak geçmiştir.

    Peki kimdir bu El-ilah ya da Al-ilah?(bkz: http://1.bp.blogspot.com/...XcK2rtQ/s1600/Al-ilah.jpg)

    Arapların müslümanlıktan önce çok tanrılı bir inanca sahip olduğunu her halde hepimiz biliyoruz. Bu çok tanrılı sistemde El-ilah Ay Tanrısı ve en büyük tanrıdır, bu yüzden tanrıların tanrısı ya da en büyük tanrı gibi anlamlara gelen El-ilah denmiştir.

    Bu inanç sistemi Sümerlerden Samilere(araplar) geçtiği için direk Sümer Mitolojisine giriş yapıyorum.

    AY TANRISININ SÜMER MiTOLOJiSiNDE Ki YERi

    Sümer mitolojisinin ününü az çok duymuşuzdur.
    Sümer mitolojisinde temel olarak 4 büyük ve 3 gezegen tanrı vardır. Bunlar,
    BÜYÜK TANRILAR: An, Enlil, Ki, Enki
    GEZEGEN TANRILAR: inanna, Nanna, Utu

    Ay Tanrısı burada "Nanna"dır (inanna-Yıldız/Venüs, Utu-Güneş)
    Normal de en büyük tanrılara nazaran pek rağbet görmeyen Nanna, Akad Kralı Naram Sin'in kendini tanrı ilan etmesiyle "Sin" adını almış erkillik kazanmış ve en büyük tanrı konumuna yükselmiştir. (Akad kralıyla sümer ne alaka derseniz o sırada Sümer toprakları Akadların elinde)

    Buraya kadar anlattıklarımla ilgili bir sorununuz mu var? :D
    Hemen gidin ve en yakınınızda ki caminin tepesine bakın (bkz: http://www.ahmetakyol.net.../12/cami-kubbe-hilal2.jpg),
    ne gördünüz ay mı yoksa? Sonra önünüze gelen yaşlı bir amcayı ve ya direk cami imdıbını çağırın ve sorun "bu niye burada? Bunun anlamı ney?" diye, size Allah'ı simgelediğini söyleyecektir.

    Yinede kafanızda soru işaretleri mi var? Bu seferde kuranı açıp "Kuranın kalbi" olarak nitelenen sureyi açın, ne yazıyor "yasin" mi?
    yasin ne demek arapça? yok mu karşılığı? peki "ya sin" olarak bir anlamı oluyor mu? evet "ya sin" kelimesinin bir tercümesi var.

    "ya" bir hitap sözcüğüdür mesela "ya ebulfez!", "ya mahmud" vb.
    bu kelimenin eş anlamlısını ise daha çok kullanıyoruz, "ey".
    "ey insanlar" vb.

    "ya sin" = "ey sin" gördüğümüz gibi "Sin" kişisine karşı bir hitap var. Sin'in kim olduğundan yukarıda bahsetmiştik.

    ARTIK YAZDIKLARIMI KAFAMDAN UYDURMADIĞIM KONUSUNDA HEM FiKiR OLDUĞUMUZA GÖRE DiNiN iÇERiĞiNE GEÇEBiLiRiZ.

    1- DOMUZ NEDEN YASAK?
    Bunu bir dindara sorduğumuzda bize domuzun pis bir hayvan olduğunu kendi dışkısını yediğini filan söyleyecektir. Ancak şöyle bir etrafımıza baktığımız da bunun domuzlara mahsus olmadığını görürüz, helal olarak nitelenen pek çok hayvan da kendi dışkısını yemektedir. Dışkı yemeyi bir kenara bırakırsak da domuz etinin sağlıklı olmadığı söylemektedirler. Halbuki domuz etini en sık biçimde tüketen avrupa insanı dünyanın her bakımdan en sağlıklı insanıdır.

    işin aslına inersek bahsettiğim mitolojideki tanrılardan birisi bir domuz tarafından tam kasığından ısırılarak ölmektedir. Ve şansa bakın ki bu tanrının adı da "Dumuzi"dir.
    (bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Tammuz)

    (EK BiLGi: Dumuzi/Tumuzi isimli tanrı yunan mitolojisine "Adonis" ismiyle geçmiştir. Biraz önce bu tanrının kasığından ısırılarak öldüğünü söylemiştim. "Adonis Kası"nın isim kökeni de buradan gelmektedir.)

    Ve elbette insanlarda tanrılarını öldüren bu hayvanı lanetli olarak görmüş ve etlerini yememişlerdir.

    2-NEDEN SÜNNET OLURUZ?
    Ay Tanrısından(Nanna/Sin) bahsettik şimdi de günümüzde daha popüler bir tanrıya, "Kybele"ye geçelim bu da önemli bir tanrı, aşk ve doğurganlık tanrısı, az çok duymuşuzdur ismini. Direk mitolojideki metni buraya kopyalıyorum;

    "Attis Kybele'nin sevgilisidir. Ancak Kybele'ye verdiği sözü unutarak Pessinus Kralı'nın kızını sever. Onunla evlendikleri gece düğüne Tanrıça Kybele de davet edilir. Ancak Kybele düğüne geldiğinde ve Attis ile karşı karşıya kaldığında Attis ne yapacağını bilemez. Kybele'ye olan sözünü unuttuğu için duyduğu pişmanlıktan ötürü cinsel organını orada keser ve kanlar içinde kıvranmaya başlar. Sevgilisinin böyle acı içinde kıvranmasına daha fazla dayanamayan Kybele Attis'i bir çam ağacına dönüştürerek ona sonsuzluğu bağışlar. Çam ağacının her mevsim yeşil kalmasının sebebi budur."

    Pessinus Mabedi'nde Tanrıça Kybele adına her sene düzenlenen şenliklerde de bu tapınakta rahip olmak isteyen erkeklerin hadım edilmesinin ve kesilen cinsel organlarının bir çam ağacı altına gömülmesinin kökeni budur. Bu inanış daha sonra sami ırkında (Arap ve Yahudiler) cinsel organı değil ama ucunu (erkeklerde prepusium, kadınlarda klitoris) kesme şeklinde günümüze kadar devam etmiştir.
    (bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Kibele)

    3-KIBLE VE ŞEYTAN TAŞLAMA OLAYI
    Bu da biraz önceki olayla -Attis'in Kybele'yi aldatmasıyla- alakalı. Şimdi hac olayını gözümüzde canlandıralım, bildiğimiz üzere önce şeytan taşlama denilen ritüel yapılıyor.

    Resme bakın -> (bkz: http://cache4.asset-cache...OgxIzCAm%2BssBlNDrFlSfTQL)

    Sonra da gidip kıblenin etrafında dönülüyor. Bunu yaparkende kıblenin köşesindeki oyuk gibi şeyin içindeki "Hacerül Esved" denen taşa özel ilgi gösteriliyor, el yüz sürülüyor öpülüyor falan.

    Birde bu resme bakalım -> (bkz: http://1.bp.blogspot.com/.../ZLOeTUhMZQc/s1600/1+(63) .JPG)

    Yani bilemiyorum... Sizce de çok? Nasıl desem .s
    Kafanızda şimşekler çaktı değil mi? Hala anlamadıysanız "NEDEN SÜNNET OLURUZ?"u bir daha okuyun.

    Yinede anlamadıysanız buyrun yardımcı olayım;
    Attis -bu da bir tanrı- denen eleman Kybele'yi aldatıyor değil mi? Doğurganlık tanrıçasını yani. Sonra penisini kesiyor filan.

    Resimlere bir daha bakın:

    (bkz: http://cache4.asset-cache...OgxIzCAm%2BssBlNDrFlSfTQL)

    (bkz: http://1.bp.blogspot.com/.../ZLOeTUhMZQc/s1600/1+(63) .JPG)

    Bir şeyleri anımsatmıyor mu? Taşlanan heykel bir penisi, sevgi gösterisinde bulunan yer de bir vajinaya benzemiyor mu? Vajinanın içerisinde de Hacerül Esved var -bebek yani- böylece doğum sembolize edilmiş oluyor.
    (bkz: Kybele Doğurganlık/Bereket Tanrısı)

    Ne oldu? Ne alaka mı diyorsunuz? Bir de buradan bakalım:
    "Kıble" sözcüğünü ele alalım, bir de "Kybele" sözcüğüne bakalım.
    Yani bu kadar tesadüf de fazla değil mi sizce?
    :)

    4-NAMAZIN ANLAMI VE KÖKENi
    Namaz, dinin direği, peekiii nedir "Namaz" kelimesinin anlamı?
    Bize farsçadan geçmiştir, orijinali "Namaskar"dır (Sanskritçe aslında ama biz direk Hintçe diyelim.), anlamı "Selamlamak".
    araplar "Salat" derler, "Salat"ın anlamı "Dua" gibi bir şey. Tamamen aynı olmasa da yakın anlamlara geliyorlar. Bu farkın nedeni Farsların bu kelimeyi direk Hintlilerden almış olması. Ancak araplar öyle yapmıyor onlara Sümerlerden kalmış (Salat kelimesi değil namaz olayı).

    Peki "Namaskar" nedir?

    Anldıbını söyledim biraz önce "Selamlamak".
    Selamlamak ama neyi? TANRILARI
    Mesela bizi alakadar eden "Surya Namaskar", "Surya" Güneş demek,
    birleşince Güneşi selamlamak oluyor, Güneşe tapma yani.
    Eskiden insanlar Güneşin gökyüzündeki konumlarına göre bu ritüeli gerçekleştiriyorlarmış.
    Ancak bizdeki olay biraz daha farklı; Yine Güneşin gökyüzündeki konumuna göre namaz kılınıyor bilmem farkında mısınız? Fakat bu sefer Güneşe doğru değil kıbleye, yani Kybele'ye doğru.
    Eskiden Güneşe tapıyorlarmış şimdi Kybele'ye tapılıyor yani pek değişen bir şey yok.

    Alın bu da bir "Surya Namaskar" ritüeli: https://youtu.be/1ZJM2qEPwGo

    ARKADAŞLAR METNiN UZUNLUĞUNDAN DOLAYI HATA VERiYOR
    DiĞER KONULARI AYRI BAŞLIKLARDA VERECEĞiM

    5-CEHENNEM NEDiR: http://www.incisozluk.com.tr/w/cehennem-nedir/

    6-NEDEN KADINLAR TÜRBAN TAKAR: http://www.incisozluk.com...B1nlar-t%C3%BCrban-takar/

    7-TÜRK BAYRAĞININ ANLAMI VE KÖKENi: http://www.incisozluk.com...lam%C4%B1-ve-k%C3%B6keni/

    8-NUH TUFANI OLAYI: http://www.incisozluk.com...h-tufan%C4%B1-olay%C4%B1/

    9-ADEM iLE HAVVA'NIN CENNETTEN KOVULMASI: http://www.incisozluk.com...cennetten-kovulmas%C4%B1/

    10- iSA VE YUSUF AYNI KiŞiDiR: http://www.incisozluk.com...-ve-yusuf-aynı-kişidir/

    SONRAKi KONU:
    SEMAVi DiNLER ASLINDA TENGRiCiLiKTiR
    http://www.incisozluk.com...%C4%B1nda-tengriciliktir/
    ···
  • 0
    apoya küfür edince cezalandırılmak
    helal panpa
    ···
  • 0
    beyni olana yararlı olabilir
    çalıntı ananı gibim
    ···
  • 0
    semavi dinlerin sümer mitolojisi olduğu gerçeği
    kes oç
    ···
  • +5
    adem ile havvanın cennetten kovulması
    ANA KONUNUN DEVAMIDIR BURAYI GÖREN ANA KONUYU DA OKUSUN KESiNLiKLE

    ANA KONU: http://www.incisozluk.com...C4%9Fu-ger%C3%A7e%C4%9Fi/

    9-ADEM iLE HAVVA'NIN CENNETTEN KOVULMASI

    “Sana gelince Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşiniz, istediğiniz her tarafından yiyip içip yararlanınız. Yalnız sakın şu ağaca yaklaşmayın! Böyle yaparsanız zalimlerden olursunuz. Fakat şeytan onlara, gözlerinden gizlenmiş olan edep yerlerini açığa çıkarmak için vesvese verdi. Onlara şöyle telkinde bulundu: “Rabbinizin size bu ağacın meyvesini yasaklamasının tek sebebi, sizin meleklerden veya ölümsüz hayata kavuşanlardan olmanızı önlemektir.” diyerek, kendisinin onların iyiliğini istediğine dair yemin üstüne yemin etti.”(Araf, 7/19-21)

    Biraz fazla özet sanki :d Neyse direk Türk Mitlerindeki orijnal hikayeyi veriyorum:

    Her şeyden önce su vardı. Yer, ay, gök, güneş yoktu. Tanrı (Kuday) ile Kişi vardı. ikisi de birer kara kaz gibi su üzerinde uçuyorlardı.
    Tanrı bir şey düşünmüyordu. Kişi, yel çıkarıp suyu dalgalandırdı; Tanrı’nın yüzüne su sıçrattı. Bunu yapınca da kendisinin Tanrı’dan güçlü olduğunu sandı; daha yüksekte uçmak istedi. Ama uçamadı; suya düşüp dibe battı. Boğulmak üzereydi. “Bana yardım et!” diye bağırıp Tanrı’dan yardım istedi.
    Tanrı “Yukarı çık!” dedi, o da sudan çıkıverdi. Sonra Tanrı, “Sağlam bir taş olsun!” dedi. Suyun dibinden bir taş yükseldi. Tanrı ile Kişi, taşın üzerine oturdular. Tanrı, Kişi’ye “Suya dal, suyun dibinden toprak çıkar!” diye buyruk verdi. Kişi, Tanrı’nın buyruğunu yerine getirdi. Suyun dibinden çıkardığı toprağı Tanrı’ya zütürdü.
    Tanrı, Kişi’nin getirdiği toprağı suyun üzerine serperken “Yer olsun !” diye buyurdu. Buyruk yerine geldi, yeryüzü yaratıldı. Tanrı, yine Kişi’ye “Suya dal, suyun dibindeki topraktan çıkar !” diye buyruk verdi. Kişi, suya daldığında, bu kez kendim için de toprak alayım diye düşündü. iki avucuna da toprak doldurdu; bir avucundakini Tanrı’dan gizlemek için ağzına attı. Dileği, Tanrı’dan gizli kendine göre bir yer yaratmaktı. Avucundaki toprağı getirip Tanrı’ya uzattı. Tanrı, toprağı suyun üzerine serpip genişlemesini buyurdu. O’nun suya serptiği toprak gibi, Kişi’nin ağzındaki toprak da büyüyüp genişlemeğe başladı. Kişi korktu; soluğu kesildi, öleyazdı. Kaçmağa başladı. Ancak, nereye kaçsa yanı başında Tanrı’yı buluyordu. O’ndan kaçamıyordu. Çaresiz kaldı, Tanrı’ya yalvarmağa başladı: “Tanrı! Gerçek Tanrı! Bana yardım et”.
    Tanrı, Kişi’ye “Ağzındaki toprağı ne için sakladın” dedi. Kişi, “Kendime yer yaratmak için saklamıştım” diye yanıt verdi. Tanrı da, “Öyleyse at ağzından ve kurtul” dedi. Kişi’nin ağzındaki toprak yere dökülürken küçük tepeler oluştu. Tanrı, “Artık sen günahlı oldun” dedi, “Bana karşı geldin. Kötülük düşündün. Bundan sonra sana uyanlar, senin gibi kötülük düşünenler senin gibi kötü kişi olacak; bana uyanlar ise iyi ve pak kişiler olacak, güneş ve aydınlık yüzü görecek. Ben, gerçek Kurbustan adını almışımdır; bundan sonra senin adın da Erlik olsun. Günahlarını benden saklayanlar senin adamın olsun, günahlarını senden saklayanlar benim adamım olsun”.
    Yeryüzünde, dalsız budaksız bir ağaç yeşerdi. Tanrı, bu dalsız budaksız ağaçtan hoşlanmadı. “Dalları, yaprakları olmayan ağaca bakmak güzel değil. Bu ağacın dokuz dalı olsun!” dedi. Dalsız budaksız ağaç birden dokuz dallı oldu. Tanrı, “Dokuz dalın herbirinin kökünden, birerden dokuz kişi türesin; bunlar dokuz ulus olsun!” dedi.
    Erlik, bunlar olurken büyük bir gürültü duydu. Nedir acaba diye düşündü. Tanrı’ya gürültünün nedenini sordu. Tanrı, “Ben bir kaganım, sen de kendince bir kagansın. işittiğin gürültüyü yapanlar benim ulusumdur!” dedi. Erlik, Tanrı’dan bu ulusu kendisine vermesini istedi. Tanrı, “Olmaz!” diye karşıladı; “Sen git kendi işine bak!”.
    Erlik’in canı sıkıldı. Hele bir gidip şu insanları göreyim diyerek kalabalığın yanına vardı. Orada insanlardan başka yaban hayvanları, kuşlar ve daha nice yaratıklar vardı. Erlik, Tanrı bunları nasıl yarattı acaba, bunlar ne yer, ne içerler diye düşündü. O düşüne dursun, insanlar ağacın yemişlerinden yemeğe başlamışlardı. Erlik baktı ki, insanlar ağacın yalnızca bir yanındaki yemişleri yiyorlar, öte yandakilere ellerini sürmüyorlar. insanlara bunun nedenini sordu. insanlar, şu yanıtı verdiler: “Tanrı bize şu yandaki dört dalın yemişini yemeği yasakladı. Biz yalnızca Tanrı’nın izin verdiği, ağacın gündoğusundaki yemişlerden yiyoruz. Şu gördüğün yılan ile köpek, yasak yandaki yemişleri yemememiz için bekçilik ediyor. Bundan sonra Tanrı göğe çıktı. Beş dalın yemişi de bizim aşımız oldu”
    Bu yanıt, Erlik’i sevindirdi. Erlik Körmös, insanlardan Törüngey denilen erkeğe yaklaştı. Ona “Tanrı size yalan söylemiş. Asıl, yasakladığı yemişlerden yemeniz gerekir. Onlar daha tatlıdır. Bir deneyin; göreceksiniz” dedi. Erlik, uyumakta olan yılanın ağzına girdi; ağaca çıkmasını söyledi. Yılan, ağaca çıkıp yasak yemişlerden yedi. Doğanay’ın karısı Eje, yanlarına geldi. Erlik, Törüngey ile Eje’ye de yasak yemişlerden yemelerini söyledi. Törüngey, Tanrı’nın sözünü tutarak yasak yemişlerden yemedi. Karısı Eje dayanamadı, yedi. Yemiş çok tatlı idi. Alıp kocasının ağzına sürdü. Törüngey ile Eje’nin tüyleri birden döküldü. Utandılar. Kaçıp, herbiri bir ağacın ardına saklandılar. Derken Tanrı geldi. Bütün ulus, kaçışıp bir köşeye gizlendi. Tanrı, “Törüngey! Törüngey! Eje! Eje! Neredesiniz” diye haykırdı. Törüngey ile Eje “Ağaçların arkasındayız” dediler, “Karşına çıkamıyoruz, utanıyoruz”. Sonra, olanları bir bir anlattılar. Tanrı, bildiği şeyleri duymanın öfkesi içinde herbirine ayrı cezalar verdi. “Şimdi sen de Körmös’ten (Şeytan’dan) bir parça oldun” diyerek yılana verdi ilk cezayı. “insanlar sana düşman olsun; seni görünce vurup, ezip öldürsünler!” dedi. Eje’ye döndü, “Sen, Körmös’ün sözüne uydun. Yasak yemişi yedin. Cezanı çekeceksin. Çocuk doğuracaksın. Doğururken de acı çekeceksin. Sonunda öleceksin, ölümü tadacaksın”. Törüngey’e de şöyle diyerek cezasını verdi: “Körmös’ün aşını yedin. Benim sözümü dinlemedin, Körmös Erlik’in sözüne uydun. Onun adamları onun dünyasında yaşar, karanlıklar dünyasında bulunur. Benim ışığımdan yoksun kalır. Körmös bana düşman oldu; sen de ona düşman olacaksın. Benim sözümü dinleseydin, benim gibi olacaktın. Dinlemediğin için dokuz oğlun, dokuz da kızın olacak. Bundan sonra ben, insan yaratmayacağım. Artık, insanlar senden türeyecek.”
    Tanrı, Erlik’e de kızdı. “Benim adamlarımı niçin aldattın?” diye sordu öfkeyle. Erlik “Ben istedim, sen vermedin” dedi, “Ben de senden çaldım. Artık, hep çalacağım. Atla kaçarlar ise düşürüp çalacağım. içip içip esrirler (sarhoş olurlar) ise birbirlerine düşürüp döğüştüreceğim. Suya girseler, ağaçlara çıksalar bile yine çalacağım”. Tanrı da, “Öyleyse; dokuz kat yerin altında ayı, güneşi olmayan karanlık bir dünya vardır. Seni oraya atıyorum” diyerek Erlik’i cezalandırdı. Her şey bitince, bütün insanlara birden şöyle dedi: “Bundan sonra kendi yemeğinizi kendiniz kazanacak, gücünüzle elde edeceksiniz; benim yemeğimden yemek yok. Artık, yüz yüze gelip sizinle konuşmayacağım. Bundan sonra size May-Tere’yi göndereceğim”.
    May-Tere, insanlara birçok şey öğretti. Arabayı da May-Tere yaptı. Ot köklerini, yenilebilecek otları insanlara öğretti. Erlik, May-Tere’ye yalvardı: “Ey Gök Oğul, bana yardım et. Tanrı’dan izin dile. Yanına çıkmak istediğimi söyle. Yardım et bana”. May-Tere, Erlik’in dileğini Tanrı’ya iletti. Tanrı aldırış etmedi. May-Tere, altmış yıl yalvardı. Sonunda Tanrı, Erlik’e haber gönderdi: “Düşmanlıktan vazgeçersen, insanlara kötülük etmezsen sana izin veririm, yanıma gelirsin!” Erlik, söz verdi. Tanrı’nın katına çıktı. Baş eğdi. “Beni kutsa. Bana izin ver, ben de kendime gökler yapayım” diye yalvardı. Tanrı, izin verdi. Erlik, kendisi için gökler yaptı. Adamlarını topladı, yaptığı göklere yerleştirdi; kendisi de başlarına geçti. Çok kalabalık oldular. Tanrı’nın en sevgili kullarından olan Mangdaşire, bu duruma çok üzüldü. Üzüntü içinde düşündü: “Bizim öz kişilerimiz yeryüzünde sıkıntı çekip yoruluyor. Erlik’in adamları ise, göklerde keyfedip duruyor.” Mangdaşire, bu üzüntü içinde Erlik’e savaş açtı. Erlik, daha güçlü çıktı. Ateş ile vurup Mangdaşire’yi kaçırdı. Mangdaşire, Tanrı’nın katına çıktı. Tanrı, “Nereden geliyorsun?” dedi. Mangdaşire, “Erlik’in adamlarının gökte oturması, bizim adamlarımızın ise yeryüzünde binbir güçlük içinde yaşamaları ağırıma gitti. Erlik’in yandaşlarını yere indirmek, göklerini başına yıkmak için Erlik’le savaştım. Gücüm yetmedi, o beni kaçırdı” diye yanıt verdi. Tanrı, üzülmemesini söyledi. “Erlik’e benden başka kimsenin gücü yetmez” dedi, “Erlik’in gücü senden çoktur. Ama gün gelecek, senin gücün Erlik’in gücünden üstün olacak”. Mangdaşire’nin yüreği serinledi, rahat rahat uyudu.

    https://tr.wikipedia.org/wiki/Erlik
    ···
  • 0
    neden camilerin minaresi var
    ezan seninin engellere çarpıp gücünü kaybetmemesi, bütün şehre ulaşması için
    ···
  • +1
    allah ı kim yarattı argüman değildir
    argümandır aslında tanrıyı ilk neden olarak kabul tanımlıyorlar ancak hiç bir zaman, hiç bir şekilde nedensiz neden olamaz ve bu sonsuza kadar gider
    ···
  • 0
    kadinlarin gercek yuzu
    Beyler dediğiniz olay bununla alakalı isterseniz araştırın ---> Female Hypergamy
    ···
  • +1
    yunan mitolojisinden
    biladerim bunun sebebi yunan mitolojisinin etrüsk-sümer mitolojisi karışımı olması
    ···
  • 0
    yunan mitolojisinden
    adam tüccar amk çölün dışına çıkmamıştı diyor xd
    ···
  • +1 -1
    sözlükteki ateistlerin çarpıtmaları
    peki neden sasani imparatorluğunun simgesiydi de islamın simgesi oldu sonradan? neden camilerin en tepesine koyuldu? hayır yani sasani imparatorluğu nereden buldu sanıyorsun gökten mi indi? peki "ya sin" in tercümesini sen yap bakalım anlamı neymiş - haşa bizim onu anlamaya aklımız yetmez di mi amk-. Kardeşim dikilitaş farklı bir olay o arabistandaki farklı bir olay ona bakarsan orhun kitabeleri de dikilitaş
    ···
  • 0
    semavi dinlerin sümer mitolojisi olduğu gerçeği
    kardeşim aynı şeyleri anlatması oradan aldığım anldıbına gelmiyor. bir de utanmadan copy paste yapmış diyorsun link de atmışsın bak neresi copy paste hani
    ···
  • +1
    semavi dinlerin sümer mitolojisi olduğu gerçeği
    peki neden sasani imparatorluğunun simgesiydi de islamın simgesi oldu sonradan? neden camilerin en tepesine koyuldu? hayır yani sasani imparatorluğu nereden buldu sanıyorsun gökten mi indi? peki "ya sin" in tercümesini sen yap bakalım anlamı neymiş - haşa bizim onu anlamaya aklımız yetmez di mi amk-. Kardeşim dikilitaş farklı bir olay o arabistandaki farklı bir olay ona bakarsan orhun kitabeleri de dikilitaş
    ···
  • 0
    semavi dinlerin sümer mitolojisi olduğu gerçeği
    zütünden uydurma amın evladı kendim yazdım hepsini link getir göster
    ···