0
Franz Kafka (3 Temmuz 1883’de Prag’da doğdu; 3 Haziran 1924’de Kierling’de öldü) Yahudi bir tüccar aileden gelen, Almancaya da hâkim olan bir yazardı. Kafka’nın en önemli eserlerini, üç romanının (Dava, Şato ve Kayıp) yanı sıra; ortaya koyduğu birçok hikâyeleri oluşturuyor.
Kafka’nın eserlerinin büyük bölümü ancak Kafka’nın ölümünden sonra meslektaşı ve yakın arkadaşı Max Brod tarafından yayımlandı ve bu eserler 20. yüzyılda dünya edebiyatında kalıcı bir etki bıraktı.
Hayatı
Franz Kafka’nın babası Hermann Kafka (1852–1931) ve annesi Julie Kafka (1856–1934) Yahudi soylu bir aileden gelmektedir. Hermann Kafka henüz çocukken, tüccar olan babasının mallarını çevredeki köylere dağıttı. Bunun neticesinde finansal olarak sıkıntıya düşerek seyahat temsilcisi olarak çalıştı ve daha sonraları ise Prag’da kendi bujiteri dükkânını açtı. Julie Kafka varlıklı bir ailenin çocuğuydu, kocasına göre daha eğitimli biriydi ve günlük bazen on iki saate kadar çalıştığı, ayaklarına kocasının işinde önemli ölçüde söz sahibiydi.
Henüz küçük yaşlarda ölen Georg ve Heinrich adında iki erkek kardeşin yanı sıra, Kafka’nın üç kız kardeşi vardı. Kız kardeşleri daha sonra sürgüne gönderildi ve muhtemelen izlerinin kaybolduğu toplama kamplarında ya da gettolarda hayatlarını kaybettiler. Bunlar, Gabrielle, Elli diye çağırılan kız kardeşi (1889–1941?), Valerie, Valli diye çağırılan (1890–1942?) ve Ottilie, „Ottla“ Kafka (1892–1943?), en küçük kardeş.
Kafka, Prag halkının yüzde onluk bir bölümünü oluşturan ve ana dilleri Almanca olan kesimin içindeydi. Ayrıca Kafka anne ve babası gibi Çekçe’ye de son derece hâkimdi.
Kafka’nın edebiyatı büyük ölçüde babasıyla olan ilişkileriyle şekillenirken, annesi daha geri planda kalmışsa da; Kafka’nın figürlerinde annesinin birçok akrabasının yer aldığı görülür.
Çocukluğu, gençliği, eğitimi ve mesleki yaşamı [değiştir]
Lise eğitimini 1901 yılında başarıyla tamamladıktan sonra Kafka, annesi ve babası tarafından Norderney ve Helgoland’a birer seyahatle ödüllendirildi. Kafka daha sonraları da despot babasının isteği gibi bir yaşam sürdürdü. Bu onun kaderiydi ve bu kader onun birçok eserine de yansıdı. Kendi kararlarını verebildiği bir yaşamdan sonra, dışarıya olan yönelimi „Dönüşüm“ eserinde olduğu gibi diğer eserlerine de açıkça yansımıştır.
Franz Kafka 1901’den 1906’ya kadar Prag’daki Karl-Ferdinand Üniversitesinde öğrenim gördü; oradan mezun olduktan sonra kimya ile ilgilendi, fakat kısa bir süre sonra hukuk alanında ilerlemeye karar verdi. Daha sonra bir yarıyıl Alman filolojisi ve sanat tarihiyle ilgilendi, bu arada Münih’teki hukuk eğitimine de devam etti. Beş yıllık hukuk eğitiminden sonra Albert Weber’in yanında ücretsiz hukuk stajı yapma şansını buldu ve ceza hukuku alanında ilerleme kararı aldı.
Franz Kafka 1907’de o dönemde çok ünlü olan “Assicurazioni Generali” adlı italyan bir sigorta şirketinde çalışmaya başladı. Franz Kafka’nın Prag’da edebiyat çevresine girmesini sağlayacak olan Max Brod ile bu yıllarda dostluk kurmaya başlamıştır Kafka. Zaten eserlerini de yakılmak üzere bırakacağı kişi de Max Brod’dan başkası değildir.
Bu dönemde Franz Kafka, aynı zamanda Felix Qeltsch, Oskar Baum, Gustav Janouch ve Franz Werfel gibi önemli edebiyatçılar ile tanıştı. 1908 -1912 yılları arasında siyasal ve toplumsal olaylara ilgi duymaya başlamıştı hatta önemli Çek siyaset adamlarının toplantılarına katılmaya başlamıştı. Yahudilikle ilgilenip ibranice öğrenmeye de bu dönemde yöneldi. Max Brod ile Riva, Paris, Weimar ve italya’ ya geziler yaptı.
Nesil çatışması, baba-oğul ilişkileri [değiştir]
Kafka kötü bir çocukluk dönemi geçirdi, özellikle de babasıyla hiç anlaşamadı; babasının Kafka’nın üzerinde sürekli bir baskısı söz konusuydu, bu durum çocukluk yıllarından öğrenim hayatına kadar devam etti.
Kafka’nın annesi ise babasının değer yargılarını ve düşüncelerini kabullenmişti, zaten bu yargıları değiştirebilecek güce de sahip değildi. Kafka gençken, babasından kesinlikle korkmuyordu, fakat babasına her zaman mesafeli yaklaşıyordu ve ona karşı içinde nefretten başka bir duygu beslemiyordu.
Kafka’nın birçok eserinde baba, ailenin reisi, her şeye gücü yeten ve baskıcı biri olarak tasvir edilmiştir; tıpkı “Dönüşüm” eserinde olduğu gibi. Bu eserde Gregor (hikâyenin kahramanı aynı zamanda hikâyedeki oğul) bir böcektir ve işe yaramayan biridir, hikâye Gregor’un ölümüyle ailenin rahat bir nefes aldığı konu edinilmiştir. Babasının karşı konulmaz gücünün Kafka’nın üzerinde yarattığı baskı, Kafka’nın en önemli hikâyelerinden biri olan “Hüküm” ü (Yargı) yazmasına sebep olmuştur.
Kafka,“Baba’ya Mektup” eserindeki mektupları ne babasına göndermek ne de yayımlatmak istemiştir; bu mektupları sadece babasının üzerinde her zaman baskısı olduğunu göstermek için yazmıştır. Muhtemelen babasının Kafka’nın üzerinde yarattığı baskı onun kendi kendini eleştirmesine sebep olmuştur ve Kafka kendinden nefret eden biri haline gelmiştir. Şüphesiz bu derin özeleştirinin Kafka’nın yaşdıbına ve eserlerine yansımıştır.