natalie portman

yolla panpa

Bence sorun daha ziyade kişilikle alakalı. Bazı insanlar (buna ben de dahilim) hiç bir şeyden mutlu olmuyor. Bi şeyleri elde edince mutlu olacağını zannediyorsun ama hedeflediğin şeylere eriştikçe artık bi ehemmiyeti kalmıyor. Herşey yolunda bile gitse, hep bişeylerin ekgibliğini hissediyorsun. Tatminsizlik had safhada. çözüm bulursan bana da haber ver.

yav bu efes kaç para şimdi

Milwaukee's best ıce. %5.9 alkol oranı var. kırmızı tuborga benziyor tadı.

ben varım

Arayış

@880 eyvallah. Gerekçeden anlaşılıyo zaten.

61 anayasası sorusunun cevabı cevaplandı mı bilmiyorum ama "direnme hakkı" olabilir gibi geldi bana.

Küpeyi bilmem ama baileys'le çok karı gibtim.

Harçların kaldırılmasını bi matah zanneden mallar. Devlet oradan kaybettiği geliri nerden toplayacak sanıyorsunuz. ÖTV'yi KDV'yi dayıyacaklar. Gene bizim cebimizden çıkacak o para. Eskiden hiç olmazsa eğitimden faydalanan ödüyordu. Şimdi bizler gibindirik üniversitelerde okuyan bi sürü andavalın harç parasını vergi olarak devlete ödüycez.

Cemaatcilerin bu tür oyunlara girmesini islam dinine bağlamamak lazım. Olay bunların islamı anlama biçiminde yatıyor. Bunlar kendilerinin bi yerlere gelmeleri için yaptıkları sahtekarlıkları mübah sayıyorlar. Çeşitli kilit kademelerde kadrolaşmayı hedeflerinin bir parçası olarak gördüklerinden (belki de islama hizmet ettiklerini/edeceklerini düşünüyorlar) bunun günah olmadığını hedefe ulaşmak için gerekli olduğunu düşünüyor olabilirler. Eminim pek çok insanın hakkını yediklerini onlar da biliyor ama misyonlarına ulaşmak için bunun gerekli olduğunu düşünerek kendilerini kandırıyorlar. O kadar insanın hakkını nasıl ödeyeceklerini düşünseler daha iyi ederler.

Şimdi sana bi kaç sorum olacak. Fabrikalara el koyarken bunun ederini iş sahiplerine ödeyecek misin? Hangi kaynakla? Ödemeyeceksen zaten el koyamazsın da anında indirirler. Diyelim el koydun. O fabrikaları kim yönetecek? Senin atadığın adamlar mı? Adamların dürüstlüğüne nasıl güveneceksin? Devlet fabrika ve bankalara el koyarsa bütün çalışanlar devlet memuru olur. Hiçbirini özel sektördeki kadar verimli çalıştıramazsın çoğu yan gelip yatar.
ithalata kısıtlama getirirsen dünyanın diğer ülkelerinde ucuza üretilen şeyleri satın alma şansın kaybolur. Bu da refah kaybı demektir. (O ülkelerde ucuza üretilen malları kendi ülkende daha pahalıya üretmek zorunda kalırsın). ithalata sınırlama getirirsen diğer ülkeler de senin ihracatına sınırlama getirir. Diğer ülkelere hiç bişey satamazsın. Üstelik ithal girdi satın almadan pek çok şeyi üretemezsin.
Her ile açtığın 10 fabrikada ne üreteceksin? Faize getirdiğin limit nedeniyle millet tasarrufunu başka ülkelere kaydırırsa, nasıl yatırım yapacaksın. (insanlar gelirinin bir kısmını tüketir, bir kısmını tasarruf eder, tüketilmeyen kısım yatırımların finansmanında kullanılır. Faize sınır getirdiğinde enflasyon karşısında parasının değerini yitirmek istemeyen insanlar gelirinin ya daha büyük kısmını tüketir ya da başka ülkelere transfer eder.)
iran ve Rusya ile gümrük birliği anlaşması yapma fikri sadece sanayi ürünü ithalatı fikriyle çelişiyor. Gümrük birliği her türlü malın gümrük vergisi ödenmeden taraf ülkelerce satılması demektir. ihracatının büyük kısmını Euro bölgesine yaparken dış ticaretin yönünü bu kadar radikal biçimde değiştirince ne etkileri olur düşündün mü?
Masak terörle ilgili şirketleri nasıl tespit edecek? Millet rekabet ettiği firmaları bunlar terör bağlantılı diye ihbar ederse ne yapacaksın? Zaten bütün fabrikalara el koyacam diyorsun. Tüm şirketlere el koy da terör bağlantısı olsun olmasın hepsi devletin olsun bari.
Kendi vatandaşına iş bulamazken Türkmenlere çalışma izni verince millet nasıl tepki gösterecek?
Doğu illerinde yeni iş imkanı nasıl sağlayacaksın? Devlet şimdiye kadar doğu illerine o kadar teşvik, sübvansiyon verdi de ne oldu? Kimse gidip oraya yatırım yapmıyor (Altyapı yetersiz, güvenlik sorunu var, yetişmiş iş gücü yok, Avrupa pazarlarına ve yurtiçi pazarlara uzak... )Herkesin okul, barınma ve sağlık masrafını neyle finanse edeceksin. Minimum 1,200 TL'yi nasıl ödeyeceksin. Vergiyle finanse edecem diyorsan zaten fabrikalara el koydun. Fabrikaları da özel sektör kadar karlı yönetemeyeceğine göre aslında toplam gelirde de azalma olacak.

Tarım ve hayvancılık desteği ile üslerin kapanmasına bir diyeceğim yok.

Amerika'da bahşiş garsonların en önemli gelir kaynağıdır. En az beklenen bahşiş %15'tir. Akşam yemeğine gittiyseniz daha fazla bahşiş beklenir. Bi de çoğu yerde içeçeğe (kola-gazoz vs.) bi defa para ödersin, istediğin kadar içebilirsin.

Sene 2006'da gitmiştim. Denizi muhteşem. Kafayı dinlemek için birebir. Tamamen huzur dolu bir yer. Yalnız bir iki gün takıldıktan sonra sıkılabilirsin.

Arabayla gidebiliyorsan daha iyi. Sıkılınca Olimpos yakında oraya geçersin. Kemer de çok uzak değil. Geceleri takılmak için falan iyi olur. Yakında Faselis diye bi yer var. Milli park. Oraya da gidebilirsin fena değil. O zamanlar giriş paralıydı.

Kalacak yer konusunda bilgim yok.

Bir generalin halka seslenmesi ingiltere'nin demokratik gelenekleriyle pek uyumlu değil gibi. Bu da diğer bi mantık hatası olabilir.

Ahmet 7, Mehmet 1

Fazla yazmadığımdan göze batmıyorum ondan olsa gerek. (3 ay önceki entry'e cevaben)

şimdi sin 2x = 2sinx. cosx olduğuna göre sorunun cevabı (sin30)/2= 1/4 olmalı liseden kalma bilgilere göre

@29, bildiğim kadarıyla Danıştay bireysel emeklilik sisteminden çıkılması nedeniyle ödenen paralar üzerinden yapılan gelir vergisi tevkifatlarına karşı dava açanlara bu tevkifatların geri ödenmesine karar verdi. işin puştluğu, senin sadece elde ettiğin geliri değil, anaparanı da vergilendiriyor sistem. Ha tabi ödediğin primleri (anapara) belli bi tutara kadar gelir vergisi matrahından düşmene de izin veriyor orası ayrı.

ben de basının özgür olmadığını düşünüyorum. yalnız bu tek taraflı değil. kimi gazete, televizyon iktidarın yaptıklarını sorgulamadan överken kimi basın da sorgulamadan bunları yeriyor. gerçek habercilik diye birşey yok. her basın kuruluşu kendi ideolojisine göre olayları yorumluyor. Özelleştirme mi yapıldı. bi gazete diyor ki ülke peş keş çekiliyor. kimse olayın ekonomik yönüne bakıp da bu özelleştirme şu yönlerden milli menfaatlere uyuyor/uymuyor demiyor. bi operasyon oluyor, daha suç sabit olmadan bazı basın organları adamları yargılıyor. diğer taraf da eldeki delillere hiç değinmeden yapılanı zulüm olarak değerlendiriyor. doğru düzgün analiz yapıp da şunun şurası yanlış, şurası doğru diyen kimse yok. her şey ya siyah ya beyaz bunlar için. uğur mumcu gibi derinlemesine araştırma yapıp olayları analiz eden gazeteci pek yok şu aralar.

böyle mallar çok. özellikle amerikan firmalarında çalışan üretim müdürü, muhasebecisi, yöneticisi falan çok kullanır bu tür kelimeleri. dıbına çaktığım check eder, assign eder, dosya demez file der. bi de bu şekilde konuşunca bi tak olduğunu zanneder.

piyasada en çok rağbet gören kitap Erdal Ünsal'ınkiydi bi kaç sene önce. Şimdi hangisi revaçta bilmiyorum ama erdal'ın kitabı iyidir.

nottan çalışırsan bi tak anlamazsın. sınavda da gib gibi kalırsın. tavsiyem adam gibi bi kitap al, içindeki şekilleri bi deftere çizerek çalış.

sizin vicdanınızı gibiyim. adamlar kilometrelerce yolu ölmemek sırf yiyecek bulmak için ebesinin amı kadar yolu gidiyo. siz dıbınakoyum ilhan irem'den bahsediyonuz. Işık sizinle olsun muallakler.