sene 2010 lisedeyiz murat diye bi bin teneffüste tahtaya ccc inci giber ccc yazdı nöbetçi hoca geldi yazıyı görür görmez burda siyaset yapamazsınız lan deyip tekme tokat girişti bize disipline gittik müdür ülkücü mü kesildiniz lan bu yaşta dedi murat da inci sözlük falan bişeyler saçmalıyor. ne diyor bu amk diyorum içimden o akşam eve gidip korka korka araştırdım burayı keşfettim.

o zamanlar yazar alımı kapalıydı lise sonda aklıma geldi gireyim dedim şansıma yazar alımları açılmıştı yemişinci nesillere selam olsun

vay amk.. bu başlığa zamanında o kadar bağlıydım ki neredeyse tüm hayatım bu başlıktı. çünkü buraya başlamadan önce kızın biri 2 3 ay benimle sevişip 1,5 yıllık sevgilisiyle barışınca beni bırakmıştı. duygusal boşluğa düşmüştüm çünkü kıza aşık olmuştum. böyle yapması bana kendimi huur gibi hissettirmişti. durum böyle olunca iyice içime kapanmış her gün 31 çeken asosyal yıkık bi bine dönüşmüştüm.

incide dolaşırken mucx in bu başlıktan bir önceki başlığına denk gelmiştim. (bkz: bilinçaltı ele geçirme ve manipüle sanatı) buraya da güzel şeyler yazdı. sonra bgçşk başlığından devam edeceğini söyledi. tcma'dan sonra özgüvenimi benliğimi geri getiren adamdı. tcma'ya da 2 senelik ilişkimi bitirdikten sonra rastlamıştım. bu platform benim için büyük şans olmuştur gençliğimde.

mucx sizlere uç insan olmayı öğretiyordu arkadaşlar. sizi hayata bir bordo bereli gibi hazırlıyordu. gerçek bir ERKEK olmanız için bilinç altınıza bu tohumları ekmeye çalışıyordu. çektiğiniz acılar bir gün size güç olarak geri dönecektir. bu yüzden size spor yapmayı önerirdi. saha görevleri verirdi. sosyal fobilerinizi yenin gidin gerekirse saçmalayın derdi. onu dinledim. sahada edindiğim en büyük tecrübe, tanımadığım insanlarla hızlı bir şekilde kontak kurup onlarla sohbet edebilmek, onları güldürebilmek ve sanki bir tanıdığıyla konuşuyormuş gibi izlenim verebilmek oldu. burdan da tehbestalpha diye bi bine birebir yardım ediyordum. kızla öpüşürken fotoğraf falan atıyordu bana bin. hey gidi günler..

başlıktan sonra farkındalığım ve kadınlarla daha doğrusu insanlarla olan iletişimimdeki KALiTE arttı. başlıktaki çoğu adam mucx yazmayı bırakınca eski hayatlarına geri döndü bundan eminim. veya 1-2 tane kızla seviştiler her şeyi başardıklarını zannettiler. burda olay süreci devam ettirebilmekti. mucx sizi sadece ayağa kaldırdı. yürümek ilerlemek size kalmış bir şeydi ama çoğunuz 1 2 adım attıktan sonra destekçiniz olmayınca kendinizi saldınız.

tekrardan toparlanmanız dileğiyle,

ben kaldım kardeş, ben kaldım...

duyduğum, gözlemledigim ve bizzat yaşadıgım en doğru sözlerden biri. burda yontmaktan kasıt kızın senin karakterini, yapını, davranışlarını kendi istedigi kalıba sokmaya çalışması. buna ne kadar izin vermezsen kızın gözünde o kadar çekici bir imaj çizersin. izin verirsen de kız seni yontmaya başlar ve bir süre sonra zütüne tekmeyi koyar sap gibi kalırsın.

burda mesele kızı seni yontmasına teşvik edebilmekte. ipleri en iyi bu şekilde elinde tutarsın

" Dediğim gibi John, tutkuların bir şekilde başkalarının yaşdıbını iyileştirir veya onlara da hizmet eder. Victor Frankl şu sözleriyle bunu benim yapabileceğimden daha zarif bir biçimde anlatmış:

'Mutluluk gibi, başarı da kovalanamaz. O bir sonuç olmalıdır. Üstelik bu yalnızca birinin kendini büyük bir amaca adamasının planlanmamış yan etkisi olarak ortaya çıkar.'

Bir kez yaşama amacını ne olduğunu bulduğunda, dünyan canlanacak. Her sabah sınırsız bir enerji ve heves kaynağıyla uyanacaksın. Tüm düşüncelerin belirli amacına odaklanacak. Boşa vakit harcamayacaksın. Böylelikle değerli zihinsel gücün değersiz düşüncelere harcanmayacak. Kaygı alışkanlığını otomatik olarak silecek, çok daha verimli ve üretken olacaksın. ilginçtir ki görevini gerçekleştirmen için sana bir kılavuzluk ediyormuşçasına, bir iç dengeye kavuştuğunu da derinden hissedeceksin. Bu muhteşem bir his. Bunu seviyorum " dedi Julian neşeyle. "

Ferrarisini Satan Bilge

“Genellikle oynanan rolleri görmeniz kendi oynadığınız rolü tanımanızda size yardımcı olacaktır :

Para harcadığım zaman kendimi daha zengin hissediyorum.
Değersizim ya da değersiz değilim
Sevimsizim ya da cana yakınım
Yeterince iyi değilim ya da ondan daha iyiyim
Sakarım ya da sakar değilim
Çok kısayım veya çok uzunum
Aptalım ya da akıllıyım
Hiçbir zaman hedef koymazsam asla hayal kırıklığına uğramam
Asla ve asla yeterince olmayacak

Rolünüzün ironisi zaten yeterince iyi, yeterince zeki ve yeterince sevimli olmanızdır. Ama siz bunu kanıtlamaya gerek olduğu düşüncesinden vazgeçene kadar, hayatı asla o şekilde deneyimlemeyeceksiniz.

Bunu bir dakikalığına düşünün. Kanıtlayacak bir şeyiniz olmasaydı hayatınız ne kadar da harika olurdu? Peki ya yaratım gücünüz su zütürmez bir şekilde kanıtlanmış olsaydı, hayatınızı kendinizden emin bir şekilde yaşasaydınız ve diğerlerine de bu frekansa ulaşmaları için yardım etseydiniz ne olurdu? Bence gerçekten fark yaratırdınız.

Coşkunuz, neşeniz ve mutluluğunuz, kendisini sizin aracılığınızla, siz olarak ifade eden Tanrı’nın ta kendisidir.

Ve hayat da bundan daha iyi bir şekilde yaşanamaz. “

Bu videoyu buraya bırakıyorum. Özellikle aranızda üniversite için tercih yapacak olan ya da yeni mezun olmuş kişiler varsa kesinlikle izlesin. Anne babanıza da izletebilirsiniz. Uzun deyip kapatmayın kesinlikle. Ben bile bu saatte vakit ayırıp izledim. Hayatımdaki en faydalı 58 dakika 18 saniyeydi diyebilirim. Keşke bu videoyla üniversiteyi bitirmeden önce karşılaşsaydım..

https://www.youtube.com/watch?v=P3uKTT2RwAQ

i am here

şu entryi her okuduğumda kahkahalara boğulurdum ama bu sefer hevesim kursağımda kaldı birader muhtemelen bir daha da gülemem allah rahmet eylesin

“ Hiçbir koşula bağlı olmaksızın neşeli ve mutlu olmayı seçebileceğinizi biliyor muydunuz? Yapabilirsiniz, ama yapmıyorsunuz ve muhtemelen de yapmayacaksınız. Peki neden? Çünkü belki de oynadığınız rol hayatınızı yönetiyordur. Ve belki de oynadığınız rolün aslında yalnızca bir rol olduğunu ve onu oynamayı bırakabileceğinize inanmıyorsunuzdur.

Yaşdıbınızın çoğunda coşkulu, neşeli ve mutlu olsaydınız hayatınız ne kadar harika olurdu? Bu sorunun cevabını bir düşünün ve neden böyle bir alanda olmadığınızı kendinize sorun.

Hayatınız boyunca mutluluğu kovalayıp durdunuz. Siz bir şeyleri kanıtlamaya çalıştıkça da, mutluluğu kovalamaya devam edeceksiniz. Coşku, neşe ve mutluluk yalnızca birer varoluş seçimidir. Sürekli coşkulu, neşeli ve mutlu hissetseydiniz hayatınız ne kadar harika olurdu?

Oynamakta olduğunuz rolü açığa çıkarmak için, kendinize neyi kanıtlamaya çalıştığınızı sorun. “

Darel Rutherford - Evren Daima Evet Der

şu sıralar aynı dertten muzdaribim.. kız, yemek molamda nerde yediğimi öğrenmek için takip ettiriyormuş beni dıbına koyayım o derece sarmış. gece iş çıkışımda beni durağa bırakmıştı bir keresinde (über aktif ilgili). Tam otobüs geldi , pek pas vermiyorum buna, öpücük kondurup (flörtü başlatıp) ayrılcam yanından planım bu. Yaklaştım. O da ne? Kendini geri çekti. Noldu der gibi salladım kafamı, “teklif etmedin bir şey demedin teklif etmeden olmaz” dedi. Ufak çaplı bi şok yaşadım.

“Egonu başka kişilerle tatmin et, aradığın kişi ben değilim” deyip otobüse bindim. 15 gün civarı giblemedim bunu. Arada bir karşılaşıyorduk. Şu sıralar daha sık çıkıyor karşıma. Geçen gün elimdeki sigarayı aldı, paketten vereyim diyorum, izmaritine dudaklarım değmiş o yüzden benimkini içmek istiyormuş..

Hele diyorum yarraam, bi bitmedin..

Ha bu arada;

https://www.youtube.com/watch?v=sb4IHOQUzEc

bu başlığı okumasını öneririm..

"Tek takılın, ama asla yalnız kalmayın."

Etrafınızda "alo kanka gel şurda kahve içelim" deyince "tamam kanka x dakikaya çıkıyorum" diyebilen, aranızda paranın lafının olmadığı, yeri geldiginde birbirinizi koruyup kollayacagınız, yeri geldiginde enseye tokat züte şaplak olabileceginiz, buna rağmen aranızdaki saygıda eksilme yaşamayacagınız, aranızdaki mesafe ne kadar olursa olsun buluştuğunuzda eski samimiyetinizden ödün vermeyeceğiniz, sizi olduğunuz gibi kabullenip seven arkadaşınız, arkadaşlarınız olsun.

Ancak,

O arkadaşlarınıza bel bağlamayın. Normalde böyle bir şey yapmam ama o yaptı diye ben de yapıcam, normalde o ortamdakilerle pek samimi olmam ama o anlaşıyor diye ben de gideyim takılmaya çalışayım gibisinden hareket ederseniz, dev sıçarsınız. işte o zaman “kedinin kuyruğundan” bir farkınız kalmaz..

Örneğin, taze bir sınıf ya da iş ortamındasınız.. O arkadaşınızla çok iyi bir ikilisiniz, çoğu kişiyle aranız iyi, çoğu kızla iyi anlaşıyorsunuz, muhabbet espriler gırgır şamata arşa çıkmış vaziyette. Her şey mükemmel. Fakat bir gün, arkadaşınızın bir işi çıkıyor ve o gün iş yerine ya da okula gelemiyor. Eğer kendinizde bir ekgiblik hissediyorsanız, enerjiniz moraliniz dünkü gibi zinde değilse, arkadaşınız olmadan kızlarla muhabbetin sarmadığını, belli bir noktadan sonra tıkandığınızı fark ediyorsanız, yolunda gitmeyen bir takım şeyler var demektir..

Demem o ki, kendi sınırlarınız ve kendi planlarınız, istekleriniz olsun. Kendinize de vakit ayırın ve en önemlisi de solo takılmayı bilin.. O arkadaşınızla ilişkinizi kesin demiyorum, ancak tek kaldığınızda ortamı domine etmeyi ve kendiniz gibi davranmasını öğrenin. Aradaki ince çizgiyi iyi ayarlayın. Yoksa insanların gözündeki reytinginiz bir anda düşer ve arka planda kalırsınız.

Unutmayın,

Hayat sizin oyun parkınız ve içindeki insanlar oyuncaklarınız. Onlarla dilediğiniz gibi oynayın. Arkadaşınız salıncağa binerken siz kaydıraktan kayabilirsiniz. O salıncağa bindi diye ben de bincem diye bir şart yok. Burada önemli olan birlikte hareket etmeniz değil, ikinizin de eğleniyor olması..

https://yadi.sk/d/6Kqp7Nz...y%20Delusion%20Kitapları

1 aydır yoktum başlık kız meselesi altincisine taşınmış ahahahaha her yer pembiş pembiş lan ben buna gülerim işte.. ironi dedikleri bu mu oluyordu :d?? eğer buysa bu ironiyi yaratanın beyin nöronlarına cima edeyim lan taşşak mı geçiyorsun bizimle? biz burda ne anlatıyoruz senin şu yaptığına bak.

şu başlığı takip edenlerden biri olsaydın, kendini geliştirmek adına birşeyler kapmaya çalışmak yerine"ya qamqyler bi kız var hiç yüs vermiyo ama qötü çoq qüsel taqtiq werin de siqeq xD" tarzında ahmakça entryler girerdin şüphesiz. beyin neye esirse göz onu görürmüş derler ya, sendeki de o işte..

Aşk nedir?
Baştan savma bir tanım yapacak olursak, aşk dediğimiz kavram herhangi bir karşı cinse karşı hissedilen tutku ve sevgi duygularının bütünüdür diyebiliriz.
Gerçekçi konuşmaya başlayacak olursak aşk, temelinde sex kavrdıbını bulundurur. Yani göründüğü kadar masum bir duygu değildir aslında. insanın karşısındaki kişiye karşı şehvet duygusunu içten içe tetikler.
"Aşk yoktur, libido vardır" diyen Freud Reyiz de bize bu konuda arka çıkıyor. (Libido : doğuştan olan ve biyolojik olarak belirlenen cinsel zevk dürtüsü). Aşkın temelinde bu gerçekler yatar ancak günümüzde bu kavram, özünden o kadar saptırılmıştır ki, insanlar aşkı "sevda" "özlem" gibi kavramlarla özdeşleştirerek durumu daha çok arabesk noktalara taşımışlardır. Bu durumun insanları hayatlarından vazgeçebilme cesaretine getirmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu cesaretten çok manipüle edilmedir bir nevi. Toplumsal baskı, diziler, dayatmalar bu manipülenin başını çekmektedir ve günümüz insanlarının büyük bir kısmı bu manipülelerden oluşan labirent içinde çıkış yolunu aramaya çalışmaktadır.
“Bir kadın sana “seni seviyorum” diyorsa, bilinçaltından “beni gib” mesajını veriyordur” -Mucxjzzz

Hangi hormonlar salgılanır?
Başlıcaları;
Nöron : sinir sisteminin temel yapitasidir. Bilgi aktarimini saglar.
Nörotransmitter : nöronlar arasinda iletisimi saglayan kimyasallar
Nöropeptid : beyin sakinlestiren morfin benzeri madde
Dopamin : istek, mutluluk hormonu
Noreprefrinin (noradrenalin) : ani enerji patlamalari vermek icin adrenalin ile strese yanit olarak calisir. Dikkat ve cevreye yanit verme. Kalp atim hizinda ve kaslara giden kan akiminda rol oynar
Serotonin : bir norotransmitter. Sinir hucreleri arasindaki elektrik sinyallerini tasimakla gorevlidir. Bir cesit mutluluk hormonudur insanda canlılık ve zindelik hissi verir. Birden fazla gorevi vardir(ogrenme, uyku, ruh hali vs.)
Oksitosin : Dollenmeyi kolaylastirir, doguma ve emzirmeye yadimcidir. Hamilelik uzerinde etkisi buyuktur. Ekgibliginde kısırlıktan söz edilebilir. Temel gorevi korkuyu ve stresi azaltarak diger insanlarla iliski kurmayi kolaylaştırmaktır.
Vazopressin : erkeğin eşine ne kadar bagli oldugunu belirleyen hormon
Testosteron, östrojen

Ne zaman biter?
Kız adına salgılanan dopamin hormonu bir müddet sonra salgılanmamaya başlar çünkü artık kız için sana ilgi çekici gelen bir şey yoktur yani heyecan yoktur “tutku” yoktur. Yaşayacağın herşeyi yaşamışsındır onunla ve beyin artık onun adına dopamin üretmez başka arayışlara geçer. AGA KIZDAN gibILDIM YA AMQ KENDiME DE SÖYLEMEK iSTEMiYORUM AMA HERŞEYi YAŞADIK BOOLUM Bi HEYECANI KALMADI Ki 5 SENEDiR ÇIKIYORUZ Bi KIZIN ÜZERiNDE SAMBA YAPMADIGIM KALDI KIZ DA NE ZAMAN EVLENCEZ DiYE TUTTURDU OF AGA NABICAM BEN YEA.
Şimdi,
Araştırmalarıma ve ede ettiğim sonuçlara bakacak olursam, bu durumda dopamin azalmaya başladığında serotonin hormonunun yavaş yavaş artış gösterdiğini söyleyebilirim. Sonuçta kız artık eskisi kadar önemli değil ve sen başka şeylerden de zevk almaya başlamışsın? Serotonin artınca, kız adına salgılanan dopamin azalıyor yani ilgin kısmen kızın üzerinden çekilmiş oluyor? ilgin dışarı kaymış durumda ve yeni arayışlara geçmişsin. Kıza karşı artık daha umursamaz ve daha erkeksi oluyorsun. “Olmasan da olur” mesajı veriyosun alttan alttan.
Kızın bu durumu farkettiğini düşünürsek, noluyoruz dıbınakoyim demez mi? “Bu adam daha düne kadar seviyodu beni, noluyoruz şimdi?” Bu sefer de kızın serotonin hormonu dibe vurmaz mı? Haliyle seni düşüneceği için ona salgılattıgın dopaminde ister istemez artış olacak? Yani sana odaklı olacak. Düşünecek. Ben bunu nasıl avcumda tutabilirim? Çeşitli oyunlar oynayarak seni sınar. Bu tripleri de yemezsen tabi ki son çare olarak önüne 250gr et atar. Ulan tabi ya. Mevzu serotonin hormonunu canlı tutmak. işte bu yüzden kendiniz için birşeyler yapın diyor adam bize. Hayatını mükemmelleştir, zevk al. Sonuçta “kızlar mükemmel olan hayatının bir parçası olmak isterler”

Neden aşık oluruz?
Aşkta temelde iki içgüdü hüküm sürer. Erkeklerde soyunu devam ettirebilme iç güdüsü. Kadınlarda ise yavrularına en sağlam genleri aktarabilecek erkekle birlikte olma, onu arzulama iç güdüsü. Aşkın temelini bu içgüdüler oluşturur ve bu içgüdüler yüzünden aşık oluruz aslında.

Aşkın biyokimyası?
(GÖRÜNCE AŞIK OLDUM O GÜZEL GÖZLERiNE)
Yanakların kızarması, kalp atışlarının hızlanması, göz bebeklerinde büyüme ve heyecan şeklinde kendini belli eder. Bu esnada Noradrenalin devreye girer. Adrenalinin etkisi de eklenirse mide krampları, ellerde titreme ve terleme görülebilir (NE KADAN GÜZEL Bi KARISINIZ HAMFENDi). Asıl tutku beynin hipotalamus bölgesinden vücuda salgılanan çeşitli kimyasalların etkisiyle meydana gelir.
(KIZI GÖRDÜK VE iYi KÖTÜ TANIŞTIK)
Öncelikle beyinde karsidaki kisiye karsi DOPAMiN (istek hormonu) artisi olur. Bu da ilgiyi karsidaki kisiye odaklar. Bununla birlikte motivasyon, enerji hali, uykusuzluk, soluk alma hizinda artis, iştah azalmasi (midemde kelebekler uçuşuyor durumu) baş gösterir. Sıkı durun bomba geliyor. Dopamin testesteron artisini da sagliyor. iki taraf icin de cinsel arzunun belirleyicisi olan testosteron dopaminle tetikleniyorsa;
Aşk = dopamini tetikler
Dopamin = testosteronu tetikler
Aşk = testosteronu tetikler. işte bu yüzden aşık oldugun kisiyle yasadigin cinsel deneyimler, digerlerine oranla daha zevkli ve daha akilda kalici olur. Beynine daha derin kazınır.
Dopamin artışı noreprefrinini de tetikliyor. Tanımında görüldüğü üzere bu da uyarıcı bir madde. Bu da devreye girince yine iştahsızlık ve uykuda dengesizlikler başlıyor (NAPIYOSUN ŞUAAN MESELAA, KiM VAAAAR YANINDAA). Dopamin gibi o da cinsel arzuyu tetikleyen baska bir etmendir.
(ÇIKMAYA BAŞLADIK VE ARTIK BEYNiMiZ KIZ HAKKINDA DAHA gib NÖRAL AGLAR ÖRÜYOR)
Yani ufaktan bağlanmaya başlıyoruz. Oksitosin ve vazopresin hormonları burada devreye giriyor. Vazopresin biz erkeklerde bulunan hormon, bizi kıza bağlıyor ve ona karşı daha sadık, daha sevecen ve daha anlayışlı oluyoruz. AŞKIM : ) ARKADAŞ ARADI DA : ) HALISAHAYA ÇAGIRDI : ) GiTMEZSEM AYIP OLUR : ) EGER SEN DE MÜSADE EDERSEN : ) EHUEHUHEBELE HÜBELE LÜTFEN iZiN VER GiDiYiM :’(( Bu hormon artınca testosteronda düşüş oluyormuş. Nasıl düşüş olmasın, erkeğin düştüğü haller içler acısı.. Birbirleriyle ters orantılılar diyebiliriz.
Oksitosin hormonu da daha çok kızlarda salgılanan bağlılık hormonu. Tek eşliliği, sadakati, şefkati temsil ediyor. Tabi normalde eşler arasında bağlanmayı da sağlıyor ancak daha çok anne-bebek arasındaki bağlanmada göz önüne çıkıyor. Bu da testosteronla ters orantılı. Bu hormon tek eşliliği temsil ederken testosteron bildiğimiz gibi çok eşliliği temsil ediyor.
Bu iki hormon, aşkın kimyasını belirleyen en önemli hormonlardır. Bu hormonların vücuttaki yapısı ve miktarı, aşkın şiddetini belirler.
Serotonine değinmeden edemeyeceğim. Bu durumlar gerçekleşirken serotonin hormonunda azalma meydana geliyor. Çünkü sadece ona odaklısın ve geri kalan diğer her şey sana boş gelmeye başlıyor. Ruh halin muhtemelen düşük durumda oluyor. YA AGA KIZIN YANINDAYKEN BÖYLE SANKi ZAMAN DURUYO TAMAM MI HAYATIM DAHA Bi ANLAM KAZANIYO MORQ DAHA Bi MUTLU OLUYOM TMM MI AMA BULUŞMA Bi BiTiYO ESKi DÜŞÜK MODUMA GERi DÖNÜYORUM AMQ BU KIZ BENiM HAYATIMIN ANLAMI YA SANKi. Dönersin tabi dıbına kodugum. Hayatının merkezine onu koymuşsun. Kendine vakit ayırmıyorsun ki. Ne yaptığın şeyden bi anlam çıkartıyosun kendine, ne de bir şey için uğraşıyorsun. Ondan sonra kızla ayrılınca ne oluyor? Hayatının merkezine onu koyduğun için, o gidince bomboş kalıyorsun. işte o zaman tam 1 dalyarağa dönüşüyorsun. Ver elini depresyon. Sonra hayat sana doğru yaklaşıyor ve o kutsal sözcükleri fısıldıyor kulağına;
YAK AGA YAK YAK YAAAAAKK.
()
Toparlayacak olursam, araştırmalarıma göre aşkın biyokimyası hoşlantı, gelişim süreci ve bağlanma olarak 3 ana kısımdan oluşuyor diyebilirim.

Aşk nerde yaşanır?
hipotalamustan salgılanan kimyasallar hipofize mesaj yolluyor. Hipofiz kendi hormonlarını kan dolaşımına salıyor ve cinsel hormonlar tavan yapıyor. Yani olayın yaşandığı yer hipotalamus

insanlara "an"ı yaşadıgını empoze et ki onların gözünde sosyal eglenceli ve pozitif bir izlenim yarat. sosyal medya bu izlenimi yaratman için sadece bir "araç".
mevlana sözleri paylaşarak insanların gözünde eglenceli bir izlenim yaratamazsın
konuyu kavramanda yardımcı olacagını düşünüyorum ;
http://www.incisozluk.com.tr/e/183866147/

sosyal medyayı kullanmandaki amaç insanlara "an"ı yaşadıgını göstermek olmalı. bunun için instagram ve swarmın yeterli olacagını düşünüyorum
swarm önemli

Benden hoslandigini hareketlerinden anliyordum burda sadece dile getirdi ben de giblemedim ertesi gun de hicbirsey olmamis gibi konustum umursamazliktan geldim sonrasi kendiliginden geldi zaten

cevap vermedim ertesi gün yüzyüze konuştum

mucxjzzz reyizden önce
http://imgur.com/a/MTUxk

mucxjzzz reyizden sonra
http://imgur.com/a/xD05h

seni test ediyorlar kanımca. tepkini ölçmek için. ama şöyle bir durum var. bu testi bilinçsizce yapıyorlar. yani ne yaptıklarını ve neden yaptıklarını onlar da bilmiyorlar.
umursamadıgın ya da hafif küstah bir cevap verdigin takdirde seni bir adım öne taşır.
tişikkirlir sipirmin ehe vs gibi büzük bir cevap verdiginde de zütüne esnaf tekmesi vururlar. yine de fazla önemseme

Dünya, ruhu bedene hapsolmuş yetiskinlerin mezarı; ruhu özgür çocuklarin oyun parkidir.

insanların buyuk bir kısmı hergün sevmedigi bir mesleğe soyunuyor veya soyunma yolunda emin adimlarla ilerliyor. Ancak giyindikleri sahte kimligin agirligi altında ezilerek kişiliklerinden ödün vermeye devam ediyorlar. Acı olan ise kendi üzerlerine gecirdikleri kılıf onları her geçen gün boğuyor gitgide mutsuz birine dönüştüklerinin farkında degil bir çoğu..

Unutma,

"Ne olmaya çalıştığın senin yalanın, ne olduğun ise gerçeğindir. Sadece bir aptal, bir yalanı bir gerçeğe tercih eder.."

öyle bir dönüm noktasına gelmiştim ki artık.. karşıma çıkan şu entrynin bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum

Kardeş çok yanlış gelmişsin şimdi sen bu göbekten dön tamam mı 700 800 km hiçbir yere sapmadan dümdüz devam et..

Yani demek istiyorsun ki kızın size kur yapıp yapmadığını, daha genel tabirle "uygun zamanı" ilkel beyniniz zaten anlar ve gerekli hamleyi kendisi gerçekleştirir.Biz ise çoğu zaman "üst beynimiz" yüzünden (önyargı, toplumsal baskı vs) ilkel beynimizi bastırırız ve gidip onun kuruna karşılık veremeyiz.
"O zamanı" hissettiğimizde ilkel beyni bir adım öne taşırsak olumlu sonuçlar elde edeceğiz..