0
@2 hangi birini anlatsam ki? 4 yıl sürdü ilişkimiz, ama sanki birlikte bir ömür yaşamışız gibi hissettirdi bana.
en güzel günüm şu olsa gerek:
ailem tatile gitti bir haftalığına. dedim, bizimkiler yokken sevgilimi evde ağırlayayım. yaktım mangalı, ayıptır söylemesi et tavuk falan pişirdim. etler pişerken sevgilimle çimlerde uzandık, bir top bulup bahçede oynadık ettik, salıncakta sallandık bir süre falan. sonra yemeğimizi yedik güzelce. sonra da koltuğa geçip uzandık, sarıldık birbirimize. saatler geçti, biz öylece sarıldık birbirimize.
gün bitip de evine dönme vakti geldiğinde, sanki onu bir daha göremeyecekmişim gibi, ne bileyim, sanki onu arabayla durağa değil de, öbür dünyaya bırakıp geri dönecekmişim gibi hissettim. bir burukluk, bir üzüntü, bir hep benimle kal, gitme başka yere düşüncesi...
bilmiyorum, okul bu sene çok zor olacak, seninle vakit geçiremem bahanesiyle benden şak diye ayrılan kız o günü hiç düşünmüş müdür ayrıldıktan sonra, ama her gün bir defa benim aklımdan geçiyor hâlâ. böyle parça parça, o güne ait detaylar geliyor aklıma. ne zaman eve gitsem, ne zaman birlikte vakit geçirdiğimiz yerlerde dursam, bir sigara yakıp o güne dönüyorum.
en güzel günüm bile hüzünle dolu. yazımı kışa çevirdin be...