- 0 / 0 / 254 entry
- 0 başlık
- 39.04 incipuan
hayatbenisever birinci nesil normal
-
+3
yaşamaması gerekenlerin yaşıyor olması
mesela siz. şu kalpleri pislikle dolmuş olanlar. sonu yaşamış karşınızdan tek laf edemeyecek halde artık cansız olan birine açtığınız başlıklar. sırf bu yüzden siz ölmelisiniz hem de işkenceyle. inciyi günlük gibi kullandım hep yazdım çıktım, bir iki kendini bilir kişiyle sohbet ettim. gerisini de anlayamadım belki ama cinselliğin tabu olduğu bir toplumda bastırdıklarını yansıtacak bi yer bulmuşlar diye kılıf uydurdum. oysa sizin bi kalbiniz yokmuş ki siz gibten ibaret ağır huur çocuklarıymışsınız. benim gibi birine bile küfrettirmeyi başarabilmiş insan müsvettesiymişsiniz. allah hepinizin belasını versin. -
+1
inci sözlüğün eleştirileri dikkate almaması
ne yazdıklarınız, ne yaptığınız yorumlar umrumda olmadı hiç. ciddiye alınamayacak kadar küçük beyinleriniz vardı çünkü. kim mod kim değil onu bile bilmem. ama şu midesizlik tahammül sınırlarını zorlar. insanlıktan çıkmış, şerefsizliği azmış itlerin burda her istediğini yazması özgürlük değildir. ne zaman kürtler hakkında, politika, ülke düzeni hakkında iki kelime yazsam yazımı çöplükte buldum. onlar benim fikirlerimdi. ya bunlar fikir mi düşünce mi ne? bir iş yapıyosanız hakkını verin. -
0
ölüye bile saygısı olmayan nesil
ahir ömrünü tamamlamış insanın göçüşü bu dünyadan. ardında bıraktığı birçok seveni, onların acıları, kalp ağrıları,bir çocuğun annesini hatırlayamacak kokusunu hiç bilmeyecek olması, bir annenin sıralı ölüm beklerken evladını gömüşü.. ve ardından konuşulan yazılan bir sürü boş söz.
böyle bir göçe bile bin türlü küfür hakaret yazabilecek kadar hayvan olabiliyorsa insan denen mahluk kendi sevdiklerinin ölüsüne saygı beklemeyi de hak etmez.
çırılçıplak artık hiçbir gücü olmayan bir vücut, bir kefen, tahtanın en yakışmadığı nesne tabut ve toprak.. bunları düşündüğünüzde bile ürpermiyorsa içiniz siz aslında yaşamıyorsunuz sadece nefes alıyorsunuz demektir. ve tanrı adaletini sorguladığım için beni cezalandırma hakkını kaybetmiş demektir. ananız huur babanız pekekent demektir. -
0
shaggy
bu kadın yaşlanmaz derdim hep, bu kadın ölmez ama olmadı o gitti bu dünyadan. nedeni şu an belirsiz pek bi önemi de yokki zaten. küçücük bi çocuk, aşık bir eş, bir sürü hayran, acılı bir aile geride bıraktı. dilerim cennettedir. -
+2
bir ilişkide 3üncü şahıstan tavsiye almak
ne yaptığını , ne hissettiğini, ne düşündüğünü kendi anlayamayan, kendiyle yüzleşemeyen insan davranışıdır. oysa insanın içindedir tüm çözümler. kapıların bütün anahtarları. böyle saçmalıklara gerek yok. herkes sevdiği adamı/ kadını bambaşka bir gözle görür. sonra gider kem gözlerden nasihat alır. ve 3. şahısların strateji oyunlarına kurban gider güzelim ilişki. -
+3 -1
değişememek
insan doğar büyür ölür. ve gelişme aşamasında yani büyürken başına her türlü şey gelebilir. kimi dersini alır bi daha nasıl davranacağının ne düşüneceğinin kararını verir uygular. ama benim küçük beynim yıllardır aynı yerde. kendi doğrularını uygulamaya çalışmakla meşgul.
asla yalan söylememeliyim, kimsenin kalbini kırmamalıyım, aşık olduğumda bağlanmalı sadık kalmalıyım, birini hiçbir şey hissetmeden öpmemeliyim, kimsenin duygularıyla oynamamalıyım, aciz insanlara acımalı yardım etmeliyim, birine yardım etmek elimdeyse ve etmezsem vicdanım sızlar...
işte benim taktan hayatımdan kesitler. yıllarca bunlar ve bunlara benzer şekilde davrandığımdan hayatımda içine sıçılmadık tek bir alan kalmadı. ondandır ki bi sürü insanın takunu koymuşum heybeme taşıyıp duruyorum. bi kere ders al be aptal bi kere şaşırt.
nasıl bi aşksa kendime duyduğum, vazgeçemediğim alışkanlıklarım bunlar. tek bir insanın beni ağlarken ya da sinirliyken ya da yalan söyleyip birini incitirken görmemiş olması bundan. ne kişisel görünümümde bir değişiklik istiyorum ne kişiliğimde ne çevremde ne hayatımda. istediğim zamanlardaysa bi mutluluk kaplıyor ki içimi o da davranmaya kalmadan bitiyor zaten. bi yerden başlamam lazım. başlamam lazım bi yerden. ama nereden? -
0
hayatta kalma nedeni
hiç ölmüşlüğüm yok. ama ölümü severim ben. ağrısız ve acısız ne zaman gelse kapım açık şerefsize. canım sıkılınca pembe panjurlu ev hayallerine dalmayı huur çocuğunun biriyle tanıştığımda bırakmıştım zaten. şimdiki favorim intihar şekilleri düşünmek. ne bileyim işte"x ilacının ağrıyı azalttığını biliyormuş", " gitmeden tün faturalarını yatırmış hayırlı evlatmış" gibi cümleler de kurulsun arkamdan. böyle istiyorum ben.
peki bu kadar severken ölümü, bu kadar isterken cehennemin dibini boylamayı neden yaşıyorum. arkamdan kimse üzülmesin diye mi?he he evet! çünkü araştırmalarımdan biri bitmiş değil. sevmem öyle baştan savma yarım iş. tanrıya bile resti çekmişken, incik cincik edeceklerini bildiğimden bilgisayarıma formatı atmış, vücut temizliğine kadar yapmış tanrıdan ansızın gelebilecek ölümü beklerken. bu şerefi neden kendime bahşetmiyorum değil mi? hala "aşk" ın var olup olmadığıyla ilgili net bi bilgi yok elimde çünkü. soyut bir bilgi bile yokkk.
ne günah ne inanç ne yaşama sevgisi ne başkalarının üzüleceği düşüncesi.
hala yaşıyor olmamın tek nedeni aşkın varlığı ile yokluğu arasındaki farkı bilmemem. varsa ne kadar sürer bir ömür alır mı gerçekten insanlar yirmi yıl sonra da birbirlerine bakınca parlar mı gözleri? ya yoksa yoksa nasıl bu kadar çocuk dünyaya geliyor nasıl sevişiyorlar bu yaratıklar bir çocuğun nedeni aşk olmalıydı. hayvani üreme güdüsü değil. bir sürü soru ve korkarım tek birinin bile cevabını bulamadan öleceğim. -
0
saat 5 30
ben uyuyamamıştım. daha doğrusu direnmiştim gözlerimi hunharca kapatmaya çalışan o dünya dışılığa. daha önemli bi işim vardı. bu gece seni düşünmeliydim. seni ve senin ne olduğunu. saat geçti. ben düşündüm. seni ayırdım dünyadan yalanlardan tozdan topraktan kinden kılıçtan maskelerden sahtelerden ... sen, adını söylemeye korktuğum oldun. kaç zaman sonra ruhsal acının fiziksel olandan daha güçlü oluşunu hatırladım ve bunu hayat boyu taşıyacak oluşumu. seni tüm yalanlardan arındırmış içimin en güzel yerinde taşırken sana yalanlar söyleyecek oluşumu. içim çok acıdı, canım çok yandı. içimde sana dair ne varsa öyle oturmuş geçsin diye bekleyen ezik bi ruha sahibim şimdi. bu acıyı zirvede bırakmayı bekliyorum. başka birine ait olmanı. düşüncesi bile tüm beyin hücrelerimi paramparça etmeye yeterken hem de. -
0
kadınların estetiksel sorunları
hülya avşar olacak kadından oldum olası nefret etmişimdir. güzelliğinin abartılmasından tutun, erkeklerin aldatması ve dayak konusundaki çağ dışı fikirleri her zaman midemi bulandırır. gel gör ki bi gün söylediği bi cümleye budur dedim. "kırışıklıklarımı seviyorum, korkum kırışmak değil sarkmak" aynı korkuyu taşıyormuşuz hatunla. bugün nerden baksan 3-5 tane gıdısı olan kadın gördüm. sarkmaya kafa bölgemden başlarsam doğanın kanunlarını hiç affetmem. herkesin korkusu farklıdır. erkeklerde kellik ve yağlanma başı çeker. benim korkum da bu işte. kırışıklıklar yaşın simgesi hadi de sarkmak ne ola ki? -
0
her filmde aşk olması
en sürükleyici en politik en polisiye en komedi filmlerinde bile neden aşk olduğunu düşünmediniz hiç değil mi? ben düşündüm. çünkü aşk bizim ekgib yanımız. kimse gerçekten aşık değil. kimse doğru söylemiyor. o anın büyüsüyle geleceğe dair konuşanlar, gelecekte arkalarına bile bakmıyorlar. kimse sözlerinin hakkını vererek yaşamıyor.
ben de dahil miyim evet.
hayatında action isteyen insanlar bilim kurgu filmleri severler, monoton hayatları olanlar polisiyeleri. gülmeye ihityacı olanlar komedi filmlerini. tüm genellemelerin içine sıçayım ama bu böyle.ve aşk her yerde. çünkü hiçbir yerde. o kadar yokki o kadar açız ki filmlerde kitaplarda arıyoruz artık. çünkü onlar bizi bu maasala inandırabiliyor. sonra gerçek hayata dönüp yine arıyoruz aşkı. sonra umudumuzu kaybedip yine filmlerde sonra yine gerçek hayata dönüyoruz sonra yine ... ağzımıza sıçılır kıçımızla boşaltırız yediğimizi. sonra yine... işte böyle. kıpkısır bi döngü.. -
0
yavaş ve acılı ölüm
bu sürece girmiş bulunmaktayım. bir süredir de farkındayım. işin kötü tarafı bu bunun. ne zaman içimden bi şeye kahkahalar atmak gelse hatırlıyorum nerde olduğumu. nedenini de biliyorum. ama çözümü bilmiyorum. çünkü yok. doğduğumuz andan itibaren başlıyoruz ya ölmeye. kimi bu süreci daha mutlu atlatıyor kimiyse benim gibi işkence çekerek. azar azar yavaş yavaş bol acılı.
buna son vermek elimde. ve bunun günah olduğuna inanmayanlardanım. tanrı bana ben istemeden bir can verdi ve dedi ki borçlusun. oysa ben borç istememiştim ondan. bana kalsa sonsuza dek zafer kazanamayan bi sperm olurdum. işte o yüzden bana hiç emek harcatmadan verdiği bu hayata istediğim gibi davranmak hakkım. sonlandırmak da. -
0
bir veda hikayesi
adını doğduğumda duydum ilk. bana hep seni sevmem, senden korkmam öğretildi. seninle yaşadım hep. sana güvenmem için zamana ihtiyacım olmadı çünkü mecburdum. ikinci bi şansım olmadığını biliyordum.sen ağzıma da sıçsan ben teşekkür ettim. ya da sen ne zaman güvenimi sarssan ben yine sana dönüp güvenmeye çalıştım. aldatan bir sevgiliye yeniden inanmaya çalışmak gibi. bana hayattaki daha kötü insanları gösterip kendimi iyi hissettirdin. ne zaman belaya bulaşsa başım ki ekgib olmadı hiç seni aradım. sen türk filmlerindeki polisler gibi sonra geldin hep. bense sustum yine geldin ya dedim geldin ya sen, olsun hoşgeldin. ama artık öyle değil. çok yorgunum. sana yeniden inanamayacak kadar, sadece sana değil hiç kimseye, hiçbir şeye. tanrım bugün seni terk ediyorum. hayat böyle. ben bile bu salaklıkla seni çıkarsız sevemiyorsam kıyamet kopmak üzere demektir. o gün geldiğinde görüşürüz. şimdi senin hayatındaki kuralları reddedip kendi hayatıma bakma zamanım geldi. good bye my god. -
0
yerini yadırgamak
her zaman kalınan yerde değil başka yerde kalınca başa gelen durum. alçak yastıktan nefret ederim bi de yumuşaksa. ve az sonra böyle bi yatakta olacağım ve yaptığım küçük bi iyilik için ödül olarak akşam yemeğine davet edildiğim evdeki odadayım olmaaaaaaz valla göndermeyizlerden sonra pes edip .bu işkenceyi çekmenin en güzel yanı bana tahsis edilen odada bir bilgisayarın olmasıymış. ödülü sonradan göstermelerine şaşırdım. bir de öyle her yemeğe dereotu koymalarına. -
0
normal yolla ölmek istememek
kimseye benzemesin ölümüm. yatak döşek sıkılırım ben şimdi. trafik kazası olabilir ama, öyle bi fırlatmalıki araç beni önce şehrin manzarasını izlemeliyim.
öldürülmek nasıl olur peki işkenceyle olmadığı sürece sorun yok katilimin gözlerinin içine bakarak, öldürülmek.
ya da boğulmak çok iyi yüzdüğüm halde sulara kendimi teslim etmemdeki asalet.
kalp krizi çağın hastalığı nasıl geçirebilirim ki. cehalet kötü a dostlar.
kendim halletmek zorunda kalıcam biliyorum. ve muhtemelen inanmadığım bi şey sebep olacak buna."aşk"
içimde kalan her şeyi herkesi sırayla arayıp söyleyerek yüksüz gidicem.
"hey dostum senden hep tiksindim",
"beni iyi dinle tak herif ne zaman gözlerime baksan yüzüne kusmak istedim",
"müdür her gün her gün aynı iş ödeme fiş bıktım lan bıktım",
"sevgili ailem sizi sevdim hep ama arkamdan ne hale gelrsiniz düşünebilecek kadar değil",
"canım arkadaşlarım beni arada bi anın badem gözlerimi hiç unutmayın",
"sen!! ben sana aşık oldum. içimde bi acı taşırken gözlerinin içine bakıp iyiyim dedim sana ben iyiyim. ya sen? yalan söyledim sana iyi olamadım gitgide kötüleştim. ağlama sesleri kahkaha seslerine karıştı, en büyük itiraflar en adi yalanlara. oysa sen o kadar güzelsinki bende. hayata o kadar güveniyosunki. sorgu yok yargı yok.yoo konuşma sadece dinle. şimdi gidiyorum. geri gelmek yok. muhtemelen tanrı! beni çok pis cezalandıracak seni daha çok seviyorum diye.sen güzel gözlerinle onu da hep iyi gördün oysa çok bencildir o. çünkü benden bile yalnız. ben şimdi gidiyorum. çünkü daha fazla sahteliğe tahammülüm yok.bi yolunu bulup geri gelebilirsem seni bulurum hoşçakal." -
0
tanrıyla yolları ayırmak
canım yaa yıllarca birlikteydik beni hiç bırakmadı, git desem de gitmedi ya da ben belli alışkanlıklardan ötürü ona döndüm. beni bazen çok sevdi bazen çok üzdü. ama çoğu zaman bana insan gibi davrandı tanrı gibi değil. stratejik oyunlar peşinde koştu, kendini benden geri çekti, kıskandırmaya falan çalıştı. olmadı korkuttu, tehditler savurdu. hiçbir zaman hiç bir şeyden tam olarak vazgeçemeyen biri olduğum için kaybetme korkusuyla suyuna gittim. ama artık vazgeçemeyeceğim tek bi şey yok benim. oturdum ve birlikte yaşadığımız bu hayatın muhasebesini yaptım. arkama bakmadan kaçtım. görüşmeyecem kendisiyle artık görürsem bi selam veririm yeter. -
+1
bok yemek
en önemli yeteneğim, şu hayatta yaptığım en iyi şey. doğduğumdan beri sıçmak ve tak yemek birbiriyle yarışır derecede oynuyor hayatımla. ama en azından iyi olan bi tarafı var o da kendi sıçtıklarımı yiyorum. sinirlerimin sınırlarının olmadığı bu sabahın kör saatinde kendimi nasıl hissettiğimi anlayabilmekten aciz bi şekilde dünyanın işini yapmaya çalışıyorum. yakında ölürüm ben. bi duvar dibinde kalakalırım bu dengesiz beyinle. ve eminimki beni bi ölüsevici bulur. -
+3
tek istediğim
huzur deyip de ruh bunalımlarımın dibine sokmak istemiyorum kendimi. hayatta en çok sevdiğim şeyi yapmak istiyorum her daim. biraz yüksekçe bi yere çıkıp altıma battaniyemi serip gökyüzüne bakmak. yıldızlı bi gece mi, sağanak bi yağmur mu, yer yer kar yağışlı bulutlu bi gökyüzü mü görürüm umrumda değil. sadece yatıp gökyüzünü izlemek istiyorum. mevsim önemsiz, hava durumunu gibtir et, dışardan gelebilecek tehlikeler aklıma bile gelmez. tek istediğim bu. belki yalnız belki ikimiz. -
0
suç ve günah
yargılayanları farklı olsa da benzer yönleri yok değildir. bazen ikisinde de adalet göremezsiniz. bazense savunduğunuz tek şey adalet sistemi olur ki bu medeniyetten gelir. sığındığınız şeyse inancınızdır. defalarca günah işledim ben ama hiçbiri suç değildi. birkaç tane de suç işlesem günah haneme artı yazılacağını sanmam. ne kadar aynılar ve ne kadar farklılar. bazen ikisi de var bazense yok gibi. kadınla erkek gibi olmalılar. ayrı ayrı var ama bütün daha kötü ya da daha güzel. suç işlemek ve günah işlemek. ayrı ayrı ya da bir arada. sonra tövbe etmek bir tellağın altında. hayat çok tuhaf gerçekten. -
0
çok saçmalamamak için az saçmalamak
iki hafta içinde yapacağım şeyin adı illaki saçmalamak olacak. bir sürü hastalıklı düşüncenin yanında kimseye de danışmadan ,ki hiç sevmediğim şeydir, bulduğum yöntem. sanırım uçlarda yaşamak bana göre değil. diplerde de boğuluyorum. bu yüzden bi tak yiyeceksem en büyüğünden yemeliyim diyemiyorum. ne kadar az yesem diyorum o kadar kar. işte bu yüzden sırf bu yüzden yeni bir hayat verdim kendime. çok uzak olmadığım bi hayat. yine benim ben olamadığım sadece birkaç tane daha yan rol aldığım. ve şu pgibolojinin de ağzına sıçıyım ben. -
0
başkalarının hikayeleri
dinlemesi güzel olan şeylerdir. ne ders ne nutuk çekme şeklinde olur çünkü. gözlerinin büyülüp küçülmesi, yüzlerinin aldığı şekil, mutluluk, hüzün hepsi çoğalır karşınızda. oysa siz artık hissedemeyen bir ruha sahipsinizdir. işte o zaman bu insanlar anlattıkça çeker sizi kendilerine. kendileri bile farkında olmadan. başkalarının hikayelerini dinlemeyi sevdiğiniz kadar anlatmayı da seversiniz sonra. bense yazmayı seviyorum onları. çünkü benim hikayem yok.var ama çok demode.var ama yazmaya değmez. var ama unuttum. -
0
yanlış insana aşık olmak
doğum ve ölüm kadar doğal bi şeydir. herkes bir kere mutlaka yaşamıştır. çünkü insan denen hayvan değer bilmeyi, doğru seçimi yapmayı , ne istediğini anlayabilme yeteneğini kullanabilmeyi başka hayatlardan sadece bön bön bakarak öğrenebileceği halde yaşamak ister. ille de kazığa kendi kıçı girsin ister.ne içimizdeki acı çekmeyi seven arabeskçi kıro ne de zıtlıkların birbirini çekmesi. bu sadece güdü.ya da aşk. hiç büyük konuşmayın. tükürdüğünüzü yalamak ne kelime kustuğunuzu yersiniz kaşık kaşık. -
0
inci sözlüğü günlük gibi kullanmak
benim yaptığım evet. ya ne yapacaktım. bi internet sayfası kadar güveneceğim biri yokki benim.ya da arkasından ana bacı küfredeceğim kadar kızgın olduğum birileri. ya da içimde cinsel açlık çeken bi hayvan. benim içimdeki hayvan sadece haksızlığa tahammülsüz ve bazen hayatın görünmeyen yerlerinde yaşıyor. işte burda kopuyorum. ben hayatın görünmeyen yerlerindeyken bile insanların beni görüyor olması mide bulandırıcı. orda bile kendim olamamayı hazmedemeyip yazarak kusabiliyorum ancak. evet yazmak, bana iyi gelen tek şey böyle zamanlarda. beni dinlediğin için teşekkür ederim diyebileceğim tek insan içimdeki hanımefendi, gibtir lan senle mi uğraşıcam diyebilecek tek insansa içimdeki sürtük. yuvarlak mıyım neyim nereye dönsem kendime çarpıyorum. -
0
internetsiz ev
bi zamanlar içinde yaşanamayacağını düşündüğüm evdi. oysa şimdi evimden giden internetin yerine bir insan geldi. anladım ki insansızlıktanmış internet ihtiyacım benim. yoksa ne işime yaradığı vardı ne bilgi edinme amaçlı kullandığım. bir ses, bir koku, bir sohbet aramışım. somutu bulunca soyutu terk eden materyalistler gibi hissediyorum kendimi ama daha bi mutluyum sanki böyle.. -
0
öğle yemeği gereksizliği
bir süredir düşündüğüm şey. sabah kahvaltısını anlarım güne hazırlık, akşam yemeğini de anlarım gün bitti yorulduk acıktık. biz öğle vakti niye yemek yiyoruz? yıllardır mide denen nefsine yenik organı biz alıştırmadık mı buna? mide benim ama onun sözünü dinleyen yine benim. bir süredir protesto ettiğim gibi öğle yemeği denen naneyi çevremdekileri de sürüklemeye karar verdim kendi yolumda. misyoner gibi hissediyorum bu aralar. gibik bi misyonum var evet. ama kendimden, daha fazlasını beklemedimki zaten hiç. -
0
bir insandan soğumak
hem de birdenbire. daha önce tüm insanlardan soğumak eylemini büyük bi zevkle gerçekleştirmiştim zaten. ama insanım ne de olsa benim de içimde iradesizlik, adilik, pislik var. hatta dışa vuramadığımdan birikmiş durumda. bazen bir insanı alırsınız diğerlerinden başka bi yere koyarsınız. hak eder etmez o konu dışı şimdi. sonra işte yine bu engellenemez an. soğursunuz. birden. ne zaman ? niye? ne olduki? cevap yok. eskiden cevaplarım vardı. şurası şöyle de burası böyle. kulp takmak kolay. şimdiyse kulbun kendimde olduğunu anladım hatta kulbun ben olduğumu.ve hatta başlı başına kulp ben olduğum halde oramda buramda bir sürü daha bulunduğunu. - daha çok