0
Kendimizin bize ihtiyacı var..
Düşüncelerimizin sıklığı bizi hayatımızın her alanında etkilemektedir. Bu sıklığın sebebi hayatımızda olmuş olan bazı olaylardır. Bir birey, istesede istemesede düşünür. Düşünmemeye çalışması oldukça gülünçtür. Çünkü düşünmemeye çalışırken bile düşünmek istemediği şeyleri düşünmemeye çalışır. Yani düşünmemeyi düşünür. Düşünmeme eylemini nasıl yapabileceğini düşünür.
Uyuduğumuz zamanlar düşünmediğimiz zamanların en güzel örnekleridir. Çünkü uyku, beynin dinlenmesini sağlayan oldukça önemli bir aktivitedir. Uykuda beyin düşünmediği için güzel bir şekilde dinlenebilmektedir. Bu dinlenme beyin için önemlidir. Beynin iyi bir şekilde dinlenmesi için verimli bir uyku şarttır.
Düşünmemeyi düşünmek yerine, düşündüğümüz şeylerin yerine neleri koyabileceğimizi düşünmek daha doğru olacaktır. Çünkü düşünmemeyi düşünmek büyük bir vakit kaybından başka birşey değildir. Beynimize, düşünebileceğimiz başka alternatifler sunarsak, beynimiz yavaş yavaş neyi daha önce düşünmesi gerektiğini sorgulamaya başlayacaktır. Bunun önceliğini belirlemek kişinin iradesine kalmıştır.
Kişi, düşüncelerini gayet güzel bir şekilde belirleyebilir. Belirlediği bu düşünceleri mantıklı bir şekilde beynine sunabilir. Beyin, sunulan bu düşüncelerden, hangisinin daha önemli olduğunu seçmeye çalışır. işte bu seçim sürecinde kişinin iradesi devreye girmelidir. Kişinin iradesi sayesinde beyin, neyi nasıl düşünmesi gerektiğini belirleyebilir.
Beyin neyi düşünmesi gerektiğini seçmiş ve düşünmeye başlamıştır. Kişi, beynine neyi düşünmesi gerektiğini aktarabildiği için mutludur. Beyin, en önemli görevlerinden birisi olan düşünme eylemini kişinin iradesi doğrultusunda gerçekleştirebildiği için mutludur. iki tarafında karşılıklı bir şekilde mutlu olması, huzurun açıklanamayan tariflerinden birisidir.
Bizi kendimize anlatmak, başkalarına anlatmaktan daha iyidir. Başkaları bizi her zaman dinlemezler. Bazı zamanlarda dinlemek istemezler. Çevremizdeki insanları bizi dinlemeleri için zorlayamayız. Sadece ve sadece onlar istedikleri zaman bizleri pür dikkat dinleyebilir ve yardımcı olmaya çalışabilirler. Çoğu zaman da konu dönüp dolaşır ve onların başlarından geçen olaylara gelir. Kendi tecrübelerinden edindikleri çıkarımları bizlerle paylaşarak bize yardımcı olmaya çalışmaktadırlar. Bu yanlış bir şey değildir.
Bizi kendimize anlattığımız zaman, kendimiz, bize soracağı soruları oluşturmaya başlar. Oluşturduğu bu sorular, biz anlatmaya devam ettikçe artar ve çeşitlenir. Ancak bizi, kendimize anlatmayı bitirdiğimizde, oluşan bütün sorular cevaplarını bulur. Çünkü kendimiz, sorulan her sorunun cevabının aslında kendisinde olduğunun farkında değildir. Biz, kendimize bir şeyler anlattıkça, kendimiz, oluşturduğu soruları mantıklı bir şekilde cevaplar ve bize sunar.
Önemli olan, kendimizin oluşturduğu soruların cevaplarının bizi tatmin etmesi. Çünkü anlatan taraf her zaman biziz. Dinleyen taraf da her zaman kendimiz. Biz kendimize bir şeyler anlattığımız sürece kendimiz, kendi sıkıntılarını çözebilir. Eğer kendimize bizle alakalı şeylerden bahsetmezsek, o zaman kendimiz soru oluşturamayacak ve cevaplarını bulabileceğinin farkına varamayacak.
Bunu yapabilmenin güzel bir yolu ise kendimizle konuşmaktır. Evde, okulda, dışarda nerde olursa. Kişi kendisini nerede rahat hissediyorsa bunu orada yapmalıdır. Kendi kendini duyabileceği bir ses tonuyla kişi kendisiyle konuşmalıdır. Çevresindeki insanların ona deli dememesi için de telefon kulaklığı kullanabilir. Bunu yaparak, çevreden gelen herhangi bir müdahaleye biraz da olsun engel olabilir.
Kendimizi bizden mahrum bırakmayalım. Kendimizin, bizden başka kimsesi yok. Kendimiz, bizim için elinden ne geliyorsa onu yapmak istiyor. Bunu yapamadığı için oldukça mutsuz. O mutsuz olduğu için biz de mutsusuz çünkü ona bağlıyız. Mutlu olmamız için kendimizi mutlu etmekten başka çaremiz yok. Kendimizi mutlu etmek için ise sorunlarımıza çözüm bulması için kendimize olanak sağlamalıyız.