[ALINTIDIR..!]
Eylül Cansın'ın annesi konuştu
Annesi, intihar eden trans Eylül Cansın'ın çocukluğundan ölümüne 23 yılını anlattı
18.01.2015 Pazar 14:39
’18 yaşına kadar bir şey söylemedi’
"Bebeklerle oynardı sürekli. Benim kıyafetlerimi giyerdi hep. Bir trans çocuk olduğunu anlamamıştık. Zaten 18 yaşına gelene kadar da bana bir şey söylememişti."
Bala, Eylül’ün okuldan sonra başladığı çalışma hayatında cinsiyet kimliğinden dolayı ne tür zorluklarla karşılaştığını şöyle aktardı:
“Çalıştığı iş yerlerinden sürekli ayrılırdı Eylül. insanların bakışları ve dedikoduları gizliden bir baskı oluştururdu kızımın üzerinde. Veterinerden sonra kızımı bir tekstil atölyesinde işe yerleştirdim ama insanlar orada da çalışmasına izin vermediler. Gizli baskı ve şiddet orada da kızımı rahat bırakmadı ve o işten de ayrılmak zorunda kaldı benim çocuğum. Saçlarını uzatırdı ben de ısrarla kuaföre zütürür, kestirirdim saçlarını. Ben kendisindeki bu farklılığın ne olduğunu sordukça, kendisinin entelektüel olduğunu söyler ve ‘Cemil ipekçi de böyle’ derdi. Bana zaman zaman LGBTi temalı filmler izlettirirdi. Filmleri izlerken ağlardı Eylül.”
‘Pgibolog bunun genlerden kaynaklandığını söyledi’
“Eylül’ün cinsiyet kimliğine ilişkin durumunu ilk ne zaman anladınız, size açıldı mı” sorusu üzerine Nurcan Zengin Bala şu ifadeleri kullandı: “Eylül 18 yaşına gelince bana söyledi. ‘Anne ben sana hep filmler izlettiriyordum ama sen anlamıyordun’ dedi. ‘Beni ya böyle kabul et ya da ben giderim’ demişti. Ben de halasını arayıp bu konuda kendisinden yardım istedim. Halası geldi ve Eylül’ü Şişli Pangaltı’da bir pgibologa zütürdük. Pgibolog bize bunun genlerden kaynaklanan bir durum olduğunu ve bu konuda Eylül’ün çok fazla bilinçli olduğunu, bu anlamda şanslı olduğumuzu söyledi.
‘5 bin lira kredi çektik, silikon meme yaptırdık’
Nurcan Zengin Bala, hayatlarının daha sonra nasıl ilerlediğini şöyle anlattı: “Kızımın çalışmasına izin vermiyorlardı. Nereye gitse iki gün sonra ayrılmak zorunda kalıyordu. O yüzden ben çalışıyordum O da evde kalıyordu. Ben ona dışardan yemeğini ve ihtiyaç duyduğu her şeyi getiriyordum. Gündüz arada markete gidermiş Eylül ve mahallenin erkek çocukları onu kovalarmış ve küfür ederlermiş. O dönem Okmeydanı’nda yaşıyorduk. Zamanla Eylül internet sayesinde kendi gibi arkadaşlar edindi. Ben uyuyunca o gece gizlice dışarı çıkardı. Arkasından koşardım, seslenirdim ama o yine de giderdi. Artık bebek değildi ki kilit altında tutayım. Sonra Sıla adında bir trans kadınla tanıştı. Sıla, Kadıköy’de yaşıyordu. Zaten benim çocuğumu ilk yoldan çıkartan o oldu. Bir gün aldım karşıma evladımı, konuştum. Bu böyle olmaz, dedim. Dönüşümün zamanı gelmişti. Halası bankadan 5 bin lira kredi çekti ve biz de gidip kızıma silikon meme yaptırdık. Ben çalışıyordum kızım evde kalıyordu.”
‘Mahalleli rahatsız oldu diye günlerce evde aç kaldığını söyledi’
“Bir gün ‘Ben Sıla’ya taşınacağım’ dedi ve gitti. Hatta kira bedeli karşılığında Sıla’ya 5 yüz lira ödeme yapacağını söyledi. Ama kızım daha bir hafta olmamıştı ki evine geri döndü. Sıla’da başına olumsuz olaylar gelmiş. Çantasından parasını çalmışlar, hatta cüzdanını akvaryumun içine atmışlar. ‘Anne olmadı, yapamadım’ dedi. Ben nerden bileyim Sıla gibilerin bu işin tüccarı olduğunu! içlerine girmemişim ki daha önceden neyin ne olduğunu bilmiyorum.
Ben de kızıma oturabileceği bir ev bulmasını söyledim. Kenarda birikmişim vardı, ona sıfırdan kendi başına bir düzen kuracağımı söyledim. Şişli’de eski adliye binasının sokağında bir ev kiraladık. Kısa bir zaman sonra beni aradı kızım, bina sakinleri kendisinden şikayetçi olmuşlar. Bir gün eve polis gelmiş ve kızıma çok sert davranmışlar. Hatta evde köpeği vardı, köpek havlayınca polis daha çok sinirlenmiş. Eylül, ‘Polis neredeyse silahını çıkartıp köpeğimi vuracaktı anne’ dedi bana. Parası kalmamış sokağa da çıkamıyormuş korkusundan, günlerce evde köpeğiyle beraber aç kaldıklarını söyledi. Bana da çekindiği için söyleyememiş. Ben de kızıma gece geç saatte ‘Bin bir taksiye, atla dön gel evine’ dedim. Bir iğne almadık o evden, öylece terk ettik orayı. Sırf mahalleli ve binadakiler kızımdan rahatsız oldukları için.”
‘Beni çırılçıplak soydular, dövdüler’
“Ev sahibim Eylül olmadan bana yeniden kiralamayı kabul etmişti. Bir süre sonra Eylül beni aradı ve ‘Anne ben Kadıköy’e taşınıcağım, çok iyi bir insanla tanıştım’ dedi. Çok iyi insan dediği de Y. B.
Y.B. sözde Kanada’ya yerleşeceğini ve evini olduğu gibi 6 bin 500 lira karşılığında kızıma devredeceğini söylemiş. Eylül’ün intiharından yaklaşık iki yıl önce oluyor bu olay. Ben de kızıma kimseye güvenmemesini ve yine sorun yaşayacağını söyledim. Eylül bana ısrarla Yankı’nın çok iyi biri olduğunu söylüyordu. Yankı kızımdan 4 bin lira peşin para almış, geri kalanını da sonra ödersin demiş. Yaklaşık iki ay gibi bir zaman geçtikten sonra kızım ağlayarak beni aradı. ‘Anne Yankı ve arkadaşları beni çırılçıplak soydular, bütün kıyafetlerimi yaktılar, beni dövdüler ve paramı da geri vermediler’ dedi. Kızımın bütün kıyafetlerini ben kendi ellerimle dikerdim çalıştığım tekstil atölyesinde. ‘Biliyor musun anne’ dedi, ‘Hiç bir şeye yanmam ama senin diktiğin elbiseleri bile yaktılar ya ona yanıyorum üzülüyorum.’”
‘Kadıköy trans çetesi kızımı pazarladı, uyuşturucuya zorladı, dövdü!’
Nurcan Zengin Bala, Eylül’ün yaşadıkları ardından eve geri dönüp dönmediği sorusuna şu karşılığı verdi: “Hayır geri dönmedi. Yine Kadıköy’de biriyle tanışmış. ‘Anne çok iyi biriyle tanıştım, günlük 50 TL para veriyorum, evinde kalıyorum’ dedi. Hiç bana demedi, ‘Beni çalıştırıyorlar’ diye… Şebekenin içine düştüğünü söylemedi… A.G.. Kadıköy trans çetesi. Kalktım, kızımın yaşadığı o eve gittim. Gözümle görmek istedim nasıl bir yerde yaşadığını. Eve bir gittim, evde bir sürü trans kadın. ilk defa o kadar çok trans kadını bir arada gördüm. Ben o evi pansiyon gibi bir şey sandım. A.G. beni görünce yanıma geldi, ‘Anneciğim sen rahat ol, evladın burada gayet rahat, aklın hiç kalmasın’ dedi. Ay ben nereden bileyim çocuğumu orada pazarladıklarını, uyuşturucu batağına sürüklediklerini! Oradan da kısa süre sonra ayrıldı Eylül, Bostancı’da tek başına bir ev kiraladı. A.G.’nin yanında hizmetçi olarak çalışan Reyhan adında bir kadın kızıma yardımcı olmuş. Bir gün Reyhan Hanım bana kızımın A.G.’nin evinde yaşadıklarını bir bir anlattı. Kızımı fuhuş yapmaya zorladıklarını, esrar içmeye çalıştırdıklarını ve hatta dövdüklerini anlattı. Eylül’e sordum olanları, ‘Anne seni üzmemek için anlatmadım’ dedi. ‘Senin sözünü dinlemedim, başıma bu olaylar geldi. Utandım, anlatamadım anne’ dedi. Bostancı’da yeni kiraladığı evde birkaç gün kaldıktan sonra Tekirdağ’a, evime geri döndüm ben.”
"intihar edecek insan kalkıp o gün evine taze ekmek almazdı."
Hatta bana ‘Anne ne zaman yanıma geleceksin’ diye sordu. Ben de eşimin her ayın 20 ile 25 tarihleri arasında maaş aldığını ancak o zaman gelebileceğimi söyledim kendisine. Eylül de bana ‘Anne ne zaman gelmek istersen, ben biletini alırım’ dedi. ‘Anne sen benim için çok değerlisin. Ben senin için yaşıyorum. Senin emeğini asla ödeyemem’ dedi telefonda. Çocuğumun hayalleri vardı. intihar edecek bir çocuk değildi. intihar etmek için de çıkmadı kızım o gece. intihar edecek insan kalkıp o gün evine taze ekmek almazdı.”
Nurcan Zengin Bala, Eylül Cansın’ın intihar ettiği gün yakınlarının kendisine haber vermesiyle istanbul’a geldiğini söyledi. Bala, “Bana kız kardeşimin rahatsızlandığını ve hastaneye kaldırıldığını söylediler. istanbul’a hastaneye gelince kızımın öldüğünü öğrendim” dedi.
‘Dünyaya tekrar gelsem yine Eylül’ü seçerdim!’
Nurcan Zengin Bala, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Evladın cinsiyeti fark etmiyor. Evlat evlattır. Ben dünyaya tekrar gelsem yine Eylül’ü seçerdim. Kızımdan hiç bir zaman utanmadım. Nereye giderse gitsin her zaman elinden tuttum. Dışarıda insanlar tuhaf tuhaf bakardı. Hiç bir zaman o insanları umursamadım. Kızımı doğurduğum için asla pişmanlık duymadım. Kızım beni çok severdi. Dudaklarımdan öperdi beni. Beni hayatta tutan tek şey Eylül’dü. Ben Eylül için yaşıyordum. Çocuğum beni yalnız bırakıp gitmezdi. Biz çocuğumla çok çile çektik. Kızım intihar etmedi. intihara sürüklendi trans çetesi tarafından. Çocuğumun o gece yerini buldular ve tehdit ettiler. Ölüme giderken köpeğini düşünen bir çocuk, anasını hiç düşünmez mi? Beni bu hayatta yalnız bırakır mıydı? Benim çocuğumun hayalleri vardı. Hayallerinin içinde hep ben vardım. Hep benimle ilgili hayaller kurardı. ‘Anne sana güzel bir ev alacağım, güzel günlerimiz olacak’ derdi hep.”
Bala, yaşadıklarını hukuki bir boyuta taşıyıp taşımayacakları konusunda “Hukuki süreci başlattık. Avukat Eren Keskin’e vekalet verdim, istanbul LGBTi Derneği aracılığıyla” dedi.
Alın bi izleyin..!
https://youtu.be/iMBByO3gMdU